5 Eylül 2019 Perşembe

0 ALINTI // Moira Young - Kan Kırmızı Yol

Kan Kırmızı Yol kitabından not aldığım hoşuma giden kısımları sizlerle paylaşmak için bu başlığı yazıyorum. 

Dust Lands yani Toz Diyarı serisinin ilk kitabı olan Kan Kırmızı Yol, distopik, bilim kurgu ve fantastik bir dünyanın kapılarını okurlarına açıyor. 

Bu türü seven bir okursanız denemeden geçmeyin. :) 






Bir ya da iki saatten fazla uyumuyorum. Çünkü gözlerimi kapattığım anda, üstüme karanlık çöküyor. Karanlık beni sopsoğuk kollarıyla sarmak için saklandığı yerde sürünerek çıkıyor. Kanıma, kemiklerime, ruhuma işliyor. Bütün umudumu ezip yok ediyor. 

Eğer buna izin verirsem, buradan asla kurtulamayacağım. Burada kalacak ve kaybetmeye başlayıncaya dek Kafes'te dövüşeceğim. Linçte ölünceye dek kalacağım. 


****************


"Hayatlarımızı sen kurtardın. Bize giyecekler, yiyecekler ve atlar verdin ve tabii Lugh'u bulma şansını... Ben... biz sana çok borçluyuz, nasıl geri ödeyebileceğimi bilmiyorum, fakat biz geri döner dönmez..."

"Arkadaşlar borçlu olmazlar," diyor Maev. "Arkadaşlar geri ödemezler."


****************


Jack elleri ceplerinde, aheste aheste yürüyor. Sonra bir müddet beni seyrederek öylece dikiliyor. 

"Şayet doğrusunu bilmesem, senin kıskandığını düşünürdüm," diyor. 

"Kıskandığımı?" Ona sert sert bakıyorum. "Ne demek istiyorsun?"

"Demek istiyorum ki sen beni kendine istiyorsun. Bunu itiraf etmek istemiyorsun yalnızca," diyor.

Ona dik dik baktıktan sonra "Cehenneme git Jack" diyorum.

"Haydi, itiraf et bunu."

"Beni rahat bırak."

Ona bakamam, onu dinleyemem, düşünmek istemediğim şeyleri düşünemem, hissetmek istemediğim şeyleri hissedemem. Lugh'u düşünebiliyorum yalnızca. Luh-gh!tan ve onu geri getirmekten başka hiçbir şey düşünemem.

"Senden yegane istediğim Özgürlük Tarlaları'na varan en kestirme yol," diyorum. "Buradan kendi başıma devam ediyorum."

"Kendi başına," diyor. "Bana ihtiyacın olmadığını mı söylüyorsun?"

"Sana ihtiyacım yok Jack."

"Yanılıyorsun. Hepimize ihtiyacın var. Bunun henüz farkında değilsin."



****************

"Defolup gitmene ve yalnız bırakmana ihtiyacım var!"

"Hayır! İhtiyacın olan, gevşemek! Tanrım, eğer sen deliysen, ben zırdeli olmalıyım! Ve nedenini biliyor musun? Çünkü bir an için sen ve benim..."

"Ben ve sen ne?"

"Kahretsin Sabah, birlikte güzel vakit geçirebileceğimizi sanıyordum! Biliyorsun... erkek kardeşini bulmana ardım edeceğimi ve seninle benim... biliyorsun."

"Hayır!Bilmiyorum, Jack! Ne halttan bahsediyorsun?"

"Bahsediyor olduğum... budur!"

Beni kendine çekip, yüzümü kavrıyor ve beni öpüyor.


****************


"Onar sana ihtiyaç duyacaklar, Saba," diyor. "Lugh ve Emmi. Ve başkaları da olacak. Sana güvenen çok sayıda başkaları... Ve sen tek başına yaşananlara katlanmak zorunda kalacaksın. Korkuya teslim olma. Senin olduğunu bildiğim gibi güçlü ol. Ve asla vazgeçme, anlıyor musun? Asla. Ne olursa olsun."

Ona gülümsüyorum.

"Vazgeçmeyeceğim. Sözünden dönen biri değilim, baba." 

"İşte bu benim kızım."


****************


"Özür dilerim," diyorum.

"Ne için?" diyor.

"Daima şey olduğum için... bilirsin... çok..."

"Nankör mü?" diyor.

"Evet," diyorum.

"Huysuz mu?"

"Öyle tahmin ediyorum."

"Kaba mı? Dik kafalı? Sert mi?"

"Sert değilim!"

"Ah evet sertsin. Hem de çok. Ama bir kadında bunu severim."

Gülüyorum. "Delisin," diyorum.

"Seninle tanışıncaya dek iyiydim."









Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın