Kitabın yorumu için tıklayınız!
Rory Miller beni öptüğünde, kalbimin kırılmasının neye benzediğini unuttum.
***
Babam kaba, alaycı bir kahkaha attı. "Hayatlarımızda hokey önceliklidir. Bunu unutma."
"Her zaman değil." Sesim sertti. Babam kabusumu tarif ediyordu ve yine de bu benim gerçekliğimdi. Evrenden merhamet diliyordum.
"Onun kafana girmesine izin verme. İsteyeceğin son şey bir kızın yoluna çıkmasıdır."
Babamın bunu yapmasından nefret ediyordum: Hokey dışında herhangi bir şeyi hayatımıza sokmanın bizi zayıf düşürdüğü izlenimi yaratırdı. Hazel'ın kafamda olmasını istiyordum. Orada olmasından, yer kaplamasından, o onaylayan küçük gülümsemeyle izlemesinden hoşlanıyordum. Hazel kafama girdiğinden beri hayatımda güzel şeyler olmaya başlamıştı.
"Öyle mi?" Beni sarsan öfkeyi daha ağır bir duygu takip etti. İncinme, çünkü babam annemin evi terk etmesinin sebeplerinden biriydi. Hüsran, çünkü babamın nasıl bir örnek teşkil ettiğini görüyor ve onun gibi olmak istemiyordum. "Senin yaptığın bu mu? Bu yüzden mi mutlu evliliğin hala devam ediyor?"
Uzun bir duraksama oldu. Babamın şok olduğunu hissedebiliyordum. Çok geçmeden savunma cümleleri geldi. "İnsanlar boşanır, Rory. İlişkiler sonsuza dek sürmek zorunda değildir. Büyü ve kahrolası bir peri masalında yaşamayı bırak."
Mideme yumruk yemiş gibi oldum. "Peki şimdi çok mu mutlusun?"
***
Bakışlarım tişörtüne indi ve kaşlarımı çattım. Ona bol geliyordu. Acaba bir erkeğin tişörtü müydü? Evinde yatıya kaldığım geçen sefer de onu giymişti. O sahiplenici his tekrar göğsümü kapladı.
"O kimin tişörtü?"
"Benim."
"Peki senin olmadan önce kimindi?"
Kaşlarını çattı. "Efendim?"
"Onu bir erkekten mi aldın?"
Gülmeye başladı. "Ne? Hayır."
"McKinnon'ın mıydı?"
Yüzünde şaşkın bir ifade belirdi. "Hayır. Bana yaptığından sonra uyumak için onun tişörtünü giydiğimi düşünmüyorsun herhalde? Yıllar sonra? Sana dün akşam anlattıklarımdan sonra?" Bana doğrudan bakmak için dirseklerine dayandı. "Gerçekten mi?"
"Üzgünüm." Yüzümü buruşturdum. "Ona takık olmadığını biliyorum." Sahiplenici bir his zayıflayıp gücünü kaybetti.
"Kıskandın," diye sataşırken ağzının kenarı yukarı kıvrıldı.
Saçlarımı geriye iterken, "Azıcık," diye itiraf ettim. Yutkunup evine bakınırken burada, yatakta benim yerimde, başka bir erkeğin olduğunu düşündüğümde midem bulandı. "Bazen başıma gelen en iyi şey senmişsin gibi hissediyorum ve bunu başka bir erkekle paylaşmak istemiyorum."
***
"Neden böyle davranıyorsun?" diye yumuşak bir tavırla sorarken bakışlarım Rory'nin gözlerine düşen bir saç tutamında oyalandı.
Gözleri endişe doluydu. "Sana düşmene izin vermeyeceğimi söylemiştim."
Aman Tanrım. Kalbim. "Senin suçun değildi. Seni suçlamıyordum. Sadece bir kazaydı."
"İncindiğini görmekten nefret ediyordum." Yutkundu ve bandajla sarılı el bileğime kaşlarını çattı. Acıyor olmasına karşın Rory'nin hüzünlü ifadesinin bendeki etkisiyle kıyaslandığında hiçbir şeydi.
"İyiyim, emin ol."
Ona göstermek için parmaklarımı oynattım. "Bugün eğlendin mi?"
"Hayatımdan on yılı alıp götürmenin dışında mı?"
***
Ona Aşıktım.
Gülümseyerek oturma odasını tekrar incelerken Hazel'ın gözleri ışıl ışıldı ve sıcak bir mutluluk titreşimi göğsüme yayıldı.
Ona aşıktım ve onu mutlu etmek için her şeyi yapardım. Bana gülümserken yüzünde beliren o sevinçli ifade, benim oldum olası istediğim her şeydi.
***
Rory'nin gözleri kitaplıkta duran çerçeveli fotoğrafımıza kaydı. Sonra bana bakıp gülümsedi.
"Birlikte olacağımıza dair bahse girdiğinde beklediğin bu muydu?" diye sordum. "Kanepede yaşlı, evli bir çift gibi uzanmamız?"
Rory'nin bana attığı delici bakışla kalbim tekledi. "Bu umduğumdan bile iyi."
Hislerimle ilgili bir şey söylemeliydim. Bunların hiçbirini yaşamayı beklememiştim, Rory'nin yanında sahiplenme, gurur duyma ve neşeli, iyimser mutluluk gibi duygular hissetmeyi kesinlikle beklememiştim.
***
Rory gözlerime bakarken bir nefes aldı. "Seni seviyorum."
Dünya durdu, ortadan kayboldu ve sadece Rory'yle ben kaldık.
"Ne?" Korkmuş gibi titrek bir nefes aldım ama korkmuyordum.
"Seni seviyorum." Rory beni izlerken yutkunduğunda ademelması hareket etti; elini tekrar saçlarıma götürdü.
İki ay önce bu duymak istediğin son şey olurdu. Şimdiyse Rory'nin bu kelimeleri binlerce kez tekrarlamasını istiyordum.
"O kadar şaşırmış görünme Hartley." Çarpık gülümsemesi nazikti. "Sana nasıl aşık olmam? Başından beri her zaman meselesiydi."
Dudaklarım aralandı ama nutkum tutulmuştu. Yıllar öncesinde kalbi paramparça olmuş kız, Rory'yi bulduğum için ne kadar şanslı olduğuma inanamıyordu. Aynı zamanda bunun uzun sürmeyeceğinden ödüm kopuyordu.
"Hiçbir şey söylemene gerek yok." Sessizliğime usulca güldü. "Eninde sonunda senin de bana bunu söyleyeceğine eminim."
No comments :
Post a Comment
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın