İhtiyacım olan ve keyifle okumayı geri kazanabileceğim kitap kesinlikle bir Vi Keeland kitabıydı. Nasıl mutlu ve keyifliyim anlatamam.
Vi Keeland kitapları genelde seri olmaz, bu kitap da seri değil zaten. Tek ve bağımsız bir kitap. Yazarı hiç okumadıysanız bunu alıp okuyabilirsiniz yani. Ancak her ne kadar aşkı çok güzel anlatsa da içeriğinde yetişkin içerik diyebileceğimiz smut içerikler olduğu için kesinlikle +18 bir kitap dolayısıyla da bunun bilincinde okunması gerekiyor. Sonrasında sadece bu detaylara odaklanıp da kitabın altında yatan subliminal mesajları görmezden gelmeyin. Çünkü kitabın ana detayı, vermek istediği mesaj bambaşka... o kadar da haklı ki...
Neyse... ben direk yorumuma geçeyim ve detayları orada anlatayım.
Kitabın öncelikle konusuna değinmek gerekirse; Beck, kanser hastası olan büyükannesi Louise'nin ölümün ertelemek ve biraz daha yaşaması için tedavi olmasında ısrarcıdır. Ancak büyükannesi öyle düşünmemektedir. Çünkü tekrarlanan kanseri için göreceği tedavi sonucunda yataklara düşecek, halsiz kalacak ve hayatı kaçıracaktır. Sırf birkaç ay daha uzun yaşaması için... Bunu kabul etmeyen 78 yaşındaki kadın kendine bir arkadaş bularak kendisine oluşturduğu yapılacaklar listesindeki maddeleri yapmaya başlar. Henüz genç bir kadın olan Nora, Louise ile beraber yapılacaklar listesindeki maddeleri yapmaya ve hayatın tadını çıkarmaya başlarken aynı zamanda bu anların da videolarını çekerek benzer durumda olan insanların neler kaçırdıklarını gösterirler. Artık büyükannesini kontrol etmekten ve daha da önemlisi onu tedavi olması için ısrar etmekten başka bir şey yapamayan Beck, büyükannesinin arkadaşı Nora'nın de numarasını temin etmiş herhangi bir durumda ulaşabilmek için ve ona da bu konuda ısrarlarda bulunacak canından bezdirmiştir. Birgün Beck, büyükannesi ve arkadaşı Nora ile aynı otelde kalırken, biri iş diğerleri da tatil için oradayken karşılaşırlar. Beck, Nora'nın büyükannesinin yaşlarında biri olmasını beklerken genç bir kadın olduğunu görmesi baya şaşırtır. Hatta başlarda ne gibi bir çıkarı var diye de düşünür. Ancak sonunda ikili arasındaki arkadaşlığın samimiyetini, boyutunu görünce bunu kabullenmek zorunda kalır. Tam bir iş kolik olan ve kardeşi, büyükannesi ve altı yaşındaki kızı haricinde her zamanını işe ayıran Beck, onların bu gezme tutkusunu da anlamaz. Ancak Nora ile geçirilen her zamanda, Beck genç kadına biraz daha kapılır. Başlarda her ne kadar sadece fiziksel gibi gelse de zaman geçtikçe kalbi de genç kadına doğru kayar. Farkına varmadan Nora'ya aşık olan Beck, genç kadını hayatında tutmaya kararlıdır. Ama... bilmediği ve saklanan bazı sırlar vardır. Nora'nın kalbini saran kötü huylu bir tümörü vardır ve on yıl içerisinde üç kere açık kalp ameliyatı geçirmiş sonucunda da tekrarlayan hastalığı sebebiyle de tıpkı büyükannesi gibi tedaviyi reddedip yoluna bakmıştır. Yaşayabileceği her anı değerlendirerek yapacaklarını yapmaya başlamıştır. Ama bu planların arasında aşk yoktur... o da ansızın kapısını çaldığında Nora'da bocalamaktadır. Beck şimdi zaten büyükannesini kaybedeceğini gerçeğiyle başa çıkmaya çalışırken bir yandan da aşık olduğu kadını kaybedecek olmanın acısıyla baş etmeye çalışırken diğer yandan da Nora'yı tedaviye ve kalp nakline ikna etmeye çalışmaktadır. Nora ise zaten kaybedeceği savaşa girmeyi istememekte ve Beck'i hayatından çıkarmayı düşünmektedir. Ancak hayat ne yazık ki onların planladığı gibi gitmemekte olup başka planlar yapar... Nora ve Beck oldukça büyük kararlar ve zorlu bir yolculuk beklemektedir.
Öncelikle kitaba başladığımda böyle bir kurgu beklemiyordum. İtiraf etmek gerekirse beni kahkahalar attıran kitaptan böylesine gözleri dolduran ve kaybetmenin acısını hissettirecek bir kurgu... özellikle de bundan 7 ay önce anneme tekrardan kanser teşhisi konup da son yedi ayımızı onunla savaşarak geçirmemizin ardından bu kitabın üzerimde yarattığı his... fazlasıyla etkileyiciydi.
Ne yazık ki her ne kadar hayata dair planlar yapsak da hayatın bizimle ilgili başka planları olabiliyor ve bizlerde ne yazık ki kendi planlarımızı ona göre revize ediyoruz.
Büyükanne Louise'nin düşünme tarzı, eğlenmesi, hayatındaki yapılacaklar listesini yapması, hayatını kaçırdığı anları yakalamak istemesi çok güzeldi. Son anlarımsa bunu yüzümde gülümsemelerle yapmayı sanırım bende tercih ederim.
Louise'nin iki erkek torununu yetiştirmesi, bunu yaparken de oldukça başarılı olması, hastalığıyla baş etme şekli çok güzeldi. Hayranlık uyandırıcıydı. Hatta öyle ki torunları Beck ve Jake ile iletişimi süperdi.
Beck'in erkek kardeşi Jake ile olan ilişkisi süperdi. Çok eğlenceliydi ve zaman zaman kendi kardeşimle atışmalarımı anımsattı bana da... sanırım en değerli hediyemiz ailemiz...
Nora ise... kızım sen cidden çok güçlü bir kadınsın dedim. En başta bende Beck gibi tereddütlerim vardı, bir insan sırf yaşlı bir kadına hasta diye neden yardım etsin... Ama altındaki nedenler, aslında Louise değil kendisine de bir hayat verme çabası çok güzeldi. Nora'nın da kendi savaşı vardı... o savaşı kazanma çabasında hep tekrarlanması ve sonunda da kaybetmeyi kabullenmesi çok güzel ifade edilmişti.
Bir kere daha diyorum... yarın neler olacağını bilmiyoruz ama şunu kabul etmeliyiz ki insanoğlunun ömrü düşünüldüğünden daha da kısa ve dolayısıyla da elimizdeki zamanın ve insanların kıymetini bilmeli, anları kaçırmamalıyız. Bunun en iyi örneğiydi Nora ve Louise...
Nora'nın üvey babası ama aslında onu yetiştiren baba William ise... düşünsenize aşık olduğunuz kadını kaybediyorsunuz... ölümüne tanık oluyorsunuz sonrasında aynı hastalığı öz kızınız gibi yetiştirdiğiniz kızda da çıkıyor ve onu da kaybetmeyi kabullenmek zorundasınız. Adamın yaşadığı acı... kelimelere ile dökülemez.
Bütün bunların yanında... kitabı dram sanmanızı hiç istemem. Aslında kitap çok eğlenceliydi. Nora'nın hastalığına ve Beck'in çaresizliğine kadar...
Nora ve Beck'in atışmaları, seyahatleri ve planları hakkındaki sohbetleri... kuralları çiğnediklerinde yaşadıkları çok güzeldi. Hatta aralarındaki çekim ve cinsel gerilimin konu olduğu sohbetler de çok güldüm de.
Beck'in Nora ve Louise'i nezaretten çıkarması, ikilinin konser planlarıyla dalga geçmesi çok güzeldi. Bunun yanında Nora ve Beck arasındaki aşk da çok güzeldi. Çok tutkulu ve romantik aynı zamanda da güçlü...
Beck'in küçük kızı Maddie de çok eğlenceliydi. Biliyorsunuz ki kitaplarda bekar baba ya da anne kurgularını severim. Beck'in bekar baba olması çok tatlıydı. Baba kız iletişimi çok güzeldi.
Louise'in ölümünü okumak çok acıydı. Gerçekten bir insan yüzünde huzurlu ve mutlu bir gülümsemeyle nasıl ölür onun izlenimini verdi. Zaten Beck ve Nora için de çok fazla mesaj veren bir durumda oldu. Çünkü ellerindekinin değerini bilmelerine de sebep oldu.
Kitabı çok daha uzatmayacağım. Muhtemelen spoiler bile vermiş olabilirim. Ama ben bu kitabı çok sevdim. Benim için yüreğimde çok etkileyici bir yer bıraktı.
Kitaba dair puanım 5 üzerinden 5 veriyorum. 🌟🌟🌟🌟🌟
Asla asla dememek gerekiyordu. Ertesi sabah büyükannem ve onun anlaşamadığım arkadaşıyla buluşmaya gittiğimde, Eleanor'un dün gece tanıştığım Nora olduğu ortaya çıktı. İki kişilik planlarına dahil olduğumu duyunca ne kadar sinir olacağını tahmin bile edemiyordum.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın