17 Temmuz 2025 Perşembe

0 ALINTILAR // Bal Khabra - Çarpışma (Off The Ice #1)


 

Kitabın yorumu için tıklayınız!






Aiden kısık sesle küfredip elini öfkeyle saçlarından geçirdi ve bana döndü. "Bak, üzgünüm ama bu konuda sana yardımcı olamam. Başka birini bulabilirsin."
Pek de üzgün gibi görünmüyordu. "Şüphesiz. Mükemmel seçenek olduğun söylenemez zaten."
Kafasını aniden geriye atması bana istediğim tatmini verdi. "Ben takımın kaptanıyım. Yani kelimenin tam anlamıyla mükemmel seçeneğim."
"Aynı zamanda pisliğin teki olan seçeneksin. Onu ne yapacağız?"

***

İnleyerek başını geriye attı. "Bugün hiç kafein tüketmedim ve sen başımı ağrıtıyorsun."
"Kahve içmediğini sanıyordum."
Şakaklarını ovuşturdu. "Çay içiyorum. Günde iki fincan. Seninle uğraşmam gerekecekse üçe çıkarıyorum."
Laf sokmasını duymazdan gelip sıkı atkuyruğuna baktım ve bir cesaret, tokasını tutup kahverengi, yumuşak dalgaların omuzlarına dökülmesine izin verdim. Tokayı elimden kapmaya çalıştığında hemen bileğime geçirdim. "Belki de saçlarını bu kadar sıktığın için başın ağrıyordur."
"Ben böyle seviyorum."
Kaşlarımı kaldırdığımda gözlerini devirdi. "Ben salık seviyorum."
Alaycı bir nefes verdi. "Bildiğim iyi oldu. Aiden Crawford, kızların saçlarını salık seviyor diye bütün tokalarımı çöpe atacağım."
Bileğine bandaj sararken yüzüne bir bakış attım. "Diğer kızların değil, senin saçlarını salık seviyorum."

***

Summer'ın gözlerindeki yumuşak bakışlar rahatsızlığımı biraz olsun azalttı. "Gerçekten kalmak mı istiyorsun?"
Hayır de. Hayır de. Hayır de.
"Evet," dedi omzuma dokunarak. "Ama sen de kalmalısın."
"Cidden onunla yatacak mısın?" Sesim kırılgan, neredeyse özgüvensizdi.
Summer güldü. "Sen beni hiç tanımadın herhalde. Şaka yapıyordum. Şaka. Daha önce de söylemiştim, biriyle yatmadan önce ondan hoşlanmam lazım."
"Birinden hoşlanman için ne kadar zaman gerekir peki?"
Bir süre düşündü. "Seni ne zamandır tanıyorum?"
"İki aydır."
"İşte cevabın."


***
Hayatım boyunca patenlerimin buza sürtünmesinin ve pakın fileyle buluşmasının sesi bana saf mutluluk veren tek şey olmuştu. O mutlak coşkuyu hissetmemi sağlayacak başka bir ses olabileceğini hiç sanmazdım. Şimdiyse alkolden yıllarca uzak durduktan sonra bir yudum içki içen bir bağımlı gibi hissediyordum. Summer'ın yumuşak kahkahası kulaklarımı dolduruyor, beynimin anılarla ilgilenen kısmına kazınıyordu. Artık bana huzur veren, maçı kazanmamı sağlayacak gol gibi hasret duyduğum tek şey Summer'ın gülüşünün sesi ve gülen yüzüydü.


***

Bana neden gelmediğini açıklamıyordu. Çünkü bir gelse... bir istese ona dünyaları verirdim.

***

"Kızgınsın." 
"Değilim."
"Tamam. O zaman kıskanıyorsun."
Tepkisinin nasıl hoşuma gittiğini fazla belli etmiş olmalıydım ki bakışları sertleşti. "Rüyanda görürsün."
"O zamanlar bunlar neden böyle çatıldı?" Kaşlarının arasındaki çizgiye bastırdım. "Buna inanmasan da seni tanıyorum, Summer."
"Vücudumu tanıyorsun, Crawdor. Zihnimi tanımıyorsun."
"Onu da kısa süre içinde çözeceğimden eminim."


***

"Sen bile bu ilişkinin sadece seksle alakalı olmadığının farkındasın." Ona doğru bir adım attım. "Geçtiğimiz birkaç haftadır her gün bir araya geliyoruz çünkü beraber vakit geçirmeyi seviyoruz. Niye bunu kabul edemiyorsun ki?"
Gözlerini kucağına dikip yanağının içini ısırdı. "Bu benim düşündüğümden çok daha fazlası, Crawford."
"İtiraf et."
Titrek bir nefes verdi. "Yapamam, tamam mı?"
"Neden yapamıyormuşsun?" diye zorladım.
"Çünkü hokey oyuncususun." Son iki kelimeyi her zamanki gibi tiksintiyle söylemişti.
Sinirim arttı. "Bize ne garezin var?"


***

"Kim o adam?"
"Seni ilgilendirmez."
"Başka bir adamın sana dokunmasına göz yumacak değilim."
"Birbirimize mesafe ve zaman tanıyacağımızı düşünü..."
Tek bir çevik hamleyle beni duvara mıhladı. "Bu mesafe senin için yeterli mi Summer? Çünkü lanet olsun ki benim için katlanılmayacak kadar fazla."
Kalbimin sıkıştığını hissettim. "Ama Donny..."
"Donny'yi s*ktir et," dedi dişlerini sıkış kalçasını benimkine bastırarak. "Ben senin ne arzuladığını bilmek istiyorum."
"Ne demek istediğini anlamıyorum," dedim hala titreyen sesimle.
"Çok iyi anlıyorsun. Şimdi bana ya bunu benim kadar çok istediğini ya da buradan çekip gitmemi söyleyeceksin."
"Aiden..."
"Tek kelime." Başparmağını çene hattımda narince gezdirdiğinde ürperdim. Dokunuşu, kalbime dolanan sarmaşığı daha da sıkıştırdı. "Ya yanında olacağım ya da gideceğim, Preston." Özgüveni yerli yerindeydi ama bu akşam sesinde bir kırılganlık duyuluyordu. Kalbim bocalasa da şu anda onu yakınımda istediğimi biliyordum. 
"Yanımda ol."



***

"Kızgınsın."
"Değilim. İstediğin kişiyle görüşebilirsin."
"Böyle düşündüğüne inanmıyorum."
"Sana yaklaşan herkesin ağzına s*çacağımı söyleyen toksik adam olmamı istersen olurum. Ama sen böyle birini hak etmiyorsun, Summer. Hayatına karışmayacağım."
Verdiğim kararları her zaman sorguluyordum. Yaptığım her dönüş yanlış geliyordu. Fakat Adien'ın konuşmaları bu hissi yatıştırıyordu. 
Gözlerine baktım. "Umurunda değil mi yani?" Umurunda olmasaydı ya d benim umurumda olmadığına kendimi ikna edeceğimi bilemsem hayatım çok daha olay olurdu. Ancak gerçekler, taşmaya hazır bir tencere gibi kaynıyordu.
Çenesi kasıldı ve sakin ifadesi erimiz buz gibi kayboldu. "Umurumda." Öne doğru bir adım atıp avuçlarını tezgaha dayayarak beni hapsetti. "Başka bir adamın yüzündeki gülümsemeyi gördüğünü..." Başparmağı dudağımda yakıcı bir damga bıraktı. "... seni güldürdüğünü ya da sana dokunduğunu düşünmek kahretsin ki... Beni. Delirtiyor."
Kişisel alanıma hiç girmemiş gibi geri çekilip tezgaha yaslandı. "Ama dayanacağım. Çünkü bu randevulara sadece dikkatini dağıtmak için çıktığının farkındayım. İstediğin gibi rol kesebilirsin Summer. Nihayetinde benimle olacağını ikimizde biliyoruz."








 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın