Historical Romance (Tarihi aşk romanı) seriyorum arkadaş!!! Dükler, leydiler... ımmm muhteşem bir zamana ve çok güzel aşklara yelken açmama neden oluyor!
Yazarı ilk Ephesus Yayınları ile tanıdım. Amerikan Varisleri serisinin ilk kitabını çıkararak yeni bir yazar keşfetmemi sağladılar ve hep heyecanla yeni kitabını bekleyeceğim bir yazar da oldu J.MacLean. Hatta Epsilon'dan da yeni kitabı çıktı MacLean'in her ne kadar bir yazarı bir yayın evi çıkarmalı kitaplarını diye düşünsem de yine de okuyacağım o kitabı da.
Her neyse ben bu kitabı çok beğendim! nokta bitti söze gerek yok falan dememi beklemeyin demeyceğim. Baya uzun kitap içeriğine giren bir yorum yapacağım :) şaka şaka yapmayacağım sadece bol alıntılı bir yorum olacak :)
Öncelikle yazarın dilini sevdiğimi fark etmişsinizdir yoksa yazarın 3. kitabını almazdım. Bece bu türde gerçekten iyi yazan yazarlardan biri kendisi her ne kadar McNaught ve Garwood kalemi ile kıyaslanamasa da :) Onlar benim 'number one'larım :)) onlardan sonra bu türde gözüm kapalı önerebileceğim bir yazar J.MacLean!
Kitap ise çok güzeldi. Kurgusu diğerlerinin yanında daha çok hoşuma gitti. Daha sempatik sevimli ve daha aşk dolu geldi. İmkansıza aşık olmak... müstakbel kocanın kuzenine aşık olmak... ımmm bu aşkın filizlenmesi, karakterlerin birbirinden ayrı kalma çabaları ve bütün iftiralara rağmen Adele'in Damien'a inanması... işte bu ya dedirtti.
Hani normalde kitaplarda kadın karaktere sevdiği adam hakkında atılıp tutulur sonra kadın adamı terk eder adam gelip doğrusunu söylese de inanmaz... çoğu kitaplarda hatta filmde durum böyledir ama Adele'in inanması... Damien'a inanması çok güzeldi. Tamam belki biraz inanmasında James'in payı olabilir ama olsun! :))
Damien'ın Adele'in ruhundan anlaması onun içindeki gerçek Adele dokunması hoşuma giden kısımlardı ama en çok beğendiğim kısım ise Damien'ın büyük annesi için ağlamasıydı! Düşünsenize, ulaşılmaz yakışıklı bir kahraman ağlasın, bir kadının tesellisine ihtiyaç duysun! çok güzeldi....
Serinin bu kitabı cidden diğer ikisinden daha iyiydi bence ben daha çok sevdim!
Kitabı anlatma isteğimi engellemeye çalışarak okurken post-it yapıştırdığım alıntıları sizlerle paylaşıyorum :))
Bol alıntılı bir yorum daha :)
***
Damien, “Hiç yanlış olduğunu bildiğin bir şey yaptın mı?” diye sordu.
Adele bu soruyu dikkatlice düşündü. “Pek sayılmaz. Hatalarım olmuştur, elbette. Herkesin olur.”
“Hiç yanlış bir şey yapmak istedin mi?”
Adele’in aklına, hatıralarındaki kırmızı baton şekerin görüntüsü üşüştü. Dokuz ya da on yaşlarındayken, Wisconsin’deki dükkânlardan birinde bu şekerlerden görmüştü, fakat o zamanlar hiç parası yoktu.
“Çocukken bir şey çalmak istemiştim,” dedi. “Bir baton şeker.”
“Ama çalmadın.”
Adele başını iki yana salladı. “Hayır, çalmadım.” (itiraf ediyorum bu alıntıyı okuduktan sonra kitabın son sayfalarında Damien'ın Adele'e şekeri vermesi... çok romantikti... gel de Damien'a aşık olma :))
***
kuzeninin karısını arzuluyordu: Onu düşünmekten kendini alamıyor, onun yanına uzanarak ona sarılmak istiyordu.Bu hayatı boyunca korumak istediği kuzenine ihanet etmek anlamına gelse bile, onu bir erkeğin bir kadından isteyebileceği her yönüyle tamamen kendisine ait olmasını istiyordu.
***
Adele ona bakarak sıcak bir şekilde gülümsediğinde Damien, içinde bir şeylerin kaynamaya başladığını hissetti. Adel'n güzelliği hakkında bir şüphesi yoktu ve ona karşı fiziksel bir çekim hissetmesi gayet normaldi. Bunun üstesinden gelebilirdi. Ancak ona karşı olan hislerinde bundan çok daha fazlası vardı.
***
"Seninle birlikteyken bambaşka biriymişim gibi hissediyorum."
***
Ona baktığı zaman düşündüğü tek şey masumiyet ve iyi kalpliliği boşa çıkaran şeylerin toplamıydı. Ona karşı beslediği hisler tamamen günahkar, karanlık ve yanlıştı.
***
Kendini kaybetmişti. Artık sonu gelmişti. Yine de hala kendini durduramıyordu, çünkü ona sarılma ihtiyacı ve bunun kendisine yaşattığı hisler o kadar büyüktü ki, onu bıraktığı an öleceğinden korkuyordu.
***
"İçimdeki bir şeyler seni istiyor ama ben seni arzulamak istemiyorum."
Gerçeğin bu olduğunu bilmesine rağmen bu sözler Damien'ın canını acıttı. Kendisi de onu arzulamak istemiyordu.
Adele "Lütfen git," diye yalvardı. "Bütün bunlar geçene kadar Londra'ya git. Bu yaptığımız yanlış Damien. İkimizde bunu biliyoruz. Lütfen git."
***
Ona öfkeliydi, çünkü Damien onun için savaşmaya, Harold yerine onu seçerek Adele'in hayal ettiği ada olmaya istekli değildi. Kadınlara güvenemeyeceği konusundaki yanlış fikirlerini bir kenara bırakmaya istekli değildi.
***
"Kalbinin sözünü dinlemelisin Adele gözlerden daha iyi gören kalbini."
***
"Harold'dan vazmek istemediğini söylüyorsun ama belki de vazgeçmemen gereken kişi Damien'dır."
***
Adele olanlara inanamıyordu. Amacının saf ya da lekeli olması önemsizdi; Damien onun için savaşıyordu. Onun için savaşıyordu! Tıpkı Adele'in düşlediği, her savaştan galip çıkan o kahraman gibi.
***
"Sana olan arzum, kuzenime olan bağımlılığıma üstün geldi. Bir seçim yapmam gerekiyorsa, Harold'a ihanet edecek ve seni seçeceğim."
***
"Adele!"
Damien bir adım ilerledi. "Bunu sana söyledim mi bilmiyorum..."
"Neyi söyledin mi?"
Damien bir an durakladı. Konuşmaya başladığında sesi uysal ve yumuşacıktı. "Seni sevdiğimi."
Sizlere bu kadar alıntı yeter diyorum ve yorumumu bitirmek için son cümlelerimi yazıyorum.
Yukarıda da dediğim gibi serinin yayınlanan 3 kitabından en çok bu kitabı beğendim :)
Eğer tarihi aşk romanı seviyorsanız ve aşkı okumayı seviyorsanız bu kitabı ve seriyi tavsiye ederim :) Bu arada kısaca seri hakkında da bilgi vereyim :) Toplamda 6 kitaptan oluşan Amerikan Varisleri Serisi tarihi aşk romanı kategorisinde yer alan dönemin özelliklerini konu alan bir kurgusal seridir.
Amerikan Varisleri Serisi'nin kitapları:
- Beni Aşka İnandır
- Aşkın Kollarında
- Aşk Gelince
- Love According to Lily (çevrilmedi)
- Portrait of a Lover (çevrilmedi)
- Surrender to a Scoundrel (çevrilmedi)
Uzatmadan kitabın konusunu sizinle paylaşıyorum:
Şu aşk denen şey,
gerçekten bunca zahmete değer mi?
Adele Wilson için bu sorunun cevabı gayet açıktı: Elbette hayır! Kız kardeşlerinin, hayallerini süsleyen kocaları bulmak için sürüsüyle skandal ve gönül yarasına katlandıklarına şahit olmuştu. Londra civarındaki onca balo da cabası. Kendisine talip olan ilk İngiliz lordunu kabul etmesinin nedeni buydu işte. Ayrıca, onunla neden evlenmeyecekti ki? Müstakbel eşi nazik biriydi, dürüsttü ve kesinlikle gereğinden fazla duygusal değildi. Ondan daha delişmen, daha uzun boylu, daha gizemli olan kuzeninin, yani Alcester Baronu Damien Renshaw’un tam aksiydi.
Damien, kuzeninin nişanlısını baştan çıkarmaya çalışacak türden bir adam olsaydı, Adele’in onu görmezden gelmesi çok daha kolay olurdu. Ancak Damien apaçık bir şekilde Adele’e karşı koymaya çalışıyor ve aniden gelişen bu usturuplu davranışları, son derece edepli bir mizacı olan genç kızı daha da kışkırtıyordu. Aslına bakılırsa Damien, Adele’in atak, neşeli ve ateşli bir yanını ortaya çıkarıyor gibiydi.
Görünüşe göre kader, Adele’e tam da o aşk denen şeyin ne demek olduğunu öğretmek üzere ağlarını örmeye başlamıştı…
Harika bir yorum olmuş teşekkürler:) fuardan alınacaklar listeme ekledimm :) sayenizde bayılıyorumm lordlara leydilere ,ne güzel aşık oluyorlar yahu ;)
YanıtlaSilHarika bir yorum olmuş teşekkürler:) fuardan alınacaklar listeme ekledimm :) sayenizde bayılıyorumm lordlara leydilere ,ne güzel aşık oluyorlar yahu ;)
YanıtlaSilYaa sorma bende bayılıyorum bir lord bulsam herhalde direk kucağına atlarım :) hist. romance candır! :D
SilCNR kitap fuarından mı? Gidenlere kıskançlıkla bakıyorum :) haftasonumu ayarlayabilirsem gitmeyi çok istiyorum :)