Wallflowers Serisi'nin dördüncü ve son kitabı Nisan Yağmurları ilk kitaptan beri tanıdığımız Amerikalı iş adamının küçük kızı Daisy'nin hikayesiydi. Tam da ona yakışan bir hikayeydi resmen. Daha azını beklemezdim ondan ve beklentimi de karşıladı.
Seri her ne kadar karakter serisi olsa da her karakterin kendi kitabında mutlu sonuna ulaştığı bir seri olsa da kurgusal bütünlük açısından sıralı okunması gerekiyor. Zaten seriyse bir sebebi vardır ki zaten kurgu sıralı okunmasını gerektiriyor. Ancak bu kitaplar çok eski olduğu ve yeni basımları olmadığı içinde bulunamadığında bağımsız okunabilinir de... Sadece eski kitaplardan içeriğe imalar yapıldığında karakterlerin hikayelerini bilmediğiniz için durumu anlamayabilirsiniz.
Bu arada seri sıralamasını kitabın sonunda vereceğim.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; önce Annabelle, sonra Lillian ve devamında da Evie de evlenince aralarında tek bekar kalan Daisy artık ibrenin kendine döndüğünün farkındadır. Üstelik öyle ki ele avuca sığmaz ve klasik bir leydiden daha sorgulayıcı daha okumayı seven ve asla bir erkeğe boyun eğme taraftarı olmayan Daisy, babasından da bir ültimatom alır. Daisy'nin babası artık küçük kızının evlenmesini istemektedir. Üstelik aklında bir adayda vardır. Bir Amerikalı olan ve kendisinin yetiştirdiği, başarılı bir iş adamı olma yolunda ilerleyen Matthew Swift... Lillian ve Daisy, genç adamı küçüklüklerinden beri tanıdığı için bunu asla onaylamazlar. Daha da önemlisi babasının bu kadar kararlı olmasına rağmen bu karara karşı çıkan Daisy, iki ay içinde birinden evlilik teklifi alacağına ve babasının belirlediği kişiyle evlenmeyeceğine dair bir karar alır. Bunun için de ablasından ve arkadaşlarından yardım isteyen Daisy, ablası Westcliff Kontesi olması ve arkadaşlarının da nüfuzlu kişiler olmasının yardımıyla bir etkinlik düzenlenir. Bu etkinliğe de evliliğe münasip erkek adaylar davet edildiğinde Daisy, aralarından birinden evlilik teklifi almak için kendini göstermeye kararlıdır. Ancak Daisy'nin ansızın karşısına Matthew çıkar. Genç adamın kim olduğunu bilmeden ondan etkilenen ve hoşlanan Daisy, onun kim olduğunu öğrendiğinde hemen genç adama cephe alır. Bu olaylardan haberi olmayan Matthew ise olanları öğrendiğinde o da bu evliliği reddeder. Çünkü geçmişinde sakladığı sırlar bir gün karşısına çıkma potansiyeli barındırırken evlilik şuanda en son düşüneceği şeydir. Ancak bütün etkinlik boyunca, Daisy ilgisini çekerken kendisi de genç kızın ilgisini çektiğinin farkındadır. Aralarındaki atışmalar, diyaloglar, çekişmeler aralarındaki çekimi ve kıvılcımı daha da harlarken yürekleri aşkla dolmaya başlar. Her ikisi de duygularına kapıldıktan sonra her şeyin yolunda gideceğini düşündüklerinde Matthew'un geçmişi önlerine çıkar. Şimdi Matthew kendisinin masumiyetini kanıtlamalı ve aynı zamanda da Daisy'i kaybetmemek için çaba harcamalıyken Daisy ve ailesi bütün gerçeği öğrendiklerinde Matthew'a mı inanacakları ve onun karşısında mı olacaklarına karar vermelidirler.
Öncelikle yorumuma kitabın sonundan başlamak istiyorum. Kitabın son bölümü özellikle de son 3 sayfası çok tatlıydı. Dört kadının en sonunda kendilerinin evlenmelerine ve mutlu evliliklerine karşılık kaldırdıkları kadeh... serinin çok güzel sonlanmasına ve daha da önemlisi okurun yüzünde gülümseme oluşturmasına neden oluyor. Bu yüzden çok sevdim o sonu. 💖
Şimdi yorumuma dönebilirim.
Daisy'in ilk kitaptan beri ele avuca sığmaz, alışılagelmiş tabuların dışında olan karakteri çok keyif veriyor ve okumaktan da çok eğleniyordum. Burada da onu tamamen bir kitap ona adanmışken okumak çok güzeldi. Özellikle ablasının ve ondan büyük arkadaşlarının yanında o henüz bir ergenken artık yetişkin olması ve onlar evli çocuklu moddayken kendisinin bekar olması sonucundaki yalnızlığı da çok güzel anlatılmıştı. Hep beraberlerken birinin hamileliği birinin bebeğinin oluşunun yarattığı kısıtlamalar yüzünden yalnız kaldığı kısımları güzel yazmış yazar. Zaten o kısımlar da Daisy'nin aşka olan yolculuğunu oluşturdu.
Matthew ise... Daisy ve Lillian'ı babaları aracılığıyla tanıması, çok uzun zamandır tanıması güzel bir değişiklikti. Özellikle de kızların annesinin bir soylu adam isteme modundayken Daisy'in bir Amerikalı damat getirmesi güzel bir değişiklikti. Beklentinin dışındaydı ki zaten Daisy'e de beklenilenin dışında bir eş olurdu.
Matthew'un karakteri, duruşu, çalışkanlığı çok güzel anlatılmıştı. Özellikle de Westcliff ve Hunt arkadaşlığının yanında onun duruşu, onlarla iletişimi güzel detaylardı. Zaten onların yanına da Matthew'dan daha azı olamazdı. Çünkü tam da onlara göre bir arkadaş ve bacanak diyebiliriz.
Daisy ve Matthew'un atışmaları, altta kalmama çabaları ama bunların yanında birbirlerini dikkatlerini de çeker halleri çok güzeldi. Hatta öyle ki bir top oyunundaki halleri ve kaz muhabbetindeki halleri çok eğlendirdi.
Lily'nin doğum detayı kitabın heyecanlı anlarından biriydi. O sayfalarda hepsi ona yardımcı olmaya çalışırken Matthew'un da çaba harcaması çok güzeldi. Ama kitabın en güzel kısmı da Westcliff'i baba görmekti. Çünkü onu bir kız babası olarak hayal etmemiştim ama okurken hem karısına hem de kızına düşkün bir adam olarak okumak çok tatlıydı.
Matthew'un sakladığı sır bence kitabın en bomba detayıydı ki ben o sırrın sonucunda gelişen olayları daha farklı hayal ederken Westcliff'in olaya el atması, adını ve konumunu kullanması çok iddialıydı ki zaten sonucunda da işe yaradı. Gerçekler ortaya çıkarken Daisy'in duruşu, Matthew'a güç verme çabası, bütün ailenin genç adama sahip çıkması ve arkasında olması da çok güzeldi. İşte aile böyle bir şey dedirtti.
Bunların yanında Lily'nin başta Daisy ve Matthew ilişkisini onaylamaması, koyduğu tepki ve kız kardeşini vazgeçirme çabası resmen bencillikti. Bazı durumlarda Daisy'i bencillikle suçlarken aslında kendisinin benzer durum sergilemesi sinir bozucuydu. Ama bunda bile Evie ile Annabelle'in Lily'e doğru yolu gösterme çabası, onun hatasını görmesi için konuşmaları da çok tatlıydı. İşte arkadaşlık böyle bir şey dedirtti.
Artık o dört kadını da evli mutlu görmek çok güzel bir son oldu bu seriye. Daisy'nin da o evliler kervanına katılması seriyi tatlılıkla bitirtti.
Serinin her kitabını çok severek okudum ve bu kitabını da çok sevdim. Historical romans severler bence bu seriyi mutlaka denesinler.
Kitaba dair puanım 5 üzerinden 4 veriyorum. 🌟🌟🌟🌟
- O Yaz
- Ben Böyleyim
- Sevgim Sana Ait
- Nisan Yağmurları
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın