Kitabın yorumu için tıklayınız!
Bütün hayatım boyunca futbol tek odak noktam olmuştu. Umursadığım tek şeydi. Sabahları uyanmamı sağlayan, gece başımı yastığa koyduğumda düşüncelerimi kaplayan tek şey buydu. Bu hayattaki tutunacak dalım, ilhamım ve dikkatimin ana merkeziydi.
Ancak tek bir ölümcül anda bu odak noktası değişmişti.
Julep Lee koçun kızıydı. Tamamen yasak bölgeydi.
Yine de tam o anda benim olması gerektiğini biliyordum.
***
Hastaneden eve dönüşümüzü hatırladığımda, aklıma geleni sormadan önce bir süre altdudağımı ısırdım. "Neden hiç arkadaşın yok?"
"Çünkü arkadaşlarımı incittim," dedi objektif bir tavırla, sanki bu durumu çürütmenin imkanı yokmuş gibi. "Çünkü kimseye güvenmiyorum."
"Bana bile mi?"
Homurdandı. "Özellikle sana."
"Ben ne yaptım ki?"
Julep bir bakışıyla beni yerime mıhladı. "Babamın açık emirlerine itaatsizlik etmekten başka mı?"
"Sanırım anlamıyorum."
"Neyi anlamıyorsun?"
Yutkundum. "Geçen hafta bana anlattıklarından sonra nasıl bu kadar mutlu olabildiğini... ailene olanlardan sonra."
Holden kaskatı kesildi. Elindeki bardak daha sıkı tutmasıyla gıcırdadı. Bu ses Holden'ı zihninin onu götürmeye çalıştığı yerden çekip çıkarmış gibi görünüyordu. Burnunu çekerek bardağı banın altına komadan önce birasını son damlasına kadar içti.
O büyük, dipsiz yeşil gözleriyle bana dönerek, "Eh, diğer seçeneğim hayatımı yaşamayı bırakmak," dedi basitçe. "Bunu yapmamayı hem onlara hem de kendime borçluyum."
***
"On iki yaşında bir çocuk gibi şaka yapmaktan hiç sıkılmıyor musun?"
"Hayır çünkü seni kızdırmanın tek yolu bu."
"Normal konuşmayı deneyebilirsin."
"Bunu yaptığımda genellikle beni susturuyorsun."
Omuzlarımı geriye atıp çenemi kaldırarak tamamen ona doğru döndüm. "Bir dene bakalım," dedim. "Bana gerçek bir şey söyle."
"Gerçek bir şey mi?"
Başımla onayladım.
Holden'ın gözleri benimkiler arasında gidip geldi, ciddiyetle bana dönmeden önce diliyle hafifçe altdudağını ıslattı. "Tamam," dedi. Sonra çenesi kasılmış bir şekilde bana doğru eğildi. "Bu gece o kapıdan girdiğin andan beri gözlerimi senden alamıyorum."
***
"Senin derdin ne?"
"Sensin!"
Kelime ağzından kükreyen bir gök gürültüsü gibi yüksek ve tehditkar çıkmıştı. ders kitabını kapatmış bana dik dik bakarken göğsü şiddetle inip kalkıyordu.
Ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi bilemediğim için sadece bakakaldım.
"Sensin," derken sesi hala pürüzlü, kulak tırmalayıcıydı. Ellerini dayadığı masasından destek alarak ayağa kalkıp dibime kadar girdi. "Benim derdim sensin. Sen ve senin bir sıcak bir soğuk saçmalıkların. Beni güldürmeye, daha iyi hissetmemi sağlamaya çalıştıktan hemen sonraki apaçık sinirin. Sen ve önce beni rahat bırak, hemen ardından hadi gel oynayalım diyen tavrın."
Daha yakınıma girdiğinde nefesim boğazımda düğümlendi. Göğsü göğsüme değiyor, duştan yeni çıkmış kokusu burnuma doluyordu. "
"Sensin," dedi dudaklarıma ulaşan titrek bir nefesle. "Bir de lanet aklımla nasıl oynadığın."
***
"Seninle olmak istiyorum."
Julep'in altdudağı titredi, gözünün kenarından yastık kılıfına bir damla yaş süzüldü.
"Seni ve olduğun her şeyi görüyorum. Hayatımda hiçbir şeye sana duyduğum kadar ihtiyaç duymadım. Ayrıca sakın bana bunu yapamayacağımızı söyleme," diye uyardım onu ağzını açtığında. "Riskin farkındayım. Bunu biliyorum ama... belki ona birlikte ne kadar iyi olduğumuzu gösterebilirsek baban anlayacaktır."
Julep'in yüzü biraz olsun aydınlanırken dudakları keyiflendiğini göstererek kıvrıldı. Bu yirmi dört saattir yüzünde gördüğüm ilk tebessümdü. "Babamı tanımıyorsun."
"Tanımıyorum, bu doğru," diye kabul ettim. "Ama seni tanımaya başlıyorum ve daha fazlasını öğrenmek istiyorum."
***
"Bu sezonu sensiz atlatamazdım. İşim bitti sanmıştım. Şey olduğunda..."
Duraksayınca başımla onayladım. "Biliyorum."
Holden başını iki yana salladı, beni kendine iyice çekerken gözleri benimkiler arasında gidip geliyordu. "Bu sezon beklediğim en son şey sendin."
"Planlarını altüst ettiğim için üzgünüm."
"Hayatımın geri kalanını da altüst etmekten çekinme."
***
"Benim tanıdığım Holden sadece maça, takımıyla şampiyonluğu kazanmaya ve seçmelerdeki yerini garantilemeye odaklanırdı. Sezon başında tanıştığım adam buydu. Aşık olduğum adam buydu. Kararlı davranan bir lider olan, kızın teki için bunların hiçbirini riske atmayacak olan adam."
"Sen herhangi bir kız değilsin, bunu gayet iyi biliyorsun."
Altdudağı titrerken gözlerini benden kaçırdı.
"Ben hala o adamım," diye devam ettim. "Öyleyim. Kazanmak istiyorum. Hepsini istiyorum ama bu süreçte seni kaybetmek istemiyorum."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın