Ben kendimi şanslı bir okur olarak görüyorum, neden mi? Çünkü bazen farkında olmadan serileri peş peşe okuma gibi bir durumda kalıyorum ve bu inanılmaz hazzı arkama yaslanıp kahvemi elime alarak yapıyorum :D
~~~*~~~
İnsan kalbini kendi elleriyle acıtabilir mi demiştim bir keresinde ya...
Salaksa acıtabilirmiş!
~~~*~~~
İntikamın Sırrı kitabını okuyup birkaç gün sonra Tutkunun Sırrı'na başladım ve oradaki karakterler hafızamda tazeyken bunu okumak çok daha eğlenceli oldu benim için. Bir yazarın iki kitabını okuyunca ister istemez bir kıyaslama moduna giriyorsun. Bende de öyle oldu. İntikamın Sırrı'ndan sonra bu kitap bence çok daha iyiydi dedirtti bana. Neden mi? Öncelikle anlatım geçişlerinde kimin tarafından anlatıldığı isimlerle belirtilmişti.Geçen yorumumu okuyan bilir ben çok tahlihsiz bir başlangıç yaparak İntikamın Sırrı kitabının düzenlenmemiş halini okudum, dolayısıyla anlatım geçişlerinde fazlasıyla karışıklıklar yaşadım ancak bunda o durum ortadan kalktı. Bunun yanı sırada yazarın kalemi bir tık daha iyiydi. Kurgu diğerine göre bir tık daha heyecanlı gibiydi ve olay bütünleri birbirine güzel bağlanmıştı. İlk kitapta mesela Zafer Ekin belasıyla uğraşırlarken bu kitapta birkaç bela vardı ve hepsi arasındaki geçişler güzel oturtulmuştu.
İntikamın Sırrı'nda Duru'nun işkence sahnelerinden sonra bu kitapta Şule'nin başına gelenler, Batı'nın verdiği tepkiler falan düşünüldüğünde... sanırım bende biraz sadistlik var ama o kısımları çok sevdiğimi söylemeliyim sadece yazar belki biraz daha cüretkar davranıp daha fazla detay verseydi o kısımlar daha eşsiz olurdu sanki. İlla eleştirmek gerekirse bu kısmı eleştireyim :)
~~~*~~~
"Beni süründürmek istiyorsun biliyorum. Tamam, anlıyorum kabul. Barbarım, öküzüm, sinirliyim; ama seni seviyorum be güzelim. Hem de çok seviyorum. Deli gibi seviyorum. Al işte abin de burada. Onun yanında söylüyorum. Aklım sürekli sende. Yanından hiç ayrılmak istemiyorum, sürekli ne yaptığını düşünüyorum, sürekli aklından geçenleri merak ediyorum. Civcivim... Bana da kendine de bir iyilik yap. Beni istiyorsan al, istemiyorsan da açık açık söyle. Yirmi yaşında salak bir çocuk değilim ben. Gelemem böyle oyunlara. Ve bu şekilde her an acı çekerek yaşayamam. Belirsizlik beni öldürüyor."
~~~*~~~
Demir'in dengini bulması, Rüzgar'ın aşkı ve Poyraz'ın tutulması ve duygularının daha o farkına varmadan sevdiği kadın tarafından yüzüne vurulması süperdi! :)
Sonunda bu küçüklüğü elinden alınmış beş genç adamın mutluluğa ulaşma yolculuklarına başlamaları çok hoş oldu :) Ayrıca Toprak'ı ev erkeği yani karısının sözüne bakan bir adam olması... hahah :D çok eğlendim ben onlarla ya :D bu herkesin korktuğu beş adam nasılda sevdiği kadınlar için kukla moduna girip yumuşuyorlar :) yerim ki ben onları.
Bir de bu kitapta şöyle bir durum vardı... bu bende 3. kitap gelecek hissi uyandırdı. Kitapta Rüzgar ve İpek arasında cereyan eden olayların henüz sonlanmadığı düşünülürse, bence bir 3. kitabı hak ediyor.
Kitabın kurgusunu beğendim, olay döngüsünü de beğendim, mafyavari olaylarını bile sevdim ancak şu kitap tek bir kişi tarafından anlatılsaydı ya da sadece yazar tarafından bir anlatıma sahip olsaydı benim için 5 üzerinden 5 lik bir kitap olurdu.
~~~*~~~
"Bir insan, yaşam kaynağını soldurabilir mi?"
~~~*~~~
Yorumum bu kadar ve artık susuyorum :)
Sır Serisi Kitapları:
Kitabın adı : Tutkunun Sırrı
Kitabın yazarı : Öykü Odabaş
Seri bilgisi : Sır Serisi #2
Yayınevi : Postiga
Sayfa sayısı : 496
Kitabın tanıtım yazısı :
Artık benim oyunum başlasın!
Onlar Duru için Titanlar'dı; Şule için adları mitolojide hiç anılmamış, Zeus'un Yarı Tanrı çocukları… Fakat onların da zaafları vardı. Yenilmez ya da yıkılmaz değillerdi. Toprak, Batı, Demir, Poyraz ve Rüzgâr…
Tutkunun Sırrı ile mühürlenen bu beş TİTAN, büyüyen ailelerini, aşklarının gücü ile yeni
Tehlikelerden kurtarabilecekler mi? Her bir nefesin sınandığı, nam-ı diğer TİTANLAR'ın yeni maceralarına hazır mısınız?
Seriden çok etkilenmişsiniz sanki...
YanıtlaSilBen bu yorumu nasıl görmemişim ve nasıl kaçırmışım acaba diye kendi kendime gecenin bu vakti dövündüğüm doğrudur :)
YanıtlaSilEvet, serinin üçüncüsü yani finali de raflarda artık ve planladığım minik bir sürpriz dışında son kitap olacak. :)
İlk kitaptaki talihsizliğinize gerçekten çok üzüldüm. Son okumasını görmediğim kitabımı elime aldığımda üç gün ağladığımı bilirim. Şimdi son üç kitabımdaki yeni ve mükemmel editörüm sayesinde ilk kitabımda artık düzgün basılabiliyor. :)
Aslında Sır sersisi sadece Duru tarafından anlatılacaktı başladığında ve maalesef o muhteşem beşli bu hikayenin gerçek kötü adamları olacaktı. Bir psikolojik dram ve intikam hikayesi olacaktı ve sonu da pek mutlu bitmeyecekti... Ta ki ben, interaktif yayınladığım kurgumun on iki yaşında biri tarafından okunduğunu öğrenene kadar. O noktadan sonra ancak kötü olarak tasarladığım o ilk beşlinin düşüncelerini ve oluşturduğum backgroundlarını değiştirerek durumu toparlayabilirdim. Tamam kabul ediyorum ki o işkence sahneleri de on iki yaşında biri için uygun değildi ama inanın bana aklımdakileri bilseydiniz, kitaptakilerin çok masum kaldığını anlardınız :D
Şu anda yazdığım bu bilinmeyenler gibi bir kaç SIr serisi "durumu" var ki, onları da son kitabın sonunda yazdığım yazar notunda anlattım.
Yorumunuz, ilginiz, emeğiniz ve ayırdığınız vakit için çok teşekkür ederim :)
Yazarımızın yorumunu görmek süper hele ki 3. kitabın siparişini vermişken :) Mutlu son olmasına sevindim, çünkü mutsuz sonları her aşk romanı okuru gibi bende pek sevmem ;) ayrıca o işkence sahnelerindeki açıklama için teşekkürler en azından artık neden yüzeysel geçildiğini bildiğim için bunu bir eleştiri unsuru olarak görmem :) küçüklerimiz yeter ki okusun biz bazı kısımlarda yüzeyselliği tercih ederiz :)
Sil3. kitabın yorumunda görüşmek üzere :) Onunda bunun kadar iyi olacağına eminim belki biraz daha iyi bile olabilir gibi geliyor :)