~~~*~~~
Tunç, onunla başka bir şekilde karşılaşmayı isterdi. Onu gerçekten yaşamayı isterdi fakat hayatına bir anda, basit bir younla dahil olması önüne geçilmez öfkesini ortaya çıkarmış, ondan nefret etmesine neden olmuştu.
~~~*~~~
Nam-ı Diyar Kimliksiz'in oğlu Tunç Mirza Yiğit!
Kimisinin saydırdığı, kimisinin öldürmek istediği, kisinin okurken sinir olduğu ama bazılarının aşık olduğu Tunç Mirza Yiğit! Hayır yani yaratıcısı Selvi Atıcı bile teşekkür kısmında belirttiği üzere Mirza'yı zehirlemeyi düşündüğü düşünülürse... öyle biri işte :D
Selvi Atıcı'nın kalemini sevdiğimi biliyorsunuzdur. Kimliksiz ile beğenimi almış, Sen ve Pinokyo'nun Rüyası ile favorilerimden birine girmişken bu kitapla gönlümü feth etti diyebilirim. Kurgu yeteneğine ve okurken duyguları hissettirebilecek derecede iyi yazmasını sevdim. Bir de içerisine serpiştirdiği o aile bağları süper! Seviyorum bu kadının kalemini :D
~~~*~~~
Hayat, sadece ona aşıktı. Saf, temiz ama çok güçlü bir aşk. Tunç da resmen onun kalbinin üzerinde tepinmişti.
~~~*~~~
Gitme kitabının konusuna azıcık değinmek gerekirse, Hayat görüp aşık olduğu Mirza'nın gittiği yerleri bilip hep oralara giderken bir gün hiç tahmin etmediği bir anda Mirza ile aynı arkadaş grubunun içerisinde kalınca bildiğiniz sudan çıkmış balık moduna giriş yapıyor. Tabi onun bu ilgisi üzerine Mirza'da ona yöneliyor derken bir şekilde o anın sonu yatakta bitiyor. Biraz Türk filmi vari gibi görünebilinir ama unutmayın bu kurguları o bölümden ayıran şey olay döngüsü ve yazarın kalemidir. Selvi Hanım da Türk filmi kıvamından çıkarıp güzel bir kurgu ile okurun önüne sunmuş bu kısmı.
Neyse... zaten asıl konu o geceden sonra başlıyor! Olaylar büyüyor ne Hayat'ın ne de Mirza'nın istediği şekilde ilerliyor. Her ikisi de bir kafese tıkılmak zorunda kalıyorlar. Tabi Mirza bütün hıncını Hayat'tan çıkarırken, Hayat her şeye rağmen özgürlüğünü bekleyen bir kuş gibi Mirza'ya katlanmaya çalışıyor.
Mirza, Hayat'a şiddet uygulamıyor! Sadece pisikolojik olarak onu yaralıyor. Kalbini kırıyor, ruhunu yaralıyor ve daha da önemlisi Mirza'nın varlığından haberinin bile olmadığı saf, masum ve güçlü bir aşkı... Hayat'ın aşkını ayaklarının altında ezip geçiyor...
~~~*~~~
Farklıydı işte Hayat... Daha o anda bile. Ve Tunç, kendine onu tanıma fırsatı vermeden her şeyi yakıp yok etmişti.
~~~*~~~
Bakıldığında kızılacak bir nokta bulunamasa da... Aslında Mirza o kadar ağır şeyler yapıyor ki... bir kadının ruhunu, kalbini, gururunu yaralıyor! Aslında yaralamak denemez daha çok paramparça ediyor! Hayat'ta bence olabilecek en güçlü şekilde karşılık veriyor.
Susuyor!
Çok fazla konuşmayayım yoksa cidden kitap içeriğine gireceğim. Ancak demek istediğim bir şey var...
Evet, Mirza'ya kızdım... yaptıkları hoş değildi ne de olsa Hayat'ın da bu konuda bir suçu yoktu. Ancak... Mirza'ya da hak vermek gerek... adamın düşüncelerinin yönüne bakılırsa senaryo tam da onun düşündüğü gibi... hiç istemediği bir evliliğe hiç istemediği bir kişiyle zorlanıyor. Eee o da gücünün el verdiği nokta da bunun hıncını alıyor.
~~~*~~~
Onu öylesine seviyordu ki kimselere veremediği, paylaşamadığı sevgisi bir şelale olmuş sanki kıza akıyordu. Tunç aşktan ölüyordu.
~~~*~~~
Bu Mirza için de kolay değil... Tabi Hayat için de... ama bir kitapta daha gördük ki aşk... saf, masum, güçlü olunca önünde engel tanımıyor!
Hayat çok güzel sevdi... ve Mirza'ya da aşk çok yakıştı. O aşka sahip çıkmak ve bunu gocunmadan yaşamak daha çok yakıştı Mirza'ya.
Kendini Hayat'a affettirme çabası süperdi. Hatta bir şey söyleyeyim mi? Benim favori sahnem Hayat ve Mirza'nın banyo da yağmurda ıslandıktan sonraki her şeyi ortaya dökmeleri... Mirza'nın itirafları... ba-yıl-dım! :)
~~~*~~~
"... bana bir gün, Hayat'ını avuçların arasında tutacaksın deseler inanmazdım."
~~~*~~~
Ayyy çok konuştum! Şöyle bir bakıldığında ve dışarıdan detaylı bir anlatımla dinlendiğinde klasik bir konu gibi görülebilinir ama dediğim gibi... bir kurguyu klasiklikten ve klişelikten çıkan yazarın kalemidir. Selvi Hanım'ın bu konuda bence eşsiz bir yeteneği var. İnanıyorum ki her kitabı bunun kadar iyi olacaktır. Ki her kitabında çıtayı yükselttiği de söylenebilinir.
Ben yazarın kitaplarını seviyorum, size de tavsiye ederim. Güçlü bir kalem, başarılı bir yazar! Sıradaki kitabını bekliyorum.
Ayrıca içimden bir ses Adem ve Şirin'in çocukları olan Ali'nin bir kitabı hak ettiği yönünde. Dilerim onu da okuyabiliriz. :)
5 üzerinden bin beş yüz be! :D
Kayıp Şehir Serisi
Kitabın adı : Gitme
Yazarı : Selvi Atıcı
Seri / Sıralaması : Kayıp Şehir #3
Yayınevi : Nemesis Kitap
Sayfa sayısı : 496
Kitabın tanıtım yazısı:
efret ve aşk arasındaki mesafe ne kadardır?
Kilometrelerce mi?
Belki bir adım kadar yakındırlar birbirlerine?
Belki de aralarında zerre kadar dahi uzaklık yoktur. Üstelik birbirlerine dönüşmeleri öyle hızlı gerçekleşir ki, hiçbir kalp nasıl sevdiğinden bir anda nefret ettiğini, sonra onu yeniden nasıl sevdiğini anlayamaz.
Sırılsıklam âşık olan bir kadın… Tek gecelik ilişkilerin adamı olan bir erkek… Ve geçirilen tek geceden sonra birbirinden nefret eden ya da belki tamamen âşık olan iki insan... Gerçekte hissettikleri şeyin ne olduğunu keşfetmeleri ise hiç kolay değil… Gitme, aşkın ve nefretin sınırlarında dolanmanıza neden olacak.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın