3 Kasım 2016 Perşembe

0 Tuğba Atıcı Coşar ile Röportajımız




Selam Tuğba, sevdiğim yazarlardan biri olmanın yanında arkadaşımda olduğun için seni biraz… azıcık daha fazla zorlayacak sorular soracağım ve hepsine cevap bekliyorum. Kesinlikle istemediğin soruyu cevaplamama hakkın yok ;) her yazara bu hakkı veririm ama sana kesinlikle vermeyi planlamıyorum ;) 

Hazırsan başlayalım :)

O zaman bende arkadaşıma göre cevaplar vermeye hazırım. :)


İlleKitapBlogu: Ve ilk soru geliyor öyleyse. Bize kendinizden bahseder misin? Tuba Atıcı Coşarkimdir, nasıl biridir? Ne yer ne içer? Ne yapmaktan hoşlanır? Neler okur, ne tür yazmayı sever (bunu ben iki romandan keşfettim ama bilmeyenler için olsun cevap;)) Gezmeyi mi yazmayı mı yoksa okumayı mı daha çok sever?


Tuğba (Okur Yazar Annecik): Her ne kadar insanlar küçük gösterdiğimi söylese de ki bu çoook fazla hoşuma gidiyor inkar edemeyeceğim ama yaklaşık 17 gün sonra 29 oluyorum. 5 yıllık evliyim ve 4 yaşında bir oğlum var. Kendisi benden çok tanınır. Tipik bir Akrep burcuyum. Kinci ya da sinsi değilim ama insanları incelediğimi kabul ediyorum. Çok fazla hatta gereksiz fazla duygusalım. Kolay kolay insanları hayatımdan çıkarmam ama sabrım taştı mı da gözüm kimseyi görmez. Bilindiği gibi okumayı çok seviyorum ama tür ayırt etmem okurken. Yazmayı da sevsem de okumak bir tık üstte benim için. Aşk oldu mu ben her şeyi yazarım. Bu ara daha yetişkinlere yönelik bir şeyler peşindeyim. Sürpriz diyelim. Gezmek, yazmak ve okumak arasında sıralama yaparsam eğer. Okumak, yazmak ve gezmek derim. Oğlumla olduğu sürece gezmeyi de seviyorum.

İlleKitapBlogu: Hem anne olup hem okur olup hem de yazar olmayı nasıl başarıyorsun?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Aslında her şey anne olmamla başladı. Uzun zamandır okuyor olsam da çalıştığım dönemde bu kadar çok değildi. Hep ufak ufak denemelerim oldu ama hiç kitap olma düşüncesi oluşmadı kafamda. Oğluma hamile kalınca evde oturdum ve daha çok okudum. Ve yazmak için tam zamanlı vaktim oldu. Şu anda nasıl başarıyorsun dersen valla bence başaramıyorum çünkü zor. Bin parçaya bölünüyorum aşırıda yoruluyorum ama hepsine değiyor. Özellikle oğlumla geçirdiğim vakte.

İlleKitapBlogu: Bence başarıyorsun, başaramıyormuş gibi düşünme kendini. Neler okuyoruz, sen onlardan kat be kat daha iyisin ve kalemin bence birçok okur tarafından da beğeniliyor. Kendini başarısızmış gibi görme lütfen. Peki öyleyse sonraki sorum bu olsun.Yazmaya nasıl başladın? Birden ilham geldi bunu kaleme mi aldın yoksa birileri mi teşvik etti? 

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Ufak ufak sözler yazardım. Sonra kısa hikayeler yazıp silerdim. Ama sonra birden vaktim olduğunda neden kısa bırakıyorum ki düşündüm ve başladım. Dediğim gibi aslında her şey oğlumla başladı.

İlleKitapBlogu: Yusuf Berk’in -oğlunun- hayatının dönüm noktası olması çok güzel, öyle güzel bir çocuk ki insanın içine sokup sevesi geliyor. :) Peki hayalinde bir yazar olmak var mıydı? Yoksa sonradan gelişen bir olay mıydı?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Yusuf Berk değişik bir çocuk. 
Hiç yoktu. Hayal bile kurmadım bu güne kadar. Her şey birden oldu.

İlleKitapBlogu:  Benim için yazarlara sorduğum klasik bir soru oldu bu. Halk arasında bir tabir vardır eminim biliyorsundur. “İsimler karakteri yansıtır.” Karakter isimlerinizi bu tabire uyarak mı seçiyorsun yoksa başka detaylar mı arıyorsun isimlerde? Yoksa sadece kulağa nasıl geldiğine mi bakıyorsun?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Erkek karakterler benim için tamamen kurgu. Hiçbir şekilde birinden ilham almadım. Kafamda bir isim belirlerim ve onu baştan ayağa giydirirmiş gibi karakterini giydiririm. Ama kadınlar başka. Her kadın karakterimde kesin kendimden bir parça var. Özellikle Didem karakterim birebir ben. Beni tanıyanlar kızım bu sensin der okurken.

İlleKitapBlogu:   Didem bu yüzden hepimizin en çok merak ettiği karakter çünkü yazarımızı daha iyi tanıyacağız. Aslında ben Didem’in birçok okurunda kendinden bir şeyler bulabileceği bir karakter olduğuna inanıyorum. Birçok okur Didem’i bir ayrı sevdi, sence de öyle değil mi?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Evet o bir başka sevildi. En doğal haliyle ortalıkta gezmesinden kaynaklı bence. Olduğu gibi kabullendi okuyucu onu. En büyük sebebi bu bana göre.


İlleKitapBlogu:   Aşk Büyüsü nasıl oldu da bir kitap oldu? Kötü anlamda sormuyorum ki ne kadar sevdiğimi biliyorsun kitaplarını,  sadece yazımından basımına kadar olan süreci merak ediyorum. Aşk Tutkusu’nda da aynı süreçten geçtin sanırım o nasıl hissettirdi? İlk kitabın değildi artık tanınan ve bilinen bir yazardın.

Tuğba (Okur Yazar Annecik): İkisi içinde stresli bir süreç yaşadım. Yayınevlerini değerlendirmek baya zorlayıcı bir zaman bence. Ama hep söylerim Aşk Büyüsü benim ilk bebeğim ama aynı zamanda acemiliğim. Şimdi elime alsam neler yazarım kafamda dönüp durur. Aşk Tutkusu ise bambaşka. Çok kısa zamanda tıkır tıkır yazdım ve çok eğlendim. Yine de Tuba Atıcı Coşar olarak bilinmek hoşuma gidiyor ama beni Okur Yazar Annecik olarak tanıdılar mı daha çok seviniyorum.

İlleKitapBlogu:  Neden Okur Yazar Annecik olarak tanınmak daha hoşuna gidiyor. Bir yanda bir nick gibi geliyor bu şekilde sanki bir şeylerden saklanıyormuş gibi hissettirdi nedense? 
Tuğba (Okur Yazar Annecik): Aslında bilmiyorum. İşin o okuma kısmını daha çok sevdiğimden dolayıdır belki. Orası bana bambaşka bir dünya gibi geliyor. İsmi arkasına saklanmak gibi değil de o isim benim sevdiğim 3 şeyin kanıtı gibi geliyor bana. Okumak, yazmak ve anne olmak. Bu ara da oğlum bana annecik dediği için de ismi ayrı bir seviyorum.

İlleKitapBlogu:   Kitabın çıktı, yanılmıyorsam yazar kopyaları geliyor size, o da geldi ne hissettin? Eşin nasıl karşıladı? Ailen neler dedi? İlk tepkin ve çevrendekilerin tepkileri ne oldu? Daha da önemlisi okudular mı? Beğendiler mi? Amma soru sordum tek seferde değil mi? :)

Tuğba  (Okur Yazar Annecik): Kopyalarım gelmeden ben gittim aldım kitabımı. Onu anlatacak kelime bile bulamıyorum. Herkes bana çok büyük bir şey başarmışım gibi bakıyordu ve garip bir şekilde utandım. Ailem ve çevremde herkes kitabımı aldı ama büyüklerimin pek okumasını istemedim galiba. En küçük teyzemle aramdaki bağ çok başkadır benim o iki kitabımın da en büyük hayranı galiba. He bir de kız kardeşimin kayın validesi. Teyzem ve ikisi benim kitabım çıktığı anda alır okurlar ve hadi devamı diye baskı yaparlar.

İlleKitapBlogu:  İmza günlerin nasıl geçti? İlk imzanı kim aldı öncelikle ve sonrasında imza günlerinde neler hissettin okurlarınla yüz yüze iletişime geçmek nasıl bir duyguydu?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): İlk imza günüm de kalp krizi geçirdim kesin ama hatırlamıyorum. Ama sonra işin içine okur yazar annecik olarak da dahil oldum ve o kadar rahatladım ki anlatamam. Aslında çok konuşan ve insanlarla aramda anında bağ kuran biriyim. Okur yazar annecik olarak da bu konuda çok rahatım ama yazar olarak bir geri adım atıyorum sanırım. Ama genelde beni severler. O yüzden gittikçe daha fazla rahatlıyorum sanırım.


İlleKitapBlogu:  Neden bir yazar olarak geri adım atıyorsun? Aslında seni tanıyan bilen biliyor. Sen her iki şekilde de Aşk Tutkusu ve Aşk Büyüsü kitaplarının yazarı, bir anne ve bir okursun. 

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Bu okuyucumla olan bir şey değil aslında bu camianın genel soğukluğu sanırım. Yani herkes birinin peşinde herkes birbirini alt etmenin yolunu arıyor. Bana göre olmayan kısım bu sanırım. Ben olduğum gibiyim hem Tuba Atıcı Coşar olarak hem de Okur Yazar Annecik olarak. İkisi benim için tek kişi. Her iki tarafta da aynı karaktere sahibim çoğu zaman başkalarının böyle olmadığını görüyorum ve insan ister istemez soğuyor.

İlleKitapBlogu: O konuda haklısın, yayın dünyasında biraz insanlar birbirinin kuyusunu kazma modunda sanırsam. Bunu birçok kişiden duydum. Neyse bu biraz tatsız bir konu o yüzden kapatalım :) Şimdi sırada Kemal ve Didem’in hikayesi var biliyoruz ve Wattpad’de yayınlıyorsun da… peki onu ne zaman raflarımızda göreceğiz? Bir tarih var mı? 

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Aslında Wattpad'de pek yayımlama taraftarı değilim. Aşk Büyüsü’nün anlaşmasını yaptıktan sonra orada paylaşmıştım. Oradan çıkan kitapları tabii ki okuyorum ve seviyorum ama ben alışamadım pek diyelim. Kemal ve Didem benim için daha özel bir çift ve şu ara onları biraz askıya almış gibiyim. Daha başka şeyler peşindeyim diyelim. 
İlleKitapBlogu:  Neden askıya aldığın konusunda seni sıkıştırmayacağım çünkü söylediklerinde daha çok ilgimi çeken şey “daha başka şeyler peşindeyim” lafı… Nasıl başka şeyler biraz ipucu alabilir miyiz? Yeni projeler yeni kurgular mı var gelecekte?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Yeni projeler ve yeni kurgular. Hımm olabilir sen bunun üzerine yoğunlaş bence. :)

İlleKitapBlogu:  Ben bu ipucu konusunda ve projeler konusunda seni özel olarak sıkıştıracağım ki okurlara olan sürprizin bozulmasın. O yüzden bu konunun üstünü kapatıyorum şimdilik yalnız dikkatini çekerim, "şimdilik" ;) 
Berk ve Beren’in kitabında Göktan ve Ecrin’le tanıştık. Açıkçası onların da oldukça fırtınalı bir ilişkisi olduğunu düşünüyorum ki Aşk Tutkusu kitabına yaptığım yorumda görmüşsündür, onları kitap olarak istiyorum da :) Bu seriye dahil edecek misin onların hikayesini  yoksa bağımsız olarak mı yazacaksın? Asıl önemlisi yazacaksın değil mi? Aslında yazmama gibi bir şans vermek istemiyorum sana, deli gibi merak ediyorum onların hikayesini :)

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Kesinlikle yazacağım. Ama seriye dahil etme planım yok. Aslında hayatım boyunca bir daha seri yazmayı düşünmüyorum diyebilirim.

İlleKitapBlogu:  Neden düşünmüyorsun? Aslında oldukça iyi başarıyordun. Seni ne zorladı da bu düşünceden vazgeçtin?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Seri mantığıyla yola çıktım mı sürekli karakter ekleme ihtiyacı hissediyorum ve her karaktere bir kurgu oluşturuyorum. Ya da okuyucu hiç beklenmedik bir karakteri çok seviyor ve onu merak ediyor. Bunun sonu yok. Bir yönden de tek tek hikayeler yazmayı daha fazla sevdiğim gerçeği de var tabi.

İlleKitapBlogu:  Her iki kitabının arka kapaklarındaki karalama kalpler kimin fikriydi Allah aşkına? Ben bayıldım o detaylara :) Çok güzeller. 

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Valla patronum fikriydi ve bende bayıldım. Ön kapaktan çok arka kapaklarım sevildi zaten.

İlleKitapBlogu: Sevilmemelerinin imkanı yok o kalplerin. Bayıldım ben, ilk gördüğüm andan beri.Peki kitaplarına dair iyi eleştiriler aldığını biliyorum ancak kötü eleştiriler aldığında oluyor mu? Neler hissediyorsun böyle durumlarda? Aldığın en kötü eleştiri neydi?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Çok kötü eleştiri almadım ama tabii beğenmeyenler de oldu. Sorun etmedim hiçbir zaman. Bende okuyorum ve beğenmediğim kitaplar oluyor. Herkese saygı duyuyorum bu konuda tüm eleştirilere açığım.

İlleKitapBlogu: Genellikle her yazarın sonraki kitabı ilk kitabında daha iyi oluyor. Okuduğum Türk yazarlarda bunu sıkça görüyorum - birkaçı hariç - . Ancak sende hiç öyle bir durum görmedim. Her iki kitabında aynı düzeyde süperdi. Neden? :) Sanki suçmuş gibi sordum :) 

Tuğba (Okur Yazar Annecik): İkisini de bambaşka benim için. Aşk Büyüsü daha romantik Aşk Tutkusu daha komikti benim için. Ama kelimeler açısından bence Aşk Tutkusu daha iyi gibi geliyor bana.

İlleKitapBlogu: Bence Baran’ın da yeri sende başka olduğundan daha iyi geliyor olabilir. Bana sorarsan tarafsız bakmayacak olsam Berk’in hikayesi derim. ;) Her ikisi de oldukça iyiydi. Hazırsan sıradaki sorum geliyor. Kitaplarını eline aldıktan sonra okuyor musun hiç? Ya da sonradan burasını şöyle yapsaydım şurasını öyle yazmasaydım dediğin oluyor mu?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Gelir gelmez okuyorum ve post-it dolduruyorum. Ve evet okurken aklıma ah be keşke şöyle de yazsaydım diyorum. Ama bu bitmez sanırım. Hep derim yani.

İlleKitapBlogu: Kemal ve Didem’e dair kimsenin bilmediği okumadığı bir detay verebilir misin İlle Kitap takipçilerine? Seni sıkıştıracağımı söylemiştim :) bu soruya cevap istiyorum özellikle :)  Kesinlikle Wattpad’deki bölümlerden olmayan bir detay istiyorum.

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Didem’in başına çok kötü bir olay gelecek. O deli dolu kızın geçmişi aslında acılı. Didem bizi çok güldürdü ama kendi hikayesinde üzecek.

İlleKitapBlogu: Üzecek derken? Dram falan tarzında mı yoksa hayal gücümün  fazlasıyla kötü olacağını düşündüğüm şeyler de olabilir mi? Belalı bir erkek arkadaş? Tecavüz vakası? Büyük bir kalp kırıklığı? Ya da Kemal ile birlikteliğinde geçirdiği bir kaza? Biraz detay alabilir miyiz? 

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Talihsiz bir olay diyelim. Çok drama olması yönünde değilim ama üzücü bir süreç yaşayacaklar.

İlleKitapBlogu: Ama bu olmadı. Şimdi daha da meraklandık Didem’le Kemal’in hikayeleri konusunda. Daha fazla detaya ihtiyaç duyuyoruz. Hiç mi ipucu ya da küçücük azıcık minicik tüyo veremezsin?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): İşte ne söylesem direk meydana çıkar olay ve heyecanını kaybeder. O yüzden Didem şimdilik bir muamma. :)

İlleKitapBlogu: Peki o zaman bende susuyorum, şimdilik :) Aşk romanı türünde iki kitabını okuduk. Peki, farklı türlerde yazmak istiyor musun? Polisiye, gizem, erotizm falan? Yoksa ben romans yazarıyım bu tonlamada devam mı edeceğim diyorsun?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Romans yazmayı seviyorum. Ama bunu biraz erotizm biraz da dramla harmanlama denemelerim var. Sürpriz bir iki denemem var. Birisi biraz dram birisi azıcık yetişkinlere yönelik kitaplar. Ama aşk olmazsa olmazım.

İlleKitapBlogu: Aşk hepimizin olmazsa olmazı ve o denemelerini okumayı dört gözle bekliyorum. Kitaplarını yolda ya da kitapçı da birinin elinde ya da raflarda görmek nasıl hissettiriyor?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Çoğu zaman çaktırmadan kaçasım geliyor. Garip bir duygu hem korkutucu hemde mutluluk verici.

İlleKitapBlogu: Neden kaçasın geliyor? Normalde heyecan yapıp yerinde sıçrayıp çığlık falan atman gerekmez mi? Utangaç çekingen bir yazar mı var karşımızda? ;) 

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Telaşlanma gibi bir huyum var. Ruh halim biraz dengesiz galiba benim. Anlık şeylerde bazen aşırı heyecanlanıyorum genelde rahat olsam da :)

İlleKitapBlogu: Kitap konularından şimdilik biraz uzaklaşalım diyorum. Nasıl ortamlarda yazmayı seviyorsun? Yazarken müzik dinliyor musun? Bir şeyler içiyor musun ya da yiyor musun? 

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Gece yazmayı seviyorum. Herkes uyuduktan sonra sessizlik hoşuma gidiyor. Ruh halime göre müzik dinlemek hoşuma gidiyor. Ama onun dışında pek bir şey yapmam.

İlleKitapBlogu: Son zamanlarda sosyal medyada çoğu okur yeni bir akım geliştirip kitaba eleştiri yapmak yerine yazarları ya da okurlarını hedef alıyor. Kimileri yerin dibine sokuyor kimileri ise beğense de burun kıvırır modunda takılıyor. Bu konuda ne düşünüyorsun? 

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Ben hiçbir zaman böyle bir okuyucu olmadım ama böyle insanlara denk geldim ne yazık ki. Kendi aklıyla hareket edemeyen birisi benim kitabımı okumasın zaten. Kitabı geçtim benim yaptığım yorumları dahi okumasın. Başıma geldi de zaten. Kendi okuyucusuna benim kitabımı okudu diye trip atan yazarlarda var emin ol. Bu ego nereden geliyor çözemedim. Yazdıkları bir kelimeyi sahiplenmeleri kadar saçma, yazdıkları bir sahnenin tapusunu almak kadar saçma bir olay yok bana göre. Birçok Türk yazarı okurken gördüğüm sahneleri daha önce okuduğum yabancı kitaplarda da okudum. Eee o zaman çalmış mı oluyorlar, bana göre hayır. Bence insanlar kendilerini çok tepelerde görüyorlar ve gereksiz sahtekarlık peşindeler. Benim çok sevdiğim yazarlar var. Birisi bana şunu kitabını okuma diyebilir mi? İmkansız. Yazar ve okuyucu ilişkisi bence kesinlikle bu olmamalı. En azından ben böyle değilim.

İlleKitapBlogu: Bir gün yaptığım röportajlardan birinde çok sevdiğim yazarlardan biri -ben kimin söylediğini biliyorum- “Zaten geçmişte yazılabilecek her aşk sahnesi yazıldı bizler de bunu biraz daha modernize edip kurgumuza uyduruyoruz tarzında bir şeyler demişti. Sanırım haklı ama dediğin gibi insanlar kelimelerin ve sahnelerin tapusunu alıyorlar artık. Neyse bu konuyu kapatırsak eğer bir yazar olarak, severek takip ettiğin ve okumaktan keyif aldığın yerli – yabancı yazarlar kimler? Her okurun gözü kapalı kitabını alacak kadar kalemine güvendiği yazarlar olduğunu düşünüyorum. Senin de öyle yazarların var mı?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): P.C Cast, Jennifer L. Armentrout benim ne yazsa okurum yazarlarım. Türk yazarlarda ne yazsa okurum demiyorum ama Işılca'nın Bir Türk Masalı serisini seviyorum. Zeynep Işıklar ve Merve Akıncı kalemini de severek okuyorum. Eskilere gidersek Tezer Özlü hoşuma gidiyor. Ayırt etmem çok zor. Bazen ne yazsa okurum dediğimiz yazar bile bizi hayal kırıklığına uğratıyor.

İlleKitapBlogu:  Ahh, kesinlikle o konuda haklısın herkes her zaman mükemmel yazamıyor ya da her yazarın illaki okurun hoşuna gitmeyecek bir eseri oluyor. Ayrıca Jennifer L Armentrout sevmeyen var mı acaba bende bayılıyorum kadının kalemine. ;) P.C.Cast’ın Gece Evi Serisi’ni okuduktan ve hatta yarım bıraktıktan sonra okumadım okumalı mıyım acaba? Ya da hangisiyle tekrardan başlamamı tavsiye edersin? 

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Kesinlikle Tanrıça Serisi çok seveceksin eminim.

İlleKitapBlogu:  Tavsiyene uyup o  seriye el atacağım, teşekkür ederim ;) Peki, bir yazar olarak değil de bir okur olarak birine kitap tavsiye etmek istesen hangi yazarın kitabını tavsiye edersin?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Benden genelde çok tavsiye alıyorlar. Bu çok geniş kapsamlı. Tavsiye isteyene yaşını ne tür sevdiğini sormadan kesinlikle cevap vermem. Kendi kitabımı okumak isteyen küçük okuyucularıma bile okuma dediğim bile oldu benim. Kısaca tavsiyelerim duruma göre değişiyor.

İlleKitapBlogu: Son zamanlardaki Türk yazar patlamasını nasıl yorumluyorsun?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Herkesin bir şekilde emek verdiğini düşünüyorum. Sonucu iyi olanda var kötü de. Onlar yazar, yayınevleri basar bence buraya kadar sorun yok. Sorun okuyucu kısmı bana göre. İnce eleyip sık dokunması gerektiğini düşünüyorum. Her kitabı alıp okumak bana göre değil. İnsanlar azıcık seçici olmayı öğrenmeli bence.

İlleKitapBlogu: Wattpad… tam bir yazar avı olarak kullanılan bir alan. Çok fazla kişi hikayesini paylaşıyor ve klişe olarak kötü çocuk iyi kız ya da istemem yan cebime koy modunda yazılan karakterlerin birbirine aşkını, o da olmazsa kuma ya da mafya hikayeleri yazıp oylama rekoru kırıp da kitabı basılan yeni yazarlar için neler düşünüyorsun? Hiç kaliteli kitapların ya da yazarların aralarda kaybolduğunu düşünüyor musun?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Evet kaybolduğunu düşünmesem de geç parlıyor diyebilirim. 14 yaşında ki kız mafya hikayesi diye deliriyorsa bir sorun var bence. Ben bu yaştayken bu kitapları okursam annem ben gebertirdi. Çünkü annemin bilmediği bir kitabı okuma şansımız yoktu. Kim ne derse desin. Bende anneyim ve benim oğlum benim kitaplığımdakileri okuyamaz. Her yaşına verebileceğim kitap farklı. Tabii ki hepsini bir gün okuyacak ama zamanı geldiğinde. Hoş bende o saydığın konuları anlatan kitaplarda yok ama yaş sınırı olan kitapların olması yetiyor. Ben 16 yaşında yetişkin içerikli kitaplara elimi süremedim ki en doğrusu bana göre benim çocuğumda süremez. Şuan 4 yaşında nasıl ona 10 yaş kitabı alıp okumuyorsam, 14 yaşındayken de 19 yaşında okuyacağını okuyamaz. Ve dediğim gibi bunun kabahatini yazan yazarda ya da basan yayın evinde bulmuyorum. Tamamen okuyucu bilinçsizliği bana göre.

İlleKitapBlogu: Bu konuda biraz ebeveynlere de iş düşüyor ne yazık ki, çocuklarının okudukları kitapları elden geçirmeleri gerekiyor.

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Kesinlikle. Anneler babalar sırf çocuğu kitap okuyor diye gözü kapalı davranıyorlar. Ben Fuar’lar da görev alıyorum. Bu da inanılmaz zevk aldığım bir şey. Bir baba ve kızı geliyor ve adam ses etmeden kızı ne isterse alıyor. İçeri nasıl? Yaşına uygun mu? Sormak akıllarına bile gelmiyorlar.
Hep şunu savunmaya devam edeceğim. Yukarıda da söylediğim gibi. Şuan oğluma kitaplarını ben alıyorum ve 4 yaşında ki çocuğa 10 yaş kitabı alınmayacağının farkındayım. Bu onun her yaşı için geçerli. Taki yaşı her şeye müsait olana kadar.

İlleKitapBlogu: Wattpad’de takip ettiğin ve kalemini beğendiğin yazarlar var mı? Bunların hikayeleri de kitap olmayı hak ediyor dediğin?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Benim yok. Seç desende seçemem inan ki. Bazı kitaplar daha özel kabul ediyorum ama yine de başucu kitabım yok.Orada hiç kitap okumuyorum. Bir iki sevdiğim arkadaşım var onları takip etsem de kitap olacağı için hikayelerinin basılmasını bekliyorum.


İlleKitapBlogu: Ben de tam baş ucu kitabın var mı diye soracaktım, benim yok itiraf ediyorum. ;) şimdi sıkıcı konulardan uzaklaşıp eğlenceli sorulara geçelim :) Dilerim cevaplarken sıkılmazsın.  İşte sorularımız :)

# İlk hayran olduğun kitap?

Çok fangirk olacak ama Alacakaranlık Serisi.

#İlk okuduğun seri? 

Ve yine Alacakaranlık Serisi.

#Favori Serin, erkek ve kadın karakterin?

Ya buna cevap veremem işte. Hiç birini seçemem.

#Ciltli kitap mı karton kapaklı kitap mı?

Ayırt etmiyorum ama takıntım var. Karton hepsi karton ciltli ise hepsi ciltli olsun isterim. Böyle çok seri yenilediğimi kabul ediyorum.

#Kitap arasına ayraç mı yoksa rastgele bir kağıt parçası mı kullanırsın?

Kumanda bile koyduğum zaman oluyor. Yani o anda aklıma ne gelirse.

#Şu anda okuduğun kitap?

Tess ve Q – Dönüşüm.

#En son okuduğun kitap?

Stefan Zweig – Satranç

# En sevdiğiniz çizgi film? 

Cartoon Network izlemeye bayılırım. Geceleri herkes yattı mı açıp izlemeden duramam. Oradakilerin hepsine bayılıyorum ama Foster’ın Hayalı Dostlar Mekanı’na ayrı bir bayılıyorum.

#Gitmeyi en çok istediğin 3 yer?

İtalya. Bundan başka özellikle gitmek istediğim bir yer olmadı hiç.

# Okumaktan hoşlandığın türler?

Fantastik okumayı çok seviyorum ama içinde aşk olmalı. Başka varlıkları okumak beni inanılmaz heyecanlandırıyor. Klasikleri de seviyorum. Ama tür ayırt etmem.

# Asla okumam dediğin tür?

Yok. Gerilim okumam derdim hep ama kendini bana sevdiren gerilimlerde olunca sustum. O yüzden kolay kolay okumam dedin tür yok. Ama artık okumam dediğim yazarlar ve kitaplar oluyor zamanla.

# Kendi karakterlerinden en çok hangisini kendine yakın hissediyorsun? Neden?

Kadın karakterlerimde hep bir parçam var ama Didem kesinlikle ben. Vereceği her tepki bana ait onun.

# Ne tür müzik dinlemekten hoşlanırsın? 

Bir ayırt etmediğim konu daha. Ruh halim ne derse kabulüm.

# Ne tür film izlemekten hoşlanırsın?

Her şeyi izlerim. Sevsem de sevmesem de kesinlikle izlerim. Denemeden asla karar vermem.


İlleKitapBlogu:  Son sorum. : ) Bir yazar olarak, yeni yazar adaylarına, yeni yeni yazmaya başlayanlara ve acemi yazarlarımıza hitaben neler söylemek istersin? Onlara nasıl nasihat verip yol göstermek istersin?

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Sadece kendileri olsunlar. İlham almak başka bir şey etkisinde kalmak başka bir şey… Ben bir tecavüz hikayesi yazamam mesela çünkü ben yazdığım her şeyi başıma gelse ne yaparım diye düşünmeden duramam. Doğal olsunlar. Sevilmek için değil de kendilerini iyi hissettikleri için, iyi hissettiren şeyleri yazsınlar. Kitap olsun diye değil, rahatlamak için yazsınlar. Öneri alsınlar sevdikleri yazarlardan ama akıl değil öneri. Herkesin kendi aklı var, akıla ihtiyaçları yok bana göre ama öneri almak onlara fayda sağlar. Mutlu oldukları şeyi yapsınlar sadece.

İlleKitapBlogu: Çok fazla soru sormuş olduğumu şimdi fark ettim. Dilerim sıkılmazsın cevaplarken :)Vakit ayırıp cevapladığın için teşekkürler tatlım, yeni kitaplarının yeri rafımda her zaman hazır. Kemal ile Didem’i merak ediyorum yazacağın her yeni kitabı da okumak için bekliyorum. 

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Ben sana teşekkür ederim harika sorulardı. O zaman sana özel bir şeyler söylemek isterim. Çok severek yazdığım hikayem var. Benim için aşk dolu ve bir tık daha yetişkinlere yönelik. Bunu kısa bir süredir Wattpad ortamında yayınlıyorum ve kendimi denemek adına farklı bir isimle yazdım. 
Kendi kendime insanlar beni bilmeden de gayet güzel okuyormuş bunu görmüş oldum. 
Kemal ve Didem elbet gelecek ama bir ihtimal bu hikayeme öncelik vermeyi düşünüyorum.
Ve kısa zaman sonra kim olduğumu da açıklama peşindeyim.

İlleKitapBlogu: Uuu heyecanlandık şimdi, gerçi seni tanıyan biri olarak ne ya da hangi hikaye olduğunu tahmin edebiliyorum ama susuyorum. Sürprizi bozmayalım ama her şekilde desteğim seninle :)

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Oda senin ayrıcalığın olsun. 

İlleKitapBlogu: Aynen öyle olsun :D bu blogger kendini çok şanslı hissetti şimdi :) Küçük oğlun Yusuf Berk’i öp benim yerim. :)  

Tuğba (Okur Yazar Annecik): Kocaman öpücükler. :)



Kısa bir bilgi olsun takipçilerimize :) 

Aşk Dair Serisi Kitapları: 






Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın