19 Ekim 2018 Cuma

1 Aslı Karabulut - Eylül Çıkmazı


~~~*~~~
Geçen kısacık zamanda, ne olduğunu tam olarak anlayamadığı bir şekilde kuşatmış, onu Poyraz'ın sert esen rüzgarına kurban vermişti.  Poyraz'dan gelecek olan tehlikeli şeylere bile meydan okuyacak cesareti ve gücü içinde hissediyordu. Ne olursa olsun onun yanında kalmak, onunla olmak istiyordu.
~~~*~~~

Aslı Karabulut'un okuduğum 2. kitabı Eylül Çıkmazı. İlk kitabı Kan Kırmızı'ydı ve bence ortalama bir kitaptı. Bu kitabın da onun gibi olduğunu düşünerek beklentim düşük başladım ve durum böyle olunca da fena değildi diyebilme hakkına sahip oldum. 

Öncelikle, Aslı Karabulut'un oldukça akıcı ve zaman zaman sıksa da sürükleyici bir kalemi var. Zaman zaman sıksa da dediğim kısımlarda bazen fazlasıyla aşk böceği olup hayatımlar veya seni seviyorumların ortalarda dolaştığı sayfalardı. Onları saymazsak güzeldi diyebilirim.

~~~*~~~
O, Eylül'ün tenine bile dokunmaya kıyamazken, kendine onunla ilgili her şeyi yasaklamışken, başkalarının bunu özgürce yaşıyor olmalarına artık tahammül edemiyordu. 
~~~*~~~

Kısaca konusuna değinmek gerekirse; pastahane işleten Eylül, bir akşam arkadaşlarıyla yediği yemekten evine dönerken girdiği ters yönde karşısında gördüğü araba ve sonrasında yaşadığı silahlı saldırı sonrasında hayatı tepetaklak oluyor. Silahlı saldırı arasında kalınca onun ve patronlarının hayatını kurtaran adamlar aynı zamanda bu kadınında bu olayla bağlantısının olup olmadığını araştırmak için evlerine götürürler. Zaten olaylarda sonrasında patlak veriyor. Poyraz, yaralansa da Eylül yaptığı ilk yardım sayesinde ve sonrasında yapılan tedavi sayesinde kısa zamanda toparlasa da hasta yatağında birden karşısında gördüğü Eylül'den fazlasıyla etkilenir. Her ne kadar Eylül'ün olaylarla alakası olmadığı öğrenilse de düşmanları bir kere onu tespit etmiş ve Poyraz'lar için koz olarak kullanmaya karar vermişlerdir. 

Bir süreliğine aynı evde yaşamak zorunda kalan Poyraz ile Eylül her ne kadar birbirlerine karşo hissettikleri çekime karşı çıkamasalarda Poyraz'ın kendini geri çeken tavırları olayları bambaşka boyuta götürüyor.

Aslında kitabın başlangıcı ve ortaları fena değildi hatta bence iyiydi de. Sanki böyle polisiye aşk falan okuyacağız izlenimi vermişti ama sonrasında tamamen Poyraz ve Eylül ilişkisine odaklandı. O da kötü değildi ama bazen Poyraz'ın tripleri ya da Eylül'ün alınganlıkları falan... bilemiyorum sevemedim. Ne Poyraz'ı ne de Eylül'ü. 

~~~*~~~
Onun tek korkusu, hayatındaki insana kendisi yüzünden bir zarar gelmesiydi. Yıllardır böyle bir derdi yoktu. Ta ki hayat, Eylül'le yollarını kesiştirinceye kadar....
~~~*~~~

Mesela Eylül, Poyraz'ın kendinden sakladığı sırrı öğrendiğinde Poyraz'ın tavırları fazla uzatılmıştı. Ya adam akıllı açıkla ya da bırak gitsin... 

Ben bu çifti sevemedim. Ama... bunun yanında Jülide ile Harun çiftini fazlasıyla çok sevdim. Atışmaları, kavgaları falan çok güzeldi. Kitapta en çok onların sahneleri olsun istedim. Hevesle onları bekledim. 

Bu arada Leyla Fırtınası'nı da okumayı planlıyorum sırf Menderes'i merak ettiğimden. Çünkü telefonla boy gösterip ortadan kaybolan gizemli adamdı. Hikayesi merak edilesiydi ;)

Neyse çok uzatmayayım, eğer çok büyük beklentilerle okumazsanız beğenebilirsiniz. Benim nazarımda ise 5 üzerinden 3.5'luktu. 

Ayrıca nedense ben yazarın yan karakterlerinin aşklarını daha çok seviyorum. Mesela Kan Kırmızı'da da Erdem ile Lizzy'i sevmiştim bunda da Jülide ile Harun'u :)

~~~*~~~
"Bakışlarına dikkat et."
"Bakışlarım mı?"
"Jülide lezzetli bir tatlıymış gibi bakıyorsun."
Bu sözle afallayan Harun'un çatık kaşları düzeldi. Poyraz bunu nasıl fark etmişti?
"Hadi oradan! Jülide olsa olsa zehir olur!"
"Sen de o zehri seve seve içmeye gönüllü aptal aşık."
~~~*~~~

Bence onlara da kısa bir kitap olur, çok kalın olmadan ince bir şeyler :)

Kitabın adı    : Eylül Çıkmazı
Yazarı           : Aslı Karabulut
Yayınevi        : Ephesus
Sayfa sayısı    : 512

Kitabın tanıtım yazısı: 

Nefes nefese bir ilk bakış...
Tehlikeli bir yakınlaşma...
Kalplere düşen tutkulu bir aşk...

Sakin hayatı bir gecede beklenmedik bir hızla değişen Eylül için aşk, mavi gözlerinde tehlikeler barındıran ve aynı zamanda ona tutkuyu vadeden adamdan ibaretti.

Ölümü her an ensesinde hisseden Poyraz, siyah parıltıların dans ettiği kuytu yeşilliklerle buluştuğunda, artık her şey için çok geçti. Direnmeye çalışsa da benliğine usulca sızan aşk, tüm savunmasını paramparça etti.

Zaman ilerledikçe gün yüzüne çıkan tehlikeler, bir nefes kadar yakınlarında dolaşırken, iki âşık zorlu bir sınava tutulacaktı...

Poyraz, en büyük korkusuyla yüzleştiğinde,
Verdiği sözleri yerine getirebilecek ve eylül'ü hayatta tutmayı başarabilecek miydi?

1 yorum :

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın