Kalemiyle "Tatlı Bela" ve "Ayaklı Bela" kitapları ile tanıştığım, akıcı üslubu, güçlü kurgusu ve eğlediren ve kitaba bağlayan kalemini çok sevdiğim yazar Jamie McGuire'nin yeni çıkan kitabı "Araf" bitmiş bulunuyor :)
Kitabı Tüyap'tan almış ve fazla bekletmeden okudum. Fantastik türde olan "Providence Üçlemesi"nin ilk kitabı "Araf".
Yazarın kalemine dair bir yorum yapmayacağım çünkü Tatlı Bela ve Ayaklı Bela kitaplarının yorumlarından yazarın kalemini sevdiğimi anlamışsınızdır. Gerçi onlar günümüz aşk romanıydı fantastik değildi ama şu anlaşıyor ki Jamie McGuire'nin fantastik kalemi de yeterince güçlü :)
Kitap kısacası, Nina adında bir kız ve ona atanan bir meleğin, Jared'ın, tanışmaları, birbirlerinden etkilenmeleri, aşık olmaları, ilişkilerinin imkansızlığı ve buna rağmen beraber oluşlarını konu alıyor. Aile ilişkisi, arkadaşlıklar ve sırların olduğu normal bir hayat ile gizemli meleklerin şeytanların olduğu bir hayatın kapılarını açıyor kitap.Yanlış anlaşılmasın şeytan falan dedim ama kitap kesinlikle korku değil!
İtiraf ediyorum kitaba başlarken kitaptan bu kadar hoşlanacağım ve seriyi merakla bekleyeceğimi tahmin etmemiştim. Beklentilerimin baya üstünde bir kitap çıktı. Klişeleşmiş fantastik kitaplardan farklı olması benim için ayrı bir yere sahip olmasına neden oldu :)
Şimdi buradan sonraki yorumlarımda kitap içeriğine gireceğim :)
Nina ve Jared'in kitabın başlarında devamlı karşılaşmaları ve bunun ardındaki nedenleri öğrenene kadar merakla okuduğumu söylemeliyim. Nina'nın saldırıya uğradığı ve Ryan'ın koruduğu ve buna rağme bıçaklandığı zamanlarda sayfaları soluksuz okudum.
Kitapta favori sahnelerim vardı :) Jared ve Nina'nın ilişkisini onaylamayan Nina'nın annesinin yaptıklarından sonra Jared'ın ayrılık kararı alması ve Nina'nın görüşme taleplerini reddetmesi bunun karşılığında da Nina'nın yagmurun altında donuyor olmasına rağmen Jared'ın gelmesini beklemesi... İşte bu sahne benim favori sahnemdi! Okurken içimde bir şeyler kıpırdadı ve gülümsedim ve o sayfaları tam 3 kere okudum.
Jared'ın evinde akşam yemeğinde saldırıya uğramaları ve Nina'nın ayrılı kararı almasında.. yemin ederim ki Nina'ya aklıma gelen her küfrü saydım! Jared'ın yaşadıkları... insan nasıl kıyar Jared gibi birine ya....
Sonunda Claire'ın gelip Nina'nın aklını başına getirmesi... çok güzeldi!
Ben bu gidişte kendimi tutamayıp bütün kitabı anlatacağım ama onda önce söylemek istediğim bir şey var :) Ryan'a çok üzüldüm. Birini seviyorsunuz ve biliyorsunuz ki o başkasını seviyor onunla mutlu oluyor ve senin hiç şansın yok... Tanrım... cidden çok zor, kalp kırıcı bir durum..
Neyse... Kitabı okurken o kadar çok yere post-it yapıştırdım ki sizlerle paylaşmak istediğim yerleri unutmamak için kitap rengarenk post-it doldu :) Hepsini değil ama birkaçını paylaşacağım. Diğerlerini de ayrı bir alıntı başlığında paylaşacağım :)
Neyse sizlerle sevdiğim birkaç alıntıyı paylaşacağım :)
***
"Jared?" Bana baktı. "Benden ne istiyorsun?" diye sordum bıkkınlıkla.
Yüzüme bakmıyordu. "Güvende olmanı, mutlu olmanı istiyorum. Gerisini ben hallediyorum."
***
"Benim var olduğumu bile bilmiyorken sen, sana aşıktım ben. Saatelrce etrafında olup seni rahatlatamamak, sana dokunamamak ve hatta seninle konuşamamak çok zordu."
***
"Seni özledim" diye fısıldadım. "Ne yapıyorsun? Birlikte yaşlanmak ve dürüst olmakla ilgili yaptığımız onda konuşmadan sonra... Şimdi onu dinleyip beni bırakıp gidecek misin?"
"Lütfen... sadece..." konuşmak için çabalıyordum. "Lütfen sadece benimle konuşur musun? Lütfen?"
***
Yukarıda paylaştığım alıntı Nina'nın annesi Jared ile konuştuktan sonra Jared, Nina'dan ayrılıyor ve Nina'da bu sözleri odasındaki dinleyiciye karşı söylüyor. Jared'ın kendisini o aletle dinlediğini biliyor.
***
"İstediğim her şey burada, kollarımın arasında."
***
"Eğer bir gün seninle birlikte olma şansına sahip olsaydım, beklediğim bütün zamanların buna değeceğini biliyordum."
***
"Seni bir seçim yapmaya zorlamayacağını söyledi. Ama eğer bir seçim yapmazsan, kaybede ben olacağım. Bu yüzden senden bir seçim yapmanı istiyorum Nina. Beni seç. Lütfen... beni seç. Sensiz yaşayamam ben."
***
"Mucizemiz için kabusla savaşmamız gerekmiyordu. Sen Nina... Benim mucizem sensin. Her zaman sendin."
***
Kitaba dair bir alıntım daha var ama çok uzun göründü gözüme onu da sizinle paylaşacağım ama ilerleyen günlerde :) Şimdilik bu kadar :)
Kitabı cidden çok beğendim ve Yabancı Yayınları'na bugün merakıma yenik düşerek ikinci kitabın ne zaman çıkacağına dair mesaj attım ve öğrendim ki çok fazla beklemeyecekmişiz :)
Ben çok beğendim kitabı ve sizlere de tavsiye ederim okuyun! Bayılacaksınız!
Providence Üçlemesi
IŞIĞIN OLDUĞU YERDE, KARANLIK DA VARDIR.
Nina, babasının ölümüyle kendisini Providence’ta varlığından hiç haberdar olmadığı bambaşka bir dünyanın içinde bulur. Babasının cenazesinin olduğu gün otobüs durağında tesadüfen karşılaştığına inandığı çekici, karşı konulamaz Jared ile yakınlaşmasıysa Nina’nın hayatını tamamen altüst eder.
Jared ile Nina’nın birbirlerine âşık olmaları işleri tamamen zora sokar. Jared, Nina’yı sadece babasının düşmanları olan insanlardan değil, kendi soyundan olan yarı meleklerle Cehennem’deki Şeytanlar’dan da korumak zorunda kalır. Jared ile Nina’nın birlikte olabilmek için kaderlerine karşı gelip düşmanlarını alt etmeleri gerekir.
Tatlı Bela ve Ayaklı Bela romanlarıyla olay yaratan Jamie McGuire, bu kez farklı bir seriyle karşımıza çıkıyor. Providence üçlemesinin ilk romanı Araf, devamını merakla bekleyeceğiniz fantastik bir aşka sahne oluyor.
benim için tatlı belanın çok üstünde bir kitaptı çünkü abby benim hiç ama hiç sevmediğim bir kadın karakter..
YanıtlaSilayaklı bela'yı ayrı tutuyorum çünkü o kitapta fark ettim ki travis canmış ama abby cıkss..
o yüzden araf ve nina-jared ikilisi benim favorim oldular :)
Tatlı Bela isimli kitabını okudum, nedense çok fazla beklentilerimi karşılamamıştı.. Bu kitabı çok merak ediyordum, en kısa zamanda okumayı düşünüyorum.. Çok teşekkürler..
YanıtlaSilO kitabı okuyup Abby'e gıcık olmayan var mıydı ki? :D
YanıtlaSil