7 Kasım 2013 Perşembe

7 Sarah Jio - Böğürtlen Kışı



Sarah Jio cidden aşırı akıcı bir üslupla yazıyor ve kitaba kendinizi o kadar kaptırıyorsunuz ki sanki yaşıyor hissediyormuş gibi akıp gidiyorsunuz sayfalarda. Jio'nun kalemine dair bir yorum yapmak imkansız. Asla sıkılmayacağınız, elinizden bırakamayacağınız, bitmesine üzüleceğiniz bir kaleme sahip. Geçmişe gidip gelemeleri o kadar iyi ayarlamış ki kopukluk yaşamıyorsunuz. O an geçmişi yaşıyorken bir sonraki bölümde geleceği yaşıyorsunuz. 
Mutlaka bir kitabını alıp okuyun ve yazarı tanıyın! Hatta bu kitabı da tanımak için mükemmel bir tercih olabilir  ya da Mart Menekşeleri

Kitaba dair yorumuma gelirsek, ben kitaba bayıldım! İşe giderken yolda ve akşam eve geldiğimde okurken hiç elimden bırakmak istemedim. Düşünün bütün iş yorgunluğunuzla bir kitabı elinize alıyorsunuz ve o an bütün yorgunluğunuz sıkıntılarınız baş ağrılarınız uçup gidiyor! Muhteşem bir kitap!

Buradan sonraki yorumlarımda kitap içeriğine gireceğim şimdiden uyarıyorum. :)



Öncelikle bu resim kitabın kulak kısmından çektiğim bir kare... Kitabı okuyan bunun anlamını çözecektir diyerek bu kısmı gizemli bırakıyorum :)

1933 yılında üç yaşındaki çocuğu kaybolan bir anne... 2013 yılında bebeği henüz doğmamışken geçirdiği kaza sonucunda kaybeden bir anne... Her iki kadınında ortak noktası evlat acısını yaşamış olmaları... ve iki kadının hikayesi öyle bir noktada kesişiyor ki bir yerde gözleriniz dolarken bir yerde sırlar artık ortaya döküldü diye seviniyorsunuz. Etkileyici, hüzünlü, umut dolu sıcacık bir hikaye "Böğürtlen Kışı".

Çok iddialı bir yazı gibi gelebilir paragraf ama bence kitabın kısaca özeti aynı zamanda! 

Kitapta Vera'nın yaşadığı hayat şartları iç acıtıcıydı okurken için sızladı ama oğluna, Daniel'e olan sevgisi ve onun için yaptığı şeyleri düşününce bir anneden de bunlar beklenir zaten diyorsun. 

Claire'inde yaşadığı şey çok zordu. Sanırım her iki kadında bir şekilde bebeklerini kaybetmiş olmalarından kendilerini suçlu tutuyorlardı. Ama yine de Claire daha şanslıydı yanında kocası vardı her ne kadar ilgisiz, evlilikleri sallanıyor olsa da bir şekilde devam edebileceği bir hayatı vardı ama Vera... onun için hayat daha acımasızdı! Tabi yaşadıkları yılların verdiği hayta şartları da var işin içinde ama yine de Vera'ya hayat daha acımasız davrandı! 

Claire sonunda ortaya çıkardığı gizem ve sırlara çok şaşırmadım. İtiraf ediyorum bir şeylerden şüpheleniyordum  yani olayların bir şekilde Claire'in ailesinden birilerine bağlantılı olacağından şüpheleniyordum ama bu kadarını değil! Daniel'in hep öldüğünü düşünmüştüm. Onun asla Claire'e bu kadar yakın olacağını düşünmemiştim. 

Claire ve Ethan'ın arasındaki ilişkinin gidişatı biraz üzücüydü. Ethan'a kızmadım değil, kızdım! Hem de çok... Sonucunda senin karın bebeğini kaybetmiş tamam seninde acı olabilir ama asla bunu bir kadın kadar hissedemez bence erkekler. Sonucunda onlar karınlarında 9 ay taşımıyor kendilerinden bir parça olmuyor ve sen bu kayıp sonucunda karına destek olma! Acını azaltabilmek adına başka şeyler yap! 

Ama her şeye rağmen güzel olan kısımsa sonunda aşkında kazanıyor olması ve küçük Daniel'in isminin yeni bir bebeğin paylaşacağı ve yeni bir hayatta o ismin devam edecek olması... :) 


Bütün kitabı okurken yer yer hüzünlendiğim kısımlar oldu ama tek bir yerde gözlerim dolduğunu itiraf etmeliyim. Bu kısmı yazmaktansa kitaptan resmini çektim. Okumak için resme tıklarsanız büyür ve daha rahta okursunuz diye düşünüyorum. Bu kısım, Vera oğlu kaybolduktan sonra bir gün bulur umuduyla oğluna yazdığı mektup. 

O kadar kapılıp gitmiştim ki kitaba gözümden asi bir damlanın kayıp gitmesine engel olamadım bu mektubu okurken. Şimdi okurken pek önemli gelmeyebilir ama kitaba kapılıp gidip de Vera'nın hikayesini okuduğunuzda bu satırlar size çok şey ifade ediyor. 


Bunda konuşmadan sonra kitapta hoşuma giden birkaç yeri not almıştım onları da sizlerle paylaşıp yorumumu bitireceğim :) İlk alıntım size neden "Böğürtlen Kışı" olduğunu açıklasın.

***
"Frank" dedim bir iç çekerek, "hava durumu hakkında aşırı duyarlılığın hayranlık uyandırıcı ama bu kadar heyecana kapılma. Hala kardan adamlar hakkında nasıl altı bin kelime yazacağımı merak ediyorum."
"Böğürtlen kışı," diye mırıldandı Frank.
"Efendim?"
"Fırtına," diye devam etit. "Ona böğürtlen kışı diyorlar. Meteorologlar, mevsim sonu görülen ani soğukları böyle adlandırıyorlar"
***
Zavalı Daniel, ısınmak için sadece incecik bir örtüsü var. Dün gece üşümüş müdür? Oğlum gürültülü bir tavernanın üst katındaki dairede, yatağında, tek başına üşüyorken, şehrin zenginleri - milyonlarca kuş tüyünün altında sıcacık ve rahat olanları, gece yarısı pasta yiyenleri- düşünerek irkildim. Neyi var bu dünyanın böyle? 
***
Herkes kendi hayat yolunda acılar çekip iyileşir.
***
"Bee yengem her zaman der ki, çoğu insanın sandığının aksine gerçek arkadaş, sen zor dönemden geçerken yanında koşan değildir," diyerek başını iki yana salladı. "Bunu herkes yapar. Yengeme göre gerçek arkadaş, kendisi mutlu değilken senin mutlu olmana sevinen - hatta mutluluğunu kutlayan- kişidir."
***

Ethan cebinden anahtarlarını çıkardı. Anahtarın sesi, aynı zamanda 'birlikte' yol alan iki insanın sesiydi.

***



Vee yorumumu bitirirken size Sarah Jio imzalı olduğunu söylediğimiz sayfanın resmini çekip paylaşıyorum :) Türklere hitafen yazılmış yazıyı da okudum ve gururlandım bizleri düşünerek yazması çok ince bir davranıştı bence artık sizlerde kitabı alında okursunuz o kısmı :)

Kitabı sizlere tavsiye ediyorum. Mutlaka okuyun. 5 üzerinden 5 vereceğim bir kitap ve yazar. Her kitabı okunası bir yazardan harika bir kurgu :)

Kitabı okumak isteyen arkadaşlar, Arkadya Yayınları'nın desteği ile 2 kişiye hediye edeceğimiz "Böğürtlen Kışı" çekilişimiz devam ediyor. Katılmak isteyenler linke tıklayarak katılabilirler. 

Kitabın arka kapak yazısını aşağıda sizlerle paylaşıyorum:

Kalbinizin derinliklerine işlenen acıyı, tek kelimeyle nasıl dile getirirsiniz? 
“Canım Daniel’ım,Kaybolduğun gün dünyam sona erdi, canım oğlum. Seni her kim alıp götürdüyse, seninle birlikte kalbimi, hayatımı da çaldı. Ben senin gülümsediğini görmek, kahkahalarını duymak, mutluluğunu paylaşmak için yaşıyordum…” 
Vera Ray 1933 yılının o karlı mayıs akşamında üç yaşındaki oğlu Daniel’ı son kez öptüğünü bilmiyordur. Her ne kadar oğlunu yalnız bırakma düşüncesinden nefret etse de hayatlarını devam ettirmek için çalışmak zorundadır. Tek avuntusu, gün ağardığında küçücük oğluna sarılacak olmasıdır. Ancak Vera geri döndüğünde karşılaştığı manzara, Daniel’ın boş yatağıdır. Bir de karlar içine gömülmüş olan oyuncak ayısı… 
Seksen sene sonra Seattle yine mayıs ayında karlar altındadır. Köklü bir gazetede muhabir olan Claire Aldridge, bu doğaüstü olayı haber yapacaktır. Araştırmalarına devam eden Claire, küçük çocuğun bu zamana kadar sonuçlanmamış kaçırılma davasıyla karşılaşır. Evlat kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi bilen Claire, bu olayı çözmeye karar verir. Ancak çözdüğü her düğümün, onu Vera’yla olan bağlantısına yaklaştırdığından habersizdir… 
Böğürtlen Kışı aşkı, umudu ve umutsuzluğu derinden anlatan muhteşem bir kitap. Bu öyküyü yüreklerinizden kolay kolay silip atamayacaksınız.

7 yorum :

  1. Kitabı okumayanlar İnci'nin yorumuna çok dikkat etsin bence :D :D Ama hatunum da haklı kitap gerçekten çok güzel... Yazarın kalemi ile ilk kez tanıştım ve gerçekten çok çok beğendim. Sayfalar su gibi akıp gidiyor. Ben de herkese tavsiye ediyorum. Ayrıca ben daha sulu gözlüyüm sanırım. Henüz kitabı bitirmemiş olmama rağmen gözlerim sık sık doldu. Hele ki anne-çocuk olaylarına hiç dayanamam :) Hoş ben içinde dram olan hiç bir şeye dayanamam. İnci de bunu en iyi bilenlerden birisidir zaten :D

    Yorum çok güzel hatun, senin de ellerine sağlık :D

    YanıtlaSil
  2. Kitap bnde var okudum süper bir kitap hi bu arda o imza Sarah Jio ya mi ait aayyyyy

    YanıtlaSil
  3. Kitap bnde var okudum süper bir kitap hi bu arda o imza Sarah Jio ya mi ait aayyyyy

    YanıtlaSil
  4. Kitapnsuper bir kitap herkese tavsiye ediyorum o imza Sarah Jio ya mi ait acaba ayyyy

    YanıtlaSil
  5. Gerçekten akıcı bir kitap olmasının yanında güzel bir kurguya da sahip. Yazarın notunda bahsettiğine göre yaşadığı bazı olaylar böyle duygu dolu bir kitap yazmasına oldukça katkıda bulunmuş. Kitapta beni rahatsız eden tek şey "olumlu anlamda başımı salladım" kalıbının çok fazla kullanılmış olmasıydı.

    YanıtlaSil

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın