Harlequin'in kısacık hikayelerinden birini daha bitirdim. bazı hikayeleri çok güzel oluyorken bazılar ne yazık ki bana istediğimi veremiyor... Burada da istediğimi veremeyen hikayelerden birini okudum.
Abby Green... okuduğum ilk romanıydı De Marco Efsanesi... Ne yazık ki bir şeylerin havada kaldığını, oturmadığını ve çok çabuk oldu bittiye geldiğini hissettim bu romanda. Artık kısa romanlar olduğundan mıydı yoksa yazardan mı kaynaklı bilmiyorum ama ne aşkı hissedebildim ne de abla-kardeş ilişkisini... Hep bir duygular havadaydı sanki...
Aslında konu güzeldi, karakterler de oldukça iyi kurgulanmıştı ama duygudan yoksun geldi bana ne yazık ki :( duygularda tam yerinde olaydı tamam işte... o zaman yeme de yanında yatlık bir roman olurdu.
Yazarın dilini sevdim, akıcı ve okuru sıkmayacak bir şekilde yazıyor. Bu yüzden denk gelirsem yazarın diğer kitaplarına da bir şans verip okuyacağım ancak ne yazık ki bu roman bana istediğimi veremedim. Bu yüzden tavsiye etme kısmını es geçiyor ve tercihi size bırakıyorum.
Kitabın konusunu aşağıda paylaşıyorum:
Rocco de Marco. Efsanevi finansör ve milyoner. Odadaki en önemli adam olarak, az önce, Gracie’nin açık büfeden aşırdıklarını gördü. Garson kız Gracie O’Brien’ın, Rocco ile ilk tanışması hatırlanmaya değerdi; ikincisi ise unutulmazdı. Rocco, onu ofisine girerken bulduğunda, masum olduğuna inanmadı ve gerçekleri öğrenene kadar da onu alıkoydu. Yine de bu kızıl saçlı kıza karşı öfke duyamıyordu. Çünkü Gracie, Rocco’nun uzun yıllar önce mezara gömdüğü duygularını bulup çıkarmıştı. Aralarındaki cinsel çekim, patlama noktasındaydı.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın