6 Ekim 2015 Salı

0 "Aşk Büyüsü" Karakter Röportajı - Tuğba Atıcı Coşar // Sihirli Kitaplık Okuma Etkinlikleri



Selam arkadaşlar, bugünkü konuklarımız Aşk Büyüsü kitabıyla hikayelerine tanıklık ettiğimiz Baran ve Ela çifti. 
Tabi yalnızca onlar da değil, en yakın arkadaşları Didem ve Kemal, Ela'nın iş arkadaşı Berk ve Baran'ın kız kardeşi Beren. 

Bu eğlenceli sohbete hoş geldiniz :)

Merhaba Baran ve Ela, Didem ve Kemal sizinle tanıştığıma çok sevindim. Ahh Berk ve Beren.. sizlerle de tanıştığıma çok memnun oldum :) Hepiniz süper görünüyorsunuz. 
Ela kusura bakma ve kızma ama… Baran süper yakışıklı bir şeysin sen :) söylemezsem içimde kalırdı. (blogger Baran'a göz kırpar.)

Ela: Hiç çekinme devam et. İnan bana daha kötülerini gördüm. (Baran’ın yüzünde hain bir gülümseme belirir.)


Daha kötüleri derken? Bunu biraz açabilir misin? Neler yaşadın merak ettim şimdi?

Ela: Bu konu hakkında ben ne kadar konuşmayı sevmiyorsam, Baran’da o kadar halinden memnun. Şu yüzündeki gülümsemeden anlaşıldığı gibi, ona bu zevki yaşatıp çok uzatmamak için sadece şunu söylüyorum. Parmağında o iki metre uzaktan gözüken alyans olmasına rağmen adamın mıknatıstan farkı yok. Demek istediğimi anlatabildim mi? Mecazi değil gerçek anlamda. Çünkü dışarıda olduğumuz bir gün adamı iki dakika yalnız bıraktım ve döndüğünde kadının biri ona yapışmıştı. Beni görüp evli olduğumuzu anladığında açıklaması sadece dengesini kaybedip düşmesi, ama eşimin olağanüstü bir çekiciliği olduğunu da itiraf etti. Çok şanslıymışım. (Baran kahkaha atar.)

Baran: Buradan sonrasına ben devam edeyim. Ela’yı kadının üzerinden almak için tam üç kişi uğraştık. Bu kadar ufak tefek göründüğüne aldanmak bir hata yaptığımı o gün anladım. Kadın istediği zaman dehşet verici bir hal alabiliyor.

Ela: İşte bu ukala da bunda son derece memnun.

(Blogger kahkaha atar.)

Sizi biraz zorlayacak sorularıma hazır mısınız?
Ela: Tabii ki hazırız öyle değil mi hayatım? (Baran’a gülümseyerek bakar.)

Baran: Ya tabii röportaj yapmaktan yana pek şanslı zamanlarım olmasa da bizde çok mutluyuz.

Öncelikle Ela senden başlamak istiyorum, Baran’ın yakışıklılığından hiç rahatsız olduğun oldu mu? Düşünsene her girdiği ortam da dikkat çektiğine eminim.

Ela: Ah, hem de nasıl. Adam her gittiği ortamda sanki anlında neon ışıklarıyla –ben buradayım hey hadi bana bakın- yazıyormuş gibi tüm gözleri kendine çevirtiyor. İlk zamanlar oldukça sinir bozucu bir durum olduğunu kabul ediyorum ama biraz zaman geçtikçe fark ettim ki ona kim bakarsa baksın Baran gözlerini benim üzerimden bir dakika bile çekmiyor. Beren’in bu duruma taktığı bir isim var atmaca (kızların hepsi gülünce Baran’ın suratı asılır) kızlar beni sürekli atmaca gibi takip ettiğini söylüyorlar. Şimdi yanımda bunu kabullenmeyip surat asıp oturuyor ama ben bu durumdan hiç şikayetçi değilim. O yüzden ilk zamanlar bu durumdan dolayı çok canım sıkılsa da artık eskisi kadar kıskanmıyorum.

Baran: Aynı durumun benim için geçerli olduğunu söyleyemeyeceğim maalesef.

Ela: Ağzının içinde homurdanma Baran!

Atmaca? Baran için fazla vahşi bir tabir değil mi? Ama Baran sana hak veriyorum Ela gözlerini üstünden çekemeyeceği kadar güzel ve mükemmel bir kadın.

Ela: Garanti ediyorum Baran için atmaca hafif bile kalır. Adamın nasıl vahşi olduğunu burada anlatmak istemiyorum ki kendisini üzerime salmak gibi bir niyetim yok. (Baran Ela’ya sokulur.)

Baran: Beni bir üstüne salsana güzelim. (Ela sinirle elini anlına koyar.)

Ela: Şekil A da görüldüğü gibi. Adam vahşi kelimesinin tam karşılığı emin olabilirsin.

(Blogger ve diğerleri eğlenceli bir kahkaha atar.)

Bu soruma cevap aldıktan sonra daha basit şeylerle başlayalım. Bunu altınıza birden soruyorum ve lütfen cevap verin :) Birbirinizin üç kelime ile tanımlamak isteseniz hangi kelimeleri seçerdiniz. Berk ve Beren diğerleri zaten çift olduğundan siz de lütfen birbirinizle ilgili cevaplayın.


Baran: Bu soruya önce ben cevap vermek istiyorum. Ela için söyleyeceğim kelime zaten belli. Benim, benim ve benim. (Özgüven buradan bile görülüyor.)

Didem: Geri zekâlı mısın? Baran, kız sana Ela kimin diye sormadı, üç kelimeyle tanımla dedi.

Baran: Sen her halta karışmasan olmaz zaten. Pekala, tamam. Ela’ya yakışan üç kelime de belli zaten. İnatçı, akıllı ve masum… Tabii bu diğer özelliklerinden sadece üç tanesi…

Ela: Baran benim için her şey demek. Onu üç kelimeye sığdırmak imkansız gibi geliyor bana, ama yine de deneyeceğim. Nazik, yardımsever ve tabii ki yakışıklı…

Didem: O yardımseverliği yüzünden başımıza gelenleri unutmadım ya neyse. Şimdi ben cevap vermek istiyorum. Kemal için söyleyeceğim üç kelime. Centilmen, akıllı ve odun…

Kemal: Çüş hayatım ya rezil ettin millete.

Didem: Aman herkes biliyor zaten bunu rahat ol hayatım.

Kemal: Hazır konu bana gelmişken o zaman ben devam edeyim. Didem güzel, akıllı ve fark ettiğiniz gibi çenesi düşük kelimelerinin hakkını sonuna kadar veriyor.

Didem: Şunu da eklemden geçemeyeceğim. Beni bu halimle seviyor. Bilinsin diye söylüyorum da.

Berk:  Beren için söyleyecek üç kelime... bu oldukça zor ama aklıma gelenler uysal, zeki ve narin.

Beren: Acaba ne uysallığımı gördün. Ben bunun hakkında bir sürü şey sayardım da işte üç kelimeyle sınırlıyız. Dediğim dedik, inatçı ve huysuz. Bide gördüğünüz gibi ne söylesem böyle sırıtıyor. Sinir…

(Blogger kahkaha atar.)

 Baran süper yakışıklı olmanın yanında çok şekersin de. :)

Ela: Tabii ki çok şekerdir emin olabilirsin. (Gülümsemeyi kesmeyen Baran’a ters bir bakış atar.)

Kemal’in odunluklarına tanık olmadık bunları anlatmanı istemeyeceğim Didem, belki bir gün detaylı anlatma şansın olur ayrıntılarıyla öğreniriz. ;)

Didem: Kemal’i bir anlatmaya başlasam inan bana röportaj yapamayız. Ama şuan ki Kemal’den çok başka bir Kemal görmeye hazır olmanızı söylüyorum. Aslında temelde aynı, sadece değişen kısım bana olan tavırları diyebilirim.

Berk keşke hep bana bakıp sırıtsan, hiç Beren gibi sinir olmam bu konuda. ;) (blogger çapkın bakış atar.) 

Berk: Keşke herkes senin gibi düşünse tatlım ama bazılarının aklı başına gelmiyor maalesef… (Berk göz kırpar)

Beren: Ayrıca böyle de şapşal işte.(Sinirle yerinde kıpırdanır)

Ahh hadi ama Beren, şapşal olsa bile adam dikkat çekici ve her kadının rüyasını süsleyecek kadar sevimli, yakışıklı ve seksi. ;)

Beren: Bunları onun yanında kabul etmek gibi bir niyetim olmasa da, (konuşurken sesini alçaltır) abim buradayken de konuşmak istemiyorum, ama evet kabul ediyorum saydığın bütün özellikler bu şapşalda mevcut.

(Blogger imalı bir şekilde Berk’e göz kırpar.)

Şimdi hepiniz kendinizi tek kelimeyle açıklamak zorunda olsanız nasıl tanımlardınız? Ahh Baran’ın egosunu öne sürmeyin bu değişmez bir gerçekti zaten ;)

Ela: Baran haklı ben biraz inatçıyım.(Utangaç bir bakış)

Baran: Bende azıcık baskıcıyım sanırım. (Kendinden emin her zaman ki gibi)

Didem: Ben aşırı kıskancım, bu durumdan gayet de memnunum.

Kemal: Artık öyle biri olmadığımı düşünsem de zamanında bende baya odun bir adamdım sanırım. Karım haklı.

Beren: Sanırım birazcık dediğim dedik bir kızım.

Berk: Kararlı, gerçekten benim olmasını istediğim şey için son derece kararlı olabilirim.
Bir şeye sinirlendiğinizde kendinizi sakinleştirmek için neler yapıyorsunuz?

Ela: Buna hepimizin tek tek cevap vermesine gerek bile yok çünkü cevap belli. Kesinlikle kavga ediyoruz. Yoksa biz kızlar asla sakinleşemiyoruz.

Baran: Evet haklı ve bu durumdan gayet memnun olduğumu söylemeden geçemeyeceğim. Çünkü kavgadan sonra genelde çok tatmin edici bir sonuca varıyoruz.

Ela: Baran kapa çeneni.

Baran: Ne var, sakinleşiyoruz anlamında söylemiştim.

Ela: Ah!

(Blogger yine kahkahaya boğulur.)

Ahh, hadi ama çocuklar, sizin aranızdaki tutku buradan bile hissediliyor rahat olun.

Baran: Bu konuya gerçekten girmek istemiyordum ama madem siz açtınız.

Didem: Sen ne zaman bu kadar yalancı oldun kıza suçu atma bari, sanki senin mart kedisi hallerini en yakından ben görmedim de. Konuyu açmak istemiyormuş bizde inandık.

Baran: Bu kadından nefret ettiğimi bir kez daha vurgulayıp konuya dönüyorum. Evet haklısın yerimde duramıyorum inan, ama bu benim için de çok zor, kadınımın yanında her an alev alacak gibi dolaşıyorsam bunun sorumlusu sizce ben miyim yoksa yanımda duran kadın mı?

Ela: Baran kapat artık hayatım bu konuyu istersen.

Baran: Ve bu kadar utangaç olmasına bayılıyorum. (Ela’ya bir bakış atar.)

Didem: Çünkü sen uçkuruna düşkün sersemin tekisin ve kızı sürekli utandırıyorsun.

Baran: Kemal’e acıyorum cidden bak, bu kız yatakta ne yapıyor da adam buna katlanıyor düşünmüyor değilim.

Ela & Didem: Baran!! 
Beren: Abiii!  (aynı anda kızlar bağırınca Baran susar.)

(Bloggerın gözlerinden yaşlar gelir.) 

Ayy, göz kalemim akmış mı kızlar? (blogger gözlerindeki yaşları siler.)

Didem: Bence gayet güzel görünüyorsun tatlım.

Baran tamam detay istemiyorum. Cidden masum kulaklarımı kirletme. ;) Ahh, Ela şuan seni çok fena kıskandım. Baran’ın bir klonunu istesem ayıp etmiş olur muyum acaba?

Baran: Bence benden her kadına bir tane kopyalamak lazım değil mi güzelim.

Ela: Ah, İnci lütfen zaten tavan yapmış egosunu daha fazla arttırma şunun.



Tamam tamam, Baran biraz normal insan gibi dünyalı ol lütfen. ;) Sıradaki soru geliyor. Hayattaki en büyük pişmanlıklarınız neler arkadaşlar? Cevaplarınızda lütfen dürüst olun.

Baran: Ela’dan bir şeyler gizlemek en büyük pişmanlığımdı.

Ela: Baran’a yalan söylediğim için çok pişmanım. Ve hayatımın sonuna kadar da bu pişmanlığım devam edecek.

Didem: Bazen kızgınlıkla hayatımı değiştiren kararlar veriyorum. Ben şimdi bunu burada söyleyemem ama bu huyum yüzünden çok pişman olacağım bir şey yapmıştım zamanında.

Kemal: Geç kalmak. Ayrıntı veremem ama kahrolası kör gözlerim yüzünden bazı şeylerin farkına çok geç vardım ve bu yüzden çok pişmanım.

Beren: Kırgınlıkla verdiğim bir karar sonucunda hayatımı nasıl etkileyeceğini düşünmeden bir şey yaptım ve pişmanım.

Berk: Ben pişman değilim! Hayatımda ki en güzel şeyin bir hata sonucunda yanımda olduğun düşündüğüm için yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim.

Berk, şu pişman olmadığın şeyi deli gibi merak ediyor ve detay istiyor olsam da fazla özel konulara girip de rahatsız etmek istemediğimden sormuyorum. Dilerim bir gün öğrenme şansını yakalarız.

Berk: Aslında bu konuyu içimde tutmak inan bana beni deli ediyor. Ne var ne yok ortaya dökeyim rahatlıyım diyorum ama biraz daha zamanı var. Tek söyleyebileceğim bizi inanılmaz şeyler bekliyor.

Heyecanla bekliyor olacağım… Ela ve Baran yine size dönelim, sen normalde sert bir yapıya sahipsin. Yer yer Ela’ya karşıda sert tavırlar sergilediğine şahit olduk. Sormak istediğim şu, hem sert hem de bu kadar nazik bir adam olmayı nasıl başarıyorsun?

Baran: Aslında gerçekten sert bir yapıya sahibim. Etrafımdaki herkes zamanında çatık kaşlarımdan sürekli homurdanmalarımdan az şikâyet etmediler. Hala da çoğu zaman öyleyim ama onu görünce başka bir ben oluyorum. (Ela'ya bakar.) Bütün sistemimi ele geçiren virüs gibi içime işliyor. Kızdığım anda ona bakınca sakinleşiyorum, üzgünsem yüzümü anında güldürüyor ve bunu yapması için sadece gözlerime bakması bile yetiyor. Kısacası Ela yanımdaysa ben doğuştan nazik bir adam oluyorum sanırım.

Ela, Baran ile ilk karşılaştığında oldukça sinirli tepkiler verdin, kızgındın. Ama daha sonra da bu çizginden hiç çıkmadın. Yelkenleri suya indirmemek için çok zorlandığını düşünüyorum yani sonuçta karşındaki adam Baran, onun gibi bir adamı bu şekilde idare etmeyi nasıl başardın?

Ela: Çok zordu. Ona karşı koymak her gün daha zor bir durum haline geliyordu ama yine de pek dirayetli olduğum söylenemez. Baran’ın hayatındaki diğer kadınlar gibi kollarına koşmadım bu benim yapıma ters, onun bana âşık olmasının sebebinin de bu olduğuna inanıyorum. İlk defa kendisi çabalayarak birini elde etti çünkü. İdare etmeye gelince inanın bana, bunu nasıl becerdiğimi ben bile bilmiyorum.

Sırrını keşfettiğinde bizimle paylaş lütfen, eminim bu konuda benim gibi merak eden bekâr kızlar vardır. :)

Ela: Ah, tabii ki, ileriki zamanlarda bunu çözdüğüm zaman sizinle paylaşmayı unutmayacağım.

Ceren ile yaptığın röportajı okuduk ve oldukça eğlendik. Ancak, neden senin için özel olan bir günde yapmak istedin bu röportajı? O anın tadını çıkartmak varken, neden saatlerini bu röportaj ile harcamayı seçtin? Başka bir zaman da yapabilirdiniz?

Baran: O konuya hiç girmeyin. Sanırım aşırı doz mutluluktan aklımı yitirdim de böyle bir karar verdim. O an ne düşünüyordum ben de bilmiyorum.

Mutluluğun çok belli oluyor Baran, dilerim hiç bozulmaz. Ayrıca her erkeğe Ela gibi bir kadın şart sanırsam mutluluktan uçmak için. ;)

Baran: Onun gibi bir kadın olduğunu sanmıyorum ama şöyle söyleyebilirim. (Bakışlarını Ela'nın bakışlarına diker.) Sanırım her erkek için onu tamamlayacak bir kadın var, sadece biz onları bulmakta biraz gecikiyoruz.

Didem: Kas kafalısınız da ondan.

Baran: İlk defa sana hak veriyorum cadı. (Eğilip Didem’e göz kırpar.)

Ela sırada ki sorum yine sana. Karşındaki adam Baran Adalı’da olsa geçmişinden başına gelenlerden sonra Baran’a kendini açmak ona güvenmek zor olmadı mı?

Ela: Aslında olmadı. Evet tedirgindim ve çok büyük korkularım vardı ama Baran bana her zaman aşırı güven verdi. (Baran'a bakar.) Onun yanında kendimi korunuyormuş gibi hissediyordum ve başlarda korkularım olsa da çok kısa zaman da yok oldular.

Baran zamanında zor şeyler yaşamışsın bunu öğrendik. Fakat Ela’yı gördüğün ilk andan beri kafandan silip atamadığını hepimiz okuduk. Senin için bunu kabullenmek zor oldu biliyoruz. Peki, kendini ilk kez aşkın kollarına bırakmak, düşünmeden birini sevmek, kadınları önemsemezken bir tek kadına bağlanıp onu her şeyin yapmak, nasıl bir duygu senin için?

Baran: İnanılmaz. Bu kelime tam anlamıyla hissettiğim şeyleri anlatıyor. Çünkü her bir duyguyu en uç noktada inanılmaz boyutlarda yaşıyorum. Ve bunların hepsini onunla yaşadığım için kendimi ayrıcalıklı hissetmekten alamıyorum.

Didem sıradaki sorum sana. Senin tanıdığın Baran’ın Ela ile birlikte olmasına izin vermek, daha doğrusu buna göz yummak senin için zor oldu mu? Çünkü Ela’nın aldığı yaraları en iyi sen biliyordun.

Didem: Hem de nasıl oldu. Bu konuda Baran’ı da uyardım Ela’yı da hatta Kemal’le üzerine baya bir konuştuk. Başlarda evet, çok korkuyordum, arkadaşımın kırılan kalbini yerle bir edeceğinden emindim ama sonra Baran’ın Ela’nın yanındaki hallerine şahit oldukça ona inanmamak mümkün değildi. Hatta Baran’dan daha önce bile fark etmiştim arkadaşıma âşık olduğunu.

Kemal, Didem muhteşem bir kadın buna sözümüz yok ama laf aramızda bazen katlanılmaz bir kadın oluyor gibi. O laflarına nasıl katlanıyorsun, aşk cidden gözünü kör mü etti?

Kemal: Didem her zaman böyleydi. Onu tanıdığım ilk andan beri hiçbir zaman lafını esirgemezdi. Bazen o konuştuğu zamanlarda uzaktan dikkatle izlerim. Ve vardığım sonuç hep aynı, ben onu böyle olduğu için seviyorum. Ne eksik nede fazla tamda böyle… Ve sanırım bu da aşkın gözünün kör olduğunun kanıtı.

Berk ve Beren sırada ki sorun size. Sizin hakkınızda birçok şeyi merak ediyoruz aslında. Hem geçmişiniz hem de geleceğiniz hakkında bir şeyler duymak istiyoruz. Bize bir şeyler söyleyebilir misiniz?

Berk: Aslında bizimle ilgili çok bir şeyi söyleyemem, anlatmak için biraz daha zamana ihtiyacımız var. Geçmişte yaşananlardan hiç pişman olmadım sadece bunu söyleyebilirim ama gelecek için şu anda bir şey söylemem imkânsız... Sadece kararlıyım, hem de son derece kararlı.

Beren: Ben bizimle ilgili bir şey diyemem. Kafam hiç olmadığı kadar karışık ve üzerinde düşünemiyorum bile.

Berk ve Beren bu soruda es geçip çiftlerimize sormak istiyorum. Kemal ve Baran, eşlerinizin evin içerisindeki en sinir olduğunuz davranışı nedir? Ela ve Didem aynı soru sizin için de geçerli? Ahh şu erkeklerin çıkardıklarını ulu orta bırakma huyları bu ikisinde de var mıdır?


Baran: Ela acayip otoriter, evin içinde sürekli onu oraya koyma, onu oradan çekme diye direktifte bulunuyor. Bazen acayip bunalıyorum ama sonra düşünüyorum ve hak veriyorum. Ayrıca onu evde iş yaparken izlemekte gariptir ki, çok hoşuma gidiyor.

Ela: Evle ilgilenmek beni de gerçekten çok mutlu ediyor. Aslında Baran gayet düzenli bir adam beni çok zorlamıyor. Bu konuda ondan şikâyet edebileceğim hiçbir şey yok. Tek derdimiz var kumanda. Çünkü her seferinde nereye koyduğunu bir adam nasıl unutur anlamıyorum.

Baran: Çünkü sürekli aklım sende ve yaptığım şeyleri hatırlamam çok normal güzelim.

Ela: Böyle konuştuğu zaman ona kızmak da mümkün değil işte.

(Blogger karşısındaki romantik çifte sırıtır.)

Didem: Aslında Kemal’de çok düzenli bir adam, ikisi beraber aynı evi paylaştığından belki de bilmiyorum Baran’la bu konuda huyları çok benziyor. Bende bu konuda kocamı şikayet edemem.

Kemal: Didem her ne kadar deli dolu olsa da evde tam bir düzen hastası. Onun yanında rahat olmak mümkün değil. Özellikle sinirliyse direk evi terk ederim, çünkü o anlarda bitmek bilmeyen bir temizlik başlıyor evde. Ne zaman uzak durmam gerektiğini artık biliyorum.

Ahh, bu hiç de tahmin ettiğim cevaplar olmadı. Hadi ama hiç mi dağınıklık yapmaz bunlar kızlar? Beyler bu kadar düzenli olmayı nasıl başarıyorsunuz? Hayır bir ilacı falan varsa söyleyin de bizde yarın öbür gün eşlerimizin üzerinde bunu uygulayalım.

Ela: Bunu kız kıza özel olarak konuşsak sanırım daha uygun. Eminim bu konuda size anlatacak birkaç şeyim var. İlacını dediğim gibi bir ara konuşalım. (Ela göz kırpar.)

Buraya kadar gelip beni kırmadığınız için ve sorularıma samimiyetle cevap verdiğiniz için teşekkür ederim. Gerçekten çok eğlenceli ve samimi insanlarsınız. Dilerim tekrar görüşürüz.

Bizde çok isteriz tekrar bir araya gelmeyi.

Beren parfümüne bayıldım adını istiyorum ve bir gün kızlar gecesi yapıp hep beraber takılalım bence.

Beren: Çok teşekkür ederim,bu bir hediye, bir ara sana ismini veririm. (Bu sırada Berk’e bir bakış atar.)

Sizi diğer blogger arkadaşlarla da tanıştırırım, hep beraber çok eğleniriz. Tabi eşlerinizi bir gece yalnız bırakmak sorun olmazsa ;)

Ela: Harika sorunların için biz teşekkür ederiz. Çok eğlendik.

Didem: Çok isteriz hepsini kocaman öpüyoruz.

Beren: İnan İnci kızlar gecesi hakkında yaşadığımız olayları anlatmak için bile kızlar gecesi yapmamız gerek.

Baran: Yine kızlar gecesi dediler duydunuz mu beyler.

Kemal: Aklımı oynatmama az kaldı artık.

Berk: Yine mi aynı konu her seferinde neden bunu yaşıyoruz ki biz. (Hepsi birden ayaklanıp giderken)

Beren: Çok yakında harika şeyler anlatmaya geliyorum, tabii bu kızlar gecesini de ayrıntılı anlatacağım merak etme.


Heyecanla bekliyoruz, görüşürüz gençler. :) 







Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın