Selam arkadaşlar, bugünkü konuklarımız Aşk Büyüsü kitabıyla hikayelerine tanıklık ettiğimiz Baran ve Ela çifti.
Tabi yalnızca onlar da değil, en yakın arkadaşları Didem ve Kemal, Ela'nın iş arkadaşı Berk ve Baran'ın kız kardeşi Beren.
Bu eğlenceli sohbete hoş geldiniz :)
Merhaba Baran ve Ela,
Didem ve Kemal sizinle tanıştığıma çok sevindim. Ahh Berk ve Beren.. sizlerle de
tanıştığıma çok memnun oldum :) Hepiniz süper görünüyorsunuz.
Ela kusura bakma ve
kızma ama… Baran süper yakışıklı bir şeysin sen :) söylemezsem içimde kalırdı. (blogger Baran'a göz kırpar.)
Ela: Hiç çekinme devam et. İnan bana daha kötülerini
gördüm. (Baran’ın yüzünde hain bir gülümseme belirir.)
Daha kötüleri derken?
Bunu biraz açabilir misin? Neler yaşadın merak ettim şimdi?
Ela: Bu konu hakkında ben ne kadar konuşmayı sevmiyorsam, Baran’da o kadar halinden memnun. Şu yüzündeki gülümsemeden anlaşıldığı gibi,
ona bu zevki yaşatıp çok uzatmamak için sadece şunu söylüyorum. Parmağında o
iki metre uzaktan gözüken alyans olmasına rağmen adamın mıknatıstan farkı yok.
Demek istediğimi anlatabildim mi? Mecazi değil gerçek anlamda. Çünkü dışarıda
olduğumuz bir gün adamı iki dakika yalnız bıraktım ve döndüğünde kadının biri
ona yapışmıştı. Beni görüp evli olduğumuzu anladığında açıklaması sadece
dengesini kaybedip düşmesi, ama eşimin olağanüstü bir çekiciliği olduğunu da
itiraf etti. Çok şanslıymışım. (Baran kahkaha atar.)
Baran: Buradan sonrasına ben devam edeyim. Ela’yı kadının
üzerinden almak için tam üç kişi uğraştık. Bu kadar ufak tefek göründüğüne
aldanmak bir hata yaptığımı o gün anladım. Kadın istediği zaman dehşet verici
bir hal alabiliyor.
Ela: İşte bu ukala da bunda son derece memnun.
(Blogger kahkaha atar.)
Sizi biraz zorlayacak
sorularıma hazır mısınız?
Ela: Tabii ki hazırız öyle değil mi hayatım? (Baran’a
gülümseyerek bakar.)
Baran: Ya tabii röportaj yapmaktan yana pek şanslı
zamanlarım olmasa da bizde çok mutluyuz.
Öncelikle Ela senden başlamak
istiyorum, Baran’ın yakışıklılığından hiç rahatsız olduğun oldu mu? Düşünsene
her girdiği ortam da dikkat çektiğine eminim.
Ela: Ah, hem de nasıl. Adam
her gittiği ortamda sanki anlında neon ışıklarıyla –ben buradayım hey hadi bana
bakın- yazıyormuş gibi tüm gözleri kendine çevirtiyor. İlk zamanlar oldukça
sinir bozucu bir durum olduğunu kabul ediyorum ama biraz zaman geçtikçe fark
ettim ki ona kim bakarsa baksın Baran gözlerini benim üzerimden bir dakika bile
çekmiyor. Beren’in bu duruma taktığı bir isim var atmaca… (kızların hepsi gülünce Baran’ın suratı asılır) kızlar beni
sürekli atmaca gibi takip ettiğini söylüyorlar. Şimdi yanımda bunu
kabullenmeyip surat asıp oturuyor ama ben bu durumdan hiç şikayetçi değilim. O
yüzden ilk zamanlar bu durumdan dolayı çok canım sıkılsa da artık eskisi kadar
kıskanmıyorum.
Baran:
Aynı durumun benim için geçerli olduğunu söyleyemeyeceğim maalesef.
Ela:
Ağzının içinde homurdanma Baran!
Atmaca? Baran için fazla
vahşi bir tabir değil mi? Ama Baran sana hak veriyorum Ela gözlerini üstünden
çekemeyeceği kadar güzel ve mükemmel bir kadın.
Ela: Garanti ediyorum Baran
için atmaca hafif bile kalır. Adamın nasıl vahşi olduğunu burada anlatmak
istemiyorum ki kendisini üzerime salmak gibi bir niyetim yok. (Baran Ela’ya
sokulur.)
Baran:
Beni bir üstüne salsana güzelim. (Ela sinirle elini anlına koyar.)
Ela:
Şekil A da görüldüğü gibi. Adam vahşi kelimesinin tam karşılığı emin
olabilirsin.
(Blogger ve diğerleri
eğlenceli bir kahkaha atar.)
Bu soruma cevap aldıktan
sonra daha basit şeylerle başlayalım. Bunu altınıza birden soruyorum ve lütfen
cevap verin :) Birbirinizin üç kelime ile tanımlamak isteseniz hangi kelimeleri
seçerdiniz. Berk ve Beren diğerleri zaten çift olduğundan siz de lütfen
birbirinizle ilgili cevaplayın.
Baran: Bu soruya önce ben cevap vermek istiyorum. Ela için söyleyeceğim kelime zaten belli. Benim, benim ve benim. (Özgüven buradan bile görülüyor.)
Didem:
Geri zekâlı mısın? Baran, kız sana Ela kimin diye sormadı, üç kelimeyle tanımla
dedi.
Baran:
Sen her halta karışmasan olmaz zaten. Pekala, tamam. Ela’ya yakışan üç kelime
de belli zaten. İnatçı, akıllı ve masum… Tabii bu diğer özelliklerinden sadece
üç tanesi…
Ela:
Baran benim için her şey demek. Onu üç kelimeye sığdırmak imkansız gibi geliyor
bana, ama yine de deneyeceğim. Nazik, yardımsever ve tabii ki yakışıklı…
Didem:
O yardımseverliği yüzünden başımıza gelenleri unutmadım ya neyse. Şimdi ben
cevap vermek istiyorum. Kemal için söyleyeceğim üç kelime. Centilmen, akıllı ve
odun…
Kemal:
Çüş hayatım ya rezil ettin millete.
Didem:
Aman herkes biliyor zaten bunu rahat ol hayatım.
Kemal:
Hazır konu bana gelmişken o zaman ben devam edeyim. Didem güzel, akıllı ve fark
ettiğiniz gibi çenesi düşük kelimelerinin hakkını sonuna kadar veriyor.
Didem:
Şunu da eklemden geçemeyeceğim. Beni bu halimle seviyor. Bilinsin diye
söylüyorum da.
Berk: Beren için söyleyecek üç kelime... bu oldukça
zor ama aklıma gelenler uysal, zeki ve narin.
Beren:
Acaba ne uysallığımı gördün. Ben bunun hakkında bir sürü şey sayardım da işte
üç kelimeyle sınırlıyız. Dediğim dedik, inatçı ve huysuz. Bide gördüğünüz gibi
ne söylesem böyle sırıtıyor. Sinir…
(Blogger kahkaha atar.)
Baran
süper yakışıklı olmanın yanında çok şekersin de. :)
Ela:
Tabii ki çok şekerdir emin olabilirsin. (Gülümsemeyi kesmeyen Baran’a ters bir
bakış atar.)
Kemal’in odunluklarına tanık
olmadık bunları anlatmanı istemeyeceğim Didem, belki bir gün detaylı anlatma
şansın olur ayrıntılarıyla öğreniriz. ;)
Didem:
Kemal’i bir anlatmaya başlasam inan bana röportaj yapamayız. Ama şuan ki
Kemal’den çok başka bir Kemal görmeye hazır olmanızı söylüyorum. Aslında
temelde aynı, sadece değişen kısım bana olan tavırları diyebilirim.
Berk keşke hep bana bakıp sırıtsan, hiç Beren
gibi sinir olmam bu konuda. ;) (blogger çapkın bakış atar.)
Berk:
Keşke herkes senin gibi düşünse tatlım ama bazılarının aklı başına gelmiyor
maalesef… (Berk göz kırpar)
Beren: Ayrıca böyle de
şapşal işte.(Sinirle yerinde kıpırdanır)
Ahh hadi ama Beren, şapşal
olsa bile adam dikkat çekici ve her kadının rüyasını süsleyecek kadar sevimli,
yakışıklı ve seksi. ;)
Beren:
Bunları onun yanında kabul etmek gibi bir niyetim olmasa da, (konuşurken sesini
alçaltır) abim buradayken de konuşmak istemiyorum, ama evet kabul ediyorum
saydığın bütün özellikler bu şapşalda mevcut.
(Blogger imalı bir şekilde Berk’e göz kırpar.)
Şimdi hepiniz kendinizi tek
kelimeyle açıklamak zorunda olsanız nasıl tanımlardınız? Ahh Baran’ın egosunu
öne sürmeyin bu değişmez bir gerçekti zaten ;)
Ela:
Baran haklı ben biraz inatçıyım.(Utangaç bir bakış)
Baran:
Bende azıcık baskıcıyım sanırım. (Kendinden emin her zaman ki gibi)
Didem:
Ben aşırı kıskancım, bu durumdan gayet de memnunum.
Kemal:
Artık öyle biri olmadığımı düşünsem de zamanında bende baya odun bir adamdım
sanırım. Karım haklı.
Beren:
Sanırım birazcık dediğim dedik bir kızım.
Berk:
Kararlı, gerçekten benim olmasını istediğim şey için son derece kararlı
olabilirim.
Bir şeye sinirlendiğinizde
kendinizi sakinleştirmek için neler yapıyorsunuz?
Ela:
Buna hepimizin tek tek cevap vermesine gerek bile yok çünkü cevap belli.
Kesinlikle kavga ediyoruz. Yoksa biz kızlar asla sakinleşemiyoruz.
Baran:
Evet haklı ve bu durumdan gayet memnun olduğumu söylemeden geçemeyeceğim. Çünkü
kavgadan sonra genelde çok tatmin edici bir sonuca varıyoruz.
Ela:
Baran kapa çeneni.
Baran:
Ne var, sakinleşiyoruz anlamında söylemiştim.
Ela:
Ah!
(Blogger yine
kahkahaya boğulur.)
Ahh, hadi ama çocuklar, sizin
aranızdaki tutku buradan bile hissediliyor rahat olun.
Baran:
Bu konuya gerçekten girmek istemiyordum ama madem siz açtınız.
Didem:
Sen ne zaman bu kadar yalancı oldun kıza suçu atma bari, sanki senin mart
kedisi hallerini en yakından ben görmedim de. Konuyu açmak istemiyormuş bizde
inandık.
Baran:
Bu kadından nefret ettiğimi bir kez daha vurgulayıp konuya dönüyorum. Evet
haklısın yerimde duramıyorum inan, ama bu benim için de çok zor, kadınımın
yanında her an alev alacak gibi dolaşıyorsam bunun sorumlusu sizce ben miyim
yoksa yanımda duran kadın mı?
Ela:
Baran kapat artık hayatım bu konuyu istersen.
Baran:
Ve bu kadar utangaç olmasına bayılıyorum. (Ela’ya bir bakış atar.)
Didem:
Çünkü sen uçkuruna düşkün sersemin tekisin ve kızı sürekli utandırıyorsun.
Baran:
Kemal’e acıyorum cidden bak, bu kız yatakta ne yapıyor da adam buna katlanıyor
düşünmüyor değilim.
Ela
& Didem: Baran!!
Beren: Abiii!
(aynı anda kızlar bağırınca Baran susar.)
(Bloggerın
gözlerinden yaşlar gelir.)
Ayy, göz kalemim akmış mı kızlar? (blogger gözlerindeki yaşları siler.)
Didem:
Bence gayet güzel görünüyorsun tatlım.
Baran tamam detay
istemiyorum. Cidden masum kulaklarımı kirletme. ;) Ahh, Ela şuan seni çok fena
kıskandım. Baran’ın bir klonunu istesem ayıp etmiş olur muyum acaba?
Baran:
Bence benden her kadına bir tane kopyalamak lazım değil mi güzelim.
Ela:
Ah, İnci lütfen zaten tavan yapmış egosunu daha fazla arttırma şunun.
Tamam tamam, Baran biraz
normal insan gibi dünyalı ol lütfen. ;) Sıradaki soru geliyor. Hayattaki en
büyük pişmanlıklarınız neler arkadaşlar? Cevaplarınızda lütfen dürüst olun.
Baran:
Ela’dan bir şeyler gizlemek en büyük pişmanlığımdı.
Ela:
Baran’a yalan söylediğim için çok pişmanım. Ve hayatımın sonuna kadar da bu
pişmanlığım devam edecek.
Didem:
Bazen kızgınlıkla hayatımı değiştiren kararlar veriyorum. Ben şimdi bunu burada
söyleyemem ama bu huyum yüzünden çok pişman olacağım bir şey yapmıştım zamanında.
Kemal:
Geç kalmak. Ayrıntı veremem ama kahrolası kör gözlerim yüzünden bazı şeylerin
farkına çok geç vardım ve bu yüzden çok pişmanım.
Beren:
Kırgınlıkla verdiğim bir karar sonucunda hayatımı nasıl etkileyeceğini
düşünmeden bir şey yaptım ve pişmanım.
Berk:
Ben pişman değilim! Hayatımda ki en güzel şeyin bir hata sonucunda yanımda
olduğun düşündüğüm için yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim.
Berk, şu pişman olmadığın
şeyi deli gibi merak ediyor ve detay istiyor olsam da fazla özel konulara girip
de rahatsız etmek istemediğimden sormuyorum. Dilerim bir gün öğrenme şansını
yakalarız.
Berk:
Aslında bu konuyu içimde tutmak inan bana beni deli ediyor. Ne var ne yok
ortaya dökeyim rahatlıyım diyorum ama biraz daha zamanı var. Tek
söyleyebileceğim bizi inanılmaz şeyler bekliyor.
Heyecanla bekliyor olacağım… Ela
ve Baran yine size dönelim, sen normalde sert bir yapıya sahipsin. Yer yer
Ela’ya karşıda sert tavırlar sergilediğine şahit olduk. Sormak istediğim şu,
hem sert hem de bu kadar nazik bir adam olmayı nasıl başarıyorsun?
Baran:
Aslında gerçekten sert bir yapıya sahibim. Etrafımdaki herkes zamanında çatık
kaşlarımdan sürekli homurdanmalarımdan az şikâyet etmediler. Hala da çoğu zaman
öyleyim ama onu görünce başka bir ben oluyorum. (Ela'ya bakar.) Bütün sistemimi ele geçiren
virüs gibi içime işliyor. Kızdığım anda ona bakınca sakinleşiyorum, üzgünsem
yüzümü anında güldürüyor ve bunu yapması için sadece gözlerime bakması bile
yetiyor. Kısacası Ela yanımdaysa ben doğuştan nazik bir adam oluyorum sanırım.
Ela, Baran ile ilk
karşılaştığında oldukça sinirli tepkiler verdin, kızgındın. Ama daha sonra da
bu çizginden hiç çıkmadın. Yelkenleri suya indirmemek için çok zorlandığını
düşünüyorum yani sonuçta karşındaki adam Baran, onun gibi bir adamı bu şekilde
idare etmeyi nasıl başardın?
Ela:
Çok zordu. Ona karşı koymak her gün daha zor bir durum haline geliyordu ama
yine de pek dirayetli olduğum söylenemez. Baran’ın hayatındaki diğer kadınlar
gibi kollarına koşmadım bu benim yapıma ters, onun bana âşık olmasının
sebebinin de bu olduğuna inanıyorum. İlk defa kendisi çabalayarak birini elde
etti çünkü. İdare etmeye gelince inanın bana, bunu nasıl becerdiğimi ben bile
bilmiyorum.
Sırrını keşfettiğinde bizimle
paylaş lütfen, eminim bu konuda benim gibi merak eden bekâr kızlar vardır. :)
Ela:
Ah, tabii ki, ileriki zamanlarda bunu çözdüğüm zaman sizinle paylaşmayı
unutmayacağım.
Ceren ile yaptığın
röportajı okuduk ve oldukça eğlendik. Ancak, neden senin için özel olan bir
günde yapmak istedin bu röportajı? O anın tadını çıkartmak varken, neden
saatlerini bu röportaj ile harcamayı seçtin? Başka bir zaman da yapabilirdiniz?
Baran:
O konuya hiç girmeyin. Sanırım aşırı doz mutluluktan aklımı yitirdim de böyle
bir karar verdim. O an ne düşünüyordum ben de bilmiyorum.
Mutluluğun çok belli oluyor
Baran, dilerim hiç bozulmaz. Ayrıca her erkeğe Ela gibi bir kadın şart sanırsam
mutluluktan uçmak için. ;)
Baran:
Onun gibi bir kadın olduğunu sanmıyorum ama şöyle söyleyebilirim. (Bakışlarını Ela'nın bakışlarına diker.) Sanırım her
erkek için onu tamamlayacak bir kadın var, sadece biz onları bulmakta biraz gecikiyoruz.
Didem:
Kas kafalısınız da ondan.
Baran:
İlk defa sana hak veriyorum cadı. (Eğilip Didem’e göz kırpar.)
Ela sırada ki sorum yine
sana. Karşındaki adam Baran Adalı’da olsa geçmişinden başına gelenlerden sonra
Baran’a kendini açmak ona güvenmek zor olmadı mı?
Ela:
Aslında olmadı. Evet tedirgindim ve çok büyük korkularım vardı ama Baran bana
her zaman aşırı güven verdi. (Baran'a bakar.) Onun yanında kendimi korunuyormuş gibi
hissediyordum ve başlarda korkularım olsa da çok kısa zaman da yok oldular.
Baran zamanında zor şeyler
yaşamışsın bunu öğrendik. Fakat Ela’yı gördüğün ilk andan beri kafandan silip
atamadığını hepimiz okuduk. Senin için bunu kabullenmek zor oldu biliyoruz.
Peki, kendini ilk kez aşkın kollarına bırakmak, düşünmeden birini sevmek,
kadınları önemsemezken bir tek kadına bağlanıp onu her şeyin yapmak, nasıl bir
duygu senin için?
Baran:
İnanılmaz. Bu kelime tam anlamıyla hissettiğim şeyleri anlatıyor. Çünkü her bir
duyguyu en uç noktada inanılmaz boyutlarda yaşıyorum. Ve bunların hepsini
onunla yaşadığım için kendimi ayrıcalıklı hissetmekten alamıyorum.
Didem sıradaki sorum
sana. Senin tanıdığın Baran’ın Ela ile birlikte olmasına izin vermek, daha
doğrusu buna göz yummak senin için zor oldu mu? Çünkü Ela’nın aldığı yaraları
en iyi sen biliyordun.
Didem:
Hem de nasıl oldu. Bu konuda Baran’ı da uyardım Ela’yı da hatta Kemal’le
üzerine baya bir konuştuk. Başlarda evet, çok korkuyordum, arkadaşımın kırılan
kalbini yerle bir edeceğinden emindim ama sonra Baran’ın Ela’nın yanındaki
hallerine şahit oldukça ona inanmamak mümkün değildi. Hatta Baran’dan daha önce
bile fark etmiştim arkadaşıma âşık olduğunu.
Kemal, Didem muhteşem bir
kadın buna sözümüz yok ama laf aramızda bazen katlanılmaz bir kadın oluyor
gibi. O laflarına nasıl katlanıyorsun, aşk cidden gözünü kör mü etti?
Kemal:
Didem her zaman böyleydi. Onu tanıdığım ilk andan beri hiçbir zaman lafını
esirgemezdi. Bazen o konuştuğu zamanlarda uzaktan dikkatle izlerim. Ve vardığım
sonuç hep aynı, ben onu böyle olduğu için seviyorum. Ne eksik nede fazla tamda
böyle… Ve sanırım bu da aşkın gözünün kör olduğunun kanıtı.
Berk ve Beren sırada ki sorun size. Sizin
hakkınızda birçok şeyi merak ediyoruz aslında. Hem geçmişiniz hem de
geleceğiniz hakkında bir şeyler duymak istiyoruz. Bize bir şeyler söyleyebilir misiniz?
Berk:
Aslında bizimle ilgili çok bir şeyi söyleyemem, anlatmak için biraz daha zamana
ihtiyacımız var. Geçmişte yaşananlardan hiç pişman olmadım sadece bunu
söyleyebilirim ama gelecek için şu anda bir şey söylemem imkânsız... Sadece kararlıyım,
hem de son derece kararlı.
Beren:
Ben bizimle ilgili bir şey diyemem. Kafam hiç olmadığı kadar karışık ve
üzerinde düşünemiyorum bile.
Berk ve Beren bu soruda
es geçip çiftlerimize sormak istiyorum. Kemal ve Baran, eşlerinizin evin
içerisindeki en sinir olduğunuz davranışı nedir? Ela ve Didem aynı soru sizin
için de geçerli? Ahh şu erkeklerin çıkardıklarını ulu orta bırakma huyları bu
ikisinde de var mıdır?
Baran: Ela acayip otoriter, evin içinde sürekli onu oraya koyma, onu oradan çekme diye direktifte bulunuyor. Bazen acayip bunalıyorum ama sonra düşünüyorum ve hak veriyorum. Ayrıca onu evde iş yaparken izlemekte gariptir ki, çok hoşuma gidiyor.
Ela:
Evle ilgilenmek beni de gerçekten çok mutlu ediyor. Aslında Baran gayet düzenli
bir adam beni çok zorlamıyor. Bu konuda ondan şikâyet edebileceğim hiçbir şey
yok. Tek derdimiz var kumanda. Çünkü her seferinde nereye koyduğunu bir adam
nasıl unutur anlamıyorum.
Baran:
Çünkü sürekli aklım sende ve yaptığım şeyleri hatırlamam çok normal güzelim.
Ela:
Böyle konuştuğu zaman ona kızmak da mümkün değil işte.
(Blogger karşısındaki romantik çifte sırıtır.)
Didem:
Aslında Kemal’de çok düzenli bir adam, ikisi beraber aynı evi paylaştığından
belki de bilmiyorum Baran’la bu konuda huyları çok benziyor. Bende bu konuda
kocamı şikayet edemem.
Kemal:
Didem her ne kadar deli dolu olsa da evde tam bir düzen hastası. Onun yanında
rahat olmak mümkün değil. Özellikle sinirliyse direk evi terk ederim, çünkü o
anlarda bitmek bilmeyen bir temizlik başlıyor evde. Ne zaman uzak durmam
gerektiğini artık biliyorum.
Ahh, bu hiç de tahmin ettiğim
cevaplar olmadı. Hadi ama hiç mi dağınıklık yapmaz bunlar kızlar? Beyler bu
kadar düzenli olmayı nasıl başarıyorsunuz? Hayır bir ilacı falan varsa söyleyin
de bizde yarın öbür gün eşlerimizin üzerinde bunu uygulayalım.
Ela:
Bunu kız kıza özel olarak konuşsak sanırım daha uygun. Eminim bu konuda size
anlatacak birkaç şeyim var. İlacını dediğim gibi bir ara konuşalım. (Ela göz
kırpar.)
Buraya kadar gelip beni
kırmadığınız için ve sorularıma samimiyetle cevap verdiğiniz için teşekkür ederim.
Gerçekten çok eğlenceli ve samimi insanlarsınız. Dilerim tekrar görüşürüz.
Bizde
çok isteriz tekrar bir araya gelmeyi.
Beren parfümüne bayıldım
adını istiyorum ve bir gün kızlar gecesi yapıp hep beraber takılalım bence.
Beren:
Çok teşekkür ederim,bu bir hediye, bir ara sana ismini veririm. (Bu sırada Berk’e bir
bakış atar.)
Sizi diğer blogger
arkadaşlarla da tanıştırırım, hep beraber çok eğleniriz. Tabi eşlerinizi bir
gece yalnız bırakmak sorun olmazsa ;)
Ela:
Harika sorunların için biz teşekkür ederiz. Çok eğlendik.
Didem:
Çok isteriz hepsini kocaman öpüyoruz.
Beren:
İnan İnci kızlar gecesi hakkında yaşadığımız olayları anlatmak için bile kızlar
gecesi yapmamız gerek.
Baran:
Yine kızlar gecesi dediler duydunuz mu beyler.
Kemal:
Aklımı oynatmama az kaldı artık.
Berk:
Yine mi aynı konu her seferinde neden bunu yaşıyoruz ki biz. (Hepsi birden
ayaklanıp giderken)
Beren:
Çok yakında harika şeyler anlatmaya geliyorum, tabii bu kızlar gecesini de
ayrıntılı anlatacağım merak etme.
Heyecanla
bekliyoruz, görüşürüz gençler. :)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın