8 Kasım 2017 Çarşamba

0 J. A. Redmerski - Izabel (Katiller Çetesi #2)


~~~*~~~
"Bağlılık denen şeyi anlamıyorum. Sana her zamanki kadar saygı duyuyorum Victor ama bir erkeğin neden bir kadını sevmeye ihtiyaç duyduğunu hiçbir zaman anlayamayacağım."
~~~*~~~

Katiller Çetesi Serisi'ne son sürat devam eden ben... şimdi karşınızda Icabel'in yorumu ile geliyorum. 

Seriye bayıldım. İkinci kitap ile bu seriyi sevdiğimi daha da bir anladım. Küçük kedi yavrusunun aslan olma yolculuğu diyeceğim ama bu kedi yavrusunun içinde zaten bir aslan uyuyormuş ya... 

Bu kitap da Sarai gibi akıcı ve merak uyandırıcıydı. Onun gibi bunda da bitmek bilmeyen bir aksiyon ve adrenalin vardı... sadece bunda ilkinden daha fazla olan şey kan.. işkence... acımaszlık... 

Bir de Sarai'nin hastalıklı bir şekilde katil olma isteği... Yaaa kitabı sevdim, hatta seriyi sevdim ve şimdi 3. kitaba da başlayacağım ama Allah aşkına biri bana Sarai'nin neden bu kadar çok katil olma isteği içerisinde olduğunu anlatsın. Sebebi kesinlikle Victor değil... bence içerisinde kalmış 9 senelik acının intikamı... ama yine de bir insanın canına kıymak hiç de normal bir şey değil ve ben Sarai'nin normal olduğunu düşünmüyorum. Hadi Victor yatıramıyor ama Fredrick ya da Niklas onu bir hastaneye yatırsınlar kurtulalım :D 

~~~*~~~
'Kahramanım' olmak istiyordu, beni güvende tutmak için kanının son damlasına kadar savaşırdı. Ona ruhumun her zerresiyle güvenmemi istiyordu.
~~~*~~~

Şakayı bir kenara bırakırsak kitap Sarai'nin... o yaralı, hayattan koparılmış küçük kızın intikam içerisinde tutuşan Izabel oluşunun hikayesi. 

Bir de Victor ile aralarındaki aşkın... bir de onların gruba girme çabasının... bir de cinayet işleyebilmesinin... 

Izabel'de ilk kitap Sarai gibi akıcı bir şekilde konusunu anlatıyordu ve okuyorsunuz okuyorsunuz sonra okuduğunuz kitabın içerisindeki öfkeyi, intikam arzusunu hissediyorsunuz. Şahsen onun yerinde bende olsam öldürürdüm diyemiyorum çünkü bunu yapamam ama bir ayağı topal eşeği suya gönderip o gelene kadar dövme isteği içerisinde olduğumu inkar edemezdim. 

Victor'un ve Sarai'nin aralarındaki bağı artık dile getirmeleri ve birbirlerinden kopamamalarının hikayesi çok güzeldi ama Fredick'in hikayesine daha fazla yer verilmesini isterdim. Evet, acı bir hikayesi var belki ama... onun kalp kırıklığını okumak isterdim. Sanırım aynı kalp kırıklığı Niklas'ta da var... Bu kadar ısrarla Sarai'den şüphelenmeleri bundan belki de...

~~~*~~~
Birbirimiz için yaratılmış gibiydik, başta birbirine uymuyormuş gibi görünen ama sonunda hiç beklenmedik bir şekilde yan yana düşen iki yapboz parçası gibi...
~~~*~~~

Ki doğru... herkes bir gün konuşur... kim olursa olsun zayıflığı vardır ve zayıflığından vurduğunda konuşur. O san Sarai'nin karşısına kendiyle değil de Dina'yla gelseydiniz bakın nasıl konuşurdu. Neden yapmadılar bilmiyorum ama işte o zaman sadakati belli olurdu. İnsan sevdiği için kendi canını hiçe sayar belki ama karşısında iki sevdiği varken birini feda etmek... işte asıl vuruş o zaman olurdu bence.

Sırf bu konudan puan kırarmışım :D 

Sarai'nin sadakat testi harbiden tam vuruştu... o konudaki detaylar... vay anasını dedirtti. 

Kitaba dair söylemek istediğim o kadar yer var ki... inanın spoiler verip büyüsünü bozmaktan korkuyorum. :( 

Ama şunu söyleyebilirim ki Sarai'nin normal hayat yaşayamayıp, normal hayata ayak uyduramayıp, intikam ateşiyle tutuşurken eli kolu bağlı oturamayıp hareket geçmesinin... Javier'den sonra ki ilk cinayetini işleyişi... - aslında her ikisi de kendi koruma içgüdüsüydü. Cinayet değil nefsi müdafa diyelim ;) - Victor ve ekibin yanında bir tetikçi, katil olma yolunda ilerleyişinin kitabıydı.

Yani kısacası Sarai'nin ölümü Izabel'in doğuşunun kitabı!

~~~*~~~
"Sarai, uzun zaman önce seni öldürüp, hem seni hem kendimi bu beladan kurtarmalıydım."
~~~*~~~

Veee benden 5 üzerinden 4.5 aldı. Neden mi 4.5 ? Çünkü yukarıdaki bahsettiğim detay... Dina... işte o zaman Sarai konuşur muydu konuşmaz mıydı? O kısım bir katilin aklına gelmiyorsa ben mi söyleyeceğim.  

Tabi yazar daha iyi bilir ama o kısım daha iyi olurdu ve hadi ama ya... Sarai kaçırıldı azıcık onun işkencelerini okumak hakkımızdı bence. 

Kendimi çok sadist hissettim şuan ama öyle... Fredrick'in işkencelerini okuduk bence Sarai'ninkini de okuyabilirdik. 

Neyse... kitabı sevdim tabi genel olarak bakıldığında bayıldım da ama işte benim için eksik olan kısım vardı... Belki sizler için öyle olmayabilir bunu okuyup deneyimlemeniz gerek. 

Ama seri süper =) 

~~~*~~~
Ölümün bir adım ötesinde, uçurumun kıyısında durmak, hayatımız işte buydu. Bu benim hayatımdı ve her zaman böyle olması gerektiğine inanıyordum. Fakat kulağa ne kadar garip gelirse gelsin, tetikçilerin yanında kendimi güvende hissediyordum.
~~~*~~~



Katiller Çetesi Serisi (In the Company of Killers)

Kitabın adı    : Izabel
Orijinal adı   : Reviving Izabel
Yazarı           : J. A. Redmerski
Çevirmen      : Murat Karlıdağ
Seri bilgisi     : Katiller Çetesi #2
Yayınevi        : Ephesus Yayınları
Sayfa sayısı    : 368

Kitabın tanıtım yazısı: 

"Sayfaları çevirmekten kendimi alamadım. Muhteşem!"
-Kelly Mcbride-

"Izabel'i ilk kitap gibi çok sevdim. Biraz kan, biraz gözyaşı ve tabii ki bolca aksiyon."
-Devan Fox-

"Izabel'de karakterler öyle güçlü ve canlı ki onlarla vakit geçirmek insana tarifsiz bir zevk veriyor."
-Jennifer Kyle -

Onu esaretten kurtaran katiller çetesiyle karanlık bir hayat sürmeye kararlı olan Sarai, acımasız bir sadistten intikam almaya karar verir. Ama Sarai'ın pervasız halleri onu asla geri dönemeyeceği bir yola sürekler. Öte yandan Arthur Hamburg'un sağ kolu Willem Stephens da Sarai'ın peşindedir. Fakat Izabel kimliğine bürünen Sarai'ın geçmek zorunda olduğu bambaşka bir sınav vardır ve bu son sınav aynı zamanda genç kızın Victor Faust'a olan güvenini de sorgulamasına neden olacaktır. Sarai'ın devam kitabı olan Izabel okurları yine karanlık, ölümcül ve heyecan dolu bir serüvene çağırıyor.


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın