4 Kasım 2018 Pazar

0 Julie Garwood - Hiç Umudum Yokken


~~~*~~~
"Raulf evliliğimizin ilk yılınca birçok kez yatağıma geldi."
"Peki ilk yılın ardından?"
"Başka kadınlara gitti. Onu hayal kırıklığına uğratıyordum. Senin de gidebileceğin başka kadınlar yok mu?"
"Başka kadınları istemiyorum."
"Neden?"
"Seni istiyorum."
~~~*~~~

Allah'ım nasıl da özlemişim senin kurgularını... Resmen dönem dönem Garwood kalemine aşeriyorum ve ne yazık ki Epsilon o kadar geç çıkarıyor ki kitaplarını ölmeden büyük kitaplarını okuyabilirsek kendimi çok şanslı sayacağım .

Klasik bir Garwood kitabıydı... yine muhteşem bir kurgu, yine muhteşem olay döngüsü, muhteşem bir aşk, muhteşem bir diyaloglar ve aşık olunası İSKOÇLAR :) 

Şimdiye kadar bu kitap dahil 16 kitabını okuduysam bu yazarı ne kadar çok sevdiğimi anlamışsınızdır diye düşünüyorum. Zaten historical romans severler için bu kadın kraliçelerimizden biri. Dolayısıyla bu türü sevip de bu yazarı tanımayan yoktur. Hem historical hem de günümüz romans kitaplarında muhteşem kurgular yarattığı bir gerçek. 

~~~*~~~
Johanna henüz kocasını bırakmak istemiyordu. Ona sarıldığında kendine değer verdiğini hissediyordu. Güvende olduğunu ve neredeyse sevildiğini de hissediyordu.
~~~*~~~

Birçoğumuzun aşık olduğu İskoç'ların yazarlarından biri olan Garwood, her kitabıyla bir öncekinden daha güzel kurgularla karşımıza çıkıyor. Bu seferde yine bambaşka bir kurguyla karşımıza çıktı ve bir kez daha okurlarını tatmin etti diyebilirim. En azından beni etti, kitaplarını ne kadar özlediğimi hissettirdi ve içimde hissettiğim hasreti sonlandırdı. Arada bir elimize herhangi bir kitabını alıp okumamız gerektiğini de anladım açıkçası. Çünkü içimdeki okumama isteğini hızla uçup yok ediyor bu kadının kitapları. 

Kısaca kitabın konusundan bahsetmek gerekirse; Leydi Johanna çok genç yaşta evlendiği Baron'dan şiddet görüp hayatına esaret altında geçirirken bir gün aniden duyduğu kocasının ölüm haberiyle rahatlar ama o hissettiği rahatlama o kadar da uzun sürmez çünkü Kral John'un onun için bambaşka planları vardır. Johanna'nın kardeşi Nicholas, kız kardeşine yardım edebilmek adına bir İskoç beyi olan Gabriel MacBain ile anlaşma yapıp ikisinin evlenmesini ayarladığında kardeşinin güvende olacağını biliyordu. Ama aşkın bu kez Johanna'nın kapısını çalacağını belki de tahmin etmemişti. 

~~~*~~~
Kadınlar eşlerini sevmek zorunda değillerdi, ama bu kadının onu sevdiğine karar verdi. eğer perişan olacaksa, onun elinde perişan olmayı tercih ederdi. 
~~~*~~~

Johanna'nın sahip olduğu toprakları onunla evlenerek sahip olabileceğinin farkında olan Gabriel, genç kadının güzelliğinden, saf kalbinden ve içinde kimsenin bilmediği iyilik ve cesaretten etkileneceğini hiç hesaba katmamıştı. Üstelik onun gayri meşru oğlu Alex'e de kol kanat gereceğini ve annesi olabileceğini ise hiç düşünmemişti. 

Gabriel, hem kendi klanı MacBain'leri hem de lordu olduğu MacLaurin'lerin anlaşmazlıklarını ve uyum sağlayamama durumları ile baş ederken hem de zamanında Johanna'nın ilk kocasının yok ettiği bir köyü toparlamaya çalışmakla meşgulken kimsenin farkına bile varmadan hayatlarına aldıkları Johanna'nın onlara böylesine bir yardım eli uzatacağını düşünmemişlerdi. 

Kitapta en çok hoşuma giden şey Alex ve Johanna arasındaki duygusallıktı. Gabriel'in bile bir aile hayali olmamasına rağmen gençlik hayallerini aptalca bulup bu hayalden vazgeçmesine rağmen buna sahip olabilmiş olmasını hayranlıkla izlemesi de çok güzeldi. 

~~~*~~~
Peder MacKechnie çocukla Johanna'nın arasındaki manzaraya tanık olmuştu. "Çocuk ondan çok hoşlandı, değil mi?"
"Ona rüşvet vermiş," dedi MacBain yavaşça.
"Evet, verdim," diye kabul etti Johanna.
"Erkeklerin kalbini çalmak bu kadar kolay değildir," dedi kocası.
"Ben hiçbir erkeğin kalbini çalmakla ilgilenmiyorum."
~~~*~~~

Johanna'nın MacBain ve MacLaurin'lerle girdiği tartışmalar ve birbirlerini anlamamaları falan çok eğlenceliydi. Hatta bir ara onların yemek masasındaki gürültülü ve nezaketten yoksun hallerine karşı verdiği tepki süperdi. O satırlar su gibi aktı ve nasıl gitti anlamadan onlarca sayfayı çevirmeme neden oldu. 

Kitabın sonunda Johanna'nın yaptığı muhteşemdi ama daha da muhteşemi ise Gabriel ve adamlarının yaptıklarıydı. Bu kadın her kitabının sonunda böyle bir vurgun yapacak ve biz okurların ayaklarını yerden kesecek bir son yazıyor olmasını memnun ediyor. Hatırlıyor musunuz Ian ve Jamie'deydi sanırım bütün klan beyleri toplanıp değerli eşyalarını fırlatıyorlardı falan bunda da Baronlara karşı yapılan o son saldırı aynı oranda muhteşemdi. 

~~~*~~~
Kendini karısından uzat tutmasının giderek imkansızlaştığını fark etti. Onunla seviştikten sonra işinin başına dönüp onu aklından çıkarması mümkün değildi. Gecenin karanlığında sevişebileceği sıradan bir kadın olmaktan çıkmıştı. O karısıydı, lanet olsun, bundan çok fazlasıydı. 
O, hayatının aşkıydı.
~~~*~~~

Johanna'nın zekice kurguladığı Clare vakasını hayranlıkla okudum ve içimden bir ses Nicholas ve Clare'in çok mutlu olacaklarını söylüyor ki keşke onların da bir kitabı olsa okusak... var mı bilmiyorum araştıracağım ama varsa Epsilon dilerim çevirip bizim önümüze koyar yoksa da biz kendimizce bir son yazarız onların hikayelerine ;) 

Aslında kitaba dair söylemek istediğim çok fazla yer var ama ne yazık ki kendime engel olup söylemiyorum çünkü spoiler vermek istemiyorum. Ancak şunu söylemeliyim ki cidden klasik bir Garwood kitabıydı ve onun kitaplarını ne kadar özlediğimi bana hissettirdi. Ah bir de İskoçları özlediğimi :) 

Neyse çok uzatmayayım, ben kitaba bayıldım. Yavaşlamış olan okumamı tekrar hızlandırdı ve şunu söylemeliyim ki iki günde bitirdim kitabı, sayfalar su gibi aktı. 

Historical romans severlere tavsiye ederim, hiç denememiş olanlara da bu yazarı asla es geçmemeliler :) 

~~~*~~~
Johanna tekrar cehenneme dönüyordu. Ancak Raulf'un atının sırtında ona doğru yaklaştığını görünce, kalbi durmadı ve midesi tiksintiyle bulanmadı. 
Johanna korkmuyordu, kararlıydı. Mantıklı bir planı vardı. 
Gabriel'i vardı.
~~~*~~~

 Kitabın adı    : Hiç Umudum Yokken
Orijinal adı   : Sacing Grace
Yazarı           : Julie Garwood
Çevirmen      : Kübra Tekneci
Yayınevi        : Epsilon
Sayfa sayısı    : 520

Kitabın tanıtım yazısı: 

“Julie Garwood güzel kadın kahramanların cesur erkekleri yanına çektiği gibi okuyucuları cezbediyor.”

- USA Today - 

New York Times’ın çok satanlar listesine giren, kalp atışlarınızı hızlandıracak bu romanda, Julie Garwood özgürlüğü için mücadele etmeye kararlı, aşkın nadir ve beklenmedik hediyesiyle hayatı değişen genç bir kadının görkemli hikâyesini zekice kaleme alıyor.

Leydi Johanna dul kaldığı haberini alınca bir daha asla evlenmeyeceğine yemin etmişti. Henüz on altı yaşındaydı ama şimdiden ona bakanları etkileyen güzellikte altın saçlara ve güçlü bir iradeye sahipti. Fakat Kral John tekrar evlenmesini emredince her şey değişti. Sadık üvey kardeşinin bulduğu damat adayı ise yakışıklı İskoç savaşçı Gabriel MacBain’di.

Johanna ilk başta ürkekti ama Gabriel paylaşacakları muhteşem zevkleri ona nazikçe gösterirken, birbirlerine âşık olmaya başlayacaklardı. Çok geçmeden bütün Kuzey İskoçya klanı da haşin ve cesur lordlarının kalbini ona tamamen teslim ettiğini anlayacaktı. Ancak hiçbir mutluluk bedelsiz kazanılmazdı elbette. Korkunç bir kraliyet entrikası Gabriel’i karısından ayırmakla tehdit ettiğinde ikisi de birbirleri için savaşacaklardı

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın