22 Şubat 2019 Cuma

2 Mary Lynn Bracht - Beyaz Kasımpatı


~~~*~~~
Bütün savaşlar, dünya kadınları ve kızları için bir suçtur!
~~~*~~~

Bazı kitaplar kurgu da olsa yaşanmışlık kokar ya hani... işte öyle kitaplardan biri... her bir kelimesinde yaşanmışlığın izleri varken okurun üzerindeki etkileyiciliği de daha yoğun oluyor. 

Öyle ki okursunuz... okursunuz... sonra tek bir cümle... tek bir kelime... size öyle ağır gelir ki gözlerinizden akan yaşlara engel olamazsınız...

İşte benim de ağladığım satırlar Hana'nın Sovyetler'in elindeki kızlara hikayesini anlattığı noktada oldu. 

~~~*~~~
Hana, yanındaki iki kıza dönüp aceleyle fısıldadı. "Size bir şey anlatmam gerek. Eğer beni almaya gelirlerse ve bir daha dönmezsem hikayemi bilmenizi istiyorum."
Kızlar, Hana'nın devam etmesini işaret ederek başlarını salladılar.
"İsmim Hana."
Hana hikayesini anlatmaya en baştan başlamıştı.
~~~*~~~

Arkadya unutamayacağım kitaplar listesine bir kitabını daha ekledi resmen. 

Mary Lynn Bracht'ın ülkemizde yayınlanan ilk kitabı Beyaz Kasımpatı'nın kurgugu akıcı ve merak uyandırıcı bir şekilde gidiyordu. Buram buram tarih kokan bazı satırlarında yine yoğun bir şekilde acı, çaresizlik, hayatta kalma savaşı boy gösteriyordu. 

Eğer ki, kaldırabileceğinize inanıyorsanız mutlaka okuyun bu kitabı ve savaşların aslında en çok kadınlara, kız çocuklarına zarar verdiğini görün. En çok can yakanın küçük çocukların seks köleliğine kullanıldığını okumanın olduğunu okuyun. Kurgu olduğunu bilseniz de altındaki gerçeklik payının, yaşanmışlığın sizin kalbinizi nasıl da yaralayacağını bir görün. 

Kitabın konusuna kısaca değinmek gerekirse; Jeju Adası'ndan henüz 16 yaşındayken küçük kız kardeşini korumak adına kendini ön plana atan Hana'nın Japon askerleri tarafından kaçırılıp seks köleliğine zorlanmasını, onunla beraber daha nicelerinin olduğunu anlatıyor. Hana'nın bu tür bir yaşamda hayatta kalma çabasını, her şeye rağmen ev özlemini, henüz küçücük olmasına rağmen taşımak zorunda kaldığı o ağır yaşamı anlatıyor. Askerlerin tecavüzlerinden kaçamaması, yalvarması, pes etmesi, kabullenmesi ama içten içe de kaçıp kurtulmayı çabalaması... 

~~~*~~~
En azından bir kızı askerlerin elinden kurtarabilmişti. 
Zaten ikinciyi kurtarabileceğini düşünmekle büyük bir hayal kurmuştu.
~~~*~~~

Her kelimesiyle insanın içine dokunan bir kitap. 

Böyle kitapları herkes okuyamaz bilirim. Çünkü muhtemelen ben de uzunca bir süre unutamayacağım, sonrada kitabı her gördüğümde aklıma gelecek ancak şu da değişmek bir gerçek ki... günümüzde de bunu yaşamıyor mu onca kadın ve kız çocuğu... İşte insanın en çok içine dokunan da sanırım o oluyor. Güya medeni bir dünyayı yaşıyoruz ama her yerinden vahşilik akıyor... 

Etkileyici, zaman zaman tüylerinizi diken diken ederken zaman zaman da gözlerinizi dolduracak bir kitap ve dediğim gibi öyle bir noktada sonra tek bir kelimesiyle dayanamayıp sizi ağlatacak bir kitap. 

Arkadya sizi en çok da bu tür kitapları biz okurların karşısına çıkardığınız için seviyoruz. Bir yerde... arka planda kalmaması gereken kitaplardan. Çünkü buram buram gerçeklik kokuyor. 

Şiddetle tavsiye edeceğim kitaplardan biri. Bence mutlaka okuyun!

~~~*~~~
Bazen eski yaraların iyileşmesi için tekrar açılmaları gerekirdi.
~~~*~~~

~~~*~~~
"Acımak merhamettir. Hepimiz acınmayı hak ediyoruz. Ama bu pislik yerde kimse bize merhamet gösterecek kadar şefkatli değil. Her gün aşağılandığımız, işkence dolu saatler geçirdiğimiz bir yere tıkılıp kaldık. Burada sahip olduğumuz tek şey birbirimize duyduğumuz küçücük merhamet."
~~~*~~~

~~~*~~~
"Böyle bir durumda bile gülümseyebiliyorsan güzel bir şey hatırlıyor olmalısın."
"Evet, aklıma çok güzel bir şey gelmişti. Kız kardeşimin kahkahasını hatırladım da. Daha dokuz yaşında."
"Benim de küçük bir erkek kardeşim var. Beş yaşında... Onu öyle çok özledim ki."
"Ben de kız kardeşimi özledim."
"Nasıl gülüyordu ki?"
Hana, daha fazla duyamadığı ses düşünerek duraksadı. "Yaz rüzgarının esintisiyle hafif hafif uçan bir kuş gibiydi. Dalgalar gibi inip yükseliyor, üstünden geçtiği ağaçların tepelerine dokunuyordu. Aynı... aynı özgürlük gibiydi."
~~~*~~~


Kitabın adı    : Beyaz Kasımpatı
Orijinal adı   : White Chrysanthemum
Yazarı           : Mary Lynn Barcht
Çevirmen      : Dilek Parsadan
Yayınevi        : Arkadya
Sayfa sayısı    : 392

Kitabın tanıtım yazısı: 

Kore 1943. On altı yaşındaki Hana, tüm hayatını Japon istilası altında geçirir. Yaşadığı adanın bir geleneği olarak dalgıç olan Hana, çoğu Korelinin bilmediği özgürlüğü denizde tadar. Ta ki Japon askerlerinin güvenilir gördüğü ada sahiline ayak basana kadar… Hana, küçük kız kardeşini korumak için kendini feda eder ve Japon askerlerine esir düşer. Ailesini, sevdiklerini, evim diye bildiği toprakları ardında bırakmak zorunda kalan Hana, Japonya ordusuna hizmet etmek için Mançurya’ya gönderilir. Artık o bir Sakura’dır ve hayallerinde yuvasına dönmek vardır.

Güney Kore 2011. Emi son altmış yılını yaşanılanları unutmaya çalışarak geçirse de kız kardeşinin onun için yaptığı fedakârlığı bir türlü zihninden silemez. Bu vicdan azabından kurtulmak için geçmişiyle barışmaya kararlıdır. Tüm ailesini kaybetmesine, korkunç bir evlilik yaşamasına rağmen çocukları için bu saplantıdan kurtulmak zorundadır. Acaba Emi kendini affetmek için savaşın korkunç sonuçlarıyla yüzleşebilecek midir?

İkinci Dünya Savaşı döneminde yaşanan ve günümüzde hâlâ etkisini gösteren gerçek olaylardan esinlenilerek kaleme alınan Beyaz Kasımpatı, koşullara rağmen kardeş sevgisinin her şeyden üstün olduğunu ortaya koyan bir başyapıt. Merak uyandıran, umut dolu bu romanı soluksuz okuyacaksınız.

“Beyaz Kasımpatı muhteşem olay örgüsüyle hem tarihi detayları barındırıyor hem de duyguyu tamamen hissettiriyor.” Publishers Weekly

2 yorum :

  1. Yasanmisa benzer kurgular harika oluyor.Kitabi not aldım
    Okuyacagim

    YanıtlaSil
  2. Kardeş sevgisi konusunu severim, tavsiyeniz için teşekkür ederim... Selam ve Dua ile...

    YanıtlaSil

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın