27 Aralık 2025 Cumartesi

0 ALINTILAR // Melekber Deniz - Yalnız Seni İstedim


 


Kitabın yorumu için tıklayınız!









"Seninle ilgili en çok bir şeyi merak ediyorum."
Bunu beklermiş gibi "Benimle ilgili en çok neyi merak ediyorsun?" dedi alayla. Bunu buz gibi gole çevirmezsem, yapılan asist boşa giderdi.
"Sen çok güzel bir kadınsın. Şu anki halinle bile mükemmelsin. Benim düşündüğümün aksine Serhan erkek arkadaşın değilmiş. Neden bir sevgilin yoktu?"
"Birini bekliyordum." Geçmiş zaman kullandı, değil mi?
"Artık beklemiyor musun?" Ya da beklediğin ben miydim? Doğru kişi gibi hani... O anlamda mı dedin?
"Beklemiyorum. Söz verip de gelen tek kişi sensin." 


***

Sabah ne zaman evden çıkar, beni görürse  zamana kadar sabredecektim.
Aşağılanmaya değil; aşağılasa da hak ettiğimi bilerek susmaya, sesini duymaya gelmiştim, yine aşağılayacağımın farkında olmadan.
Canını yakmaya değil; yanmış canının biraz olsun alevini almaya gelmiştim; beni yıllar sonra o alevlerin içinde hiç acımadan bırakacağını tahmin etmeden.
Sevilmeye değil; en çok sevmeye gelmiştim, onu sağ elini karnının üstünde bırakıp giderken bile sevmekten vazgeçmeyeceğime yemin edeceğimi bilmeden.
Bakmaya doyamamaya, dokunmaya kıyamamaya gelmiştim. Gonca'nın gözünü bir saniye bile kırpmadan neye kıymayı düşüneceğini ve yaptığı hatanın Özgür'ün en büyük tutkularının bile ötesinde olduğunu hayal bile edemeden.


***

Bazıları, bu hayatta pek çok kişinin sevilebileceğini savunadursun ben onlardan değildim. Ben bir kere sevmişti, boyumun ölçünü alarak o defteri kapatmıştım.



***

"Senin nasıl yok? Bu yakışıklılıkla kimseyle çıkmıyor musun? Hayatta inanmam." deyiverdi.
"Demek beni yakışıklı buluyorsun? Artık çıktığım biri var."
"Ciddiyim, Özgür. Kız arkadaşının olmadığına inanmıyorum." Benim kadar ciddi misin?
"Ben de ciddiyim. Senden başka biriyle çıkmayı düşünmedim hiç. On iki yaşındaydım kalbimin yangını. Kendi başıma hareket edemeyecek, seni görmeye gelemeyecek veya sana yurttan ayrılmak zorunda kaldığımı söyleyemeyecek kadar başkalarına bağımlıydım. Küçüktüm. Çocuktum. Sana veda bile edemedim. Getireceğiz dediler. Yalan söylediler. Söz verdiler, tutmadılar. Bu ne demek, sen benden daha iyi biliyorsun."
Annesinden bahsettiğimi anlayınca Gonca'nın gözleri doldu.
Burnumu onun boynuna götürerek devam ettim. "Ama seni unutmama engel olamadılar.



***

"Doğum günün kutlu olsun kalbimin yangını." Son sözü ile donan tüm hislerim çözülerek geri geldi. Kalkması için dizlerimi çektim.
"Yıkıl karşımdan. Hem sana ne benim doğum günümden? Hangi yangından bahsediyorsun ki? Yangın falan kalmadı. Kül oldu her yer. Onları da çıkan fırtınada savurdum ben."
"Biliyorum, Gonca. Tekrar yakacağım o ateşi, söz veriyorum." Gülmek, kahkaha atmak zorunda kaldım.
"Söz mü? Söz mü veriyorsun? Nikahta gözlerim seni aradı damat bey."


***

"Muhabbet kuşun mu var senin?" Ne alaka şimdi bu?
"Hayır yok, niye sordun ki?"
"Benimle isim koymayacakmışsın ya. Yeni aldın, isim düşünüyorsun sandım." Of Özgür!
"Aklıma gelen ilk şeyi söyledim."
"Neyse ki içinde, birlikte isim koyabileceğimiz bir kalp taşıyorsun."
"Yapma Özgür, sahiplenme bu kadar. İkimize de yapma bunu. Ben çabuk umutlanan biriyim."


***

"Özgür?" dedim. Yarı açık gözlerle de olsa konuşmak zorundaydım.
"Gonca'm, söyle. İste, dile. Adımı zikrettiğin her an kölenim."
"Sabah burada olacak mısın?"
"Elbette olacağım."
"Beni bırakacaksan da yüzüme karşı yap, olur mu? Seni tekrar bekleyemem. Ölürüm Özgür."
"Yaşayacağız kalbimin yangını."


***

"İnsan bedeninin yüzde yetmişi su ya hani, benim bedenimin tamamı sensin. Ben sana mecburum kalbimin yangını. Yaşamak için, nefes almak için, doğum günüm senin doğduğun günle aynı artık."


***

"Özgür'ün kimin nesi ve senin için ne anlam ifade ettiği s*kimde bile değil. Sadece şunu merak ediyorum. Eğer Levent embesili seni bırakmasaydı ve evlendiğin kişi varsayalım o olsaydı, Özgür de zamanlama hatası yapıp senin karşına sen evliyken çıksaydı, yine de Özgür'ü mü seçerdin."
Bu çok zor bir soruydu; beni girdiğim herhangi bir sınavda başarısız kılabilecek tek soru. Beş seçenekli değil de iki seçenekli bir soruydu. Cevaptan emin olsaydım, evet ya da hayır demem yeterliydi. Levent beni aldatmıştı. Özgür beni terk etmişti. Levent geri gelmişti. Özgür tesadüfen bulmuştu. Bebek Levent'indi. Babası Özgür olacaktı. Tüm artılar Levent'e tüm eksiler Özgür'e yazılıyordu. Sessizlik cevabı bulmama hiç yardım etmiyordu. Sınavdan geçip geçemediğimi asla bilemeyeceğim şekilde konuşan ve belki de benim yerime cevap veren Serhan oldu.
"Sessizliğin senin yerine cevap veriyor. Levent'in yerinde olmak istemezdim, Gonca."


***

"Neye keşke dediğine dikkat et. Sevgimi sorguladığının farkında mısın? Yapma bunu bize." Emin ol farkındayım ve senin bunu anlamana çok sevindim.
"Tam olarak bunu yapıyorum, evet. Benimle beni sevdiğin için değil, belki bir zamanlar sevdiğin ve karnımda hali hazırda bir bebek büyüttüğüm için evlendin. Hamile olmasaydım, evlenmeyecektin. Beni bulduğunu bile unutacaktın."
Akan gözyaşlarımın ve kelimelerimi boğazıma dizip, beni boğan hıçkırıklarımın ardı arkası kesilmiyordu. Mevsimlerden yazdı, benim dallarım yaprak döküyordu. Hava çok sıcaktı, benim yüreğim buz kesiyordu.
"Seni unutmak mı? Bir zamanlar sevmek mi? Ben bunu öğrendiğimde bile sırf spermlerim işlevsiz, nasılsa çocuk yapamıyorum diye başka bir kadınla birlikte olmadım. Marifet diye söylemiyorum. Benim evvelim de ezelim de sensin. Gonca sevgimden nasıl şüphe duyarsın?"


***

"Sensiz geçen yıllarımda ben yaşamıyordum. Seni bulduğumda Özlem ile baba olmayı hayal bile edemiyordum. Hele şimdi, benim bebeğimi taşıyorsun."
"Özgür, ama..."
"Ama ne Gonca? Seni sevdiğime mi inanmıyorsun yoksa sen mi beni hiç sevmiyorsun?"
"Seni sevmemek mümkün mü?"
"Sorumun cevabı bu değil."
"İlllaki sevildiğini duymak istiyorsun, değil mi?"
"Hayır. Senin sesinden duymak istiyorum."
"İnanıyorum ve seni çok seviyorum."
"O zaman neden dönüp dolaşıp, her şeyi başa sarıp duruyorsun?"
"Bir gün, bir yerde benden sıkıldığında ya da benim sana yetmediğimi anlayıp, iş işten geçtiğinde boşanmak isteyeceksin diye korkuyorum."


***

"Benimle evlenir misin Ece?"
Elimi yaktığım yerin acısı geçmeden, kalp sızısı duymaya başladım. Kalp krizi böyle olabilir miydi? Sol kolumdan yukarılara doğru çıkan bir acı yoktu. Yine de...
"Levent dalga mı geçiyorsun benimle? Görüşmeyeli yedi yıl geçti. Hala intikam alamadın mı benden? Hala mı nefretle dolusun?"
"Beni seviyor musun Ece?"
Gözlerimden boşalan yaşlar dur durak bilmiyordu. Nereden çıkıp bu kadar çoğalmışlardı?
"Sen aldattım, biliyorum. Kızıma baktıkça zaten bunu her gün tekrar yaşıyorum. Ama seni sevmekten hiç vazgeçmedim. Şimdi kapatıyorum Levent. Sana olan sevgimi, senin bile sorgulamaya hakkın yok."


***

"Ne değişti Levent?"
Sekiz yıl, uzun zamandı. Bir şeyler değişmiş olmalıydı.
"Hiçbir şey... Her şey... Birbirimizi aldattık. Yıprattık. Yeter artık Baştan başlayalım. En baştan olmasa da bir baştan başlayalım. Her şeyi bırak. Arabanı, evini, paranı... Yalnızca ikiniz gelin. Ece bir de kalbinde sevgimi getir. Sevilmeyi çok özledim. Seni sevmeyi de özledim. Gelecek misin?"




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın