Bu kadının kalemini seviyorum... Başka söze gerek yok. O kadar akıcı, sürükleyici ve merak uyandırıcı yazıyor ki okurken inanılmaz zevk alıyorum. Her kitabı alınıp büyük bir zevkle okunacak nadir yazarlardan biri bence.
Her yazarın bir kitabı okuyucu için çok farklıdır. Nancy Pickard romanlarında da Bakire benim için çok farklı sanırım yazarı o kitapla tanıdığım için bilemiyorum. Ancak bu kitap da Bakire kadar başarılı bir kitaptı. Her satırını heyecanla ve zevkle okuttu. Sonuca nasıl bağlanacak? eee katil kim o zaman? soruları ile dolu bir şekilde okutuyordu.
Konuya şimdiki zamandan başlayıp da geçmişe dönüp konuları ince bir şekilde anlatmasına hayranım. Hiçbir şeyi gizemli bırakmıyor. Kitabı bitirdiğimde anlıyorum ki konu da sona bağlanıyor. Şahsen soru işaretleri ile dolu bitirmedim kitabı... Bazı yazarlarda çünkü soru işaretleri ile yarım kalmış edasıyla bitirir okuyucu kitabı... Ama bunda o yok. Ve "ektiğini biçersin" sonucuna ulaştırıyor... Kitapta yapılan hiçbir şey karşılıksız kalmamıştı.
Kitap içeriğine girebilirim.
Laurie'nin sürtüklüğünün cezasını bulurken Hugh-Jay ise tamamen aşkının kurbanıydı. Billy'de bir yerde serseriliğine kurban gitti... Val'e olanlara Collin'in çocukluğunda yaşadıklarına üzülmemek mümkün değil. Hele ki okuldaki çocuklardan dışlanırken bir gün top oynamaya çağırmaları... Gerçekten çok duygusal satırlardı.
Ailenin birbirine bağlılığı çok güzeldi, sahip çıkmaları, saygı duymaları... Bayıldım.
Çeviri kusursuzdu, yazarın kalemini ifade etmek zaten mümkün değildi. Hele yazarın böyle bir konuyla heyecanlı anlatımının arasında sıkıştırdığı hafif aşk ve mutluluk muhteşemdi...
Yalnız kitabın sonunda yine geçmişe dönen bir kısım var Laurie'nin sarhoş olduğu ve Hugh-Jay'in eve geldiği zamanları anlatmaya başlayan bölümde geçmişe dönüyordu anlatım ve o bölümde geçmişe döndüğüne dair bir tarih yoktu. Olmasını isterdim şahsen... Ha okurken evet anlıyorsun hiç zorlanmadan anlıyorsun geçmişe dönmüş ama yine de olmalıydı diyorum. Bunda yayınevine hata bulamam belki kitabın orjinalinde de yoktur.
Kitabı çok beğendim, yazarı zaten çok seviyordum kitabını da büyük bir zevkle okudum. Şiddetle tavsiye ederim okuyun.
Kitapta altını çizdiğim bir cümle vardı... Bailey, Jody'e söylüyordu o kısmı da alıntılayarak yorumumu bitiriyorum.
"Yaptığın yanlışlarla yüzleşmek istemezsen bir günah keçisi bulmak en kolayıdır."
Kitabın konusunu arka kapak yazısından alıntılayarak belirtiyorum:
Jody Linder, güzel bir yaz gününde sarsıcı bir haber alır: Babasının katili olarak hapis yatan adam, avukat olan oğlu Collin'in çabaları sayesinde salıverilmiştir ve Kansas'taki küçük Rose kasabasına geri dönmektedir. Babasının vurularak öldürüldüğü, annesinin ise kaybolduğu ve cinayete kurban gittiğine hükmedildiği fırtınalı gecenin üzerinden yirmi üç yıl geçmiştir. Ne amcalarıyla eniştesinin kendisini koruyup bağırlarına basmaları nede büyükannesi ile büyükbabasının güvenli bir limanı andıran çiftliği,o felaket gecesinde Billy Crosby'nin sebep olduğu acıları silebilmiştir.
Jody eski yaraları deştikçe ailesinin trajik geçmişine dair ürkütücü sırlar ortaya çıkmaya başlar. Bu mücadele ve zorluklara rağmen daha iyi bir geleceğe, hatta belki de aşka dair umutlar besleme cesaretini gösterir.
"Sizi bütün gece uyutmayacak. Nancy Pickard'ın zekası ve meraklı anlatımı insanı asla hayal kırıklığına uğratmıyor." - Julie Garwood
Kitap gerçkekten sürükyeyivi ve etkileyici uzun zamandır sayfalarını saymadan okuduğum bir kitapdı:)Kitap aldığı beş ödülün hakkını veriyor.Herkese tavsiye ederim.
YanıtlaSilGerçekten baya bir beğenmişsiniz sanırım Oğuzhan Bey :)
YanıtlaSil