~~~*~~~
Birbirlerine bakarken, gözlerin gerisindeki anlamları okumaya çalışıyorlardı sanki. İkisi de kabullenmiş gibiydi. Aralarında apayrı bir duygu sürgün veriyor, onları birbirlerine çekiyordu.
~~~*~~~
Favori yazarlarımdan biri olan Fatma Erdek'in son kitabı Gece ile Şafak yorumuyla karşınızdayım!
Öncelikle demek istiyorum ki Fatma Hanım bu kitap ile harikalar yaratmış. Normalde kim sorarsa sorsun her zaman favori Fatma Erdek kitabım Kara Kış Beyaz Düş derdim ama şimdi Gece ile Şafak derim şüphesiz! Bu kitap bambaşka bir şeydi, kelimelerle zor ifade edilecek ama okunduğunda kendinizi kaybedeceğiniz bir kitap olmuş. Ellerinize emeğinize sağlık Fatma Hanım.
Kısaca kitabın konusundan bahsetmek gerekirse, bir ses şarkıcısı olan Gece, yeni çalışmaya başladığı gece kulübünün müdür olan Şafak'la tanışıp da kendisinin özel koruması olduğunu öğrenmesiyle hayatı yeni bir şekilde yeniden başlıyor. Şafak'ın her geçen an Gece'nin hayatına biraz daha dahil olması ve ikisi arasındaki etkileşim kalplerine kadar sızarken geçmişleri geleceklerine yön vermeye başlıyor. Her ikisinin de birbirlerinden sakladıkları sırlar ve geçmişleri ilişkilerine farklı bir boyut kazandırırken, Gece'nin içinde yanan intikam ateşi onları başka bir belayla daha karşı karşıya bırakıyor.
Daha önce Fatma Erdek kitabı okuduysanız eğer bilirsiniz ki kitaplarda geçmişin izlerini günümüzde yaşayan karakterler oluyor. Bu kitapta da öyleydi ama kitap da bir de öyle bir şeyler vardı ki... okurun içine dokunup, kalbine kadar ulaşıyordu. Bazen kalbini bir el sıkarken bazen o el sanki kırılacak değerli bir eşya avucundaymış gibi hissettiriyor!
Dürüst olarak söylüyorum ki bu kitabı anlatmaya kelimeler yetmez!
Kitap içeriğine girmeden bu kitabı nasıl anlatabilirim bilemiyorum ama sanırım şiddetle tavsiye edip sizi alıntılarla baş başa bırakmak daha temiz bir çözüm gibi :)
~~~*~~~
Çalıştığın yer, seni iyi bir insan yapmadığı gibi, kötü de yapmaz.
~~~*~~~
~~~*~~~
Gece isterse her erkeği uçuruma sürükleyecek, bir bakışıyla oradan aşağıya atacak bir kadındı.
~~~*~~~
Gece göreni çarpıyor, içeni sarhoş ediyordu. Şafak neden olmayacaktı?
~~~*~~~
Bazen bir ömür geçirdiğin birini, gün gelip hiç tanıyamamış olduğunu anlamaz mı insan? Birini tanımak, hakkında bir şeyler düşünmek ya da hissetmek için gereken süre ne kadar?
~~~*~~~
İnsan bazen görmek istediklerine göre yorumluyordu karakterleri. Sırf inanmak için, gerçeklerin üzerine gölgeler giydiriyordu.
~~~*~~~
Hangi dünyada olursa olsun, emirler insanın elini, kolunu, dilini ve gözünü bağlıyordu. Çoğu zaman da vicdanının önüne bir duvar örüyordu.Ancak sadece kalbine hükmedemiyordu insanın. Hiçbir emir, aşka engel olamıyordu.
~~~*~~~
Son derece hassas bir terazinin iki kefesinde dengede durmaya çalışıyorlardı. Duygular, arzular dengeyi bozmakla kalmayıp, ikisinin de sonu olabilirdi.
~~~*~~~
Aklını kaçırıyordu Şafak. Bir çeşit esaretti bu. Fakat ne kelepçe vardı bileklerinde ne de etraflarını çevreleyen kilitli dört duvar. Yalnızca o meneviş gözler...
~~~*~~~
Öylesine ustaca kullanıyordu ki gücünü. Hem aklına giriyor, hem aklını alıyordu. Hem vaat ediyordu hem de tehdit. Hem bir adım uzaktaydı hem ulaşılmaz. Oyun oynuyordu Şafak'la. Sanki aralarındaki yakınlaşmanın intikamını alıyordu.
~~~*~~~
Bazen kadere kafa tutmak yerine, savurduğu yöne esmek gerekirdi.
~~~*~~~
Güven aşk gibi bir bakışa saplanan serseri bir ok değildi. Güven, serpilmek için zaman yerleşmek için sabır istiyordu. Aşkın hamlığı,güvenin olgunluğuyla büyüyordu.
~~~*~~~
"İnsan kalbine talimat veremiyor ki," dedi alnını onunkine yaslayıp, gözlerini kapatarak. "Gece'yi Gün'ü, Akşam'ı, Sabah'ı sev! diyemiyor ki. görüyor ve sonra hissediyorsun. Hepsi bu."
~~~*~~~
"Şafak sana sevdalı. Ben o bakışları bilirim. diğerleri gibi seni çırılçıplak soymak istiyor elbette. Kim istemez ki bunu? Ama o aynı zamanda, seni kendi teniyle örtmek de istiyor."
~~~*~~~
Yine bir milyon tane alıntı paylaştım size biliyorum ama kitabı anlatamayınca bari alıntı paylaşayım dedim. Kendime kitap içeriğine girme izni vermiyorum yorumlarda eee bari alıntı zevkim olsun diyorum :)
Yukarıda dediğim gibi, Fatma Hanım bu kitapla bambaşka bir şey yapmış, okuru tam alnının ortasından, kalbinin derinliklerinden, aklının en uç noktalarından vurarak duygularını karman çorman yapmış.
Öyle ki kötü karakteri bile sevecek nedenler bulabiliyorsunuz. Söylemezsem içimde kalır. Tuncay'ı sevdim! Okuyan herkes Şafak... Şafak... Şafak... diyebilir ama Tuncay! Onun yaşadıkları kalbime dokundu, gözlerimi doldurdu! Evet, suçlu, affedilemez şekilde ama... onu o hale getiren şartlar göz önüne alındığında suçu hafifletilebilir bence.
Duygularınızı alt üst edecek bir kitap!
Fatma Erdek kitaplarını gözüm kapalı size tavsiye ederim, hatta alın beğenmezseniz ben size kitap hediye edeceğim diyecek kadar güvenirim kadının kalemine ama Gece ile Şafak... kelimelerle ifade edilemez bir kitaptı.
Ne yaptınız Fatma Hanım siz?
Yorumu kitap güzel bir alıntıyla bitiriyorum. :) sakın... sakın bu kitabı okumadan geçmeyin!
~~~*~~~
Karanlıkta bile gören gözdü yürek. Bir kez bağlandığında, iz sürüyordu.
~~~*~~~
Kitabın tanıtım yazısı:
Karanlıkta bile gören gözdü yürek. Bir kez bağlandığında, iz sürüyordu. Onlar sevgiyi de, acıyı da birlikte yaşamışlardı. Büyüklerin dünyasında kötülüğün kurbanı olmuş, kaderin savurduğu farklı yönlerde kaybolmuşlardı.
Yıllar geçmiş, yaşamlar değişmiş, dile getirilemeyen acılar karanlıklarda hapsolmuştu. Ancak bir gerçek vardı ki; aynı ateşte yanan yürekler, biraz örselenmiş, biraz olgunlaşmış olsa da, birbirini tanıyordu.
Fakat hayat bu kez onlara farklı roller çizmişti. Gece, intikam ateşiyle yanan bir kadın… Şafak, sevdiği kadını korumak için kendinden vazgeçmeye hazır bir erkek… Gerçeği ararken, aşkın ve tutkunun esiri olan iki yürek…
Bir yanda dar, çıkmaz sokaklar, birbirine yaslanmış gecekondular, benzer yazgılar, yüzler, insanlar…
Diğer yanda karanlığa sahte ışıklar yakan sazlı sözlü mekânlar, suçlar, suçlular, hem sefil, hem de göz alıcı hayatlar…
Tehlikenin koynunda, sırlarla çevrili derin bir AŞK hikâyesi okumaya hazır mısınız?
Karanlıkta bile gören gözdü yürek. Bir kez bağlandığında, iz sürüyordu. Onlar sevgiyi de, acıyı da birlikte yaşamışlardı. Büyüklerin dünyasında kötülüğün kurbanı olmuş, kaderin savurduğu farklı yönlerde kaybolmuşlardı.
Yıllar geçmiş, yaşamlar değişmiş, dile getirilemeyen acılar karanlıklarda hapsolmuştu. Ancak bir gerçek vardı ki; aynı ateşte yanan yürekler, biraz örselenmiş, biraz olgunlaşmış olsa da, birbirini tanıyordu.
Fakat hayat bu kez onlara farklı roller çizmişti. Gece, intikam ateşiyle yanan bir kadın… Şafak, sevdiği kadını korumak için kendinden vazgeçmeye hazır bir erkek… Gerçeği ararken, aşkın ve tutkunun esiri olan iki yürek…
Bir yanda dar, çıkmaz sokaklar, birbirine yaslanmış gecekondular, benzer yazgılar, yüzler, insanlar…
Diğer yanda karanlığa sahte ışıklar yakan sazlı sözlü mekânlar, suçlar, suçlular, hem sefil, hem de göz alıcı hayatlar…
Tehlikenin koynunda, sırlarla çevrili derin bir AŞK hikâyesi okumaya hazır mısınız?
Sizin için başyapıt olacak bir kitap okumuş olmalısınız.
YanıtlaSilKesinlikle öyle bir kitaptı. Gerçi Fatma Erdek kitapları genelde öyledir. Eğer daha önce bu yazarı okumadıysanız tavsiye ederim okuyun. Seveceğinizin garantisini verebilirim.
SilTavsiyenizi dikkate alacağım :)
SilKitabı olumlu yorumlar sonucunda aldım.Bir yandan merak ediyorum bir yandan da korkuyorum.Sanki buram buram aşk kokan bir kitap olucak :/ Fazlası beni sıkabilir gibi :)
YanıtlaSilBlogunu takipteyim canım bana da beklerim :)
http://beyazbegonvil.blogspot.com.tr/
Hayır, kesinlikle buram buram aşk kokan bir kitap değil. Fatma ERdek asla öyle yazma... içerisine aileyi de arkadaşlığı da işler aşkı da en ince noktasına kadar özenle dokur... aşk romanı denir ama içerisinde çok daha fazlasını barındırır. Kesinlikle bekletmeden okuyun derim ben.
Sil