~~~*~~~
"Böyle duyarsız bir adama aşık olup evlenmeniz büyük bir talihsizlik."
"İnsan aşkı seçemiyor, olduğu gibi kabulleniyor."
~~~*~~~
Hep Bir Türk Masalı dedik, Duygu, Ali, Bekir ve Sedat'ı tanıdık Işılca kalemi ile... şimdi de Bir Tarihi Masal diyerek Vincent ve Emma'yı tanıyoruz.
Kadın... sen hep yaz emi, biz okumak için hazır ve nazır beklemedeyiz. Zaman zaman gülüp eğlendiğimiz bazen ilişkileriyle mutlu olduğumuz bazen de çektikleri acıları ile yüreğimizin burulduğu Bir Türk Masalı serüvenine göre bu kitap daha başkaydı. Ahh, evet eğlenceli sohbetleri ve aşk dolu satırları vardı ama sanki o dönemi yaşamışçasına bir anlatımla yazarın diğer kitaplarından ayrıldı.
Beni bilirsiniz ben historical severim ve her zaman öncelikli türümdür ve bu kitapta favori historicallarım arasına girdi diyebilirim. Yazarın daha önceki kitaplarını okudunuz mu bilmiyorum ama okusanız da okumasanız da tavsiye ederim bu kitabı.
Kitabın kısaca konusunu anlatmak gerekirse; babasının ölümünden dolayı Edessa Lordu'nun sorumluğu olduğunu düşünen Emma her iki beylik arasındaki barışı bozarcasına hareket etmeye başlar ve bir gün Emma topraklarındaki bir köyün ateşe verildiğini öğrendiğinde oraya gider. Bir de ne olsun, Eddesa Lordu Vincent'de orada... Vincent, karşısındaki kadının bir erkek olduğunu düşünerek dövüşmesine rağmen Emma'nın bir kadın olduğunu keşfettiğinde onu esir alır. Ancak krallarının emri ile sadece misafir olan Emma, dört ay gibi bir süre Vincent'in kalesinde tutulur.
Bu süre zarfında Emma ve Vincent arasındaki sürtüşmeler, atışmalar, tutkulu anlar yaşanırken yavaş yavaş filizlenen ve sonradan harlanan aşk her iki vahşi yüreği kendine esir eder.
~~~*~~~
"Emma, her şeyiyle Vincent'ındı.
O bütün kabalığına, barbarlığına, ruhsuz davranışlarına karşı sevmişti.
Zaten en güzel aşk imkansız aşk değil miydi?"
~~~*~~~
Emma babasının katili olduğunu düşündüğü Vincent'i her şeye rağmen yüreğine kabul edecek mi? Peki Vincent erkek gibi yetişmiş olan bu vahşi güzeli kalesinin hanımı kendisinin de karısı olarak alacak mı?
Kitap klasik aşk romanı evet ama bir tarihi aşk romanı kadar da hareketli... yani savaş var, dövüş var, bir araştırma var... her şeyden önemlisi iki vahşi yürek için aşk var :)
Kitap için daha detaylı yorumlar yapmak isterdim ama spoiler vermekten çok korkuyorum ama yüzeysel olarak değinmek istediğim birkaç şey var.
Emma'nın güçlü kişiliği o döneme göre bir kadın olmasına rağmen ayakta durabilmesi, zekasını özgürce kullanabilmesi ve asiliği keyifle okuduğum bir karakter olmasına neden oldu. Hele ki küçük Ellie ile o yakın arkadaşlığı.... itiraf ediyorum en zevk aldığım satırlar oldu :) Çok sevdim ben de Ellie'yi :)
Kitabın her satırından zevk aldım okurken. Zaten Işılca'nın kalemini ve kurgu yeteneğini seviyorum. Kendini tekrar etmiyor ve özgün bir anlatımı var. Okurken dünyadan kopup gidiyor bambaşka diyarlarda seyahat etmeni sağlıyor. Öyle bir kitaptı Kan ve Aşk.
Bir tarihi aşk romanı severi iseniz kaçırmayın okuyun, bir Işılca seveni iseniz hala okumadıysanız hemen okuyun. Yazarı ilk defa okuyacaksanız ve tereddüdünüz varsa o tereddütleri kafanızdan atın ve kitabı alın. Ben kefilim... kitap muhteşem ama yazarın bütün kitapları muhteşem ki zaten :D
~~~*~~~
"Lord ne aşkıyla var olabiliyor, ne de onsuzluğu yaşamasına izin veriyordu."
~~~*~~~
Sevgili Işılca,bendeniz Sedat'ı büyük bir heves ve merakla beklemekteyim ama siz derseniz ki biraz daha bekleyeceksiniz o zaman diğer kitaplarınızı da bekliyoruz. Bize her daim okunacak bir şeyler vermenizi diliyorum.
Buralarda bir yerde kaleminize hasta, sizi seven bir okur var. Onu kitaplarınızdan mahrum bırakmayın :)
Kitabın adı : Kan ve Aşk
Yazarı : Işılca
Yayınevi : İndigo Kitap
Sayfa sayısı : 496
Kitabın tanıtım yazısı:
Hiçbir Aşk kanla yazılamaz
İntikam ateşinin AŞK'a aşka dönüşme savaşı
Yıl 1760…
Kelimelerin sustuğu, kılıçların konuştuğu yedi yıl savaşları tüm acımasızlığıyla devam ederken AŞK intikam ateşinde doğacaktı…
Bir Leydi;
Hoyrat bir nehir, ateşten doğan keskin bir kılıç, yayından fırlamış bir ok, ne aşka boyun eğer ne de kanla yazılacak bir kadere…
Bir Lord;
Öfkeyle kaynayan bir okyanus, fırtınalarla bilenmiş bir hançer, ne sınırlara boyun eğer ne de aşktan örülmüş zincirlere… Nehir ve okyanus, savaş ve barış, tutku ve nefret…
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın