~~~*~~~
"Kelimelerle aram yok. Ne yapacağımı da bilmiyorum ama istersen dünyayı ayaklarının altına sererim."
~~~*~~~
Sıradaki Türk yazarın Aysel Köroğlu'ydu. Yazarımızın birkaç tane kitabı olmasına rağmen benim kalemiyle tanıştığım kitap Yanlış kitabı oldu.
Öncelikle, Aysel Köroğlu bir yazar olmasının yanında benim de arkadaşım olduğundan dolayı şişirme yorumdan çok sevdiğim ve sevmediğim kısımları detaylı olarak belirttiğim bir yorum yazacağım. Çünkü biliyorum ki yazdığım şeylerden kalemini geliştirmek adına daha fazla şey çıkaracak ve bir sonraki kitabında daha iyi bir işe imza atacak.
Aysel'in akıcı ve sürükleyici bir kalemi vardı. Okurken sıkmıyor, bunaltmıyor. Hafif, yormayan bir şekilde kurgusunu kaleme almıştı. Belki biraz daha yoğun duygular anlatılabilinirdi ve belki aksiyon kısmı azıcık daha fazla olabilirdi ama bu haliyle de iyiydi. Ben aksiyon sever olduğum için biraz yakaladım mı azıcık daha olsun derim :)
~~~*~~~
Sanki onun kollarındayken ona bir şey olmazmış, kimse ona dokunamazmış gibi hissediyordu.
~~~*~~~
Kitabın konusuna değinmek gerekirse; Gümüş, bir akşam parka kendisine laf atan erkeklerle verdiği savaşı kazandığında kendisini izleyen Mert'i anlaşıp şarkı söyleyeceği evdeki uğruna kutlama yapılan adam olduğunu bilmeden etkilenmişti. Kutlama gecesi de hoş olmayan şekillerde karşılaşıp da sonrasında Gümüş'ün başını dertten kurtardığında kaderlerinin beraber yazıldığını keşfeder. Evlatlık alındığı evde yetişen Gümüş, hep hor görülüp cezalandırılıp istenmeyen kişi olduktan sonra Mert ve genç adamın ailesinin arasında yer edinmesi ve sonrasında gelen olayları konu alıyor. Tabi yıllarca gizlenen sırlar ortaya dökülürken Mert ile Gümüş arasında oluşan aşk kendini gösteriyor.
Mert ve Gümüş'ün kaçma aşamaları, kulübede yaşadıkları falan çok güzeldi ki bence kitabın en güzel kısımları da oralardı. Ancak bunun yanında Murat Bey ile daha sonrasında yaşanan olayları daha detaylandırılmasını isterdim. Gümüş'ün başı bir yerde fazla mı kolay beladan kurtuldu diye düşünmedim değil. Gerçi o kısımlardaki olaylarla hep Mert'in ilgilendiğine dair geçen cümlelerin aksine o olayları direk anlatılmasını isterdim.
~~~*~~~
Rüzgarın savurduğu yaprak gibiydi. Mert nereye eserse ona ayak uydurmaktan başka bir şey yapamıyordu.
~~~*~~~
Adana'nın geleneklerine yapılan atıflar falan çok güzeldi. Her ne kadar İstanbul'da bu tür geleneklerden uzak olsak ve kitaplarda da batılaşmış kurguları okusak da bu tür şeyleri kitaplarda okumayı severim ben. Bu tür gelenekleri okumak hoşuma gitti.
Mert'in sen beni istemeden seninle sevişmeyeceğim mantığında olmayıp da evlendiklerinde Gümüş ile beraber olma isteği ve amacına ulaşması bence tam da gerçek hayatta karşılaşacağımız bir durumdu. O kadar alışmışız ki aksine, düğün gecelerinde bu tür evliliklerde beraber olduklarının görmek bence kurguya özgünlük katmıştı.
Pelin ve Sinan detayı beraberinde birçok olayı getiren, sırları olan detaylardı ve açıkçası sevdiğim detaylarda oldu. Gümüş fazla saftirikti ama Pelin ve Sinan için onun saflığı işe yaradı sanırım.
~~~*~~~
İlk defa birinin sıcaklığını hissetmişti. Kızın kokusuyla başı dönmüş, dudaklarının ve teninin lezzetiyle düşünemez hale gelmişti. Öyle ki yaptığının yanlış olduğunu bilmesine rağmen ondan kopması oldukça zor olmuştu.
~~~*~~~
Eren ile Ayşe ve Alparsan ile Esin'in çift olma hallerini daha fazla okumak isterdim şahsen. Hatta Sinen ile Pelin'i de azıcık daha fazla okumak isterdim.
Murat olayını da daha fazla okumak isterdim, sanırım içten içe daha fazla bela olmasını istiyordum başlarına :) Ancak onun sonu tam da beni tatmin eder şekilde oldu bu konuda yazarımıza teşekkür ederim. Sürprizdi cidden.
Kitapta Mert'in ve Gümüş'ün biraz daha duygusal yoğunluklarının yaşandığı anları isterdim. Evet aşklarını anlatılması iyiydi ama bence daha iyi olabilirdi gibi geliyor.
Kitap genel anlamda çok güzeldi. Özellikle kitabın sonunda ortaya dökülen sırlar çok iyiydi kurgunun gidişi açısından havada kalan hiçbir şeyin kalmamasını sağlamıştı. Murat ile ilgili olaylarda azıcık daha aksiyon olmasını isterdim ben. O da sanırım okurun zevkine göre değişir. Ve belki asıl çiftimizin duygusallığına azıcık daha değinilmesini.. Bunların haricinde güzeldi. Aşk romanı severlere de tavsiye ederim :)
Ahh bir de bölüm içlerindeki gitar simgesine bayıldım :)
~~~*~~~
Mert, kızı kucağına çekip göğsüne çarpmasına sebep olduktan sonra şaşkınca kendisine bakarken çapkınca köz kırptı. "Kaçışın yok."
"Kaçmıyorum."
"Sus ve dinle ufaklık!"
"Ufaklık? Farkındaysan hiç de ufaklık değilim!"
"Farkındayım. Güzelliğinin de farkındayım, bana aşkla bakan gözlerinin de! Farkında olmayan sensin! Seni ne kadar sevdiğimi görmüyor musun?"
"Ne?"
"Seni seviyorum."
~~~*~~~
Yazarı : Aysel Köroğlu
Yayınevi : Mortena
Sayfa sayısı : 392
Hiç sevilmemişti genç kız. Aşk, Sevgi, Huzur, Güven… Hiç tatmadığı duygulardı. Ve bir adam tanıdı. Sinirlenince sol yanağında beliren gamzesi, çatık kaşları, derin bakışlarıyla hayatına aniden giren bir adam. Onun bakışlarında eridi, dokunuşunda yandı ve bir tek onun yanında tüm korkularından arındı.
Hissedemiyordu adam. Sıcağı, Soğuğu, Acıyı…Ve bir kadın tanıdı. Korku ve güvensizliklerle dolu buzdan bakışları, beyaz teniyle ay gibi parlayan bir kadın. İlk defa onunla bir tenin sıcaklığını, bir kalbin yumuşaklığını tattı. Acı, Tatlı, unutulmaz bir hikaye. Ve sadece küçük bir yanlış anlaşılmayla başladı.
Hissedemiyordu adam. Sıcağı, Soğuğu, Acıyı…Ve bir kadın tanıdı. Korku ve güvensizliklerle dolu buzdan bakışları, beyaz teniyle ay gibi parlayan bir kadın. İlk defa onunla bir tenin sıcaklığını, bir kalbin yumuşaklığını tattı. Acı, Tatlı, unutulmaz bir hikaye. Ve sadece küçük bir yanlış anlaşılmayla başladı.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın