28 Aralık 2018 Cuma

4 Nazmiye Sümer - Bana Aşkla Gel


~~~*~~~
Bir yolcu gemisinin ışıkları, körfezin sularına yansıyordu. O gemide olmayı diledim. 
Uzaklara gitmeyi isterdim.
Beni her seferinde parçalayıp tekrar bir araya getiren olaylardan...
Pınar'ın Mirsad'a dokunmak için bahaneler aradığına şahit olmamak için...
Tüm bunları yaşarken asla eskisi gibi olamayacağım için uzaklara kaçmak istiyordum.
~~~*~~~

Veee Karadeniz hikayeleriyle birçok okurun gönlünü fetheden yazar Nazmiye Sümer'in çıkan son kitabı Bana Aşkla Gel okundu. 

Bazı yazarlar vardır okurlarının fikirlerine önem verir, eleştirilerini dikkate alır bazı yazarlar vardır eleştiriye gelemez, söylediğiniz her şeye cephe alır. Nazmiye Sümer, okurlarının düşüncelerine önem veren, onların eleştirilerini dikkate alan bir yazar. Bu yüzden kitabında beğenmediğim yerleri açık yüreklilikle dile getirmek istiyorum ki bir sonraki kitabı çok çok daha iyi olsun. Ve biliyorum ki benim sözlerime kırılmak yerine dikkate alacak ve şişirme bir yorum yapmamamdan dolayı sevinecektir. 


Tanıdığım, sohbetimin olduğu yazarların kitaplarını biraz daha ince eleyip sık dokuduğum için yorumlarım azıcık eleştirel oluyor. Bu yüzden Nazmiye Hanm'ın söylediklerime alınmaktan çok önem vereceğini bildiğimden dolayı daha bir ince ince yazacağım yorumumu bu yüzden ara ara spoiler verebilirim bilginiz olsun.

~~~*~~~
"Biz şu an bir oyun oynuyoruz. Rollerimiz belli, senaryomuz belli, bize düşen sırası gelen sahneyi kusursuz halde seyirciye sunmak."
~~~*~~~

Öncelikle Nazmiye Sümer'in kalemini seviyorum. Karadeniz nedense hep ilgimi çeken bir bölgemiz ve bu yüzden de oraları konu alan hikayeleri ayrı bir seviyorum. Daha doğrusu memleketimin güzel örf adetlerini konu alan ve yaşantılarını ortaya seren hikayeleri seviyorum. Nazmiye Hanım da bana bunu veren yazarlardan biri. Kurgusu akıcı, sürükleyici ve romantikti. Havada kalan bir kısım yoktu, her şey oldukça yerindeydi. 

Öncelikle eleştirel kısımları yazıp sonrasında sevdiğim kısımlara değineceğim ama önce bir kısaca kitabın konusuna değineyim. Miray, henüz 17 yaşında ailesiyle Rize'nin eşsiz güzelliğinde yaşayan ve iki ağabeyiyle uğraşmayı seven mutlu, haşarı, erkek gibi davranan ama tipik şımarık bir evin tek kızı olan bir kız. Mirsad ise, İzmir'de iş hayatına atılmış dedesinin şirketini yöneten bir genç adam. Dedesinin ölümünden sonra vasiyetinde Miray ile evlenmesi karşılığında sahip olacağı şirket hisseleri için Rize'ye giden Mirsad, Miray'ın hiç de tahmin etmediği gibi biri çıkması üzerine neye uğradığını şaşırır. Miray ise evliliği ailesine getirileri için kabul ederken içten içe Mirsad'a aşık olmuştur. İçindeki toy kız Mirsad'ın aşkından ölürken, Mirsad'ın duygularını bilemez. Mirsad ise içindeki aşık adamın karşısındaki küçük kızın yaşından ötürü adım atmaya korkarken kendini geri çeker. Ama işler öyle bir sarpa sarar ki, Mirsad Miray'dan uzak durmak isterken hatalar yapar, kalbi birçok kez kırılan Miray ise mecburi olarak sürdükleri evliliklerinde 5 yılı doldurup kendi yoluna bakmayı kabullenmek zorunda kalır. Ama tabi aşk her zaman kazanır... 

Kitabın konusunu çok üstün körü anlattım ama bu kadar üstün körü değildi. Öncelikle kitaptaki sırlar çok iyiydi. Hepsi çok güzel kurgulanmıştı ve bence oldukça sağlam bir şekilde kurguyla bütünleşmişti. 

~~~*~~~
"Bir gün karşına seveceğin bir adam çıkacak ve aşık olacaksın."
"Seni de nikah şahidi yaparım." diye tısladım.
Aniden döndü. Gözleri bu defa fırtınaya vurulmuş deniz gibi kararmıştı. "Niye böylesin? Niye sürekli canımı yakmaya çalışıyorsun?"
"Canım yandığından olabilir mi?"
~~~*~~~

Aile ilişkilerini, kardeşlerin diyaloglarını, kuzenlerin iletişimlerini okumak muhteşemdi. Beni özel hayatımda tanıyan bilir kuzenlerimle olan diyaloglarımı kitaplardaki karakterlerde görmek beni oldukça memnun eder ve bunda da kuzenlerin birbirleriyle olan iletişimi çok hoşuma gitti. 

Mirsu ile Cüneyt'in ilişkisine değinirken Okan ile Eylül'ü es geçilmemesi de oldukça iyiydi. Okan ve Eylül'ün kitabı var mı bilmiyorum ama varsa kesin alacağım yoksa da kesinlikle çıkmasını bekleyeceğim. 

Miray ile Mirsad'ın birbirleriyle kedi köpek halleri ve keçi gibi inatları süperdi. Aşık çiftlerin kavgalarını okumayı seviyorum çünkü hep aşk böceği durumu biraz yapmacık geliyor bana. Arada küçük tartışmalar ve sevimli barışmalar hayatın gerçeği ve bunu kitaplarda görmek çok güzel. 

Dedeleri ile ilgili sırlar güzel kurgulanmıştı, Pokut Yaylası'yla ilgili kısımlar ise çoook güzeldi. Bayıldım. Toprak'a üzülsem de kitaplarda böyle muhteşem karakterleri görmek çok güzeldi, açıkçası başka yazar olsa Toprak'ı psikopat yapar, Miray'ın peşini bırakmayan bir takıntılı aşık haline getirir kitabı uzatır da uzatırdı. Nazmiye Hanım'ın her şeyi dozunda bırakmasını sevdim. 

~~~*~~~
"Senin bir Laz kızı, Amazon kadını olduğunu sanıyordum. Savaşçı tarafın nereye gitti?"
"Belki de hiç savaşçı değildim."
~~~*~~~

Aslında ilk olarak eleştiri dedim ama sevdiğim kısımları yazmaya başladım sanırım. Şuraya bir iki eleştiriyi yazıp yorumu çok uzatmadan ve çok fazla spoiler vermeden bitireyim.

Ben her ne kadar geçişli anlatımı sevmesem de yazarlarımızın sevdiği bir yazım tarzı olduğundan alıştım ama bu kitapta ara ara Miray ve Mirsad arasında anlatım geçişleri vardı ve ne yazık ki o kısımlar olmamıştı. Çünkü bazı yerlerde bir sahneyi Miray tarafından okuyoruz ve sonra birkaç sayfalık bölümle Mirsad tarafından da aynı yerleri bir daha okuyoruz. Biraz kendini tekrar etmiş gibi geldi bu kısımlar ve olmamıştı ne yazık ki. Ama Mirsad'ın Toprak ile konuşmaya gittiği kısımları kastetmiyorum tamamen aynı olan sahneleri kastediyorum. 

Ayrıca Miray'ın duyguları dolu dizgin anlatılırken, kırgınlıkları, taşkınlıkları ve aşkı iyi bir şekilde anlatılırken Mirsad'ın duyguları biraz eksik kalmış gibiydi. Yeterli değildi, Miray yanında yarım gibiydi. Evet kitap yoğun bir şekilde Miray tarafından anlatılıyordu ama arada Mirsad'a geçen kısımlarda aynı sahnenin tekrarı yerine daha yoğun bir şekilde duygularına değinmesini isterdim. 

Kitaba dair eleştirebileceğim bu iki kısım var onun haricinde eleştirilecek bir yer yok benim nazarım. Bir iki yerde imla hataları vardı ama nazar boncuğu onlarda diyorum. Hemen hemen her kitapta bir iki tane gözden kaçıyor. 

~~~*~~~
"Her ne planlıyorsan vazgeç artık bundan!"
"Senden vazgeçtiğim gün öldüğüm gündür, Miray!"
~~~*~~~

Nazmiye Sümer'in mütevazi, akıcı, kendi toplumumuza değen hikayelerini seviyorum. Neden bilmiyorum ama ilk kitabı Hiç Hesapta Yokken ve son kitabı Bana Aşkla Gel kitaplarını okudum diğer kitaplarını okumamışım. Onları da kısa zamanda alıp okuyacağım. 

Karadeniz hikayeleri sevenlere tavsiye ederim. Sıcacık, içinizi ısıtacak romantik, aile ilişkilerini anlatan bir hikaye istiyorsanız deneyin derim :) 


~~~*~~~
"Beni rahat bırak." dedim yalvarırcasına.
"Yapamam," dedi dakikalar süren sessizliğin ardından. "Seni rahat bırakırsam benden gidersin. Seni rahat bırakırsam unutursun beni."
~~~*~~~


Kitabın adı    : Bana Aşkla Gel
Yazarı           : Nazmiye Sümer
Yayınevi        : Parola Yayınları
Sayfa sayısı    : 480

Kitabın tanıtım yazısı: 

Genç bir kızın; annesinin hakkı olduğunu düşündüğü mirası alabilmesi uğruna, sahte bir evlilik yapması ile başlayan bir serüven...

Uyumsuz bir çift...

Saklanan gerçekler...

Karşılıksız bir aşk...

Biri; zengin, yakışıklı, ailenin yükünü omuzlamış tek erkek torunuyken... Diğeri; çocukluktan çıkmak  istemeyen, ağabeylerinin uslanmaz kız kardeşiydi.

Karadeniz'in hırçın dalgaları arasında hayat bulan bir aşk... Karadeniz dağları gibi zirvelere uzanan  bir tutku... Karadeniz'in denizi gibi hırçın... Ve Karadeniz toprağı gibi hoyrat...

Karadeniz’den Ege’ye uzanan... Bitti derken,  başlayan... İmkansızken, çıkar yolu bulmaya çalışan bir aşk... Gerçek aşkın önüne, hangi engel durabilirdi?

4 yorum :

  1. Merak uyandıran bir kitap.
    Paylaşım adına teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Beni ne güzel çözmüşsün, canım. Uyarılarını dikkate alacağımı biliyorsun zaten. Tekrara lüzum yok. Yorumun benim için çok kıymetliydi. Gözüne ışık. Teşekkürler canım.

    YanıtlaSil
  3. Merhaba,
    Uzun zamandır blogları, bu arada sizin bloğu da takip edemedim. Elbette çok şey kaçırmışımdır.
    İnşallah yeni yılda, yeni bir heyecanla bloglarınızdan yararlanmaya çalışacağım.
    Her gününüzün yeni olmasını, her anınızın mutlulukla dolmasını dilerim.

    YanıtlaSil

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın