19 Ocak 2020 Pazar

0 Jan-Philipp Sendker - Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler


~~~*~~~
Her ses gibi her kalbin de, kendini ifade etmekte kullandığı kendine özgü bir tınılar repertuarı vardı.
~~~*~~~

Kitabın Arkadya Yayınları'ndan çıkan baskısı ile karşınızdayım. Daha öncesinden Koridor Yayınları logosuyla çıkmıştı bu kitap, o zamanlar okumamıştım ama Arkadya logosuyla okumadan geçemedim. Çünkü yayınevinin çıkardığı kitapların türünü bildiğimden ve sevdiğimdan bu kitabı da okumalıydım. 

Öncelikle demezsem içimde kalır, kesinlikle bu basımın kapak tasarımı diğerinden çok daha güzel :) aşağıda yorumda sağ taraftaki resim diğer basımın kapak tasarımı :) 

Bu sefer Arkadya maceramız, bir kızın babasının geçmişine yaptığı yolculuğu... Yeni bir yer, yeni bir kültür, yeni bir inanç ve yaşam tarzlarıyla tanıştık bu kitapta. 

Kitabın konusuna gelirsek eğer, üniversite mezuniyetinin olduğu gününün ertesi günü babası ortadan kaybolan Julia, bir mektup bulur. Babasının Mi Mi adında bir kadına yazdığı mektuptur bu. İçinde babasının annesini aldattığına, başka kadınla başka bir hayatı olduğuna dair şüphelerini gidermek ve babasının gitme sebebini öğrenmen için mektuptaki adrese gider. Orada kendisini bekleyen U Ba adında bir yaşlı adam babası hakkında bir hikaye anlatacağını söyler. Babası Tin Win'in doğumundan itibaren başlayan hayatının hikayesini anlatırken, babasının aslında bir sır gibi sakladığı hayatının ilk 20 yılını yılını öğrenir. Ve gizemli kadın Mi Mi'yi de öğrenir. Babasının yaşadığı tüm karamsar, içine kapanık dünyasını aydınlatan, kalbini çalan genç kızı... ilk aşkını ve belki de tek aşkını... 

~~~*~~~
Dünyada, iki ayağı üstünde sapasağlam yürüyenlerin anlamasına imkan olmayan bazı şeyler vardı. İnsanların gözleriyle gördüğünü, mesafelerin adımlarla aşıldığını sanıyorlardı. 
~~~*~~~


Toplumlardaki batıl inançları, onlara delicesine inanan ve onlara göre yaşayan insanları okumak aslında zaman zaman beni sinirlendirdi. Çünkü böylesine cehalet nasıl olabilir dedim. Düşünsenize size diyor ki adamın biri aralık ayında herhangi bir cumartesi doğan çocuk lanetlidir ve siz buna inanıyorsunuz. Olan her türlü olaydan o çocuğu sorumlu tutuyor ve onu geride tek başına bırakıp terk ediyorsunuz... Evet, böylesine cahilce batıl inançlı insanları asla anlayamayacağım sanırım. 

Tin Win'in başına gelen de tam olarak öyle bir şeydi. Annesi onu terk ettikten sonra gözleri görme yetisini kaybedip de keşişlerle eğitime başlar. Aslında görmek için gözlere ihtiyacı olmadığını öğrenirken kendini de oldukça iyi bir şekilde eğiten Tin Win, bir genç kızla tanışır. Mi Mi... 

Mi Mi'de yürüyememektedir ama onun ailesi Tin Win'in ki gibi onu terk etmek yerine ona destek olup yanında olmuştur. İkisi arasındaki arkadaşlık aşka dönüştüğünde ve tam mutluluğu yakaladıklarına inandıklarında Tin Win'in amcası ortaya çıkıyor ve onu alıp götürüyor.

Tin Win ile Mi Mi arasındaki aşk, arkadaşlık o kadar güzel, saf ve temizdi ki yüreklerde yer edincek kadar, unutulmayacak kadar güzeldi.

~~~*~~~
Hayat, demişti U May ona, mutlulukla üzüntünün birbirine ayrılmaz bir şekilde geçmiş olduğu, bilmecelerle dolu  bir hediyedir. Biri olmadan ötekini yaşamaya çalışan başarısız olmaya mahkumdur. 
~~~*~~~

Aslında kitabı okurken hayatın Tin Win için ne kadar acımasız planları varmış onu gördük çünkü ne zaman mutlu olabileceği bir durum olsa hep onun mutluluğu elinden alınmış. 

Kitap bir hikaye anlatırken aynı zamanda alttan alttan mesajları çok güzel veriyordu. Tıpkı göremiyorsak da diğer duyularımızla çevremizi algılayabileceğimizi, yürüyemiyorsak da bu hayattan kopmayıp savaşabileceğimizi  çok güzel bir şekilde okurun önüne koyuyor. 

Hayatın aslında gördüklerimizden ibaret olmadığını da okura gösteriyor. 

Okuduğum Arkadya kitapları arasında en değişik, en farklısıydı diyebilirim. Biraz ağır gidiyor, hareket, aksiyon, olaylar yok belki ama kurgu çok güzeldi. 

Resmen lanetli olduğuna inanılan bir çocuğun hayatına dokunmuştuk ve ben bunu okurken oldukça zevk aldım.

Eğer ki böyle kitapları seviyorsanız deneyin derim, güzel, kalbe dokunan bir hikayesi var. Evet, sizi üzecek veya kızdıracak detaylar var ama bunun yanında Tin Win ve Mi Mi'nin hikayesinde yüzünüzü gülümsetecek çok fazla şey de var. 

~~~*~~~
"İnsanı güzel ya da çirkin yapan burnunun büyüklüğü, teninin rengi, dudaklarının ya da gözlerinin şekli değildir. Peki nedir? Bir kadın olarak sen bana söyleyebilir misin?"
Başımı iki yana salladım. 
"Ben söyleyeyim: Sevgidir. Bizi sevgi güzelleştirir. Hem sevip hem sevilen, koşulsuz sevilen ve aynı zamanda çirkin olan tek bir kişi bile tanıyor muusn? Bu sorunun cevabını düşünmeye gerek yok. Öyle bir insan yoktur."
~~~*~~~


~~~*~~~
"Her gerçek açıklanamaz, Julia." dedi U Ba. "Açıklanabilen her şey de doğru değildir."
~~~*~~~



Kitabın adı        : Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler
Orijinal adı       : Das Herzenhören
Yazarı                : Jan-Philipp Sendker
Çevirmen          :  Elif Özkaya
Yayınevi             : Arkadya
Sayfa sayısı        : 320

Kitabın tanıtım yazısı: 

Kalbin pusulası nedir?

Başarılı ve ünlü bir avukat olan babası tam da Julia’nın fakülteden mezun olduğu günün ertesi sabahı ardında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolur. Birkaç yıl sonra ise annesi şans eseri bulmacanın bir parçasını bulacaktır; Mi Mi adlı gizemli bir kadına 40 yıl önce yazılmış ama gönderilmemiş bir mektup.

Babasının geçmişindeki gizemi çözme isteğiyle Julia kariyerini ve önünde onu bekleyen hayatı bir kenara koyar. Babasının kalbinin pusulasını takip ederek Mi Mi’nin bir zamanlar yaşamış olduğu yere gider. Yolculuğu onu doğunun esrarengiz bir bölgesine, küçük bir dağ kasabasına götürür. Orada babasını tanıyan ve kendisi hakkında da inanılmaz şekilde bilgi sahibi olan bir adamla karşılaşır. Merakına teslim olarak onunla buluşup ondan babasının gençliği hakkında şaşırtıcı hikâyeler dinler; çocukken kör olmuş, manastırda yetiştirilmiş ve hepsinden öte oralı bir kıza delice bir tutku beslemiştir.

Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler, Amerika, Almanya, İtalya, İspanya, Hollanda, Japonya, Sırbistan, İsrail ve Hırvatistan’da sadece, okuyanların birbirlerine tavsiyesiyle yüz binlerce sattı, en çok konuşulan kitaplardan biri oldu.



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın