25 Şubat 2021 Perşembe

0 Amanda Hocking - Yemin (My Blood Approves #5)



~~~*~~~
"Tüm canlılar değerlidir ve narin olduklarından bizim korumamızı en çok insanlar hak ediyor."
~~~*~~~


Bir serisini daha bitirmiş okur olarak mutlu mesut kitabın yorumunu yazıyorum. 

My Blood Approves ya da Türkçe'ye çevrilmiş adıyla Kanım Sana Ait Serisi'nin 5. kitabı Yemin'de sessiz sedasız çıkmış olmasına rağmen takipçisi olarak benim radarımdan kaçmadı. Durum bu olunca da hemen aldım ve okudum ve seriyi de bitirdim :D Daha ne olsun değil mi ama :) 

Serinin 5. kitabı olduğunu söyledim ama aynı zamanda serinin son kitabıydı da inanılır gibi değil belki ama Artemis serisi hızlı çıkararak herkes şaşırttı bence :) En azından ben çok şaşırdım. 

Seri vampirli bir kurguya sahip dolayısıyla özlediyseniz vampir kurgularını deneyin derim size :) Bence çok güzel gitti. Ah muhteşemdi, harikuladeydi diyemem ama yine de güzeldi. İlk kitap olmasa da seri ilerledikçe heyecan verici olmaya başladı. Zaten bu kitapla da seriyi sonlandırdım her ne kadar sonu şaşırtıcı bulsam da güzel sonlandı seri :) 
Yazarın kurgularına kısaca değinmek gerekirse; ülkemizde yayınlanan 2 serisi var ben diğer serisini okumadım am bu serisine dair konuşarak diyebilirim ki, okuru yormayan, akıcı, merak uyandırıcı, zaman zaman durağanlık yetişkin okurlar için sıkıcı olacağını düşünsem de genelinde su gibi akan romantik ama heyecanlı, bol vampirli bir seriydi. 

Seriyi, genç yetişkin her yaştan okur kitlesine hitap edebileceğini söylemeliyim. Çünkü yetişkin okurlar için vampir, romantizm kısmını verse de genç okurlar için oldukça sansürlü bir seri olduğunu söylemeliyim. Gönül rahatlığıyla +18 olan hiçbir sahnenin olmadığını bilerek çocuklarınıza okutabilirsiniz anlayacağınız. "Beni tutkulu bir şekilde öptü" cümlesinden daha öte bir şey olmadığından okumuş biri olarak garanti verebilirim size. 

~~~*~~~
Jack'in dizginsiz, saf ve tutkulu sevgisi içimi yakıyordu. Jack'in sevgisinde karmaşıklıktan alabildiğine uzak ve saf olan o harika masumiyet vardı. 
~~~*~~~


Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Alice 4. kitapta yaşananlardan sonra Olivia'dan kendisini avcı olarak eğitmesini istemişti. Üzerinden 5 sene geçmiş ve herkes yaşanan bütün olayları geride bırakmayı başarmış ve bir şekilde hayatlarını rayına sokmuşlardı. Buna Alice, Jack ve Peter üçlüsü de dahil. Peter, Jack ve Alice'in aşkını kabullenmiş, kardeşiyle arasını düzeltmişti. Mae'de Daisy ile yaşananların travmasını atlatmaya çalışarak hayatına devam etmektedir. Hayatlarını Amsterdam'da kurmuş olan Jack, Alice, Milo ve Bobby kendi düzenleriyle yaşarken hayatın onlar için çok daha büyük sürprizleri vardır. Alice, rüyalar görmeye başlar. Bir hayaletin kendisine musallat olduğunu ve rüyalarına girdiğini düşünür. Hatta öyle bu rüyalarındaki kızın bir süre sonra Peter'ın kaybettiği eşi Elise olduğunu da keşfeder. Rüyalarında Elise'nin söylediği şey büyük bir tehlikenin geldiği ve Peter'ı koruması ve hepsinin dikkat etmesidir. Bu bilgiyle ne yapacağını bilemeyen Alice, kendince araştırmaya girerken saklanmış sırları ortaya çıkarır. Bunlardan biri henüz açığa çıkmamış Elise'nin katili ve ardındaki sırlar... bir de Jack'in aslında sahip olmadığı ruhu gibi bir gizem de vardır... Evet, Jack'in bir ruhu yoktur. Normalde her vampirin ruhu vardır ama Jack bu ruha sahip değildir bu da onun bedeninin başka bir ruh için hedef olabileceğidir. Bütün bunlarla ne yapmasını bilmeyen Alice'in daha da büyük bir belayla karşı karşıyadır. Vampir avcılarının bir numaralı hedefi Dracula'nın soyundan gelen bir vampir kendi müritlerini kurup Dracula'yı diriltmeyi planlamaktadır ve bunun için de Jack'in bedeni çok büyük bir hedeftir. Alice, hem sevdiği adamı hem ailesini korumaya çalışırken büyük bri savaş vermek zorunda kalır. 

Öncelikle, kitaba başlarken nasıl olaylar beni bekliyordu bilmiyordum. Açıkçası Alice'in eğitimini ve olası tehditlere karşı tavırlarını okurken Peter ve Jack aşk üçgeninin nasıl çözümleneceğinin anlatılacağını düşünmüştüm. Ancak çok farklı bir kurgu beni karşıladı. 

Şaşırtıldığım için memnunum. 

~~~*~~~
"Ben sadece sana bir göz atmak, seni ve o güçlü kalbini bu kadar özel kılanın ne olduğunu anlamak istemiştim ama daha bunu anlayamadan sana aşık oldum."
~~~*~~~


Burada karakterlerin kendi hayatlarını ve mutluluklarını okumak güzeldi. Zaman zamanda yazar acaba bu kitabı yazmasa mıydı 4. kitapta bitirse miydi diye de düşünmedim değil. Ama kitabın son 150 sayfasında güzel açıldı kitap. Yani yarısından sonra olaylar baya dönmeye başladı derken son 50 sayfa işte bütün kitap boyunca beklediğim şey dedim. 

Alice'in rüyaları, Elise'yi görmesi ve onunla ilgili detaylar çok iyiydi. Ben de hep Peter'ın tehlikede olduğunu düşünmüştüm ama bu konuda yazar beni şaşırttı. Çünkü Elise'nin uyarılarında hep nedense Peter'ın huzuru bulması falan denilince onun tehlikede olduğunu düşünmüştüm. Ama asıl tehlikede olan Jack'miş ve Elise, Peter'ın bir kere daha sevdiği kişiyi kaybetmesinden korkutuğu için öyle uyarılar yapıyormuş. O detayı sevdim. 

Jack'in ruhunun olmaması, onunla ilgili gizem çok güzel işlenmişti. Ki ilk kitaptan beri Alice ve Jack'in ruh eşi olup olmadığı belli değilken bunun sebebi bu kitapta açıklanması da çok iyiydi.

Kitaba dair en sevdiğim şey, Jack'in Dracula'nın diriltilmesi için kaçırıldığında onu eğer kaybederlerse ve bedeni Dracula'nın ruhu tarafından ele geçirilmişse kimin öldüreceği konusundaki konuşmalarda  Peter'ın her şeyi göze alarak Jack'i öldürebileceğini söylemesi çok güzeldi. Kardeşini bir canavarın ellerine bırakmayacak olması işte sevgi dedirtti. Zaten Jack'i kurtardıklarında Peter'ın durumu da çok güzeldi. 

Neden bilmiyorum ama serinin ilk kitabından beri hep Peter dedim ve kitaplar kapatırken de seriyi bitirirken de hep Peter demeye devam ettim. Seriyi bitirmiş biri olarak da hala Peter diyorum ve nedense böyle bir son olmamalı diye düşünüyorum. 

Peter kendi mutlu sonunu yazdı ve evet Elise'ye kavuştu falan ama bilemiyorum böyle olmamalıydı bence. Spoiler olacak belki ama kendisini öldürerek ruhunun Elise'nin ruhuyla birlikte olmasını sağlayarak mutluluğu yakaladı belki ama üzüldüm ya... :(


~~~*~~~
Jack'in aşkı sürekliydi, durdurulamazdı, tıpkı önüne kattığı her şeyi alıp götüren bir çığ gibi. Peter'ınki ise... sıcak ve ateşliydi, bir patlamayla etrafındaki her şeyi yakıp kül ediyordu. 
~~~*~~~


Kitabın en can alıcı noktası Dracula'nın müritlerine karşı verilen savaştı. Onu da yazar son 50 sayfaya sıkıştırmıştı. Yani olayın anlaşılıp, çözülüp, savaşılması ve kurtuluşları 50 sayfaya sıkıştırılmıştı. Neden bilmiyorum ama yazar bunu hep yapıyor ve çok çabuk oldu bittiye geldi gibi hissettiriyor. Ben öyle hissediyorum en azından

Neyse... 

Çok uzatmayıp yorumumu bitiriyorum. Genel olarak seriyi çok sevdim. Daha detaylı ve duyguları yoğun yazabilirdi, özellikle bu kitapta ama yazar bunu uygun görmüş. Keşke daha yoğun duygular olsaydı. 

Severek okuduğum vampirli bir seriydi. Seriye başlayacaklar kesinlikle çok büyük beklentiye girmesin muhteşem değildi. Ortalamanın bir tık üzerindeydi bence. Benim için 5 üzerinden 3,5'luk bir kitaptı. 


~~~*~~~
"Gerçek şu ki seni seviyorum, delice, bütün varlığımla, sonsuz bir aşkla seviyorum. Kanımın ne istediği bile önemli değil. Kalbimin derinliklerinden sana, sadece sana ait olduğumu biliyorum."
~~~*~~~




,My Blood Approves



Kitabın adı     : Yemin
Orijinal adı     : Swear
Yazarı            : Amanda Hocking
Çevirmen        : Seyhan Dönmez
Seri Bilgisi       : My Blood Approves #5
Yayınevi          : Artemis Yayınları
Sayfa sayısı     : 288

Kitabın tanıtım yazısı: 

New York Times çoksatarı yazar Amanda Hocking’in kaleme aldığı “Kanım Sana Ait” macerası Yemin kitabıyla sona eriyor. Bir vampir avcısı olarak Amsterdam’a yerleşen Alice, sonunda ailesi, kendisi ve sevgilisi Jack için istediği mutlu ve istikrarlı hayatı kurabiliyor. Ancak ortaya çıkan tehlikeli vampir tarikatı ve geçmişten gelen bir mesaj, Alice’in sahip olduğu her şeyi tehlikeye atıyor.


GEÇMİŞTEN GELEN BİR MESAJ GELECEĞİ KURTARABİLİR Mİ?

Başına gelenlerden sonra yoluna devam etmeye karar veren Alice, yeni bir kariyerle yeni bir ülkeye yerleşiyor ve sonunda kendisi ve ailesi için istikrarlı, mutlu bir hayat inşa etmeyi başarıyor. Tabii bir vampir avcısının hayatı ne kadar istikrarlı olabilirse, özellikle de ortaya çıkmakta olan tehlikeli bir vampir tarikatı varken.

Ancak Alice geçmişten gelen rahatsız edici bir mesaj aldığında uğrunda çabaladığı her şey tehlikeye giriyor. Alice’i yıllardır Peter’ın peşini bırakmayan trajik ve esrarengiz olayın peşine düşüren bu mesaj, gelecek tehlikelerin bir habercisi.







Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın