22 Ocak 2021 Cuma

0 Amanda Hocking - Seçim (My Blood Approves #4)


~~~*~~~
Bir kader, yazgı ya da kanımdaki bir şeyden ötürü değildi bu. Sadece o olduğu için seviyordum. Birbirimizi seçmiştik ve bu, her şeyi daha güçlü ve güzel kılıyordu.
~~~*~~~



 My Blood Approves Serisi'nin 4. kitabı Seçim'i de okudum. Yazar bence seriyi ilerleyen kitaplarında daha oturaklı yazmış diye düşündüm çünkü ciddi anlamda ilerleyen kitaplar daha iyi. 
Üçüncü kitap Çırpınış ilk iki kitaptan iyiydi ama bu diğer üç kitaptan daha iyi ve beşinci kitaba dair de beklentim baya yüksek. 

Bu arada seri 5 kitaplık bir seri ve bitmesine bir kitap kaldı. Arada bir novella var, dört ile beş arasında onu yayınevi çıkarır mı bilmiyorum ama seri normalinde beş kitap. 

Yazarın buradaki kurgusunu daha çok sevdim. Heyecanlı, merak uyandırıcı, olaylar her zamanki gibi var ama bunun yanında aşk ve güvenle sınanan bir ilişki ve aile ilişkilerinin geçtiği sınav her şey güzel işlenmişti. Çok sevdim. Tabi içerisinde de sürprizlerde vardı. 

~~~*~~~
"Alice, iyi adam yok," dedi Ezra sert bir bakış fırlatarak. "Biz vampiriz ve ne yaparsak yapalım ya da ne için uğraşırsak uğraşalım, hiçbir şey vampir oluğumuz gerçeğini değiştirmez. Biz iyi adamlar değiliz."
~~~*~~~

Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; üçüncü kitap Çırpınış'ta Mae, henüz beş yaşında olan büyük büyük torununu dönüştürmüş ve Peter'ı da yanına alarak evlerini terk edip başka bir yere gitmişti. Şimdi kitap oradan başlıyor. Alice, Milo ve Bobby, Mae'yi ziyarete gider ve orada zaman geçirip hasret gidermeyi planlarken kendi evlerindeki konfora sahip olamasalar da onlarla kalmaya kararlıdırlar. Ancak Daisy, kana olan açlığını kontrol altına alamaz ve bu durumda Bobby'e saldırır. Alice ve Milo onu kurtarsalar da Mae, vampir olmanın Daisy için zor olduğunu hiçbir şekilde kabullenemez. Tam o sırada Alice, arkadaşı Jane'in ölüm haberini alır ve hemen geri dönerler. Olaylarda o sırada patlak verir. Çünkü Jane öldürülmüştür tıpkı ondan önceki iki kız gibi. Jane ve Bobby, bir vampir tarafından olduğunu düşünerek araştırmaya girişir. Ancak bu araştırmaya kimseyi dahil etmezler. Sadece bir konuda Ezra'nın yardımını isterler ancak onun haricinde kimseye bir şeyler anlatmazlar. Tabi bu durum Jack ile Alice arasında gerginliğe sebep olur çünkü Jack, onun kendisinden bir şeyler sakladığından şüphelense ve kendisine anlatması için hep fırsat yaratsa da hiçbir şey anlatmaz. Bu durum ikili arasında gerginlik ve uzaklaşmayı getirirken ortaya çıkan üç tane vampir avcısı durumu daha da beter hale getirir. Bir de onların üstünde Daisy kaldıkları yerde insanlara saldırınca Mae ve Peter küçük kızı da alıp yanlarına gelince olaylar iyice karışır. Şimdi Alice'in hem Jane'in katilini bulmalı, hem Peter ile arasındaki duyguları kontrol altına almalı, hem Jack ile arasını düzeltmeli, hem Daisy'e karşı tetikte olmalıdır. Bu kadar derdinin arasında vampir avcılarıyla da savaşmalıdır. 

Bütün bu dertlerin arasında aksiyon, duygusal travmalar, aşk, her şey vardı ve bence serinin en iyi kitabı bile olabilirdi. 

Öncelikle, kitabın en büyük sürprizi Leif'ti. Çünkü onun kim olduğu, neden kendi topluluğu Lycan'lara ihanet edip bizimkilerin hayatını kurtardığı ortaya çıkıyor tabi kitabın sonunda. Ama güzel bir sürpriz oldu çünkü tam beklenmedik bir anda gerçekleşti. 

~~~*~~~
"Hayatı ciddiye alırız," dedi Samantha. "Bütün hayatlar kutsaldır, insanlarınki bile."
~~~*~~~


Daisy ise... tam bir küçük şeytan. Her ne kadar küçük bir kız olsa da sevimli olsa da bir gerçek vardı ki o bir çocuk ve vampir olması onun için çok kötü. Çünkü kontrol edemediği açlığı ona çok acı verirken Mae ısrarla onu yanında tutmaya çalışıyor. Aslında vampirde olsa içindeki özlem için ve istekler için ne kadar bencilce kararlar alabileceğimizi çok güzel ortaya koydu bu olay.  Çünkü Mae, kendi içindeki çocuk özlemi yüzünden Daisy'nin ölmesine izin vermedi ve onu dönüştürdü sonucunda ise Daisy çok acı çekti. Gerçi o olay bir şekilde olması gerektiği gibi oldu ya neyse. Tabi olan Ezra'ya oldu. Adam sevdiği kadından uzak kaldı, onun acı çekmesini izledi... ahhh Ezra ah... Mae seni kesinlikle hak etmiyor. 

Alice'in sahip olduğu sonsuzlukta nasıl zaman geçireceğini bilemeyip bocalaması da çok güzel anlatılmıştı.  Düşünsenize sonsuzluğa sahipsiniz ne yaparsınız? Ben sanırım sadece kitap okumayı, kahvemi içmeyi ve sonsuz zamanımda blogla ilgilenmeyi isterdim ama tabi Alice gibi boş bir insan ne yapabilir ki... Neyse ki sonunda kendine bir uğraş buldu. 

Ben bütün bir seri boyunca Jack ve Peter'ı sevmiş biri olarak ilk defa bu kitapta Alice'i sevdim. Kedi olalı bir fare yakaladı ve sevgisine sahip çıktı. Peter ile geçirdiği iki haftanın sonunda uslu durabildi, Jack'e sadık kalabildi ya benden aferini aldı. Ama tabi sonunda büyük olay patladı ama neyse.. o kısım yine Alice'in hatası...

Boyunu aşan işlere bulaşıyorsun, hiç bilmediğin şeylerle karşılaşıyorsun neden yardım istemiyorsun değil mi? Alice tam bir işe yaramaz... sadece kendisinin değil herkesin de hayatını tehlikeye atacak kararlar alıyor. Ne oldu sonunda Jack çok fazla acı çekti, neredeyse kardeşin ölecekti, Bobby ölecekti... bu çok mu güzel olacaktı. 


~~~*~~~
"Sen şimdiye kadar elde ettiğim en zor şeysin ve en iyisisin. Yani... bence hikayeden alınacak ders de bu. Sahip olmaya değecek tek şey savaşmaya da değer."
~~~*~~~

Peter, Jack ve Alice aşk üçgeninin bu kitapta sonlandığına inanıyorum çünkü kitabın sonunda vampir avcıları Jack'e işkence ederken Alice duygularından tam anlamıyla emin oldu bunun yanında Peter'da Alice'in Jack'i ne kadar çok sevdiğini gördü. Cidden, normalde Jack'i ölüme bırakıp Alice ile olma şansı varken kardeşinin hayatını kurtarmayı seçti. 

Bir kez daha söylüyorum ki bunu bütün bir seri boyunca söyledim, Alice ne Jack'i ne de Peter'ı hak eden bir kız değil. Onlar için çok fazla vasatsın tatlım. 

Kitaptaki dövüş sahneleri, beslenme sahneleri yine çok iyi anlatılmıştı. Duygulara daha çok yer verilmişti bence çünkü anlatım tarzlarındaki o his okura geçiyordu. Ayrıca vampirli kitaplardan beklediğim o vahşette biraz vardı bu kitapta...

Neyse çok uzatmayayım, ben bu kitabı çok sevdim ve 5. kitabı bekliyorum. Artemis çok gizli kapaklı çıkarıyor, duyurmuyor bu yüzden durmadan kontrol edip duracağım yeni kitap çıktı mı diye. Vampirli kurguları sevenlere de tavsiye ederim. Bence genci yaşlısı okuyabilir bu seriyi. 

~~~*~~~
"Şu an içinde bulduğun andan keyif almayı, etrafındaki şeylerin değerini bilmeyi öğrenmek zorundasın. Hayatı değerli kılan şey faniliğidir. Biz sonsuza kadar yaşayacağız ama başka hiçbir şey yaşamayacak."
"Geçip gidecek şeylerden zevk almamı mı söylüyorsun?" diye sordum. "Ölüm ve mutluluk birbirine denk mi yani?"
"Tam olarak değil. Birbirine vampir olma seçeneği sunmaktaki sorun, aslında bunun gerçek anlamda bir seçim olmamasıdır. Kabul ettiğin şeyi aslında anlamıyorsun. Sonsuzluğun nasıl bir şey olduğunu idrak etmen mümkün değil."
~~~*~~~


Kitabın adı     : Seçim
Orijinal adı     : Wisdom
Yazarı            : Amanda Hocking
Çevirmen        : Selin Gül Şeker
Seri Bilgisi       : My Blood Approves #4
Yayınevi          : Artemis Yayınları
Sayfa sayısı     : 280

Kitabın tanıtım yazısı: 

Sonsuzluğa sahipken onu nasıl doldurabilirsin?

On sekizinci doğum günü için avustralya’ya giden alice’in tatili beklenmedik bir cinayet haberiyle bölünüyor. Alice neler olduğunu anlamaya çalışırken yaptığı bazı seçimlerden, özellikle de ölümsüzlük ve vampirlik gibi kalıcı olanlardan pişmanlık duymaya başlıyor.

Her şeyin üstüne, ortalarda dolanan oldukça tehlikeli bir çocuk vampir var ve alice hiç istemediği kadar dikkat çekiyor.

New york times çoksatarı yazar amanda hocking’in kaleme aldığı “kanım sana ait” serisi seçim kitabı ile finale yaklaşıyor. Sahip olduğu sonsuz vakti nasıl değerlendireceğine karar veremeyen alice, kendini geliştirmeye ve geleceğini planlamaya çalışırken geçmişiyle ilgili de şaşırtıcı bilgiler öğreniyor. 






Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın