13 Nisan 2022 Çarşamba

0 Carole Johnstone - Aynalar Ülkesi



~~~*~~~
Aynalar Ülkesi sihirliydi. Bize savaşmayı öğretti. Saklanmayı. Hayal kurmayı. Onun duvarları arasından çıkmadan çok önce, kaçmayı öğretti.
~~~*~~~


Çıktığı andan beri ilgimi çeken radarıma takılan bir kitabın yorumuyla karşınızdayım. 

Aynalar Ülkesi... 

Çıktığında ilgimi çekmişti, korkunç bir kitap değil ama gizem ve gerilim bekliyordum kitaptan ki öyle bir izlenim kazandırmıştı bana gördüğüm andan beri ancak nedense almayı da okumayı da erteliyordum sonra arkadaşlarla konuşurken bu kitabı hadi alayım okuyayım beğenirsem siz de alırsınız muhabbetimizden sonra kendimi feda edip kitabı aldım... okudum... şimdi ise yorumumla karşınızdayım. 

Feda ettim kısmından da kitaba dair kötü yorum okuyacağınızı düşünmeyin çünkü ben genelde kitapları kötü yönde eleştirmem beğenmediğim yerleri dile getiririm ;) Takipçilerim beni bilir. 

Neyse... Adının vaat ettiği ya da bıraktığı izlenimi karşılayan bir kitap değildi benim için açıkçası. Detaylı yorumumda bunların hepsine değineceğim ;) 


~~~*~~~
Hayatımın büyük bir kısmı koca bir yalandan ibaret. Sevdiğim bir insanın bir canavar olduğu paralel bir evrenden. Bir aynadaki yansımanın yalan söylediği bir yerden. El'in bir cümlesi aklıma geliyor: Bir şey olmamış gibi davrandığında, gerçekten olmadığını sanıyor. 
~~~*~~~

Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Cat, geçmişinden ve ikizinden kaçarak kendine yeni bir hayat kurmaya çalışmış ve on iki yıldır ikizi El ile görüşmemiştir. Ancak bir gün El'in kaybolduğu haberini okuduğunda başına ne geldiğini öğrenmek için geri döner. Çocukluğunun geçtiği ve en büyük kabuslarının, kaçışlarının ve yalanların saklı olduğu eve geri döner. Her ne kadar içten içe El'in öldüğünü kabullenmese de onun ne durumda olduğunu ve onu bulmaya çalışmaktadır. Bu sırada da geçmişine yolculuk yaparak geride bıraktığı ve beyninin unutmaya odaklandığı gerçeklerle yüzleşmek zorundadır. Bütün bunlarla yüzleşirken hala sevdiği gençlik aşkı ve ikizi El'in kocası Ross da onun yanındadır. Ross karısından haber alınamıyor olmasının verdiği bilinmezlikle baş etmeye çalışırken aynı zamanda Cat ile de bir ilişki kurmaya çalışmaktadır. Cat ise geri dönüşünün ardından ikizi El'in neler yaşadığını, kendisine gelen ipucu mailleri, kart notları ve El'in günlüğünden kesitlerle çözmeye çalışır. Ayrıca unutmaya odaklandığı ve bir yalana tutunduğu geçmişi de tekrardan su yüzüne çıkarırken gerçeklerle de yüzleşir. Bütün bunların yanında geçmişin verdiği gizem ve saklanan sırlar... davranışlar ve sonunda da El'in başına gelenleri de su yüzüne çıkarır. Şimdi Cat'in önünde bütün gerçekliğiyle Aynalar Ülkesi var. Bununla ya baş edip gerçekleri kabullenecek ve El'in başına gelenleri ortaya çıkaracak ya da bir yalana inanmaya devam edip hayatına kaldığı yerden devam edecektir. 

Cat'in ipuçları ile Aynalar Ülkesi'nde gizlenen sırları ortaya döküp geçmişi hatırlarken yaşadıklarını, ikilemlerini, duygularını, korkularını ve daha da önemlisi ikizi ile arasındaki koptuğunu zannettiği bağları tekrardan hissetmeye başlamaktadır. Şimdi gerçekle yüzleşmesi gerekmektedir çünkü Aynalar Ülkesi onu bütün gerçekliğiyle beklemektedir. 

Öncelikle sevdiğim kısımlardan başlamak istiyorum. Kitaptaki en sevdiğim kısım Stephen King'in Kuşku Mevsimi ve Esaretin Bedeli kitabına karşı yapılan atıflardı. Oradaki baş rol karakterleri olan Andy ve Red için atıflar çok çok güzeldi. Ki bence bu kitap hem de film bir baş yapıt ve onu böyle kitaplarda görmek paha biçilemez. 


~~~*~~~
Aynalar Ülkesi'nde her şey mümkün. Aynalar Ülkesi'nde güvendesin. Korku, korkulacak bir şey değil. Dehşet sadece senin hayal ürünün. Ve kaçış senin her nefesinde, tüm benliğinde ve bu duvarların her bir santiminde. Senden karşılığında tek bir şey bekliyor. Cesur olmanı.
Ben de uzun zamandır ilk kez cesurum.
~~~*~~~

Kitabın ilk sayfaları olmasa da son 100 sayfası çok çok iyiydi. Gerilimi hissetmedim ama gizem çok güzel hissetmişti. O son 100 sayfa resmen bütün büyüsünü toparladı. 

Bütün gerçeklerin ortaya dökülüşü, Cat'in kabullenişi, hatırlaması ve sonrasında olan olaylar çok iyiydi. 

El'in bıraktığı ipuçları, notlar ve onların getirdiği yeni bilgiler de güzel kurgulanmıştı. 

Ross'un tavırları, Cat ile olan ilişkisi ve öncesinde geçmişleri de güzel dahil edilmişti kurguya. 

Ancak bütün bunların yanında asıl kurgu Aynalar Ülkesi'ydi. Bütün kurgudaki en büyük detaydı. Onunla ilgi detaylarda güzel kurgulanmıştı ama... işte bu amalar bütün bir kitabı bitirebilen detaylara sebep oluyorlar. 

Kitap geneline bakıldığında güzeldi ama olmamış dediğim yerler ve akmayan, okurken kurgudan koparan detaylar vardı bence. 

Öncelikle aynalar ülkesiyle ilgili detaylar başlat alışana ve kim kimdi oturtana kadar zaman geçiyor ve karışıyor üstelik onların anlatımı da baya durgun gidiyor olması da kitaptan koparıyor ne yazık ki.

Cat'in geçmişe gittiği, El ile çocukken yaşadıkları şeyleri hatırladığı kısımlar ya da Aynalar Ülkesi'nde yaşadıklarını anımsadığı satırlarla güne dönüş kısımları arasında hiçbir fark yoktu. Ne yazık şeklinde ne puntosunda... dolayısıyla birden ona birden buna geçiş kısmı biraz karışıyordu ve bu de ne  yazık ki kitaptan kopmama neden oldu. O akıcılığa kapılma kurguya dalma modu yaratamadı bende ne yazık ki :(

Çok uzatmadan bitiyorum yorumumu. Genel anlamda ortalama bulduğum bir kitaptı. 5 üzerinden 3 veriyorum kitaba. 

Tavsiye eder miyim? Sizin tercihinize bırakıyorum. 


~~~*~~~
HATIRLAMANI İSTİYORUM. HATIRLAMAYI KENDİN İSTEMELİSİN. İstemiyorum ama hatırlayacağım. Çünkü El'e yalan söyleyerek, arkasından iş çevirerek, ondan nefret ederek ve onu terk ederek attığım kazıklar hastalığın kendisi değil, yalnızca belirtileriydi. Ben ona ilk ve en büyük ihanetimi inkar ederek, rol yaparak ve unutarak ettim.  
~~~*~~~


~~~*~~~
Her kaçış hiç kaçmamaktan iyidir. 
Bana güvenmeni isteyemem. Güvenmediğini biliyorum zaten. Bana inanmanı da isteyemem, çünkü inanmayacağını da biliyorum. Bize yaptığım şey için her gün pişman oluyorum. Kontrolü asla ona bırakmamalıydım. Ne ilk hayatımızda ne de ikisinde. Unutma, O BİLİYOR. PLANI hatırla. Silver Cross'u. ÇARPI İŞARETİNİ. Onları hatırlarsan gerisi de çorap söküğü gibi gelecek. Gerçeği öğreneceksin. Onu tanıyacaksın. Bana inanacak ve güvende olacaksın.  
~~~*~~~


Kitabın adı      : Aynalar Ülkesi
Orijinal adı     : Mirrorland
Yazarı            : Carole Johnstone
Çevirmen        : Beril Tüccarbaşıoğlu Uğur
Yayınevi          : Artemis
Sayfa sayısı     : 360

Kitabın tanıtım yazısı: 

En tehlikeli masallar kendimize anlattıklarımızdır.

Kayıp Kız’ın zekice sürprizlerine ve Oda’nın rahatsız edici duygusal gücüne sahip Aynalar Ülkesi; ikiz kız kardeşler, sevdikleri adam ve geride bırakamadıkları karanlık çocukluklarını konu alan psikolojik bir gerilim.

Cat, Los Angeles’ta yaşıyor. Görüşmediği ikiz kardeşi El ile birlikte büyüdüğü Edinburgh’daki o görkemli, gotik evden çok uzakta. Küçükken kardeşiyle birlikte Aynalar Ülkesi adında, korsanlar, cadılar ve palyaçolarla dolu karanlık, hayali bir yer yaratmışlardı kendilerine. Cat artık çocukluk evini düşünmüyor bile. Ya da El’in, kocasıyla birlikte o evde yaşadığını.

Ama ikizi gizemli bir şekilde ortadan kaybolunca Cat’in yirmi yıldır pek değişmeyen o eve ve anılara geri dönmesi gerekiyor. Evde bulduğu define avının sonunda da onu Aynalar Ülkesi bekliyor: Gerçeğin yıllardır pusuda beklediği o yer…
Hayal gücünün sınırlarını ve özgürlüğün bedelini benzersiz bir kurguyla resmeden Aynalar Ülkesi, aşk, ihanet, kefaret ve intikam üzerine sarsıcı ve sürükleyici bir gerilim.


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın