6 Mayıs 2024 Pazartesi

0 ALINTILAR // Sarah Adams - Romantik Taktik



  Kitabın yorumu için tıklayınız!






"Kadınını elde etmenin zamanı geldi, adamım."

Jamal'ın gözlerindeki heyecan bir parça kaybolmuştu ama yine de bunu devam ettirmek istediği belliydi. "Ve biz de sana bunun için yardım edeceğiz," dedi, reklamlara yakışır bir sesle. Doğrusunu isterseniz iyi bir izlenim bırakmışlardı.

Bir nefes verdim. "Bence değdi çocuklar. Bravo size. Tüylerim diken diken oldu." Yapmaya çalıştıkları şeyi anlıyor ve takdir ediyordum ama bu olabilecek bir şey değildi. "Sorun şu ki Bree bana o gözle bakmıyor."

Hepsi aynı anda gülmeye başladı. İlk lafa giren, çorabını giymeden önce ojesi kurumuş mu diye kontrol eden Price oldu. "Evet. Bana o gözle bakmaya kadınlar her zaman kucağıma yavru bir kaplan gibi kıvrılıverir. Bu kadın sana aşık."

Bree'nin odasına doğru şöyle bir göz attım. Onlara inanmak istiyordum ama çok zordu. Arkadaşlık bölgesinden çıkmak için çok zamanımız olmuştu ama hiçbir harekette bulunmamıştı. Ne zaman yaklaşmaya çalışsam beni savuşturacak bir güç kalkanını devreye sokuyordu. "Size söylüyorum, arkadaşlıktan daha fazlasını istemiyor."

"Ya da belki de sadece korkuyor," dedi Jamal, koltuktan kalkıp paçalarını indirmeye başlarken.

"Neden korkuyor?"

"İlk hamleyi yapıp karşılığını alamamaktan."


*****

Risk almaktan daha fazla kaçamazdım, yoksa beni koruması için ördüğüm bu duvarların içinde hayatımın sonuna kadar yalnız ve tam bir hayal kırıklığı olarak oturacaktım.


*****

"Hey," dedi Nathan düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayarak ve ıslak bir saç tutamımı başımın arkasına götürdü. "Mutlu musun, Bree?" Gözleri dudaklarımda geziniyordu.  Bu anın ne olduğuyla ilgili hiçbir fikrim yoktu ama önemli gibi geliyordu. Yüreğim tekliyordu.

"Çok. Ya sen?" Bakışlarım bir an dudaklarına kaydı sonra gözlerine döndü.

"Şu anda mı? Evet. Seninle birlikteyken her zaman mutluyum."


*****

"Çok yorgunum. Haftalardır göğsümde bir sıkışma var ve şimdi biraz rahatladığını hissediyorum. Kendimi kırık dökük hissediyorum. Eskiden her şeyin altından kalkabilirdim ama..."

"Ama artık yapamıyor musun?"

Başını hayır anlamında salladı. 

"Kırık dökük değilsin. Panik atakların ya da kaygıların senin bütünlüğünü yansıtmaz. Tükendim ve bu son derece anlaşılır bir durum. Kendini, daha önce kimsede görmediğim derecede zorlandın ve bu noktaya gelmiş olman da çok doğal."

Başını itiraz eder gibi salladı. "Hayır... Yapamam. Bu durumla baş edebilmem lazım."

"Kim demiş?"

Cevap vermedi. Geri çekildim ve çenesini tutup yüzünü kendime doğru döndürdüm. Karanlıkta bile şişen gözlerinin kıpkırmızı olduğunu, utançla baktığını görebiliyordum. Yüzünü çevirmeye çalıştı ama izin vermedim, çünkü onun bu yanından utanmadığımı bilmesini istiyordum. Muhtemelen hayatı boyunca kimsenin önünde ağlamamıştı ve bunun sebebi de içinde bulunduğu, erkekliğin duygulara geçit vermemek olduğunu savunan kültür baskısıydı. 

"Neden her şeyle baş etmen gerektiğini düşünüyorsun, Nathan? Neden kendine dinlenmek için izin vermiyorsun ki?" diye sordum, gözlerinin içine bakarak.

Bunun üzerine gözlerini yumarken gözyaşları yanaklarından süzüldü. "Çünkü bunu hak etmiyorum."



 

 

 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın