~~~*~~~
Geçmiş bir döngüdür, geleceğin içinden geçer ve hep aynı noktaya geri döner.
~~~*~~~
Çok ani bir kararla başladığım bir kitaptı Adige Prens...
Yazarın daha öncesinde hiç kitabını okumadım ve bu kitap benim için bir ilk oldu. Açıkçası tereddütlüydüm ama başlayınca hiç de düşündüğüm gibi olmadığını fark ettim. Bu yüzden de sevdiğimi itiraf etmeliyim. Neden bilmiyorum ama yazarın kaleminin hep genç yetişkin (young adult) türünde olduğunu düşünmüştüm ve daha küçük yaşlar bekledim ama yetişkin karakterler okumak çok güzeldi.
Bu arada bir seri ve serinin ilk kitabıydı Adige Prens... kaç kitaplık bir seri bilemiyorum ama umarım uzun değildir çünkü bu kitap 610 sayfaydı ve her kitabı bu kadar kalın olursa seri bir yerde sıkma moduna sokar gibi geliyor. Neyse... şimdilik ikinci kitap çıksın diye bekliyorum. Umarım o da beklentimi karşılar.
~~~*~~~
Güçlü birinin dostluğu, insana kendi yeteneklerinden daha çok kapı açardı.
~~~*~~~
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Ayça, babası istihbaratta yetkili olduğu için onun işleriyle ilgili bilgi içeriklerini taşıyarak babası için çalışmaktadır. Yine bir işten geri döndüğünde havaalanında yaşlı Çerkes bir kadına yardım ederken bir adamla tanışır. Adamı tanımasa da aurasından etkilenir ama yoluna devam etmesi gerektiği için bu durumu arkasında bırakır. Bu adam ise babasının peşinde olan Çerkes Birlik'inin Lideri Poyraz Şahin'dir. Üstelik soyu hiç karma olmamış safkan bir Çerkes'tir bu yüzden de Prens denmektedir de aynı zamanda. Babasından daha büyük bir iş-görev istediğinde ise babası Ayça'yı Poyraz'ın Lider olduğu Birlik'i ve Poyraz Şahin'i yok etmek için muhbirlik yapmasını ister. Bunu kabul eden Ayça için yeni bir seviyede görev başlar ve hata yapmamalı babasından takdir almalıdır. Ama hiçbir şey planladığı gibi gitmez çünkü Ayça, Poyraz ve ekibiyle, ailesiyle tanıştığında aslında onların hiç de kötü olmadığını, iyi olduklarını, kendi milletlerini korumak için çaba harcadıklarını görür. Bunun yanı sıra da Poyraz ile aralarında geçen iletişim ve yakınlaşmalar olaya kalplerini de sokmalarına sebep olur. Ama büyük bir sır vardır saklanan ve bu sır Ayça'nın muhbir olması ve herkesi kandırmasından daha büyüktür... kişisel amaçlar, hırslar ve intikam duygusu ile körüklenmiş öfke sonucunda aşığa çıkmaya hazırlanan sırlar ortalığı oldukça karıştıracaktır. Öyle ki Ayça ve Poyraz'ın arasına koca bir uçurum bile sokabilir...
Kitap hızlı okunuyor, sıkmıyor, akıcı ve merak uyandırıcıydı. Kendimi hiç de 600 küsür sayfalık bir kitap okuyor gibi hissetmedim. Eksikleri vardı bence ama çoğu şey de tam kıvamındaydı bence.
~~~*~~~
"Her el uzatana karşılık verme, çocuk. Unutma, nezaket en sinsi silahtır."
~~~*~~~
Ayça'nın aile sevgisi konusundaki eksiklikleri, kendini hep babasına kanıtlama çabası, babasının kendi çıkarları için kullanma izin vermesi ve bu durumların yarattığı ruh hali, duygu eksikliği güzel anlatılmıştı.
Poyraz'ın da duruşu, karakteri, ailesi ve milleti için harcadığı çaba.. ağabeyi istemediği için kendisinin Lider konumuna geçmek zorunda kalması ve sonrasında kendi hayatına dair yaptığı fedakarlıklar, vazgeçişler kendi hayatını ertelemeler de güzel anlatılmıştı.
Kitaptaki Çerkes hayatına, adetlerine, gelenek-göreneklerine dair detaylar çok güzeldi, belli ki araştırılmış ve hakkıyla da yazılmıştı. Bunu sevdim. Boş yazılmasındansa tutarlı, araştırılıp ve olduğu haliyle yazılmasını tercih ederim ve yazarın bunu yapması çok hoşuma gitti.
Poyraz'ın liderlik ettiği Birlik, onunla ilgili detaylar, aileler arasındaki çekişmeler, bir yerde de savaşlar çok iyi kurgulanmıştı. Eski düşmanlığın pamuk ipliğine bağlı bir barışla yaşandığını okuyorduk ve bunun da hakkından gelerek yazmış yazar.
Poyraz'ın duygularını saklama modu, aurası ve otoritesi de güzeldi. Bütün kitap boyunca bunu hissettiriyordu ki bunların yanında da Ayça'nın yanında belki de ilk kez kendisi gibi hissetmedi, duygularına hakim olamadan hamleler yapması da bence kitabın en romantik kısımlarıydı. Mesela hipodromda elini öpmesi, ağız dalaşmalarına girmeler, ona karşı gülümsemeleri, yemek yapması, hatta Ayça'nın eksikliğini hissettiği şeyleri doldurabilmek için çaba harcaması çok güzeldi.
Zaten Poyraz ve Ayça'nın arasındaki aşkın hızlı değil de yavaş yavaş filizlenmesi ve bu yöndeki iletişimin damdan düşer gibi değil de kurguya odaklı olarak gelişmesi ve hamleler yapılması çok iyiydi. Bu yüzden takdir de ettim yazarı. Evet ilk görüşte etkilendiler falan ama hamleler çok güzel bir tonlamada ilerledi.
Sadece herkese güvenmem ben modunda olan Poyraz'ın Ayça böylesine hızlı güvenmesi biraz olmamış hissi verdi. Şu yönden bunu de hemen açıklayayım. Babası Ayça'nın kimliğine dair bilgileri görevi yüzünden gizleyip de yeni bir kimlik oluşturunca ev tutana kadar otelde kalıyordu bunu Poyraz öğrendi ve kendi evine aldı Ayça'yı... işte o kısım çok erkendi. Poyraz'ın evi kendi kalesi ve sadece çok güvendiği birkaç kişinin girme izni varken Ayça'yı böyle hızlı kabullenmesi olmamıştı sanki. Daha başka bir şekilde olabilirdi gibi...
~~~*~~~
İnsanlar benzer yarayı almadıkları sürece kimin neresinin kanadığıyla ilgilenmez. Başkasının yarası senin canını acıtmaz.
~~~*~~~
Ayça ve Poyraz kısmının haricinde ekip süperdi. Öncelikle Poyraz'ın ağabeyi Kuzey çok iyiydi. Resmen hayata Poyraz'ı sinir etmek için gelmiş gibi. Zaten kardeşlerin iletişimi de çok güzeldi. Bir de küçük kız kardeşleri vardı Gupse... üçünün iletişimi çok tatlıydı. Birbirleri için her şeyi göze alabilecek modlarını sevdim. Gerçi Kuzey'in kendi hayatı için yaptığı hamle Poyraz'ı etkiledi ama olsun... kardeşlik candır.
Kuzey'in aşk yolculuğu ise baya eğlenceli olacak gibi... sanırım onu da ikinci kitapta bolca görürüz... Sen kalk Birlik'ti, aileydi, örf adetti uzak dur ama direk içine düş... Eeee Kuzey efendi su testisi su yolunda kırılır.
Gupse ise... sanırım onun Çiço ile olan aşkı hepimizi hüzünlendirecek gibi... Gerçi Ayça onunla ilgili küçük taşlar attı Poyraz'a ama nasıl sonuçlanacak göreceğiz. Ama hüzünlü hikayeleri... Çiço'yı çok sevdim ben üzülsün istemiyorum.
Poyraz'ın diğer ekip arkadaşlarını da çok sevdim. Çok eğlenceliler ama yeri geldiğinde de korkutucular.
Poyraz ve ekibinin görevi için yaptığı tehditkar sahneler, Birlik'i ve kendilerini, hatta ailelerini korumak için yaptıkları da kitabın güzel noktalarından biriydi. Sadece anlatılsaydı bence olmazdı ama birkaç sahne görmek güzel oldu. O hareketlilik ve detaylar bence kitabın tam da olması gerektiği gibi hissettirdi.
Kitapta çoğu şeyi sevdim sadece Poyraz'ın Ayça'ya çok çabuk güvenmesi, evini açması falan bence çok hızlıydı. Samsun'a ailesinin içine sokması, bu kadar güvenmesi de çok hızlıydı.
Kitabın sonu ise çok fena bitti. Ayça'nın olayları çözmesi, sonrasında olanlar ve daha Ayça yeni öğrenip kabullenemeden Poyraz'a yakalanması da çok fena bir vurgundu. Devamını cidden çok merak etmeme neden oldu.
Böylesine seveceğimi bilerek başlamadım kitaba ama sevdim. Tam da ihtiyacım olan zamanda ihtiyacım olan kitapmış dedim.
Kitaba dair puanım 5 üzerinden 4 veriyorum. 🌟🌟🌟🌟
~~~*~~~
"Senin gibi bir kızın derdi mi olurmuş?"
Gözlerimi kıstım. "Benim gibi bir kız da ne demek?" Doğruca, çekinmeden gözlerime baktı.
"Dert sana yaklaşmaz ki. Olduğun yerdeki dertleri de alır götürürsün sen."
~~~*~~~
Kitabın adı : Adige Prens
Yazarı : Zeynep Sahra
Seri Bilgisi : Adige Prens #1
Yayınevi : Ren Kitap
Sayfa sayısı : 610
Kitabın tanıtım yazısı:
“Derler ki, kaderimiz yazılırken atalarımızın gölgesinin dışına taşmazmış. Geçmiş bir döngüdür, geleceğin içinden geçer ve hep aynı noktaya geri döner. Benim yazgımın bir sigara dumanının arkasında saklı olduğunu bilseydim, geri dönüp yine o ateşi yakar mıydım?”
Çerkes Lider’ini devirmek için istihbarat tarafından muhbir olarak gönderilen Ayça’nın yapması gereken çok fazla şey vardı.
İçlerine karışacak, bilgi toplayacak ve Poyraz Şahin’i teslim edecekti. Ancak Çerkeslerin cezbedici ve masalsı dünyası onu içine çekerken, daha önce tatmadığı birçok duyguyu yaşamak bütün planlarını altüst edecekti. Poyraz Şahin’le aralarındaki çekim karşı konulmaz bir hâl alırken, gerçekleri ortaya çıkarmak sandığı kadar kolay olmayacaktı.
“Bazı sırlar öldürürdü. Sevgiyi, aşkı, huzuru, güveni. Benim taşıdığım da bu tür bir sırdı. Ve bu sır, Çerkes ile aramda ne varsa öldürecekti.”
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın