7 Ocak 2025 Salı

0 ALINTILAR // Julie Garwood - Gelin (Lairds' Fiancess #1)


 

Kitabın yorumu için tıklayınız!






Daniel, Alec'in dikkatini kendi üzerine çekip, "Tatlı Mary," diye söze başladı. "İhtiyaçlar listemizi elbette duymuşsunuzdur. Herkes İskoçların güçlü atları, şişman koyunları ve yumuşak , rıza gösteren kadınları sevdiklerini bilir."

Daniel tıpkı taze bir dedikoduyu anlatmaktan aşırı derecede keyif alan yaşlı bir kadın gibi listesini sıralamıştı. Alec arkadaşının sesini taklit ederek ekledi, "Sırasıyla, pek tabi."

Daniel "Kesinlikle," diyerek onu onayladı.

Jamie bakışlarını Alec'e çevirdi. Gaga'nın devlerle küçük bir konuşma yaptığından ve Mary'nin korkularını açığa vurduğundan şüphelenmişti. Jamie ilk gördüğünde Gaga'nın kulağını çekeceğine yemin etti. 

Daniel birdenbire uzanıp Mary'nin yanağını elinin tersiyle okşadı. Mary o kadar çok şaşırdı ki donup kaldı. Daniel'in gözlerindeki şefkatli bakıştan adeta büyülenmişti. 

Daniel, "Benim şuan güçlü bir atım var," dedi. "Koyunlara gelince, Mary, hiç kuşkusuz, evimin bulunduğu dağlar otlayan koyunlarla dolu. Ancak yumuşak, rıza gösteren bir kadın deyince iş değişiyor, kızım, ne yazık ki ondan mahrum olduğumu itiraf etmek zorundayım. Listemin sonunda bile olsa bu benim için mühim."

Mary, "Ben yumuşak değilim," deyiverdi. 

Daniel, "Evet, öylesin," diye karşılık verdi. "Hem de bahar sabahı kadar güzelsin," diye de ekledi. 


*****

"Koyunlar yerlerine alışır, Kincaid. Fark edecek zamanın olmadıysa sana hemen söyleyeyim, ben bir hanımefendiyim."

"Fark ettim."

Bu sözü söyleyiş biçimi Jamie'nin kalp atışlarını hızlandırdı. "Evet," derken bile kekeledi. "Kadınlar, anlayacağın üzere, yerlerine alışmazlar. Bu aynı şey değil." 

Alec hafifçe sırıtarak "Aynı şey," diyerek ona karşılık verdi.

Jamie "Hayır, değil," yanıtını yapıştırdı. "Bu hususta sözüme güvenmek zorundasın."

"Bana meydan mı okuyorsun, İngiliz?"

Sesi Jamie'yi korkutmaya yetecek kadar sertti, yine de Alec ona haddini bildirmeyi bir kere kafasına koymuştu. 

Onu sakinleştirmesini... ve özür dilemesini bekledi. 

Jamie, Alec'in sorusunu başıyla onaylayıp, "Sana meydan okuyorum," dediğinde, Alec duyduklarına inanamamış gibi görünüyordu. 


*****

"Sen dövüşüyorken... şey, tam bana baktığını düşündüğüm bir sırada kendi kendime seni asla kızdırmamam gerektiğini düşündüm, zira üstün kuvvetine karşı kendimi savunamazdım."

Alec, Jamie'nin tüm açıklamasını iyice anlayabilmek için öne eğilmek zorunda kaldı. Sesi ümitsiz çıkıyordu. Alec gülmemek için kendini zor tuttu.

Jamie, "Benim için zor olacak, Alec," diye devam etti. "Bunun büyük olasılıkla seni şaşırtacağını biliyorum, fakat seni sinirlendireceğim zamanlar olacak."

"Bu beni hiçbir şekilde şaşırtmaz."

Jamie "Neden?" diye sordu, canı sıkılmış görünüyordu. 

"Beni şimdi de kızdırıyorsun."

"Oh."

"Jamie, seni asla incitmeyeceğim."


*****

Alec "Senden benim ekoseli kumaşımı giymeni istiyorum," dedi.

"Ne?"

"Benim renklerimi giymeni istiyorum."

"Neden?"

"Alec sabırla "Çünkü sen artık bana aitsin," açıklamasını yaptı.

"Yüreğim sana ait olmayı dilediğinde senin ekoseli kumaşını giyeceğim, Kincaid, ama o andan bir dakika bile öncesi olmaz. "


*****

Peder, "Yapmak zorunda kalacağın tüm değişiklikleri düşünüyordum, kızım," itirafında bulundu. "Senin için kolay olmayacağın biliyorum, ama zamanla bu oymağı benim sevdiğim kadar seveceksin."

Jamie, yaramazlıktan ışıl ışıl yanan gözleriyle, "Bütün bu değişiklikleri bu oymak üzerinde uygulayacağımı düşündün mü, Peder?" sorusunu yöneltti.

Peder onun kendisiyle dalga geçtiğini düşündü. Ona zevk homurtusu eşliğinde "Korkarım sen kendine imkansız bir hedef seçmişsin," dedi. 

"Jamie ona, "Ne kadar imkansız olduğunu düşünüyorsun?" sorusuyla karşılık verdi. "Kocaman bir ayıyı kendi başıma yemem kadar mı imkansız?"

"Eve, tıpkı onun kadar imkansız."

"Yiyebilirim."

Peder onun tuzağına güzelce düşerek "Nasıl?" diye sordu.

"Lokma lokma."


*****

Alec'in alnına dokunmak için elini uzattı ve halen solan çiçeklerden birini tutuyor oluşunu ayrımsadı. Çiçeği bıraktı ve onun kaşını okşamaya başladı.

Alec de aynı anda Jamie'nin alnına dokundu.

"Seni bırakmayacağım." Jamie'nin sesi huysuz bir ihtiyar adamınki gibi çıkmıştı.

"Bırakmana asla izin vermeyeceğim."

 

*****

Alec itiraf etmeye istekli olsa da olmasa da Jamie'yi sevmeye başlamıştı.

Bunun idraki Jamie'ye ölümle burun buruna gelişini bütünüyle unutturdu. Jamie, Alec'e "Tatlı zamanını peşimden gelmeye harcadın, Kincaid," dedi.

Alec sırıtarak, "Harcadım maalesef," misillemesini yaptı. "Şeytan gibi koştum."

"Buna karşın senin için o denli değersiz değilim, öyle değil mi?"

Alec kale kapılarına varıncaya dek Jamie'ye yanıt vermedi. "Hayır değilsin."


*****

Alec, Jamie'nin kendini beğenmişliğinden memnun olduğunu söyleyebilirdi. Onun tepesinden gülümsedikten sonra Keltçe fısıldadı, "Sana söylediğim şeyi anlamadığını biliyorum, Jamie, lakin sana kendi dilimde söyleme gereksinimi duyuyorum. Seni bütün benliğimle seviyorum."

Alec söylemi esnasında Jamie'ye, ona karşı olan duygularını pekiştirdiğini hissettirdi, fakat Jamie kendisini ondan uzaklaştırmayı denediğinde Alec, Jamie'yi daha sıkı kavradı. "Seni seviyorum çünkü sen çok anlayışlı, sevgi dolu ve şefkatlisin. Altın gibi bir kalbin var senin."

Jamie ona karşı iyiden iyiye eridi. Alec, "Ama hepsinden çok, Jamie, seni böylesine doğru sölü bir kadın olduğun için seviyorum. Evet," diye ekledi. "Beni kandırmaya çalışan bir kadını asla sevemezdi, fakat sana olan güvenim tam."

Alec onun bir taşa dönüşmüş olabileceğini düşünüyordu. Gülmemeye tamamıyla kararlı görünüyordu. Kendi dilinde "İyi geceler, Jamie," dedi. 

Jamie, "Bana az önce ne söyledin?" diye sordu. 

Usanmışlık sesi çıkarmaya çalışıyordu. Alec ağır ağır konuşarak "İyi geceler diledim," dedi.


*****

Alec'in kılıcının kabzasındaki yakutlardan birini sökmek için hançerini kullanmasını izledi. Görev tamamlandığında Alec silahını Jamie'ye geri verdi. 

Jamie, Alec taşı fırlattığında Andrew'u izledi. Yakut, Barın'un ayaklarının dibine düştü. "Geri ödeme, Baron, Leydi Kincaid'den."

Diğer bir şişman taş Andrew'un omzuna çarptı. Jamie taşın geldiği yöne baktı ve kılıcını yerine yerleştiren McPherson'u gördü. İhtiyar adam, Jamie'ye bakmak için dönmeden önce "Leydi Kincaid'den geri ödeme," diye bağırdı. 

Üçüncü taş Andrew2un yüzünün yan tarafına çarptı. "Geri ödeme," Daniel Ferguson'dan gelen haykırıştı.

"Geri ödeme," bir defa daha yankılandı. Jamie bu mücevheri fırlatan beyi tanımadı.

"Alec? Neden-"

"McPherson, oğlunun hayatını kurtardığın için iade ediyor. Daniel, karısını korumak amacıyla kendini siper ettiğin için iade ediyor. Harold zümrüt fırlattı. Oğlunun hakaretine maruz kaldın ve sonra savunmasını yaptın."

Beşinci taş Andrew'un alnını kesti. Başka bir adam "Geri ödeme," diye kükredi.

"O kim?"

Alec "Lindsay'in babası," yanıtını verdi. "Yabandomuzundan haberdar olduğumu sanmıyordun, değil mi?"

Jamie onu cevaplandırmayacak kadar afallamıştı. Bir diğer taş Andrew'un çizmelerinin önüne düştü. Onu genç bir savaşçı fırlatmıştı. "Geri ödeme," diye haykırdı.

Jamie sormadan Alec açıkladı. "Duncan, karısı doğumunda hazır bulunmanı diliyor. Bey gelecek yardımın için ödüyor."

Jamie, "Mahcup oldum," diye fısıldadı. "Onlara teşekkür edebilir miyim, Alec?"

"Onlar sana teşekkür ediyorlardı, Jamie. Her biri senin can güvenliğini sağlamak için hayatını feda edecektir."



 

 

 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın