Çok güzeldi, çok beğendim, bazı yerlerde eğlendim bazı yerlerde sinirlendim... Hatta içimden bir şeylerin koptuğu anlar bile oldu kitabı okurken.
Yazarın kalemine üslubuna değinmeden direk yoruma geçeceğim çünkü Vefa Hanım'ın kalemini çok sevdiğimi bildiğinizi düşünüyorum Ne yazsa okurum dediğim nadir yazarlardan biri kendisi :)) Size de tavsiye bence bir okuyun! Hatta Bana Prenses Deme başlamak için mükemmel bir kitap ;)
Ah...bir de kitap içeriği olan bir yorum olacak haberiniz ola. Sonradan uyarmadı demeyin!
Nil'in prenses takıntısını çok iyi anlıyorum. Babamda aynı şekilde bana prenses der ve kendimi onun yerine koymak, ne hissettiğini tahmin etmek hiç zor olmadı benim açımdan. Hatta çoğu zaman kendimi Nil'in yerine koydum da... Keşke bende kendi Yiğit'i bulabilsem diye de düşündüm. Size bir sır vereyim mi? Nil ve babası arasındaki çoğu konuşma, babamla benim aramda geçiyormuş gibi hissettim. =)
Murat'ı hiç sevmedim ama bir o kadar da Yiğit'i sevdim. Murat bana en başından beri çok kötü değil de güven verici gelmedi. Hep bir şey bekledim ondan... Tamam kitabı ikinci okumam olabilir, ama ilk okumamda da Murat'ı sevmemiş baştan bir soğukluk hissetmiştim ona karşı... Ama Yiğit... ahhh Yiğit <3
Ayrıca kitaptaki olayların yanında benzetmeler çok güzeldi. Çok sevdiğimi söylemeliyim. İlk okuduğum zaman hep Gamze'yi Yiğit'in sevgilisi zannettim ve ona karşı bir uyuzluk moduna geçmiştim yani Yiğit Nil'in sevdiceği olmak zorundaydı ama şimdiki okumamda Gamze'yi sevdim. Gerçekten çok tatlı bir genç bayan :) Ve Tuğba'da yani Tuğba çıktı... Resmen bir alev topunu canlandırdım gözümde.
Murat, Gamze, Yiğit ve Nil'in otelde kaldıkları zamandaki içlerden konuşmalarda koptum. Hepsi aynı şeyi düşünüyor olmaları çok güzeldi. ;) kahkaha atmama elde değil ;)
"More than handful is wasteful" sözünü çok sevdim ilk kez bu kitapta duydum ama ne yalan söyleyeyim hemen benimsedim bu sözü .Yiğit'in bu sözü bağdaştırdığı konuyu bir filmde kız babasına soruyordu ve babası da avucu doldursun yeter demişti bu sözü okuyunca direk o film geldi aklıma ve umarım gerçekten yeterlidir fazlası ziyandır değil mi ama =)
İlk okuduğumda, Yiğit'in annesinin Nil'i arayıp da evlilik haberini verdiği sayfadan sonra öyle bir şok yaşadım ki elim sonraki sayfalara gitmemişti şimdi ne olacağını bilerek okumama rağmen o sayfada heyecanlandım. Ne olacağını biliyorum Nil'in ne yapacağını ama yine de Yiğit'in böyle bir karar alması tüylerimi diken diken etti.
Ahh bir de nişan sahnesinde, "Beni Buna Zorlama"da bir söz vardı hatta kullandığım ayraçta da o söz yazıyordu ve beğendiğim bir söz olmuştu bu.
"Onu başka erkeklerle gezerken görmekten daha fazla canımı yakan bir şey var
o da o erkeklerin yanında mutlu olduğunu görmek."
Nişan gecesi Nil, Tuğba&Yiğit ikilisini izlerken bu söz geldi aklıma... Nil'in acısı tüylerimi diken dile etti resmen... Aşk güzel şey eğer çift taraflıysa! Neyse ki Nil'inki öyleydi de acısını tattı ama sonrasında sefasını da sürdü ;)
Özellikle beğendim çok yerler vardı... Mesela bunlardan biri de Yiğit'in "mutfaktan çıkarken lambayı kapatmayı unutma." demesiydi kahkaha attım bunu okuyunca ve kitaptaki benzetmeleri gerçekten çok sevdim.
Eda'nın kapı&anahtar ikilisi ile yaptığı konuşma çok güzeldi. Bunu aklında tut sonrasında zamanı geldiğinde bir yerde alıntıla diyeceğin türden bir söz. Hatta daha dikkatli okuduğunda aslında ne kadar da haklı diyebileceğin bir söz.
Ayrıca sonu... sonu... ahhh ikisinin oğlu harika olur muhtemelen eee tohumu Yiğit'ten değil mi? Sonucunda Yiğit mükemmel erkek tanıma kısmen uyuyor :)
Şuanda alıntı yazmaya üşendiğim anlardan birindeyim bu yüzden Yiğit'in Nil'e söylediği ve benim de beğendiğim yerlerden birini sizlerle paylaşayım dedim resim olarak :))
Harika bir kitaptı çok sevdiğimi söylemeliyim. Benim favori VE kitaplarımdan biriydi. Ayrıca benim ikinci okuduğum VE kitabıydı yanlış hatırlamıyorsam ve ikinci kez okumama rağmen ilk okumamdaki gibi heyecanla okudum, her sayfasını aynı beklenti ve bekleyişle çevirdim. Her satırından zevk aldım ve bazı yerler bir kaç kez okudum.
Şiddetle tavsiye ediyorum arkadaşlar bu kitabı okuyun ve okutun! Pişman olmayacaksınız hatta o kadar beğeneceksiniz ki kendiniz bile birkaç kez okuma isteği duyacaksınız :)
Kitabın konusunu ise aşağıda belirtmiş bulunuyorum.
Hırs, tutku, kıskançlık ve nefret duyguları arasında beklenmedik bir biçimde filizlenen muhteşem bir aşkın hikâyesini okumaya hazır mısınız?
Babasının biricik prensesi, dünyalar güzeli Nil, bir gün cici kız olmaktan sıkıldığına karar verip çocukluğundan beri âşık olduğu Murat'ı tavlamanın yollarını ararken, kalbini âşık olmayı en son umacağı erkeğe kaptırır.
Aşka inanmayan bir erkek olarak uzun soluklu ilişkilerden kaçınan ve herhangi bir şeye karşı alışkanlık geliştirmek fikrinden nefret eden Yiğit için yenilik, değişiklik, farklı tatları keşfetmek hayatının temel zevkleridir. Ansızın karşısına çıkan Nil'i tecrübesiyle baştan çıkarırken, bu oynadığı oyunda hayatının ve kalbinin kontrolünü tam anlamıyla ona kaptıracağından habersizdir.
Baş döndürücü güzellikte, masum ve tecrübesiz bir genç kızın, aşk oyunlarını teker teker öğrenişini gülümseyerek okuyacak ve âşık olduğunu sandığı erkek ile nefret ettiğini sandığı erkek arasında bocalarken, gerçek aşkı keşfedişine tanık olacaksınız.
Kitabı alabileceğiniz yer: Kitap Sihirbazı
Kitabı birkaç dakika önce bitirdim ve bayıldımmm. Hala etkisinden çıkabilmiş değilim... Kesinlikle harikaydı. Yazarın anlatımı olsun, karakterler olsun hepsi mükemmeldi. Ah Yiğit... Yiğit... Var mıdır acaba senin gibileri? Umarım vardır. Umarım Allah herkese senin gibisini nasip eder.
YanıtlaSilNil... Tam anlamıyla prenses gibi yetiştirilmiş, hayatın zorluklarıyla daha önce hiç yüz göz olmamış, takıntılı mı takıntılı bir kızcağız. Kitabın çoğunda yaptıkları ve Yiğit’e söyledikleri yüzünden sinir oldum kendisine. Yine de şans ondan yana ki, Eda gibi bütün kusurlarına ve hatalarına rağmen onun yanında olan bir arkadaşı var.
Yazarın, Yiğit’ten sonra en çok sevdiğim karekteri Tuğba oldu. Onun kadar kusursuz bir kadını bırakıp, Nil gibi tecrübesiz ve şımarık bir kızı tercih ettiği için Yiğit’e de söylenmedim değil hani. Tuğba ve Yiğit’in nişan yemeğinde hem Nil’e acıdım hem de biraz burnu sürttüğü için çektiği acıdan keyif aldım. Tamam, kabul ediyorum fazla duygusuzum... Ama haketti yani. :P
Murat'a gelecek olursak... Gerçekten kötü şeyler yaşamış, hayatının tek amacı intikam olan sevimsiz bir karakter olduğundan onun hakkında fazla bir şey söylemeyeceğim. En azından Gamze’yi elinden kaçırmasaydı, iyi olurdu.
Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim "More than handful is wasteful" sözünü okuyunca yerlere yattım gülmekten.:D
Ama keşke kızları değil de oğulları olsaydı, Yiğit onu bir güzel yetiştirirdi.
Kitap çok güzeldi, kesinlikle tavsiye ediyorum ve İnci ablama da öpücüklerimi gönderiyorum.:*