23 Aralık 2022 Cuma

0 Melekber Deniz - Deniz'in Sesi

 



~~~*~~~
"Anı yaşa Deniz. Ömür, düşündüklerini hayata geçirecek kadar uzun değilken sadece düşünmekle kalırsan ondan hep alacaklı kalırsın."
~~~*~~~ 


Melekber Deniz'in son kitabının yorumuyla karşınızdayım. Öncelikle şunu söylemeliyim ki Reyhan ve Eren'in hikayesinin anlatıldığı kitap ikilisi ile asla kıyaslamayın çünkü her iki kurgu birbiriyle farklı kulvarlarda dolayısıyla romantik komedi bir kurgu beklentisine girerseniz asla aradığınızı bulamazsınız. Çünkü bu kitap dram-romans diyebileceğim tür de... 

Kitapta çocukluk arkadaşlığını, çocukluk aşkını, bu aşkın yetişkinliğini, bitmiş bir evliliği yürütme çabasını, kadına şiddeti, bir kadının gücünü ve ikinci şans bir aşkı yakalanmasını konu alıyor. 

Genel anlamda kitabı çok sevdim ama eleştireceğim ufak tefek şeyler de var. Onları da yorumumun devamında anlatacağım. 

~~~*~~~
Geçmişi deli gibi merak etse de zamanı gelip güvendiğinde, karanlığı kendiliğinden aydınlatacağını umdu ve bunu sorduğunda alacağı muhtemelen cevaplardan daha kıymetli olacağını düşündü.
~~~*~~~ 


Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Deniz, çocukluk arkadaşı Emre'ye aşıktır. Her ne kadar her ikisinin de hayatında başkaları olsa da Deniz körkütük aşık olduğunu fark ettiğinde yapacağı bir şey yoktur. Çünkü çok samimi arkadaşlık içinde, yüreğinde filizlenmiş kocaman kökleri olan bir aşka dönmüştür. Emre'nin de kendisini sevdiğinden emin olsa da genç adamın aksi tavırları Deniz'i oldukça mutsuz etmektedir ve bir gece Emre'nin sarhoş olduğu anlardan birinde Deniz'le birlikte olması Deniz açısından hayatını allak bullak eden kararlar almasına neden olur. Çünkü bu aldığı kararların sonucunda kendini Emre ile evli bulur. Bu evlilik hiç de düşündüğü gibi başlamaz ve öyle de hayal etmez. Büyük aşkı Emre ile çok mutlu olacağının hayallerini kurarken bir kafese kapatılmış kartal misali ele avuca sığmaz ve agresifleşen Emre kendini alkole verir. Bütün bunlara rağmen her ne kadar içinde Deniz'e karşı bir zaaf olsa da zorla yaptırılmış bu evlilik onun açısından olayları çözümlenemez düğüm haline getirir. Mutsuzlukla dolayı geçen 2 yıl evlilik sonunda Deniz'in hamile olduğu bir an mutlulukla eve gelip Emre'ye haber vereceği sırada kötü bir oyuna kurban olan Emre, hırslanarak Deniz'in ölümüne sebep olacak bir şekilde uyguladığı şiddet sonucunda hem Deniz bebeği kaybeder hem de neredeyse kendi canını kaybedecektir. Bu hem Emre hem de Deniz için son nokta olur. Boşanma sonrasında her şeyi arkasında bırakarak kendisine yeniden hayat kuran Deniz, Erzurum'da adliyede çalışmaya başlar. Oraya atanan Hakim Furkan ile de orada tanışır. Furkan, daha ilk gününde Deniz'i fark eder. Mavi gözlerine vurulan Furkan, genç kadınla tanışmayı asla ertelemez ve fırsatını bulduğu anda bunu arkadaşlığa çevirmeyi başarır. Tabi bunda Deniz'in dışa dönük kişiliği ve enerjisi de vardır. Furkan'da sorunlu geçen bir evlilikten sonra boşanmış hayatını kurmuştur. Erzurum'da aşkı bulmayı hedeflemese de direk aşkın kucağına düşer. Çünkü Deniz her ne kadar geçmişten yaralı olsa da cesur kişiliği ve duygularını saklayamaz halleri ile Furkan'la bir ilişkiye başlar. Emre'den görmeyi hep beklediği aşkı, ilgiyi ve sevgiyi Furkan ona altın tepside sunarken Deniz'de karşılığını vermektedir. Her ne kadar geçmiş kapısından girmek için bir atılım beklese de Furkan her şeye hazırlıklı ve pes etmeden beklemektedir. Çünkü Deniz'le yaşadığı aşkı kaybetmek istememektedir ve daha da önemlisi genç kadını anlıyor ve ne olursa olsun onunla olmak istiyordur. Ama yine de hem Furkan'ın hem de Deniz'in geçmişleri, yaraları ve Erzurum'a gitme sebepleri oradadır ve onlara savaş meydanı oluşturmaktadır. Aşkları sınavlara tabi tutulurken geçip geçmeyeceklerini ise kitapta okuyoruz. 

Ayy şuan kitabın konusunu anlatırken azıcık ya da ondan bir tık fazla spoiler vermiş olabileceğimi düşünüyorum ama ne yapayım asla kendimi tutamıyorum. 🙈

Önce sevdiğim kısımları yazacağım sonra da eleştireceğim kısımlara değineceğim. 


~~~*~~~
Kendisini daha düne kadar bir kaktüse benzetirdi. Sarılmak, sokulmak istediğini delik deşik edecek dikenleri olan... Ama Furkan onun gözyaşına uyanmıştı. Evinde uyuyacak kadar rahat etmiş ve o buradayken Deniz'i de rahat ettirmişti. Ve Deniz bir kaktüsün çiçek açtığına şahit oluyordu. Bakmayı bilen Furkan, Deniz'e bile çiçek açtırıyordu. 
~~~*~~~ 

Her şeyden önemlisi kitapta değinilen kadına şiddet ve bunun getirdiği psikoloji çok iyi anlatılmıştı. Günümüz gerçeği olan bu durum kitaplarda bahsedilmesini doğru buluyorum çünkü çoğu zaman görünüp ama kulak ardı edilen durumlar belki böyle ses getirir diye düşünüyorum. Üstelik bir şeylerin arkasına sığınıp da bunu kabullenen kadınların aksine Deniz'in son noktası olan, boşanma sebebi olan, çok sevdiği adamdan vazgeçebilme durumunun olması, ailesinin desteğini alması... bence çok güzel detaylardı. Her şeye rağmen hayat senin ve başkalarının düşünceleriyle değil kendi düşüncelerinle, kendi kararlarında yaşayarak birilerinin elinde o hayatı heba etmemelisin... 

Bir kadının içinde müthiş bir gücü barındırdığını düşünürüm. İsterse her şeyi yapabileceğini ve şiddet dolu evliliğe kendi mecbur etmek yerine buna baş kaldırıp ayrılık yolunu alması... özellikle de acısına rağmen bunu yapması ve sıfırdan başlaması... Taktir edilmesi gereken bir detaydı. 👏 Alt tarafı bir kurgu diye düşünen olabilir ama bu hayatları yaşayanlar var ve bunu kabul etmeyip kendi yoluna giden her kadın takdir edilmeyi hak eder! 

Çok mu tepkili oldu son iki paragraf 🙈 ama asla kabul edemediğim bir durum bu yüzden buna dair sayfalarca şey yazabilirim. Ancak susuyorum çünkü kitabın yorumuna dönmem lazım konumuz bu değil. 

Emre.. of Emre... ah Emre... kendin ettin kendin buldun. Acıdım mı sana? Hayır! Asla! Belki? Bir iki sahne de belki? Ama onun haricinde bunu hak ettin! Sonuna kadar hak ettin! Kaybetmeyi hak ettin. Mutsuzluğa mahkum olmayı hak ettin. Ailenden tepki görmeyi hak ettin. Kendi geleceğindeki mutsuzluğu kendin yarattın! 

Kitabı okurken Emre'nin Deniz ile Furkan ilişkisi karşısında hiçbir şansının kalmayışını öğrendiği noktaya kadar öyle düşünüyordum. Ne zaman ki Deniz'in doğum günündeki o sayfalar... işte o an azıcık üzülmüş, acımış olabilirim. Ama o kadar! Yüreğimin bir kısmı senin için çırpınıyor... üzülüyor... acıyor ama içimdeki o kadın var ya Emre... işte o asla affetmiyor be seni! 😠


~~~*~~~
"Furkan Hakim, sen elimi tuttun ya... ben bir ömür boyu bu eli tutmanın nasıl hissettireceğini merak ediyorum."
~~~*~~~ 

Furkan... ahh Hakim'im ahhh... sen de yüreğimde taht kurdun valla ya... ne güzel sevdin be... ne güzel sahiplendin... ne güzel baktın, kokladın, dokundun sevdiğinin yüreğine... hani derler ya sevmeye bile kıyamadın belki Deniz'i ama çok güzel de sevdin be! 😍

Furkan ile Deniz arasındaki ilişki çok güzel anlatılmıştı, o aşk, aşkın getirileri, savaşmaları, pes etmemeleri, birbirlerinden vazgeçmemeleri çok güzel anlatılmıştı. Aşklarındaki olgunluk ve daha da önemlisi başkaları için değil kendileri için yaşayacakları bu aşk için harekete geçmeleri çok güzeldi. 

Özellikle Furkan'ın Deniz için göze aldıkları, onu mutlu etme çabası... bir de geçmişini, Emre ile olan evliliğinde yaşadıklarını öğrendikten sonra Deniz'in mutluluğu için çabalaması çok güzeldi. Deniz mutlu olduğunda Furkan'ın da mutlu olması... süperdi. 

Ailelerin ilişkileri, kardeşlik ilişkileri de çok eğlenceliydi. Zaman zaman kendi kardeşimle olan ilişkimi gördüm Furkan ve ağabeyleri arasında... çok tatlıydılar. 

Ah bir de kitapta öz kardeşim gibi gördüğüm, elimde büyümüş olan kuzenimin adını gördüm. İlk defa bir kitapta Şevval adı kullanılmıştı ve bunu okumak süperdi Hemen resmini çekip ona attım, karşılıklı 32 diş sırıtma modundaydık. Sonra ne göreyim kitabın sonunda kendi adım da var. İnci ismini kitaplarda görmüştüm ama biz iki ayrılmaz olan Şevval ile İnci isimlerini aynı kitapta okumak muhteşemdi. 😇

Bir de Furkan'ın annesi var... ya nasıl da sinir etti beni. Deniz kısırmış... ya belki senin oğlun sorunlu neden hep kadınlara etiket vuruluyor. Sen de bir kadınsın... o kız da bir kadının evladı... sen evladını düşünüyorsun da başka bir evladı bu uğurda nasıl üzebiliyorsun! Cidden Furkan'ın annesine dediği gibi bence de bazen insan 'haddini' bilmeli. Kitapta resmen bam telime basan bir sürü detay varmış. 🙈🙊


~~~*~~~
"Her zaman pişman olma hakkın var. Ama şundan emn ol; Keşke dedirtmeyeceğim sana. 'İyi ki'n olacağım."
~~~*~~~ 

Kitabı eleştireceğim noktalar var demiştim. Aslında eleştiri demeyelim de bir okur olarak naçizane düşüncelerim diyelim. Birincisi keşke azıcık daha diyalog olsaydı. Duygular ve düşünceler öyle ön plandaydı ki diyaloglar az kalmış hissi içinde okudum. Bundan şikayetçi miydim normalde hayır, çünkü duygular müthiş anlatılmıştı ama yine de diyalog biraz daha fazla olsaydı dedim. Bir diğeri de... kitapta geçmişe dönüşlerdi. Bunda sıkıntı yok kitaplarda kurgu şimdiki zamanda ilerlerken geçmişe yönelik hatırlatmalar okumayı severim. Zamanında gelen anımsamalar kurgunun etkileyiciliğini arttırır diye düşünüyorum. Ama o sahnelerin daha farklı bir şekilde yazılması gerektiğini düşünüyorum. İtalik yazılabilirdi, farklı yazı stilinde ya da boyutunda... yani düzen olarak farklı olması gerektiğini düşündüm o hissi atamadım içimden nedense... 

Bunların haricinde kitaba diyebileceğim hiçbir şey yok. Kitabı sevdiğimi de söyledim zaten. 

Bir kez daha yineliyorum. Asla yazarın diğer kitaplarıyla kıyaslamayın... gerçi Kalbimi Geri Verir Misin? nasıldır bilmiyorum ama Aşk Benim Hamurumda Var ile Menümüzde Aşk Var kitapları ile kıyaslamadan okuyun çünkü aynı kulvarda, aynı türde, aynı kategoride değiller. 

Benim kitaba puanım 5 üzerinden 4 veriyorum. Bu tür kitapları okumayı sevenlere de tavsiye ederim. 


~~~*~~~
"Al götür onu buradan. Deniz olan bir yere. O denizkızıdır. Denizin sesi olmadan eksik kalır."
~~~*~~~ 

~~~*~~~
"Yemeğini, bedenini, hayallerini çekinmeden paylaştığın adamla, iş geleceğini paylaşmaya geldiğinde tökezleme Mavişim."
~~~*~~~ 



Kitabın adı      : Deniz'in Sesi
Yazarı            : Melekber Deniz
Yayınevi          : Pika
Sayfa sayısı     : 498

Kitabın tanıtım yazısı: 

Geçmişle yüzleşmeye cesaretimiz var mı?

Bir kayıp, bir sır, onlarca anıyla sınanmış bir acı…

Deniz Keskin, sevdiği adamla aşk evliliği yapmış, tam da mutluluğunun şahane bir haberle taçlanacağı gün evinde ölümle burun buruna gelmiştir. İyilik ile kötülük, yaşam ile ölüm arasında tüm dengeler bozulmuşken kurduğu düzenin parçalanmak üzere olduğu gerçeği ile geçmişindeki şeytanların ortaya çıkması kaçınılmazdır.

Deniz, Alaçatı’daki küçük ve güvenli hayatından ayrılırken belirsiz karanlığa rağmen içindeki ışığı canlı tutabilecek midir? Yoksa daima tertemiz kalmayı başarabilen denizin bulanıklığına alışmak zorunda mıdır?

Son romanı Deniz’in Sesi ile Melekber Deniz, hikâye anlatıcılığında yeni bir dönüm  noktasına taşıyor okurunu. Bu romanın kalbinde ayrı olduğumuzda bile bizi birleştiren derin insani bağlar var; aşk için cesaretle sonuna kadar giden bir kadının kırılganlığı, çok arzulanan birinin kaybından kaynaklanan boşluk, yeni bir aşk vaadi ve her şeye rağmen yeniden sevebilme mucizesi…




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın