2 Aralık 2022 Cuma

0 ALINTILAR // Erin Watt - Gerçek Olduğunda

"Ah, yapma şimdi. Sence neden bir kıza benimle çıkması için para ödüyorum, bebeğim? Hayır, sence neden senin gibi bir kıza benimle çıkması için para ödüyorum?"

"Benim gibi mi?"

Vaughn'un öfkesinin tadını fiilen alabiliyordum. Apar topar açıklamayı denedim. "Evet. Erdemli. Tatlı."

"O zaman yanlış kızı seçtin. Çünkü ben çok da tatlı değilim." 

"Birlikte olduğum herkesten daha tatlısın," diye itiraf ettim. "Jim ve Claudia imajıma iyi geleceğine inanıyor. Diğer herkesin de böyle düşünmesine ihtiyacım var, özellikle de King'in."

"Ne zamandan beri imajını önemsiyorsun? Monte Carlo'da şu sosyetik simalarla çıplak yüzerken bunu pek takmıyor gibiydin. Veya geçen sene Mardi Gras'ta Bourbon Caddesi'nde rüzgar gibi koşarken."

Kendi kendime sırıttım. "Birileri beni internetten araştırmış." 

"Hayır, yalnızca televizyonu her açtığımda senin son çuvallamanla karşılaşıyorum."



*****


"Bizi davet ettiğin için teşekkür ederim." Carrie kendini bana savururken Vaughn'u kenara itti. Onu yakaladım çünkü yakalamasam yüzüstü düşecekti. "Muhteşemdin. Çok muhteşem."

"Hey, elini benim olandan çek," diye espri yaptı Vaughn. Arkadaşıyla arama kayarak alan açtı. Eli br kez daha benimkine uzandı ve onu beline bastırdı. 

Kendime onun sadece rol yaptığını bir kez daha hatırlatmam gerekti. Üstelik bunda iyiydi. Öyle iyiydi ki bana bir saniyeliğine elimin dokunuşunu istediğini düşündürttü. Bedenimin sırtına dayanmasından hoşlandığını. 

Benim için her şey karmaşıklaşıyordu.



*****


Otoparka çıkan basamaklara vardığımızda durup diğerlerinin önden gitmesine izin verdi. 

"Ne oldu?" diye sordum. 

Ağzını ne zaman açsan, sözlerinin yarısı beni sana yumruk atmaya kışkırtacak bir şeyler oluyor." Vaughn kederli bir biçimde gülümsedi. "Ama şarkı söylediğinde... senden nefret etmeyi imkansızlaştırıyorsun."



*****


"Sarhoştum, üzgündüm ve sen istiyor ama bulamıyordum, sonra Luke birden bire ortaya çıktı ve benimle flört ediyordu ve..." Sesi canlılığını yitirdi. 

Karmaşık cümlelerinden biri benim için ön plana çıktı. "Beni mi istiyordun?"

Dudağını ısırdı. 

"Beni mi arıyordun?" Utanmış yüzünü inceledim. "Çünkü sen... beni istiyordun. Bu ne anlama geliyor?"

"Hiç," diye mırıldandı. "Hiçbir anlamı yok, tamam mı?"

"Lanet olsun, ikimiz de bunun doğru olmadığını biliyoruz." Ellimi aralarından geçirip hüsranla saçlarımı dağıttım. "Bunun bir anlamı var. Sen üzgündün ve beni arıyordun. Çünkü beni istiyorsun, Vaughn. Sadece bunu itiraf et."

"İtiraf etmemi mi istiyorsun? İyi! İtiraf ediyorum! Senden hoşlanıyorum Oak. Senden hoşlanıyorum ve numara yapmaktan bıktım ve seni öptüğümü düşünmeyi bırakamıyorum ve..."

Ona tamamlama fırsatı vermedim. İçgüdü mantıklı düşünceye baskın gelince onu kavradım. Onu tuttum ve dün gece yapmayı istediğim gibi öptüm. 



*****


King omzumun üstünden dikkatle bakıyordu. "Seni değiştiriyor." Onu duyduğumu belli etmedim ve sıradaki dizede kalbimin yedek, kenara atılmış parçalarla dolu bir hurdalık olduğunu yazdım. "En iyileri böyle yapar."

Bir kontrol panosunun ayarlarıyla oynamak için kenara kaydı ama gözlerindeki sıcaklığı hissediyordum.

"Ekleyecek bir şeyin var mı?" diye söylendim. 

Uzattığı kolunun üstünden konuştu, "İyi olanlar karakterini ateşe atar ve değersiz kısmından geri kalanı yakıl kül eder, ta ki senden daha iyi bir sen ortaya çıkana dek. Vaughn iyilerden biri."

"Bu nasıl anlaşılır?" diye kafa tuttum çenemi öne çıkarıp ters bakışlar atarak. 

King bana gizemli bir gülümseme sergiledi. "Anlarsın işte.



*****


Oak iki elini birden saçlarının arasından geçirdi. "Herkesin bir çıkarı olmasından bıktım. Herkesin benden bir parça istemesinden bıktım. Ben bir çölün ortasında son nefesimi vermek üzereyken bir grup hayran çıkagelip beni bulsaydı ne olurdu, biliyor musun? Samimiyetle söylüyorum ki beni kurtaracaklarına inanmıyorum. Giysilerimden parçalar, saçlarımdan tutamlar almak için çırpınırlardı. Sonradan arkadaşlarına göstermek için: Bak, ölmeden hemen önce Oakley Ford'un tişörtünü aldım!"

Endişeli gözlerim dikiz aynasından Ty'inkilerle buluştu. Alnındaki derin çatıklık bana onun da kaygılı olduğunu söylese de Ty tek kelime etmedi. Ben de öyle. Sadece Oak'un eline uzanıp onu sıktım. 

"Her şey insanlara ne verebildiğimle ilgili," diye geveledi. "Bir albüm anlaşması için bir fırsat, ilgi odağı olma şansı, para. Buradaki herkes sahte. Burası tek bir şeyi isteyen insanlarla dolu plastik, yalan bir dünya..."



*****


Yüzünde bana yöneltilmiş bu çoşkulu mutluluk ifadesini görmek eşsizdi... Magazinlerin yarın ne yazacağı önemli değildi. Bana Oakley Ford için yeterince güzel, yeterince akıllı, yeterince yetenekli olmadığımı söyleyen binlerce acımasız tweet... hepsi gülümsemesi karşısında yanıp küle dönüşüyordu. 

Gitar çalamıyor veya ağzımdan bir nota çıkaramıyor olabilirdim. Geleceğim benim için belirsizdi. Önüme neyin uzandığını bilmiyordum. Fakat o gelecekle yüzleşirken Oakley'yle el ele olmak istediğimi biliyordum. 



*****


"Seni sevmiyormuşum gibi davranamam. Kalbime şarkı söyletmiyormuşum gibi davranamam. Her gün seni görmeyi, senden gelen bir mesajı okumayı veya büyüleyici sesinle bebeğim dediğini duymayı sabırsızlıkla beklemiyormuşum gibi davranamam." Oak sırıtırken kendi gülümsememin yüzümde büyüdüğünü hissettim. Belki netice duygularınızı açık etmek çok da zor değildi. "Sensiz de idare edebileceğimi biliyorum. Hatta belki şahane, kusursuz bir hayat yaşardım. Ama ben kusursuz bir hayat istemiyorum. Seninle karmaşık, heyecan verici, mutlu, hüzünlü, duygularla dolu, yoğun bir hayat istiyorum."

Çığlık atan hayranlar birlikte olup bir ağızdan bağırmaya başlıyordu. Belli ki Oak dışında herkes bunu duyuyordu. Neredeyse zifiri karanlık sahne kenarında gözleri benimkini yakıyordu. 

"O zaman senindir, bebeğim."


 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın