Bu ayın historical romansı olarak Samantha James'in McBride Family serisinin ilk kitabını seçtim. Biliyorsunuz ki instagramdan bu tür üzerine okuma grubumuz var ve onun için her ay bir historical okuyoruz bu ayın kitabı da benim için Akşam Yıldızı oldu.
Kitap üç kardeşin hikayesini anlatıyor her kitap bir kardeşi anlatıyor ama tabi sıralı okumak daha iyi diye düşünüyorum. Kurgu bütünlüğü için sıralı gidilirse daha iyi olur bu yüzden seriyi okuyacak olan okurlara tavsiyem sıralamayı okuyun.
Kitabın kısaca konusuna Anne, kuzeniyle ve yeğenleriyle yaptığı parkta yaptığı gezi sırasında talihsiz bir olay sonucunda Simon ile tanışırlar ve daha ilk tanışmalarından sonra birbirlerinden hoşlanmayan ikili bir doğum gününün Simon ve Anne'in yakınlaşması ve öpüşmeleri sonucunda Anne'in ağabeyi Alec'e yakalanmaları ikilinin hayatlarını değiştirir. Çünkü herhangi bir skandal çıkmadan evlenmeleri gerekmektedir. Ancak Simon, 5 yıl önce karısını ve iki küçük çocuğunu kaybetmiştir bu yüzden de yaşadığı vicdan azabı ve yastan dolayı tekrar evlenmek, birine bağlanmak, sevmek ve çocuk sahibi olmak istememektedir. Aslında geçmişi geçmişte bırakamadığından dolayı korkularıyla, yasıyla ve devamlı rahatsız olan vicdanıyla yaşamaktadır. Şimdi Anne ile evlenmek zorunda kalması da durumu iyice işin içinden çıkılmaz hala getirir. Ancak Anne için durum daha farklıdır. Bu evlilikten beklentisi vardır ve kendisi Simon'ı sevebilecekken onun da kendisini sevmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Ancak Anne'in bilmediği geçmiş önlerine engel oluşturmaktadır ama en büyük engeli de Simon'ın korkuları oluşturur. Anne evliliği ve duyguları için girdiği bu savaşı kazanıp kazanamayacağı belli değildir. Kitapta da bu savaşı bütün duygu yoğunluğuyla okuyoruz.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki Londra'nın şehir yaşantısından çok kırsalda yaşamaları ve kurgunun orada geçmesi çok güzeldi bunu çok sevdim.
Kurgu çok güzel anlatılmıştı. Olaylar çok iyiydi. Her ne kadar Simon'ın korkuları ve kayıpları hüzünlendirici olsa da bütün duygular çok güzel anlatılmıştı.
Bölüm başlarında Simon'ın günlüğünden alıntılar olması da çok güzel bir detaydı. O kısımları çok sevdim.
Simon'ın karısını ve çocuklarını kaybediş şekli cidden çok acınasıydı. Yani o anları anlattığı kısımları çok fenaydı, insanın resmen yüreği burkuluyor ve o duyguyu o olayı biz yaşasak onun gibi tepki verirdik dedirtiyordu. Bu yüzden Simon'ın tavırlarında haksız olduğu kısım yoktu bence.
Anne ise... ne istediğini bilen ve istediği şey için savaşan, elde etmeden pes etmeyen bir kadın olması süperdi. Bu tür kadınları okumaktan zevk alıyorum. Simon konusunda Anne'in pes etmeden çabalaması da çok güzeldi.
Anne'in yavaş yavaş, adım adım Simon'ın kalbine girmesi çok güzel anlatılmıştı. Damdan düşer gibi aşık olmak yerine yavaş yavaş filizlenen bir aşkın anlatılması bence bu tür için eşsiz bir detaydı.
Her ne kadar Simon'ın geçmişinden gelen korkuları yüzünden Anne'in istediği hayatı ona verememesi, bu konuda genç kadının kalbini kırması bazen sinirimi bozsa da her iki tarafta kendince haklıydı ve bu yüzden benim nazarımda her ikisi de haklıydı ama her ikisi de çok zorlandı bu aşk konusunda. Tabi sonunda aşk kazandı ya neyse 😇
Kitapta Anne'in artık son noktada olması ve alyansını Simon'a atarak isyanını ile getirmesi 'yürü be kızın' dedim. Çünkü Simon'ın içinde yaşadığı ikilemlerden dolayı bir silkelenmeye ihtiyacı vardı ve bunu yaptı. Zaten Simon'da akıllandı.
Çok uzatmayacağım ama keyifle okudum, bana beklentini düşür diyenler olmuştu çok mükemmel değil diyenler ama ben sevdim. Gerçekten keyifle okudum bu yüzden de sevdiğimi söyleyebilirim. Eğer ki okuma programım çok yoğun olmasaydı kesinlikle seriye devam ederdim. 🙈
Bu türe severlere tavsiye ederim. Puanım ise 5 üzerinden 4 oldu. 🌟🌟🌟🌟
.jpeg)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın