19 Temmuz 2024 Cuma

0 Brynne Weaver - Cellat & Karakuş (The Ruinous Love Trilogy #1)


~~~*~~~
Hepimiz zaman zaman birbirimizi yüzüstü bırakırız. Ama bazen en iyi şeyler alevlerin arasından doğar.
~~~*~~~

 
Çıktığından beri radarımda olan ve hemen aldığım anca okumaya fırsat bulduğum bir kitapla karşınızdayım. Resmen bunun gibi bir kurgusu olan kitabı ilk kez okudum ve çoook sevdiğimi söylemeliyim. 

3 kitaptan oluşan "The Ruinous Love Trilogy" serisinin ilk kitabıydı. Üç erkek kardeşi anlatan seri, ortanca kardeş olan Rowan'ın hikayesiydi bu kitap. İkinci kitap ağabeyleri Lachlan'ın hikayesi üçüncü kitap ise en küçük kardeşleri Fionn'un hikayesi. 

Seri hem içeriğindeki cinayetlerin işlenişinin detayı hem de smut sahnelerinden dolayı yetişkin okurlar için ve yaş sınırı vardır. Bu tür detaylardan rahatsız olanlar okumasın derim. Seri kelimenin tam anlamıyla şiddet içerikli. 

~~~*~~~
Bir daha acı ya da özlem hissedebileceğimi hiç düşünmediğim bir yerdi kalbim. Ama hissediyordum.
~~~*~~~


Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Karakuş Sloane ya da namı diğer Küre Dokuyucu, kendine seri katilleri öldürmeyi kendine görev bilmiş bir seri katildir. Radarındaki bir katili öldürürken kendi de tuzağa düşer ve bir kafeste kapalı kalır. Sloane'ı oradan kurtarmak için gelen de bir diğer seri katil olan Cellat'tır. Cellat adıyla anılan Rowan'da Sloane gibi sadece seri katilleri öldüren biridir. Sloane'ı kafesten kurtardıktan sonra bir yarışa girerler. Senede bir gün Rowan'ın ağabeyi Lachlan'ın belirlediği bir lokasyona gidecekler ve oradaki kim olduğunu bilmedikleri seri katili öldüreceklerdir. İlk öldüren bu oyunu kazanmış olacaktır. Her ikisi de bu oyunu kabul ederek hayatlarına devam ederken aynı zamanda birbirleriyle de iletişimi kesmezler ve birbirleriyle uğraşmaları, atışmaları ve takılmalarının yanında beraber girdikleri bu oyunların yanında ikili de birbirlerinden etkilenmeye başlar. Çünkü gizli tuttukları taraflarını birbirlerine gösteriyorlardır ve bu durum birbirlerine yakınlaşmalarını ve duygularını harekete geçirmelerine sebep oluyordur. Rowan daha en başından beri Sloane'ın kendisine ait olduğunu ve ona olan duygularını açıkça gösterirken Sloane'ın kendi duygularını keşfetmeye çalışırken oyunlarına da devam ederler. Ama öldürdükleri katiller ve sonrasındaki gelen olaylar aslında peşlerine de birilerine takmalarına sebep olur. 

Öncelikle karakterlerin alışılagelmişin dışında olması ve hem kadın hem erkek karakterin güçlü karakterler olması çok hoşuma gitti. Zaten güçleriyle ilgili de yarışmaları da kitaba aksiyon kattı. Güçlü derken fiziksel anlamda demiyorum evet öyleler ama zeka ve karakter olarak da güçlü olmalarını sevdim.


~~~*~~~
İkimiz de güvenilmezdik. Bu ölümcül sise kapılmışken bana sırt çevirebilirdi. Ama dudaklarındaki ilk titreyişi fark etmemle bir gözyaşı çilli yanağından süzüldüğünde Sloane içi her türlü riski alacağımı biliyordum.
~~~*~~~


Sloane'in geçmiş yaşadıklarına rağmen ayakta duruş şekli, isyanı ve bu isyanın dışarı vurumu, yaptıkları ve cinayetlerinde zekice kurgulanmış olması süperdi. Kesinlikle hafife alınabilecek biri değil ve bunu da belli eder halinin olması da çok iyiydi. 

Rowan'ın ise "cellat" karakterinin altında bir şef olması, kendi restoranının olması kitabın en ilginç ve normal detayıydı açıkçası. Sloane'in aksine kendisi anlık öfkesiyle hareket ederken Sloane için çaba harcaması, onunla ilgili konular zayıf noktası olması çok güzeldi. 

Cinayetler, kurgulanması, oyunun kurgulanması ve bu oyundaki planlamaları güzel yazılmıştı. Özellikle de bir tane hedeflerinde Rowan'ın katilin kimliğini keşfedememesine rağmen Sloane'ın planlarına kendini dahil etmesi ama sonrasında çok fena tuzağa düşmesi ve hayatını Sloane'ın kurtarması süperdi. Ki zaten oradaki detaylar ikili arasında baya espri modu da oldu. Bunun yanı sırada testereli katilin peşine düştüklerinde de yaşananlar her ikisinin de aralarındaki duyguları dışa vurmalarına sebep oldu ve bence iyi de oldu yoksa bu iki şapşik ilerlemeyi biraz zor başarırlardı. 

Sloane'ın Rowen'ın restoranına gittiğinde yaşanalar çok tatlıydı çünkü genç kadının belki de aşkının kalbini dürtüklediği zaman oldu. Zaten o sahnede yaşananlar çok güzeldi. 

Rowan'ın Sloane için evine yemeklik göndermesi, beraber yemek yapma çabaları çok tatlıydı. O sahnelerde insanın içi resmen aşkla doluyor. 

Rowan'ın kardeşleriyle diyalogları çok güzeldi. Birbirleriyle dalga geçmeleri, takılmaları ama her şeye rağmen de destekleri çok güzeldi. Zaten küçük kardeşin kendi yolunu çizip doktor olması ve büyük kardeş Lachlan'ın da Rowan gibi yolunu çizmesi onlarında kendi kitaplarının baya heyecanlı olacağını düşündürttü. Ki zaten kitabın ek bölümünden önceki bölümünde baya heyecanlandırdı. Çünkü belli ki Lachlan'a bir bela geliyor. 


~~~*~~~
Kimse bana böyle bakmamıştı; hapsedilmiş bu kadar endişe ve korkuyla. Ve ilk kez bana duyulan korku değildi.
Benim için duyulan korkuydu.
~~~*~~~


Sloane'un arkadaşı Lark ile olan ilişkisi de çok güzeldi. Birbirlerine destek olması, Sloane'ın bütün karanlık iç dünyasına rağmen Lark'ın onun yanında kalması süperdi. Lark'ı zaten ikinci kitapta daha fazla tanıyacağız ama burada tanıdığım Lark'ı çok sevdim.

Bunların yanı sıra Sloane'ın yaptığı iyiliğin elinde patlaması ve neredeyse Rowan'ın ve kendisinin hayatına mal olacak olması çok fenaydı. O satırlar oldukça heyecanlı okudum ki zaten başka bir yazar oradaki detaylarda daha farklı bir olay döngüsü belki yapabilirdi. Ama yazarımız öyle bir kurgulamış ki tam da Rowan ve Sloane'ın yapacağı ve onlara yakışacağı şekilde yazmıştı. Çok sevdim. Rowan'ın verdiği ipuçları, Sloane'ın geç de olsa onu çözmesi ve sonrasında olan detaylar çok güzeldi. 

Kitabı çok sevdim, okurken asla sıkılmadım ve hep aksiyonu yüksekti. Hızlı okunuyordu. Zevk aldım bu kitabı okurken. Ancak şöyle bir durum var cinayetlerin işlenme şeklindeki vahşet sahneleri ve smut içerikler dolayısıyla yaş sınırına dikkat edelim ve bu tür detayları okumaktan rahatsız olanlar kitabı okuyarak gömmesinler gereksiz yere. 

Özellikle kitabın sonlarına kadar nerdeyse hiç smut sahne yokken sonunda bu konuda resmen enerji patlaması yaşadılar. O yüzden okurken bu konuyu bilerek okuyun.

Kitaba dair çok fazla şey söylemek istiyorum ama spoiler olur diye susuyorum. Bu yüzden kısa kesiyorum. 

Kitaba dair puanım 5 üzerinden 5 veriyorum. 🌟🌟🌟🌟🌟


~~~*~~~
O cümleleri sırf onu kurtarmak için sarf etmiş olsam da bu türden kesikler derin yaralar açardı ve yavaş iyileşirdi.
~~~*~~~



The Ruinous Love Trilogy

  • Cellat & Karakuş
  • Leather & Lark
  • Scythe & Sparrow



Kitabın adı     : Cellat & Karakuş
Orijinal adı     : Butcher & Blackbird
Yazarı            : Brynne Weaver
Çevirmen        : Ece Yücesoy
Seri Bilgisi      The Ruinous Love Trilogy #1
Yayınevi         : Juno Kitap
Sayfa sayısı    : 342

Kitabın tanıtım yazısı: 

Her seri katilin bir arkadaşı olmalı
Her oyunun da bir kazanını

Hedeflerini tamamlamak için birbiriyle rekabet eden iki seri katil ve beklenmedik bir karşılaşma… Küre Dokuyucu, namıdiğer Karakuş Sloane, bir yaz günü kendisini son avıyla birlikte bir kafeste bulduğu sırada yolu karizmatik Rowan, diğer adıyla Cellat ile kesişir.

Seri katilleri öldürmekten zevk alan bu iki avcı, çok geçmeden kendilerini ülkenin en tehlikeli canavarlarıyla karşı karşıya getiren kanlı bir oyunun içinde bulur. Gelişmekte olan dostlukları ise onları hayal bile edemeyecekleri tutku dolu bir aşka sürükler fakat arkalarında bıraktıkları huzursuz hayaletler sadece birkaç adım gerilerindedir.

Acaba Rowan ve Sloane bu kaçışı olmayan oyunda birbirinin yıkımına mı yol açacak, yoksa kendi karanlıklarında mutluluğu mu bulacak?

Okuyucuların birbirlerine tavsiyesiyle yüz binlerce sattı; USA Today, New York Times ve Amazon listelerinde aylarca çok satanlar listesinde yer aldı. Goodreads’te ortalamanın oldukça üzerinde puan alan Cellat ve Karakuş 17 farklı ülkede yayınlanacak.




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın