Kitabın yorumu için tıklayınız!
Elimi kaldırıp göğsüne bastırırken adeta titriyordum. Mesafe ihtiyacım vardı. Bana vermek istediği o alana.
"Beni kendinden uzaklaştırma prenses." Elleri benimkileri kavrayıp parmaklarım göğsüne saplanana kadar iterken sözleri yumuşak ve savunmasızdı. Neredeyse acı verecek kadar içimi dağlıyorlardı ama bana öyle bakarken bunu fark edemiyordum. "Yapmak zorunda kaldığım seçimler için benden nefret etme."
*****
"Seni geri alana kadar hiçbir şeyden vazgeçmeyecektir."
"Geri dönmeyeceğim."
Bileğimi sıkıca kavradı. "Biliyorum. Seni tekrar almasına izin vermeyeceğim."
"Peki ya bu, bana ulaşmak için sen öldürmeye çalışması anlamına geliyorsa?"
"Sen benimsin, sonuçları ne olursa olsun benim eşimsin."
"Yine de beni oyunlarında bir piyon olarak böyle hevesle kullanır mıydın?"
Bunlar krallık oyunlarıydı. Bir parçası olmamam gereken bir oyundu.
"Yaptığımı düşündüğün şey bu mu?" Sesinde inançtan yoksun tek bir kelime bile yoktu. "Babamın ya da annemin isteklerine boyun eğmek benim için çok daha kolay olmaz mıydı? Gerçekten istememem gereken tek kişiye, her şeyi mahvedebilecek tek kişiye aşık olmak istediğimi mi düşünüyorsun?"
"Evren'in verdiği her karar bir başkası için yaptığı seçimdir. Bu çocuk kendine zarar verecek kadar özverili."
Sözleri bana sadece gerçeğin taşıyabileceği bir ağırlıkla çarptı ama öfkem her şeyin yalan gibi gelmesine neden oluyordu.
"Bazen birini böyle sevmek zordur. Onlar için sürekli korkmak ve sevginizin kendi kalbinizi kırmaması için dua etmek... Sanırım bu konuda bir iki şey biliyorsun?" Başını eğdi ve sözlerini anlamamı bekledi. Hesap yapıyordu, beni ölçüp biçiyordu ama beklediğinin aksine onu yanıltacaktım.
"Onu sevmiyorum." Başımı sallarken bakışlarımı ondan kaçırdım.
"Öyle mi?" Yanımdan geçip yemeğimle meşgul oldu. "Senin hakkında pek bir şey bilmiyorum, Adara. Yıldızlar tarafından kutsanmış ama Evren'in babası tarafından lanetlenmiş olduğunu biliyorum. Ama aynı zamanda o çocuğu sevmenin -eğer bunu yapmayı seçersen- senin için en büyük lütuf olacağını da biliyorum."
*****
"Kaderimizi seçemeyiz, Adara ama kaderimizde nasıl bir rol oynayacağımıza karar verebiliriz. Sen kaçınılmaz olarak aileme bağlısın ve onunla benim aramda bir seçim yapman gerekiyor. Ya benim elimi isteyerek tutarsın ya da kardeşim seni zorlar." Sözleri sertti, beni izlerken çenesini sıktı.
"İkisini de seçmek istemiyorum." Her iki seçenek de görmezden gelemeyeceğim bir korku yandırıyordu.
Karanlık bakışları kısıldı, sonraki kelimeleri söylerken gözümü ondan kaçırdım. "Sadece gitmek istiyorum."
"Bu imkansız." Sesi fısıltıya dönüşürken bana bir adım daha yaklaştı ve bir nefeslik mesafede durdu. Parmaklarını kaldırıp köprücükkemiğime dokunduğunda gerildim. Ortaparmağını köprücükkemiğimin bıraktığı çıkıntıya daldırdı. Saçımdan düşen bir damla suyu omzumun uzunluğu boyunca gezdirdi.
"Burada benimle olmaktan nefret ediyor olabilirsin, Adara ama gitmene izin vermek onun kollarına geri dönmeye izin vermek anlamına gelir. Eğer gidersen, Gavril seni bulur. Eğer onu seçersen, buna saygı duymaktan başka çarem kalmaz ama seçmemen için de canla başla mücadele ederim."
*****
"Ben de seni hissedebiliyordum, biliyor musun? Gittiğin gece. İçimde bir şeylerin doğru olmadığını biliyordum."
"Çünkü sen benim eşimsin, Adara. Her parçan benim için yaratılmış ve bu beni deli ediyor."
"Ama yine de gittin."
Bakışları benimkilerle buluşana kadar döndü, büyüsünün içinde kıvrıldığını hissedebiliyordum.
"Seninle krallığım arasında seçim yapmak zorunda bırakma beni, prenses. Çünkü seni seçeceğim. Sonuçları ne olursa olsun, seni seçeceğim."
*****
"Bahsi güçlendirmek ister misin?" diye kulağıma fısıldadı.
"Nasıl yani?" Onun kokusu içimi kaplarken derin derin yutkundum.
"Eğer kazanırsam, elini tutarım ve soyadımı alırsın." Bakışlarımı alayla ona diktim ama o ciddiydi. Sanki geleceğimizi bir gümüş oyununa yatırmıyormuşuz gibi sakince söylüyordu.
"Peki ya ben kazanırsam?"
"Ne istersen. Eğer kazanırsan, sana istediğin her şeyi vereceğime söz veriyorum."
"Özgürlüğümü bile mi?"
Sertçe yutkunurken boğazı hareket etti ve bakışları benimkileri inceledi. Sözünü geri almasını, bunu bir oyun için yapamayacağımızı söylemesini bekledim ama beni bir kez daha şaşırttı.
"Eğer seçtiğin buysa."
*****
"Her şeyini istiyorum," derken gözleri yüzümde gezindi. "Her anını, her nefesini hissetmek, kalp kırıklıklarını bilmek ve bir daha asla olmamalarını sağlamak istiyorum. Sana her parçamı vermek ve karşılığında her parçanı almak istiyorum."
*****
Önümdeki eşime baktığımda, şüphe her yanımı sarmıştı.
"Güçlerini ellerinden almak için kolyeyi çaldım. Seni de onların gücünü almak için çaldım." Evren bir adım öne çıkarken onu dikkatle izledim. "Bunu yapmakla aptallık ettim, prenses. Kardeşimin odasına gidip fark edeceğini bildiğim bir şeyi ondan çalmak... Onu aldığımı biliyordu. Kraliçe de biliyordu ve bu almamam gereken bir risk olsa da senin için bu riski göze aldım."
Parmaklarım kolyeyi tutarken duygularımı bastırmaya çalıştım. "Neden bana vermedin? Neden bekledin?"
"Çünkü bana güvenmedin." Evren elini göğsünde gezdirdi ve gözlerinde ona inanmam için yalvardığını görebiliyordum. "Bana güvenmedin, ben de böyle bir şeyi sana karşı kullanacağımı düşünmeni istemedim."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın