Optimum Kitap'tan çıkan ilk kitabı Çirkin Güzel olan Almanya'da yaşayan Türk yazarımız Aslıhan Akagöz'ü yakından tanımaya ne dersiniz? Kendisi ile kısa bir röportaj yaptık ve verdiği samimi cevaplarla ne kadar cana yakın bir insan olduğunu gördük.
Çaktırmayın ben kendisi ile tanışma şerefine nail olup iki lafın da belini kırmıştık ve samimiyetle söylüyorum ki çok rahat konuşabilinen ve samimi güler yüzlü bir bayan.
Şimdi gelelim sorularımıza ve Aslıhan'ın verdiği cevaplara :D
İlle Kitap: Her röportajın başlangıcı olan bir soru ile başlamaya ne dersin? Bize kendinden biraz bahseder misin? Aslıhan Akagöz nasıl biri? Ne yapmaktan, ne yemekten, ne dinlemekten, nereye gitmekten ve neler okumaktan hoşlanır? Okumaktan mı yazmaktan mı daha çok hoşlanır? Favori yazarları kim, kitapları nelerdir?
Aslıhan Akagöz: Her ne kadar kendimi anlatmak konusunda pek iyi sayılmasam da, olur bahsedeyim :)
26 yaşında, küçüklüğünden beri Almanya’da yaşayan, üniversite işletme bölümünden mezun olduktan sonra iş hayatına atılmış kendi halinde biriyim. Çevrem tarafından sessiz sakin olmakla tanınırım :) Aileme ve sevdiklerime ise aşırı düşkünüm...
Hobilerimin arasında kesinlikle yazmak ve okumak yer alıyor :) İkisi arasında tercih yapmam bu yüzden oldukça güç. Ama son zamanlarda yazmak hep önceliğim oldu. Okumak ise sonrasında kendime verdiğim ödülüm :)
Yemek seçmem, ama hiçbir zaman yemeyeceğim dediğim yemekler de yok değil :)) Müzik olarak yabancı dinlemeyi pek sevmem, Türk sanatçılar tercihimdir. Çoğu kişi de olduğu gibi bir alışveriş tutkum yoktur, ama arkadaşlarımla gezmeyi, yeni yerler keşfetmeyi severim. Yalnız dolaşmaktan ise hiç keyif almam.
Birçok sevdiğim yazar var ama bir tane yazarın yeri bende çok özel. Benim kitap sevdam Nora Roberts’ın kalemiyle tanıştıktan sonra hortladı :) Onun yazdığı her kitabı gözü kapalı alırım. Bu zamana kadar bir okur olarak beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı.
İlle Kitap: Yazmaya nasıl başladın? Birden ilham geldi de mi yazmaya başladın? Birileri mi teşvik etti seni?
Aslıhan Akagöz: Lisede kompozisyon bile yazmaktan nefret eden biri olarak hikaye yazmaya başlamam oldukça beklenmedik bir olaydı :) Yani aklımın ucundan dahi geçmezdi. Ama benim başımı hep şu yeni şeyler keşfetme merakım yaktı :))
2006 yılında çok severek takip ettiğim bir dizi vardı. Ve o dizi hakkında her türlü güncel haberi takip edebilmek için oldukça bilinen bir foruma kayıt oldum. Bu hayatımda ilk kez öyle bir platforma adım atışımdı.
Zamanla orada yapılan yorumları okuyup, kendi görüşlerimi paylaşırken, forumda açtıkları “Bölüm Senaryoları” başlığına karşı kayıtsız kalamadım. ‘Ben de bir deneyeyim’ diyerek başladım, sonucunda oradan tanıştığım 2 arkadaşla birlikte ortak bir özgün senaryo yazmaya başladık. Bir süre sonra onlarla irtibatım maalesef kesildi. O dakikadan itibaren ise tek başıma yazmaya devam ettim.
İlle Kitap: İlk kitabının Çirkin Güzel olmasının yanında ilk hikayen de mi buydu yoksa önceleri var mı? Aramızda kalsın pek acemi kaleme benzemiyordu, yıllardır bu işi yapıyormuşsun gibi bir kalemin var.
Aslıhan Akagöz: Öncelikle çok teşekkür ederim :) Böyle düşünmene sevindim.
Çirkin Güzel ilk kitabım ama ilk hikayem değil. Onun haricinde aşağı yukarı 11 bitmiş, 1 tane de devam eden bir hikayem var. Tabii ilk yazdıklarım çok daha acemiler. Çirkin Güzel en son yazdıklarımdan bir tanesi.
İlle Kitap: Türk yazarlara sorduğumuz klasik bir soru oldu bu bizim için artık. Halk arasında “isimler karakteri yansıtır” inancı vardır. Sen de buna inanarak mı karakterlerini isim veriyorsun yoksa kulağa geliş şeklinin tatmin edici olması yeterli mi? Ya da bir karaktere isim verirken bir kriterin var mı?
Aslıhan Akagöz: Hiçbir kriterim yok. Bu tamamen içime sinmesiyle alakalı. Öyle uzun süreli isim arayışına girdiğim hiç olmadı. İsimler bir anda kafamda oluşabiliyor. Ya da sevdiğim bir isim varsa onu seçiyorum. Bir tek bebeklere isim ararken seçici olabiliyorum :))
İlle Kitap: Normalde aşk romanlarında seks sahneleri okumaya alıştık, özellikle de son zamanlarda çıkan kitaplar söz konusuyken, senin kitabında bu tür sahneler yoktu, aşkı duygu olarak aktarmış fiziksel tatmini işin içine katmamıştın, bunu bilerek mi yaptın yoksa tamamen kurgusal bir gelişme miydi? Yalnız bu durumdan hiç şikayetçi değilim ben ;)
Aslıhan Akagöz: Ben yazarken duygulara yoğunlaşan biriyim. Salt cinsellik bence aşkın tanımı olamaz. Buna hep en başından beri karşı çıktım. Ve öyle duygudan yoksun olan kitapları okuyamayarak hep yarım bıraktım. Bence öyle sahneler yazılıyorsa bile bir yerde duygunun ön planda olması gerekiyor. Yani dozajı iyi ayarlamak önemli. Tabi benim görüşüm bu yönde... Başkası farklı düşünebilir.
İlk kitabımda öyle türde bir sahne yoktu, doğru. Ama ilk kitap aynı zamanda esas çiftlerin mutluluğu yakalayamadıkları bir kitaptı. Bir tek Sinem-Mehmet çifti birlikte ve mutluydu. Ve bunu nasıl anlatsam bilmiyorum ama, onlar için de böylesine bir yakınlaşmanın olmasını istemedim. Çünkü onların her şeyi özel oldu, ve öyle kalması gerektiğini düşündüm.
Ama tabiiii... 2. Kitabımız isminden de anlayacağımız üzere aşk dolu bir kitap. Bu da demek oluyor ki, ilk kitapta okumadığımız birçok şeyi bu kitapta okuyacağız. Yine de duyguların daha ön planda olduğuna emin olabilirsiniz. Abartıya kaçılmadan, duygularla harmanlanarak yazıldı o sahneler :)
İlle Kitap: En çok merak ettiğim şey, ilk kitabını (Çirkin Güzel) eline aldığında ne hissettin? Çevrenden, ailenden nasıl tepkiler aldın?
Aslıhan Akagöz: Hissettiğim duygunun kelimelerle tarifi yoktur bence. Anlatılmaz, yaşanır derler ya aynen öyle :) Çok güzeldi, ve elime alana kadar kitabımın çıktığına bile inanmak içimden gelmemişti.
Bu arada benim amatör hikayeler yazdığımı bu seneye kadar bir iki kişi dışında ailemden ve çevremden kimse bilmiyordu. Ama öğrendikleri andan itibaren benden desteklerini hiç eksik etmediler. Bu konuda gerçekten çok şanslıyım.
İlle Kitap: Son zamanların hikaye okumada popüler site haline gelen wattpad’de yayınlanan hikayelerini de kitap olarak elimize alacak mıyız? Yoksa Çirkin Güzel’in ikinci kitabı çıktıktan sonra yeni şeyler mi yazacaksın? Görülmemiş, okunmamış, el değmemiş…
Aslıhan Akagöz: Aslında bunu konuşmak için henüz çok erken. Ama benim isteğim yayınlanmış bir başka hikayemin düzenlemeler ve eklemelerden sonra kitap olarak raflarda yerini alması doğrultusunda... Kısmet olur da devamı gelirse, 3. Kitap daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış olacak. Yazımı o zamana kadar tamamlanır diye umuyorum :)
İlle Kitap: Son zamanların hikaye okumada popüler site haline gelen wattpad’de yayınlanan hikayelerini de kitap olarak elimize alacak mıyız? Yoksa Çirkin Güzel’in ikinci kitabı çıktıktan sonra yeni şeyler mi yazacaksın? Görülmemiş, okunmamış, el değmemiş…
Aslıhan Akagöz: Aslında bunu konuşmak için henüz çok erken. Ama benim isteğim yayınlanmış bir başka hikayemin düzenlemeler ve eklemelerden sonra kitap olarak raflarda yerini alması doğrultusunda... Kısmet olur da devamı gelirse, 3. Kitap daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış olacak. Yazımı o zamana kadar tamamlanır diye umuyorum :)
İlle Kitap: Şimdi bomba soru geliyor : ) Seninle tanıştığımız ve sohbet ettiğimiz zaman bana benim gibi Mehmetçi olduğunu söylemiştin. Şimdi sana soruyorum neden Mehmet? Neden diğerleri gibi Çağrı değil de Mehmet! İkisinin de yaratıcısı sensin ayrım yapmak yakışıyor mu sana hiç :))
Aslıhan Akagöz: Başıma ne geliyorsa hep şu düşük çenemden geliyor :)))
Mehmetçi olduğum doğrudur... Sebebi ise çok basit aslında. Ben Mehmet’i yazarken hep hayalimdeki ideal eş olarak düşündüm. Benim için adam dediğin Mehmet gibi olmalı. Dışarıdan bakınca sert görünen, ama aslında sevdiklerine karşı yüreği sıcacık bir adam o. Yargılamaktan çok anlayış gösteren ve sevdiğine güvenli omzunu her zaman uzatan biri. Bu yüzden onun yeri bende çok özel :)
Çağrı’yı da severim ama ona duyduğum sevgi daha çok bir annenin evladına duyduğu sevgiyle eşdeğer :)))
İlle Kitap: Kitabın aslında Çağrı ve Melike üzerine yoğunlaşırken hayatın diğer yönlerini göstermek ister gibi diğer karakterlerin hayatlarına da dokunuşlar yapıyordun. Böyle bir yazım tarzı izlemenin özel bir nedeni var mı? Yanlış anlama şikayetçi değilim bu sayede Mehmet’e aşık oldum zaten : )
Aslıhan Akagöz: Ben hiçbir hikayemde tek çiftle yetinen biri olmadım. Olmuyor yani yapamıyorum. Yazarken sıkılıyorum. Değişiklik isteyen bir ruh haline sahibim. Ama yine de Çirkin Güzel’de karakter sayısını biraz abarttığımı kabul etmek zorundayım. Birçok kişi fazla karakter okumayı sevmiyor.
Ayrıca şöyle de bir gerçek var. Ben Çirkin Güzel’i kitap olarak kurgulamadım. Sonunda kitap olma durumu ortaya çıkınca da, karakterlerimi elemeye kıyamadım :) Hem bu hikayeyi daha önce okumuş olanlar için de büyük hayal kırıklığı olacaktı. Sonuçta seven bu haliyle sevmişti.
İlle Kitap: Kitabın hakkında her yerde iyi şeyler okuyoruz, hiç kötü eleştiriler aldığında oldu mu? Şahsen ben hiç denk gelmedim de.
Aslıhan Akagöz: Yüzüme karşı öyle kötü eleştiriler almadım. Ama beğenmeyenler illa ki vardır. Sonuçta zevk meselesi ve eleştirilerin olması da gerekiyor bir yerde, çünkü ancak gelen eleştiriler sayesinde kendimizi geliştirmemiz mümkün. Ama eleştiriyi yaparken yıkıcı değil yapıcı olmak önemli. Ben eksiklerimin farkındayım. Şimdiki hedefim yeni kitaplarda hepsini tek tek gidermiş olmak...
Ben hiçbir zaman “Ben oldum” diyemem, bence bunu kimse dememeli. Diyen kişi ise hep olduğu yerde saymaya mahkumdur bana göre.
İlle Kitap: Sıradaki kitabının Çirkin Güzel’in ikinci kitabı olduğunu biliyoruz. Henüz kimse okumadı, bilmiyor neler var içerisinde. Taze taze gelecek kitap bize… Peki bu sabırsız okurların için kısa güzel bir alıntı verebilir misin? Tabi gidip şimdi Çağrı Melike ikilisinden birkaç satırlık alıntı verip de Mehmet’i unutma diyor sorumu tamamlıyorum : )
Aslıhan Akagöz: Sen söylemeseydin de ben seni Mehmet’ten mahrum bırakmayacaktım ki :)))
“Ben seni ne zaman kandırdım Sinem?’’ diye sorarken keyifle gülümsüyordu genç adam.
“Her an kandırıyorsun. Bak şu anda bile beni kandırma aracın olan o baştan çıkarıcı gülümsemen var yüzünde!’’
Yüzünü karısının yüzüne iyice yaklaştırarak dudaklarına bakarak konuştu. “Bu gülümseme sadece sana özel, biraz kıymet bilsen hiç fena olmazdı.’’
Genç kadın bir anda yutkunma ihtiyacı hissetti. Mehmet ne zaman bu kadar yakınında olsa düşünceleri yoldan sapıyordu. “Onu başka kadınlara hediye ettiğin an senin öldüğün andır zaten Mehmet,’’ dedi kuyruğu dik tutma çabasıyla.
***
Genç adamın kendisine uzattığı eline bakarken, Melike'nin şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu. Sonra aklına gelenler yüzünü bir kez daha güldürdü. Genç adamdan istediği gibi, Çağrı onunla ‘yeniden’ tanışıyordu.
Hiç tereddüt etmeden elini onun sıcak avucunun arasına bıraktı. “Ben de çok memnun oldum Çağrı Bey.’’
Melike’nin gülümsemesi Çağrı’nın içini ısıttı. Aslında o anda kendisini onu sımsıkı kucaklamamak için zor tutuyordu ama bunu şimdilik yapamazdı. Sonuçta birbirini tanımayan iki yabancı, tanıştıkları ilk günde sarmaş dolaş olmazlardı. Gerçekten bu mümkün değil miydi? Belki kuralları biraz yumuşatmaya çalışabilirdi. Bu nedenle kendini fazla tutamayarak, Melike’ye doğru bir adım attı. Kollarını ona dolayacağı sırada genç kadının kaşlarını çatarak, “Ne yaptığınızı sanıyorsunuz Çağrı Bey?’’ dediğini işitti. Ardından genç kadın kısık bir sesle, “Yeni tanıştığı birini kucaklamaz insan!’’diye azarladı sevdiğini.
Çağrı elinde olmadan kendini bu duruma gülerken buldu. Yavaşça ciddileşerek, “Affedersiniz Melike Hanım,’’ dedi.
(şu yukarıdaki Mehmet&Sinem çiftini sanırım okurken fazlasıyla kalp acısı çekeceğim ben :( ühüüü )
İlle Kitap: Son iki sorumdan birini daha sorayım hemen. Genelde bazı yazarlar okurlarına karşı çok seviyeliler. Onlarla iletişim halinde değiller ve burunları bir karış havada oluyorlar. Son zamanlarda çıkan yazarlarımız böyle değil bunu görüyoruz. Sende onlar gibisin. Sıcak, samimi, güler yüzlü… Okurlarınla bu kadar samimi, yakın olmayı nasıl açıklarsın? Ya da bu durumu ne borçlusun? Saçma bir şekilde sordum ama toparlayamadım bir türlü. Beni anladığını düşünüyorum :)
Aslıhan Akagöz: Ben seni anladım merak etme :)
Öncelikle ben hiçbir zaman insanlarla arama mesafe koymayı başarabilen biri olmadım. Bana bir adım gelene ben hep on adım gittim. Ayrıca 7-8 senedir ben okurlarımla zaten hep iç içeyim. Hikayelerimi okuyan kişilerle hep yakın bir iletişim içerisinde olduk. Şimdi kitabım çıktı diye kimseye tepeden bakamam ya da olmadığım biri gibi davranıp kasılıp duramam. Bu benim karakterime ters. İnsanları elimden geldiğince kırmamaya çalışan biriyim çünkü. Yani bu hem yapıyla hem de biraz öncesiyle alakalı bir durum diyebiliriz.
İlle Kitap: Son sorum. : ) bitti benden kurtuldun bir süreliğine. Bir yazar olarak, yeni yazar adaylarına, yeni yeni yazmaya başlayanlara ve acemi yazarlarımıza hitaben neler söylemek istersin? Onlara nasıl nasihat verip yol göstermek istersin?
Aslıhan Akagöz: Böyle iyiydik ama ya :))
Bence yazmayı gerçekten seviyorlarsa ne olursa olsun yazmaktan vazgeçmesinler. Ama aynı zamanda eleştirilere açık olup, kalemlerini gün geçtikçe daha çok geliştirmek için uğraşsınlar.
Ben mesela 7 yıldır yazmama rağmen daha yeni yeni yazdıklarımdan tatmin olmaya başladım. Gerçi fazla da olduğum söylenemez, çünkü hala gidilecek yolum ve yazılacak yeni hikayelerim var. Çünkü bence zamanla her şey yerine oturuyor. Yazılan her yeni hikayeyle, yazarın kalemi daha da güçleniyor. Bunu akıllarından çıkarmasınlar :)
Simge Nur Metin: Ben Çirkin Güzeli bir kitap olmadan önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Yaratıcılığın harika. Acaba kitabın konusu ve karakterlerini nasıl oluşturdun? Bir anda mı aklına geldi?
Aslıhan Akagöz: Öncelikle Simge Nur’a sorusu için çok teşekkür ederim.
Ben bu zamana kadar hikaye konusu bulmakta hiç zorluk çekmedim. Çirkin Güzel’de de öyle oldu. Bir akşam otururken konu aklıma geldi. Ve birden yazmaya başladım. Yazdıkça da kurgunun diğer detayları netleşti kafamda. Yani bir dakika içerisinde yepyeni bir fikir gelebiliyor aklıma.
Bu konuda beynim çok iyi çalışıyor, ah bir de ellerim de (ve perilerim) o kadar çalışkan olup hikaye üstüne hikaye yazabilseler :)
İlle Kitap: Sevgili Simge Nur'un sorusuna ek olarak bende sormak istiyorum: Neden kilolu bir bayan, çok fit yakışıklı bir erkek… Neredeyse bütün kitaplarda manken gibi bir kadın, yine onun yanına yakışan yakışıklı erkekler okumaya alıştık. Farklı, değişikti kurgun…
Aslıhan Akagöz:Sanırım kusursuz karakterler okumaktan ve yazmaktan sıkıldığım bir döneme denk geldi :) Aslında farklılık peşinde değilim ben. Zaten yazdığım çoğu konu bilindiktir. Ben sadece kendi anlatımımla farkımı ortaya koymaya çalışıyorum. Bir şekilde insanları eğlendirmek, yazdıklarımı onlara hissettirebilmek amacım. Bu konu tamamen ilham perilerimin suçu da diyebiliriz. Aklıma hep onlar sokuyorlar böyle detayları :)))
İlle Kitap: Yoğun bir tempon olduğunun farkındayım. İş güç bunun yanında wattpad’de devam eden hikayelerin… bütün bu temponun içinde bana zaman ayırdığın için teşekkür ederim. Dilerim daha nice kitabın kitaplıklarımızda yerini alır ve her şey gönlünce olur.
2. Kitabını da heyecanla bekliyorum :))
Aslıhan Akagöz: Asıl ben bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ederim. Soruları cevaplarken çok keyif aldım. İnşallah diyelim :) Aynı şekilde senin ve bu röportajı okuyan herkesin her şey gönlünce olsun.
Sevgili Aslıhan Akagöz'e çok teşekkür ederim. Eğer henüz Çirkin Güzel kitabını okumadıysanız tavsiyem kısa zamanda okumalısınız. :)
Çok sıcak samimi bir röportaj olmuş. İkinize de çok teşekkür ederim. Ben kitabını okumadım ikinci çıkmadan da okuyamayacagim (meraktan ölürüm yoksa). Aslıhan'ı kişisel olarak tanımıyorum ama seviyorum kitabının konusunu bilmeseydim bile pozitif enerjisinden alırdım, yani o kadar içten. Yolu ve Bahtı açık olsun.😊
YanıtlaSilTeşekkür ederim, çok sevimli bir röportaj olmuş bu. Okurken çok sevdim yazarı.:)
YanıtlaSilBen de çok teşekkür ederim :)
SilBu tatlı röportaj için tekrar teşekkür ederim, soruları cevaplarken çok keyif aldım :)
YanıtlaSil