29 Mart 2020 Pazar

0 Gamze Çelik - Ay Düğümü (Piramit #1)


~~~*~~~
"Buraya kadar geldiysen artık buraya aitsindir. Sakın unutma. Ölüm ile yolun sonu, yalnızca bir başlangıçtır ve Öteki Dünya'ya geçişinde en büyük yardımcındır."
~~~*~~~

Fantastik bir kitap yorumuyla karşınızdayım. Bu sefer yabancı değil aksine Türk yazar yine. Ben Türk yazarların oldukça güzel fantastik yazdıklarına inanıyorum. Okuduğum her yazar da bunu kanıtlar nitelikte kitaplar okuyorum her an. Bence sizler de denemeli, onlara şans vermelisiniz. 

Ay Düğümü çıktığından beri ilgimi çeken bir kitaptı. En başında Mısır, mitler, arkeolojik çalışmalar vs olması zaten radarıma takılma sebebi oldu çünkü bu detaylar benim en sevdiğim konulardır. Kitabın da bunları konu alıyor olması zaten okuma sebebimdi. Ama kitap beklediğimden çok çok daha iyi çıktı.
~~~*~~~
"Gücünü kullanmaya başla, koruyucu! Kutsal ateş seni bekliyor!"
~~~*~~~
Gamze Çelik, yayınlanan ilk kitabı olmasına rağmen kurgusunu çok profesyonelce almış kaleme. Havada kalan, yarım kalan, olmasa olurdu ya da burası böyle olması gerekirdi diyebileceğim hiçbir detay yoktu. Akıcıydı, merak uyandırıcıydı, sürükleyiciydi ve daha da önemlisi okumaya başlandığında kitabı elinizden bırakamıyordunuz. 

Kitabın kısaca konusuna değinmen gerekirse, bir arkeolog olan Ayliz, ekibiyle araştırmaya gittiği piramide gece araştırmak için girdiğinde bir şekilde ilerlediği koridorda bulmaması gereken bir koridorda bir odaya girer ve o oda hayatını değiştirdi. Oda bir şekilde başka bir dünyaya açıldı. Bilmediği, yabancı olduğu bir dünyaya. Mısır'ın başka bir yüzüne... Orada Kraliçe Neftis'in yönetiminde olan bir Mısır'ın dünyasında, büyücülerin, yöneticilerin, kara büyülerle uğraşan kişilerin arasında neye uğradığını şaşıran Ayliz'in en büyük şansı Aytun ile karşılaşması oldu. Aytun her ne kadar başta Ayliz'in düşmanları tarafından gönderildiğini düşünse de gerçekler ortaya çıkıp da Ayliz'in hikayesine inandığında onu kendi dünyasına göndermek için bir yol aramaya başlar. Ancak bu çok da olay değildir çünkü Ayliz'in asıl ait olduğu dünyaya gelmiştir. Ayliz ile ilgili gerçekler, bilinmeyenler ve sırlar yavaş yavaş ortaya çıkarken hayati tehlikesi de boyut değiştirir. Çünkü Ayliz'in sahip olduğu gerçek güç ve soyu Kraliçe Neftis ve yandaşları için büyük bir risk olmaktadır. Bütün bunların yanında da Ayliz ile Aytun arasında filizlenmeye başlayan aşk da oldukça büyük bir sınavdan geçmekte ve aşk için büyük fedakarlıklar yapmak zorunda kalacaklardır. 

Ayliz'in piramide girmesi, oradaki detaylar, dünyasının değişmesi ve sonrasında yaşananlar çok güzel kurgulanmıştı. Her şey olması gerektiği gibi ve çok profesyonel bir şekilde bağlanmıştı. 


~~~*~~~
"Oysa sen hiç bilmeyeceksin beni burada bırakıp giderken kalbimde ne tür zelzelelere neden olduğunu."
~~~*~~~


Ayliz'in bütün bu olaylar karşısındaki duruşu, tavırları ve kararları en hoşuma giden şeylerdi. Güçlü karakteri ve pes etmeyen tavırları bir kadın karakterde olmasını istediğim ve okumaktan memnun olacağım şeylerdi. 

Aytun ise... adamın en başından beri içinde bir cevher barındırdığını biliyordum ve bunun ortaya çıkmasını okumak muhteşemdi. Her şeyi bilen, kabullenen ve itiraf eden karakterini çok sevdim. Gücü, karakteri, muhteşemliği okunmaya değerdi. Sen ne mükemmel bir detaydın bu kitapta :D

Ian ise... bence o da büyük bir olay yaratacak kitabın sonunda içimden bir his öyle diyor. Bu kitapta onu çok iyi tanıdık ve karakterini sevdik, en azından ben sevdim. Kitabın sonundaki olaylardan sonra açıkçası ben Ian'ın ikinci kitapta çok büyük şeylere adım atacak gibi hissediyorum nedense. 

Simge ise... ben bu kızı kendime çok benzettim. :D her ben çok mükemmelim demesi benim iş arkadaşlarıma ego yaptığım zamanları anımsattı. Çok sevdim bu kızı... Ayliz hep Simge'ye kız kardeşim gibi oldun diyordu valla okurken ben de öyle hissettim :D kitabın en güzel detaylarından birisin sen ve bence Menes ile büyük mutluluk seni bekliyor kuzum karamsar olma ;) 


~~~*~~~
"Hayat, Matruşka bebeklerine benzer. İçi açıldıkça küçülür. En başta sana muazzam büyük gelen şey sona geldiğinde bir bakmışsın ki ufacık kalmış. Gün gelecek bu aklındakiler de aynen öyle olacak. O yüzden hep derim, düşün ama fikir yürütme çünkü gün gelecek yalnızca kafanda devleştirdiğinle ve boş zaman harcadığınla kalırsın. 
~~~*~~~


Kararkterleri bu kadar detaylı inceledikten sonra bari geneline de yorum yapayım :D Öncelikle Aytun'un Ayliz'in bilekliğine dair yorumları cidden beklenmedik bir şeydi. Okurken ben o kapıyı açmasıyla ilgili bir detaydır diye bekledim ama bambaşka bir şey çıktı. Ve bütün bu olay döngüsünde Murat'ın nasıl bir çıkarı var merak etmemek mümkün değil. Adamın büyücü olduğu bir gerçek ama amacı neydi, neden böyle bir şey yaptı merak ediyorum. Sanırım ikinci kitapta bu sorularım cevabını bulacak. 

Ayliz'in içindeki büyücü yeteneği, ensesindeki dövme, soyu hakkındaki gerçekler... her şey o kadar iyiydi ki bütün o olay döngüsünde olması gereken şey buydu dedirtti. Ian ile tanışmaları ve Ian'ın ona kapılması... okurken hep Aytun'a inat mı yapıyor acaba diye düşündüm hep ama öyle de olabilir bir aşk üçgeni olsun istemem çünkü Ian ile Aytun kuzenler sonuçta ama ikilinin arasını düzeltecek detaybda sanırım Ayliz'in olması gereken yere ulaşmasını sağlamaya çalışmaları olacak. 

Ruhlar Bölgesi, hastane, Ruhsuz Kemikler... bütün o detaylar muhteşemdi. Aytun'un mumyalama yapması, Neftis'in uyuması, yapılan kutlamalar, yaşanan hayatlar hepsi muhteşem kurgulanmıştı. Nigralar hakkındaki detaylar bile muhteşemdi. 

Bir de Tanrılar hakkındaki bilgiler mi demeliyim hikayeler mi demeliyim bilemiyorum ama o detaylar çok, çok güzeldi. 

Kitabın en nefes kesen yerlerinden biri de Sophia'nın yapıtğı, Yüce Rahip'in gerçekleri öğrendikten sonraki tavırları.. soluksuz okudum diyebilirim. 

Her kitapta olduğu gibi bunda da aşk olmazsa olmazdı zaten. İçimizdeki romantik severleri tatmin edecek kadar aşk vardı kitapta. Ayliz ve Aytun arasında... çok tatlılardı. Aytun'un bütün bu kaba, ters, güçlü tavırlarının yanında içindeki o aşık, sevecen ve sahiplenici erkeği okumak çok iyi geldi. Bütün bu olayların arasındaki en güzel şeydi Ayliz ile Aytun arasındaki aşk bence. Tek umut veren, umut vaadeden... 


~~~*~~~
"Sana oluru yok dedim, bana olur der gibi baktın. Seni evimden, benden uzaklaştırdım. İnat eder gibi başkasıyla yakınlaştın. Ben kabuslar içinde uyurken sen gülümseyerek, benim adımı söyleyerek tattın geceleri. Ben seni uyardım, cehennem ateşi, olamayız dedim ama sen dinlemedin. O halde ikimiz de senin yüzünden yanacağız!"
~~~*~~~

Kitabın sonu ise... keşke ikinci kitap çıkmış olsa da hemen okusaydık diyeceğimiz cinstendi. Çünkü Neftis'in uyanmasını engellediler ama Aytun'un hayatı Ruhsuz Kemikler yüzünden riske girdi, Ian'ın yardım çabaları nasıl sonlandı. Rahip gerçekten öldü mü? Nigralar ne yaptı? Sophia, Ayliz'in peşini bıraktı mı? Her şeyden önemlisi Aytun, Ayliz'i kendi dünyasına geri gönderirken aşkının yaşaması için yaptığı fedakarlığı sonucunda ne olacağı... 

Büyük meraklarla ikinci kitabı beklemeye başladım. Umarım çok beklemeden çıkar çünkü cidden çok sevdiğim kitapların devamını hemen okumayı isterim. 

Fantastik severlere bu kitabı tavsiye ederim. Eğer ki dünyalar arası geçişleri, mitleri, Mısır tarihine ilgi duyuyorsanız asla kaçırmayın derim. Her bir kelimesiyle sizi tatmin edecek bir kurgu. 

Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim, kitabın kapağı efsane olmuş. Bayılım. İç tasarımı da öyle... mükemmeldi tam da kurguya yakışan bir tasarım. 


Piramit Serisi 

~~~*~~~
"Bugüne kadar hayatımda sevgilim diyebileceğim hiçbir kadın olmadı."
Rahatlayarak nefesimi bıraktım ama hala ondan tarafa bakmaya cesaretm yoktu. "Ya bugün?"
Gülümsediğini görmesem de hissettim. "Bir ay önce hayatımın tam orta yerine düşen bir kız, o kararı gölgeledi."
~~~*~~~


Kitabın adı        : Ay Düğümü
Yazarı                : Gamze Çelik
Seri Sıralaması : Piramit #1
Yayınevi             : Ephesus Yayınları
Sayfa sayısı        : 512

Kitabın tanıtım yazısı: 

Mısır’ın kızgın kumlarının içine gömülen karanlık bir sır…

Ra’nın gözünün arkasında asırlardır ulaşılamayan bir gerçek…

Hiyerogliflerin anlatmaya çalıştığı bir hikâye…

Ve mucizevi bir aşk.

Arkeolog olan Ayliz Kılıç, en büyük hayalini gerçekleştirmek üzere Mısır’da gizlice bir piramide girdiğinde karşılaşacağı esrarengiz olaylardan bihaberdi. Asırlardır kimsenin ayak basmadığı bir hazine odasında rastladığı Ra’nın gözü onu kendi dünyasından bambaşka bir dünyaya sürüklediğinde bunun, çözmeye çalıştığı gizemlerin en büyüğü olduğunu öğrenecekti. Yaşayacağını hayal bile edemediği şeyler başına geldiğindeyse asıl kimliğini keşfedecekti.
Evine dönüş yolunu aradığı sırada karşısına çıkan Aytun Karavera, onunla beraber olayları çözmek isterken bilmeden kalbinin buzlarını da birer birer eritmişti. Peki, ne yapacaktı Aytun? Kraliçe’nin kurallarına karşı gelmek pahasına Ayliz’i gizleyecek miydi yoksa dünyasına izinsiz gelen kızı cezalandıracak mıydı?


Binlerce yıl öncesindeki bir lanet, geçmişten gelen Mısır tanrılarının kavgası ve içindeki nefreti dindiremeyen Mısır’ın acımasız Kraliçesi Neftis… Her şey bu kadar karışıkken Ayliz evine dönebilecek miydi?




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın