31 Mart 2020 Salı

0 Gamze Çelik ile İlle Kitap Röportajı



Selam millet, yine ben müthiş bir röportaj ile karşınızdayım. Üstelik kitabını yeni okuduğum ve kalemine bayıldığım bir yazarın röportajı ile... Gamze Çelik. 

Ay Düğümü kitabının yazarı olan Gamze Hanım'ı daha yakından tanımak ve kitabına dair ufak tüyolar almak için yaptığımız röportajımız yayında. Umarım okumaktan keyif alırsınız :) Şahsen ben yepyeni ve pırıl pırıl bir yazar tanıdım, başarılarının devamını diliyorum :)


İlleKitapBlogu:  Bu soru bizim artık röportaj başlama sorumuz oldu. Bize kendinizden bahseder misiniz? Gamze Çelik kimdir, nasıl biridir? Ne yer ne içer? Ne yapmaktan hoşlanır? Neler okur, fantastik yazmayı sevdiği kadar okumayı da sever mi? Gezmeyi mi yazmayı mı yoksa okumayı mı daha çok sever? 



21 yaşındayım. Akdeniz Üniversitesi’nde Çevre Mühendisliği bölümünü okuyorum. Bursa’da doğup büyüdüm ve ailem de hâlâ orada yaşıyor fakat ben eğitim için Antalya’ya yerleştim. Et yemediğim için yemek konusunda biraz seçiciyimdir. Her kitabı okurum desem yalan söylemiş olurum. Ne yazık ki yemek konusundaki seçiciliğim kendini kitaplarda da gösteriyor. İçinde aşk olmayan bir kitabı okumam. Daha doğrusu okuyamam, çabuk sıkılırım. Ancak favori türüm elbetteki fantastik kategorisi. Gezmek, yazmak ve okumak arasında herhangi bir seçim yapamam çünkü hepsini ayrı ayrı olarak çok seviyorum fakat son birkaç yıldır gezmek diğer iki eylemden daha çok vaktimi alıyor.


İlleKitapBlogu: Yanılmıyorsam kitaplarınızda kendi adınızı kullandınız, çoğu yazar nick kullanıyor ve yeni yeni yazarlar kendi isimleriyle kitaplarını çıkarmaya başlıyor. Siz neden nick kullanmadınız da kendi adınızı kullandınız? Hiç nick kullanmayı düşündünüz mü?

Aslında Wattpad ortamında kullandığım bir nick vardı fakat basılı bir kitabın üzerinde kendi adımı soyadımı görmek beni daha mutlu ederdi. Bu yüzden nick kullanmadım. 

İlleKitapBlogu:  Yazmaya nasıl başladınız? Birden ilham geldi bunu kaleme mi aldınız yoksa birileri mi teşvik etti? 

Sevdiğim bir dizinin fan hikayesini yazarak başladım. Sevdiğim çiftleri bir türlü birleştirmeyen senariste tepki olarak yazmıştım :D

İlleKitapBlogu:  Hayalinizde bir yazar olmak var mıydı? Yoksa sonradan gelişen bir olay mıydı?

Kitaplarla içli dışlı olmayı çok seviyordum ama bu sevgimin part time bir işle sınırlı kalacağını düşünürdüm hep. Yazarlık aklımın ucundan dahi geçmezdi. 

İlleKitapBlogu:  Wattpad’de de yazıyormuşsunuz, hikayenizin kitap olmasına nasıl karar verdiniz? 

Ay Düğümü Wattpadde ilk bölümünü paylaştığımdan beri kitap olmasını istediğim bir kurguydu. Mısır Mitolojisini kurgusal olarak ele alan bir Türk yazar yoktu ve bu konuda ilk olmak istiyordum. Bu yüzden en başından isteğim kitap olması yönündeydi. 

İlleKitapBlogu:   Fantastik yazan çoğu yazarların aksine Türk isimler kullanmışsınız. Neden? Herkese neden yabancı isim kullanıyorsunuz derim ama size tam tersini soruyorum. Ayrıca belirtmem gerek ki Türkçe isimler olması çok hoşuma gitti.  

Çoğu zaman yazarlar yabancı isim kullanıyor. Aslında bir noktada onlara da hak veriyorum çünkü Türkçe klasik isimler kullandığı zaman kurguda çok fazla sırıtabiliyor. Ben doğru isim tercihiyle bu olayın bizler için avantaj olabileceğini göstermek istedim.

İlleKitapBlogu:   Ayliz ismi özellikle çok hoşuma gitti. Nereden aklınıza geldi? Bir de Aytun ismi? İsimlerin birbiriyle bu kadar bütün, iç içe ve kurguya tam oturması planlı mıydı yoksa birden gelişen bir durum muydu?

Her kurguma isim bakarken Google üzerinden isim araştırırım. Ayliz ismini de o şekilde buldum. Anlamı çok hoşuma gitmişti ve kurguda göze batmayacağını düşündüm. Aytun ismi de aynı şekilde. Hatta ikisi alt altaydı ve ilk gördüğüm anda beni direkt çekmişlerdi. Birbiriyle bağlantısı olmasını istemiştim başrollerin isminin ve şansıma güzel denk geldi. 

İlleKitapBlogu:  Kitabınızda yer alan Tanrılar’ın hikayeleri, Nigralar vs gerçekte bulunan mitlerden kaynaklı bilgiler mi yoksa kurguya bütünlük olsun diye sizin yazdığınız detaylar mıydı? Özellikle Nigra, Ruhsuz Kemikler falan müthiş detaylardı ve bunların bir tarihçesi var mı kurgu mu merak ettim? 

Kitapta yer alan her tür benim kendi oluşturmamdı. Mitlerle bir ilgisi yoktu. Zaten Mısır bu konuda diğer mitolojilere göre daha geride kalmış. Tanrıların hikayesi de bir noktaya kadar mitlere dayanıyor ancak kurgusal anlamda büyük değişiklikler yaparak bunu size sundum. Ruhsuz kemikler de aynı şekilde kurguya dahil olsa güzel olur diye düşünerek eklediğim detaylardan biri.

İlleKitapBlogu:  Benim Mitlere ve Mısır’a özel bir ilgim vardır benim ki kitabınızın bu kadar radarıma takılmasının en büyük sebebi de budur. İtiraf ediyorum :) Sizin de öyle bir ilginiz var mı?  

Genel anlamda mitlere ya da mitolojiye ilgim yoktur açıkçası. Hatta Yunan mitolojisinden çok hoşlandığımı da söyleyemem. Benim ilgimi çeken şey tamamen Mısır olmasıydı. Mısır’a duyduğum hayranlık sonucunda ilgim oluştu.

İlleKitapBlogu:  Seri toplamda kaç kitap olacak? Kitap çok fena bitti ve devamı ne zaman gelir meraklardayız. Biraz bilgi verir misiniz bu konuda? 

Seri 3 kitaptan oluşacak. Şu an 2. Kitabın düzenlemesini yapıyorum ancak henüz çıkışı için net bir tarih yok. Kitabın büyük bir kısmını yazdım ancak geriye dönüp düzenlemem gereken bazı olaylar var. 

İlleKitapBlogu:   Belki biraz spoiler içerikli bir soru olacak ama Menes ve Simge’nin arası düzelecek mi? Nedense Simge’yi mutsuz görmek pek hoşlandığım bir durum olmadı :) 

Bence bu 2. Kitaba özel kalsın ve okuyucular okuyarak görsünler. Ancak Simge’yi azıcık da olsun tanıyanlar neler olacağını az çok kestirir diye düşünüyorum :D

İlleKitapBlogu:   Kitabın içeriğine dair çok soru sordum şimdi  ortamı azıcık değiştirerek başka konulara geçelim. :) Kitabınızı ilk kez elinize aldığınızda neler hissettiniz? Ailenizde, yakın çevrenizde okuyanların tepkileri nasıldı? 

Kitabı ilk elime aldığımda aslında şaşırmaya vaktim olmamıştı. Hatta doğru düzgün inceleyemedim bile. Çünkü o gün İstanbul CNR imzam vardı ve kitap ben imzaya gelmeden 10 dakika önce gelmişti ve biraz geç kalmıştım bende. İmza için bekleyenler vardı bu yüzden kitapla bir duygu yaşayamadan doğruca ilk imzamı vermiştim. Ailem benden daha çok heyecanlanmıştı kesinlikle. Her biri kendi hesaplarında paylaşım yapmış, hatta imza dönüşü kitabı kutlamak için pasta kesmişlerdi. Şu ana kadar çevremden okuyan çok oldu ve gerçekten hepsi de gayet beğendiğini söyledi. 

İlleKitapBlogu:   İlk imzanız nasıldı? Eminim çok özeldir ama neler hissettiniz? İlk imzanızı kime verdiğinizi hatırlıyor musunuz?

Öncelikle ilk imzamı Mehtap Fırat’a verdim. Tabii ki en yakın arkadaşım olarak bu ilki kaçırmadı.  
Çok güzeldi bana kalırsa. Çünkü senelerdir yazdığım kitap artık başka kişilerin elindeydi ve birkaç saat sonra raflarındaki yerini alacaktı. Bir şekilde onların evinde kendime ufak bir yer edinmiştim. İlk gelen okuruma sarılırken gerçekten bir an ağlayacağımı düşünmüştüm. O kadar duygulanmıştım…

İlleKitapBlogu:   Kitabınız basıldıktan sonra keşke burayı o şekilde yazmasaydım dediğiniz yerler oldu mu? Varsa örnek verebilir misiniz? Ben okurken her şey fazlasıyla mükemmeldi açıkçası.

Kitabı o kadar çok düzenledim, o kadar gözden geçirdim ki şu ana dek hiç keşke dediğim bir kısım olmadı. Ama tabii seneler sonra da aynı şeyi düşünür müyüm bilmiyorum. 

İlleKitapBlogu:   Ben Türk yazarlarda, aslında birkaç yabancı yazarlarda da bunu hissettim, yazdıkça ya da kitapları çıktıkça kalemler çok daha iyi olmaya başlıyor. Ama kitabınızı okuduğumda ilk kitabınız olduğunu değil de yıllarını bu işe vermiş bir yazar profesyonelliğinde bir kitap okuduğumu hissettim. 

Acemiliğimi kamufle etmeyi güzel başarmışım o halde. Çünkü bu yorumu çok fazla alıyorum. İlk basılı kitabın olmasına rağmen profesyonelce yazılmış diyenler mevcut. Belki de Wattpad üzerinde acemiliğimi attığım için böyledir. 

İlleKitapBlogu:  Kapak tasarımlarında siz de olaya dahil oluyor musunuz yoksa tamamen yayınevinin ekibine mi bırakıyorsunuz durumu? Kapak tasarımı muhteşem ama daha da muhteşemi iç tasarımıydı. Bu kitaba daha başka nasıl bir tasarım giderdi bilmiyorum ama daha mükemmeli olamazdı bence. Sizi tatmin etti mi tasarım? 

Kapak olaylarının doğruca merkezine oturdum aslında. Ben yayınevinin o zamanlarki yoğunluğundan dolayı kendi seçtiğim grafiker ile çalıştım ve bu nedenle grafiker ve yayınevi arasındaki köprüyü ben kurdum. En başından beri istediğim tarz bu kapaktı zaten. Ay Düğümü dendiğinde başka bir tarz aklıma gelmiyordu ve grafiker de aklımdakini gayet güzel yansıttı bana kalırsa. Her detayda onunla birebir görüşme şansım oldu. Bu nedenle biraz şanslıydım. 

İlleKitapBlogu: Seriye devam mı edip ikinci kitabı mı çıkaracaksınız yoksa araya başka bir kitap sokmayı planlıyor musunuz?  

Hayır, devam edeceğim. 1 ve 2 arasına başka bir kitap girmeyecek. 

İlleKitapBlogu: Kitaplardan çok konuştuğumu düşündüm şu anda ve başka konulara geçmek adına geliyor bu seferki sorum :) Ne tür ortamlarda yazmaktan hoşlanıyorsunuz? Sessiz ve sakin mi yoksa hafif müzikli arka planda seslerin olduğu bir ortam mı? 

Ben müziksiz yazamam. Türünün ne olduğu önemli değil. Sadece arkada düzenli bir ritme ihtiyaç duyuyorum. Genel olarak senelerdir yazdığım ortam bellidir. Yatağımın üzerinde-kesinlikle rahat bir yer olmalı- laptopumu kucağıma alırım ve yanımda da kurgu notlarımın olduğu defterim olur.

İlleKitapBlogu: Kitabınızı yazarken bir anda tıkanıp kaldınız mı, ki genelde böyle durumlar oluyormuş, öyle bir durumda ne yapıyorsunuz?  

Tabii ki tıkandığım yerler oluyor. Hatta bunun en büyük örneği ikinci kitaptır fakat bir süre, yani birkaç gün yazmaya ara verip başka şeylerle meşgul olarak toparlayabiliyorum.

İlleKitapBlogu:  Yazar olarak, severek takip ettiğiniz ve okumaktan keyif aldığınız yerli – yabancı yazarlar kimler? Her okurun gözü kapalı kitabını alacak kadar kalemine güvendiği yazarlar olduğunu düşünüyorum. Sizin de öyle yazarlarınız var mı?

Tek bir isim vereceğim. Okurken en çok keyif aldığım yazar o. Dan Brown. 

İlleKitapBlogu:  Bu kadar soru yanıtladıktan sonra azıcık sıkıcı konulardan uzaklaşıp eğlenceli sorulara geçelim :) Dilerim cevaplarken sıkılmazsınız.  İşte sorularımız :)

# Çay mı kahve mi? 
Kahve 

# En sevdiğiniz karakteriniz? 
Simge Karavera 

# Hiç sevmediğiniz karakteriniz? 
Kraliçe Neftis 

# En sevdiğiniz mitolojik kararkter? 
Tanrı Ra 

# En sevdiğiniz mevsim? 
İlkbahar 

# İlk hayran olduğunuz kitap? 
Da vinci şifresi 

# İlk okuduğunuz seri? 
İpek Ongun bir genç kızın gizli defteri 

# Ciltli kitap mı karton kapaklı kitap mı? 
Ciltli 

# Dizi izlemek mi film izlemek mi? 
Film izlemek 

# Tiyatro mu sinema mı? 
Sinema 

# Kitap arasına ayraç mı yoksa rastgele bir kâğıt parçası mı kullanırsınız? 
Ayraç 

# Şu anda okuduğunuz kitap? 
Kelebek 

# En son okuduğunuz kitap? 
En son kendi kitabımı okudum :) 

# En sevdiğiniz çizgi film? 
Telatabies

# En sevdiğiniz film? 
Harry Potter serisi

# En sevdiğiniz dizi? 
Vampir Günlükleri 

#En çok sevdiğiniz masal? 
Pamuk prenses 

# Gitmeyi en çok istediğiniz 3 yer? 
İtalya, Mısır ve İngiltere 

# Okumaktan hoşlandığınız türler? 
Fantastik 

# Asla okumam dediğiniz tür? 
Psikoloji. Okumam değil de okuyamıyorum. Sıkılıyorum 

# Kendi karakterlerinizden en çok hangisini kendinize yakın hissediyorsunuz? 
Simge Karavera 

# Ne tür müzik dinlemekten hoşlanırsınız?  
Slow genel olarak 

#Ne tür film izlemekten hoşlanırsınız? 
Bilim kurgu 

#En sevdiğiniz hayvan? 
Kedi 

#En son izlediğiniz film? 
Fallen 

#Takipçilerinize, okurlarınıza söylemek istediğiniz bir cümle? 
Hepinizi çok seviyorum ve bir gün tanışıp sarılacağımız günü iple çekiyorum.


İlleKitapBlogu:  Son sorum. : ) Bir yazar olarak, yeni yazar adaylarına, yeni yeni yazmaya başlayanlara ve acemi yazarlarımıza hitaben neler söylemek istersiniz? Onlara nasıl nasihat verip yol göstermek istersiniz?

Ne olursa olsun pes etmeyin, yazmaktan vazgeçmeyin. Hayallerinizin peşinden gidin, isteklerinizi gerçekleştirmek için önünüze çıkan tüm engelleri aşın. Çünkü siz istediğiniz kadar güçlüsünüz ve hayal ettiğiniz kadar varsınız.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın