~~~*~~~
"Eğer bu adam senin sahip olduğun kalbi göremiyorsa bu onun suçu, senin değil."
~~~*~~~
İlgimi çeken bir konusu olmasının yanında çevirmeninden de tavsiye edildiğinde okumam gerekiyor dedim. Özellikle Gökçe'nin çevirilerini seviyorum, kadın güzel yapıyor işini. Bir de tavsiye ettiği bir kitap olduğu için de okumalıyım dedim. Bu yüzden de okuma planım çok doluyken araya soktum iyi ki de okudum.
Tek kitaptı, seri değildi. Bu yüzden de rahatlıkla okuyabilirsiniz ama keşke seri de olsaydı ya kardeşlerini ya da iş arkadaşların okumayı isterdim.
Romantik bir kitap olmasının yanında smut içerikler ve konuşmalar yüzünden de yetişkin içeriğe sahip bu yüzden de bunu bilerek okuyun derim. Sonra kitabı gereksiz yere gömmeyin.
~~~*~~~
Hiçbir ortak yönümüz olmamasına rağmen onu kendi dünyamda hayal etmekten kendimi alamıyordum.
~~~*~~~
Kitabın kısaca konusundan bahsetmek gerekirse; CeCe, kendi butiği olan, modayı seven ve onunla iç içe yaşayan zengin bir kadındır. Yaşadığı apartmanda yangın çıkması sonucunda babasından kendisine verilen son hediyeyi geride bırakmamak için onu almadan dışarı çıkmayı kabul etmemesi sonucunda onu kurtarmak için gelen itfaiyeci Gabe ile tanışır. Her ne kadar tanışmaları biraz anormal ve aksiyonlu olsa da birbirlerinden oldukça etkilenirler. Gabe için de kurtarmaya gittiği genç kadının tavırları onu sinirlense de dik başlılığı, hazır cevaplılığı oldukça eğlendirmiş ve ilgisini çekmiştir. Daha sonra CeCe'nin butiğinde part-time çalışan kızlardan birinin doğum gününe davet edilip de oraya gittğinde Gabe ile yeniden karşılaşırlar. Aralarındaki tartışmalar ve atışmalar sonucunda ikili arasındaki cinsel çekim iyice gerildiğinde geçirdikleri geçe ikisi içinde dönüm noktası olur. Her ikisi de birbirinden uzak duramayıp birbirlerini istediklerinde aralarındaki ilişkiyi daha da ilerletirler. Her ne kadar isim konulmadan bir süre devam etseler de her ikisi de aslında birbirlerinin hayatlarına dahil olurlar. Ama bazı geçmiş problemleri vardır. Özellikle de Gabe için... çünkü Gabe, annesi ve kardeşleri babaları tarafından terk edilmişlerdir. Hem de zengin bir kadın için... CeCe ise Gabe'in istemediği her şeyi temsil etmektedir. Ama CeCe'nin tavırları ise Gabe'in hayatına ayak uydurur nitelikte olması da genç adamın aklını karıştırmakta ve kalbini daha fazla çalmaktadır. Durum bu olunca Gabe'in genç kadını hayatında isteyip istemediğine karar vermesi gerekirken CeCe ise bütün bu olanları önemsemeden genç adama olan aşkını yaşamayı hayal etmektedir. Günün sonunda ise onlar mutlu bir son bekleyip beklemediğini okuyoruz...
Ancak aşk romanı... tabi ki mutlu son bekleyecek onları ama değil mi 😍
Öncelikle kitabın başlama şeklini sevdim. Direk olaya girerek başlaması ve daha da önemlisi aksiyonu bol bir şekilde başlaması çok güzeldi.
~~~*~~~
Kendini beğenmiş dış görünüşünün altında gerçekten iyi bir adam yatıyordu. Sırılsıklam aşık olmaya başladığım bir adam... Bu hem heyecan vericiydi hem de korkutucuydu.
~~~*~~~
CeCe'nin yangın zamanı yaptıkları, babasından kendisine kalan son hediyeyi kurtarma çabası ve onun yanında küçük köpeğini de kurtarma çabası çok tatlıydı tabi bunu bir de Gabe'den duymak lazım ama genç adamın da maruz kaldığı manzaradan şikayetçi olduğunu hiç sanmıyorum. 😉
CeCe'nin geçmişi, yaşadıkları, başardıkları ve dik duruşu, güçlü oluşu çok güzeldi. Kendini motive etme şekli, kendine düşme izni vermemesi ve daha da önemlisi olaylarla baş etmesi çok tatlıydı.
Gabe'in eski sevgilisine karşı duruşu, kardeşlerinin yaptıklarına karşı intikamı, annesiyle iletişimi de çok güzeldi. Okurken sırıttım ve çoğu zaman işte benim kızım modundaydım. Her ne kadar sarışın, moda tutkunu zengin şımarık kız imajı olsa da altında güçlü ve zeki bir kadın olması CeCe'yi sevdirdi zaten kabul edelim Gabe'de görünenden etkilense de altındaki kadına da aşık oldu.
Hatta Gabe ile aralarında olan son olayda 5 gün acı çektikten sonra kalkıp yoluna devam etme modu... Yürü be kızım dedirtti. Sevdim seni CeCe...
Gabe ise... babasıyla yaşadıklarına rağmen annesine ve kardeşlerine karşı sahiplenici, sorumluluk sahibi duruşu takdir ettirdi. Resmen hepsinin sırtını yaslayacağı ağacı olmuş. Hem de çok küçük yaştan beri. Takdir edilecek bir şey ve onunda sonunda CeCe ile yakaladığı mutluluğu görmek çok güzeldi.
Gabe'in açık sözlülüğü, CeCe'ye attığı laflar, konuşmaları çok güzeldi. Eğlenceli, tutkulu ve romantikti de... aralarda İspanyolca söylediği şeyler ise... çok tatlıydı.
Gabe'in CeCe'yi taciz edelere karşı aldığı tavır, ona bakanlara karşı söylediği sözler ve sahiplenici hali ise... resmen sevdiğini paylaşamayan erkek moydu.
CeCe'nin de samimi, sevimli, bazen çocuksu bazen de kadınlığı kullanan halleri ama hepsinin yanında da duygularını olduğu gibi gösteren tavırları çok tatlıydı. Çok sevdim o hallerini.
~~~*~~~
Sevdiğim tek kadının gecenin içinde kaybolmasını, arkamda bıraktığım kalbimin beni asla kaçamayacağım karanlık bir yere sürüklemesini izledim.
~~~*~~~
Kitabı her ne kadar sevmiş olsam da eksikleri yok değil miydi, bence vardı. Kısa olmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum eksikliklerin... çünkü Gabe'in babasının geri geldiğindeki olaylar azıcık daha detaylandırılabilirdi, İkilinin iletişimini, birbirlerine kapılmalarını bir tık daha yavaş ve diyaloglarını daha fazla okumayı isterdim. Kesinlikle bir 100 sayfa daha hakkıydı bu kitabın.
Kitaptan çok bahsedemiyorum çünkü zaten çok ince... çerez gibi okundu ve bitti. Daha da anlatırsam geriye okunacak bir şey kalmayacak.
Kitabı çok sevdim. Okumaktan da çok keyif aldım. Keşke azıcık daha uzun olsaydı dedim aynı zamanda. Sıkılmazdınız da...
Kendimi romantik komedi filmi izliyor gibi hissettim öyle de okudum aslında. Bu tür filmleri seviyorsanız zaten mutlaka okuyun bu kitabı.
Umarım Pukka Yayınları bu yazarı bırakmaz ve başka kitaplarını da çıkarır ve Gökçe'de onları çevirir. 💜
Kitaba dair puanım 5 üzerinden 4 veriyorum. 🌟🌟🌟🌟
~~~*~~~
"Her zaman babanın prensesi olacağını biliyorum ama senden benim kraliçem olmanı istiyorum."
~~~*~~~
Kitabın adı : Aşkın İlk Kıvılcımı
Orijinal adı : Cockloft
Yazarı : K. C. Lynn
Çevirmen : Gökçe Üstündağ
Yayınevi : Pukka Yayınları
Sayfa sayısı : 256
Kitabın tanıtım yazısı:
Gabriel Martinez tanıdığım en ukala ve sinir bozucu adamdı. Dizleri titreten bir gülüşü vardı. Bunu, onun o kaba ve seksi suratından öperek -ah hayır- bir tokat atarak silmek istememe neden oluyordu. Kendini beğenmişliğine bakacak olursanız gösterecek çok şeyi olduğunu düşünürdünüz. Yani görmek istediğimden değil tabii. Hayır, hiç istemiyordum. Geçen sezondan kalma Michael Kors marka bir çanta gibi unuttum gitti bile.
CeCe Kensington olabildiğine gösteriş meraklısı ve şımarık biriydi. Omzuna attığı o saçma sapan çantalar da hayata karşı olan tavrı kadar kocamandı. O upuzun bacakları ya da dolgun parlak dudaklarının dolanması gereken yer bir erkeğin… Neyse buna şimdi başlamasam daha iyi olurdu. O seksi dudaklarına yapmak istediğim tüm o edepsiz şeyleri bilseydi, şehrin gösterişli kısmına doğru arkasına bakmadan kaçar giderdi.
Butik sahibi güzel bir kadın ve seksi bir itfaiyeci, kendilerini en olmayacak bir durumun içinde bulduklarında dünyaları çarpışacaktır. Yanlış anlaşılmalarla dolu patlamalar ve etrafını saran alevler meydana geldiğinde ise onları asla öngöremeyecekleri o yangının içine hapsedecektir.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın