28 Aralık 2024 Cumartesi

0 ALINTILAR // Neva Altaj - Sessiz Yalanlar (Perfectly Imperfect #8)


 

Kitabın yorumu için tıklayınız!







Telefona doğru bakıp bir selfie çekti. 

"Ne yapıyorsun?" diye sordum. Parmakları klavyenin üzerinde gezinirken sarı boyalı tırnaklarına gözlerimi diktim. 

"Fotoğrafı kız kardeşime gönderiyorum. Neden bir yabancıyla görücü usulü evlenmeyi kabul ettiğimi sordu."

Uzanıp çenesini parmaklarımın arasına aldım ve başını yukarı kaldırdım. "Peki neden kabul ettin, Sienna?"

Bana gözlerini kırpıştırdı ve kısa bir an için yüzünde panik ifadesi belirdi ama bir saniye sonra o ifade kaybolup yerini bir sırıtışa bıraktı. "Çünkü seksi ve zenginsin."


*****

"Sienna bu sabah kahvaltıya oldukça neşeli geldi," dedi Keva, dudaklarında küçük bir gülümseme belirdi. "Neşesinin nedenini sorduğumda ona bir hediye bıraktığını söyledi. Renkli cam kristallerden oluşan bir vazo, görünüşe göre çok sevimli parlıyormuş."

"Yani beğendi mi?"

"O kadar beğendi ki, onu bu kadar heyecanlandıran şu 'camı' görmek için odanıza uğradım." Gözlüğünü çıkarıp sırıttı. "Karının yarım milyon dolarlık taşları kalemlik olarak kullandığını biliyor musun?"

"Onları sevmiş. Bence istediği gibi kullanabilir," dedim. "Bugün bana hiç fotoğraf göndermedin."

"Göndermedim mi?" diye şaşırmış gibi rol yaptı. "Muhtemelen unutmuşumdur. Ama bu sabah Jovan onu alışveriş merkezine götürürken görmeliydin. Neon yeşili bir kot pantolon ve fırfırlı, sarı bir bluz giymişti."

"Onları civciv ceketiyle mi giydi?"

"Ne sandın. Bir de sarı topuklu ayakkabıyla."

Kaşlarımı çattım. "Bana fotoğraf göndermeliydin."

"Ya da buraya gelip kendin görebilirdin." Gözlükleriyle beni gösterdi. "Onu evin içinde takip etmeyi bırakmalısın, Drago."

"O benim karım. Onu istediğim kadar takip edebilirim."


*****

Kocama bakıp dudağımı ısırdım. "Ben de deneyebilir miyim?"

"Neyi deneyebilir misin?" Tek kaşını kaldırdı.

"Masa olayını."

"Belime doladığı kolu sıkılaştı. "Hayır."

"Ne? Neden?"

Drago öne doğru eğildi. "Karımın bir masanın üzerine çıkıp dört yüz kişi izlerken kalçalarını sallamasına izin vermeyeceğim."

Gözlerimi ona diktim. "Peki ya sadece senin için dans etsem? Lütfen?"

Boğazından alçak bir hırıltı sesi geldi. "Pekala ama gözlerimi senden ayırmayacağımdan emin ol. Çünkü eğer bakışlarım ortalıkta dolaşırsa ve başka erkeklerin sana baktığını fark edersem, çalan bir sonraki şarkı cenaze marşı olur, milo maya."



*****

"Hey, Filip." Çenemi elime dayayıp gülümsedim. "Senden bir iyilik isteyebilir miyim?"

Hem Drago hem de sağ kolu bana baktı.

"Şey, elbette," dedi Filip, gözleri dudaklarıma yapışmış olan Drago'ya hızlı bir bakış fırlattı. "Neye ihtiyacın var?"

"Yarın boş vaktin var mı?" diye cıvıldadım.

"Yok," diye tersledi Drago.

Yüzümdeki gülümsemeyi koruyarak ona baktım. "Filip'e soruyordum."

"Ve ben de cevap verdim. Ona ne için ihtiyacın var?"

"Filip'ten bana araba kullanmayı öğretmesini isteyecektim ama meşgulse başka birine sorarım." Omuz silktim. "Adam müsait mi?"

"Hayır."

"Ya. Peki ya-"

"O da müsait değil."

Tak kaşımı kaldırdım. "Kim olduğunu söylemedim."

"Fark etmez. Adamlarımın hiçbiri boşta değil. Neşeli tavırlarını dizginle, burada bir faydası olmaz." Drago'nun çenesi gergin bir çizgiye dönüştü ve burun delikleri genişledi.

"Neden?"

Sandalyemin arkasını kavradı ve yanağı yanağıma değene kadar öne eğildi. "Çünkü senin güneş ışığında yıkanacak tek erkek benim Sienna," dedi kulağıma." Başka kimse değil."

 


*****

"Artık benden saklanmak yok," dedim geri çekilirken ve sonra hemen geri içine daldım. "Anlaştık mı?"

Bir an için Sienna'nın yüzünü tam bir panik kapladı. Parmaklarımı saçlarına götürüp bakışlarımı ona diktim. "Senin her yönünü seviyorum, mila moya. Güldüğünde seni seviyorum ama üzgün olduğunda da seni seviyorum. Öfkeli, kızgın ve kararlı halini seviyorum." Başımı daha da aşağı eğerek hırladım. "Beni vurmakla tehdit etmene bile bayılıyorum."

"Sen delisin." Tek bir damla gözyaşı yanağıdnan aşağı süzülürken güldü.

"İnan bana, karımın altın rengi tütü ve kür terlikler giyerken bana silah doğrultmasından daha seksi bir görüntü olamaz."



*****

Yeni cam çakıl taşlarımın bulunduğu kesenin ipini çözdüm ve bir avuç taş aldım. Elimi suyun üzerinde tutarak kristallerin düşmesine izin verdim. Ben onların tankın dibine batışını izlerken Tara yanımda çığlık attı. 

"Sienna! Çıldırdın mı sen?"

Kafam karışmış bir halde ona baktım. "Ne?"

"Onları nereden buldun?"

"Taşları mı? Drago'nun benim için aldığı renkli camlar. Güzel değiller mi?"

Tara ağzını açtı, sonra kapattı, ancak sözcükleri oluşturamıyormuş gibi tekrar açtı.

"Onların... Akvaryumda kullanılacağını biliyor muydu?" Sesi biraz gergin geliyordu.

"Evet. Hatta ne renk istediğimi bile sordu. Neden?"

"Şey... Çünkü o cam değil." Kristallerden birini avucumdan aldı ve inceledi. "Bu, canım, on karatlık bir zümrüt, en az on beş bin dolar değerinde."

Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım ve en az yirmi benzer taşın kumlu derinlikleri süslediği akvaryuma gözlerimi çevirdim. 

"Ama, bana dedi ki... Bana sadece cam olduğunu söyledi. Bunu neden yapsın ki?" Görünen 'dekorasyonlarıma' bakakaldım.

"Evet, bende nedenini merak ediyorum."



*****

"Bir şey söyle, Sienna." Drago'nun gözleri dudaklarıma yapışmış vaziyetteydi, tepkimi bekliyordu. Dişleri sıkıca kenetlenmişti, dudaklarını sımsıkı bastırıp ince bir çizgi haline getirmişti. 

"Neden haç?" diye sorarken, sesim zar zor duyuluyordu.

"Bu bir imza. Eski lakabımla oynadığım bir şey. Bana ya da benim olana saldırmayı düşünebilecek olanlara mesaj göndermenin bir yolu."

"Peki mesaj ne?"

"Onların günahlarından azat edeceğim. Şahsen. Ve kanla. Tıpkı ailemi öldüren insanlara yaptığım gibi."

"Onları buldun mu?"

"Her birini. Kimse aileme dokunup da nefes almaya devam edemez." Eli çeneme doğru ilerledi ve sonra geri dönüp ensemi sıktı. "Ve kimse ışık saçan karıma bakamaz. Buna cüret eden her kim olursa, bunun görecekleri son şey olduğundan emin olurum."






 

 

 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın