11 Kasım 2012 Pazar

1 Ted Dekker - Gelin Koleksiyoncusu


Güzel bir gerilim polisiye romanıydı. Gerçekten sıradışı bir konusu vardı. Her sayfasını heyecanla okutuyordu. Yazarla tanıştığım roman oldu ve bayıldım!

Cinayetlerin işlenişi gerçekten zekiceydi ve katili daha ilk sayfalarda tanımak da diğerlerinden ayrı bir yere koyuyordu kitabı. Ama asıl dikkati çeken ve ilgi uyandıran detay ise katilin ya da FBI'ın dediği tabirle gelin koleksiyoncusunun her zaman kendilerinden bir adım önde olmasıydı. Hiçbir iz bırakmadan titizlikle çalışıp ve polisin bir sonraki adımını zekice tahmin edip doğru bilen bir katil... Doğal olarak yakalamak da çok zor...

Kitapta bazı detaylarda sıkıldım 567 sayfada toplasam sıkıldığım yerler beş sayfayı geçmez. Sağlık ve Zeka Merkezi'ndeki hastaların hastalıkları ve zekalarındaki gelişmişlik ve bunların seri katilin kimliğini çözme konusunda yardımlarını okumak çok güzeldi.

Ancak bütün kitap boyunca ilgi duyduğum nokta katilin, cinayetleri işleme biçimi, nedeni ve profesyonelce çalışmasıydı. Ahh bir de peşindeki polislerden aha zeki olmasıydı.

Kitabı çok beğendiğimi söylemek istiyorum gerçekten gerilimi hissedecek ve okurken kovalamacalarda ve cinayetlerde adrenalinin damarlarınızda dolaştığını hissedeceksiniz. Gelin Koleksiyoncusu, yazar ile henüz tanışmayanlar için bence güzel bir adım olabilir. Şahsen benim için öyle oldu. Yazarın bundan sonra kitaplarını takip edip okumaya çalışacağım. Polisiye, gerilim ve birazcık da korku seviyorsanız bence okumalısınız bu kitabı...

Genel yorumumu yaptıktan sonra kitap içeriğine girmek istediğim bazı noktalar var. Söylemezsem içimde kalır =)

Bahsetmek istediğim birinci nokta; Nikki'nin gelin koleksiyoncusunun eline düştüğü zaman dilimiydi. O zamanlara Brad'in zamanla yarışması, hissettikleri gerçekten tüyler ürperticiydi. Ama asıl insanı etkileyen yer ise Nikki'yi duvarda asılı bulduğu sayfalardı. Gelin koleksiyoncusunun diğer kurbanları gibi...

İkinci nokta ise; gelin koleksiyoncusunun Brad ve Paradise'ın ahırdan ne tarafa kaçtıklarını düşünme biçimi ve Brad'in geri döneceğini, hangi yoldan döneceğini, nasıl bir taktik izleyeceğini düşünerek ona tuzak kurması ve bütün düşünceleri tam on ikiden vurması harikaydı. Aslında tüyler ürpertici...


Kitabın konusunu aşağıda belirtiyorum...


Gelin Koleksiyoncusu korku ve gerilim dolu bir kitap, kalp atışlarınızın ne denli hızlandığını fark ettiğinizde çok şaşıracaksınız.” - 
Tess Gerritsen 
“KUTSA BENİ TANRIM, İŞLEDİĞİM VE İŞLEYECEĞİM GÜNAHLAR İÇİN...”
FBI özel ajanı Brad Raines kariyerinin en karmaşık davasıyla karşı karşıyadır. Davanın ucunda dört genç kadını öldürmüş, sapık ruhlu ve bir o kadar da zeki bir seri katil vardır. 
Her şey, terk edilmiş bir ahırda bulunan genç bir kadın cesediyle başlar. Ölü beden çırılçıplak soyulmuş, başına bir gelin duvağı konulmuş ve koltuk altlarından desteklenerek duvara sırtından yapıştırılmıştır. Topukları matkapla delinen cesedin en büyük özelliği ise, hâlâ çok güzel görünüyor olmasıdır. 
FBI’ın Gelin Koleksiyoncusu olarak adlandırdığı katilin hedefi, mükemmelliğin sayısına yani Tanrı’nın rakamı olan “yedi”ye ulaşmaktır. Bunun için sırada ölümü bekleyen üç masum ve güzel kadın daha vardır. Katili bulmak artık tam bir zaman yarışına dönüşmüştür. Davayı çözmekte zorlanan Brad’in son umudu ise, yardım almak için başvurduğu sıra dışı kişi, şizofren tanısı konulan Paradise’tır. Cesede dokunduğunda, o kişinin ölmeden önceki son dakikalarını yaşama yeteneğine sahip Paradise, korkunç katil Gelin Koleksiyoncusu’nun yakalanmasına yardımcı olabilecek midir? 

 


1 yorum :

  1. Ted Dekker iyidir, işini bilir. Bu kitabı da listeme aldım. Teşekkürler.

    YanıtlaSil

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın