~~~*~~~
Yarattıkları gücün sarsıcı etkisi, varlığını inkar edilmez bir şekilde hala sürdürüyordu. Bu güç Marcus'un öne doğru bir adım atmaya zorluyor, her zaman olduğu gibi ateşe çekilen kelebek misali onu yanına çağırıyordu. Marcus yanıp kül olma tehlikesine rağmen bu güce direnemiyordu.
~~~*~~~
Sylvia Day'in uzun zamandır elimde olan kitabını artık okudum. Neden beklettiğime dair en ufak bir fikrim yok ama geç olsun güç olmasın diyerek kitaba başladım ve iki günde bitirdim.
Historical romans ile ayı kapatmak isteyince aldım elime kitabı ve bir baktım ki bitmiş. :)
Sylvia Day'in Sana Soyundum kitabından kurgularının nasıl olacağını biliyordum. Erotizm dolu aşk hikayeleri yazıyor ve bunların içerisine de oldukça güzel bir şekilde aksiyon kısım harmanlıyor. Bu da aşk romanlarında benim tam aradığım şey olduğundan dolayı kitabı sevmemem mümkün değil.
~~~*~~~
"Günün birinde bana olan sevdan seni öylesine perişan hale getirecek ki benden uzak kaldığın her nefeste ciğerlerinin yandığını hissedeceksin. Bana, arzu duyduğum her şeyi benim istediğim zaman ve istediğim şekilde vereceksin."
"Ben sana hiçbir şey vermeyeceğim!"
"Bana her şeyi vereceksin. Bana, sahip olduğun her şeyi kendi ellerinle teslim edeceksin."
~~~*~~~
Kitabın kurgusu oldukça akıcı ve sürükleyiciydi. Bunun yanında günlükle ilgili gizemler kitaba ayrı bir heyecan katmıştı. Durum böyle olunca da kitabı bırakamayıp hemen bitirdim.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Elizabeth ve Marcus dört yıl önce birbirlerine evlilik sözü vermiş ve nişanlanmışlar ancak bir yanlış anlama yüzünden Marcus, Elizabeth tarafından terk ediliyor. O gece gidip başka bir adam, Hawthorne ile evleniyor. Marcus ise bunu öğrendiğinde Londra'yı terk ediyor, dört yıl sonra geri döndüğünde Elizabeth'in kocasının öldüğünü ve kocası tarafından bırakılan bir günlük yüzünden başının belada olduğunu öğrendiğinde çalıştığı teşkilat aracılığıyla hem ona yardım etmek hem de artık dul olan Elizabeth'i baştan çıkarmayı planlıyor. Ancak Elizabeth'i baştan çıkarmasının sonucunda onunla onunla evlenme kararı alıyor. Dört yıl ertelenmiş olan beraberliklerinin sonucunda mutluluğa ulaşmalarına engel olan tek şey, günlükteki sırlar ve peşlerindeki ölümlerini isteyen adamlardır.
Günlüğün altında yatan nedenleri okumak ve getirileri kitaba en heyecan katan sayfalardı açıkçası. St. John ise... en az Marcus kadar sevdiğimi söylemeliyim. Bu arada St. John, Marcus'un gemilerini yağmalayan, mallarını çalan bir hırsızdır. Ama öyle hırsıza can kurban denilir ya o cinsten :) Sevdim herifi :)
Marcus ve Elizabeth arasında olan aşk muhteşem, tutku eşsizdi. Birbirlerine karşı tutumları ise çok güzeldi. Elizabeth'in alıştığımız historical romanslardaki masum leydilerden olmaması ve ne istediğini bilen, risk alan bir kadın olması bence kitaba ayrı bir hava katmıştı.
~~~*~~~
Marcus, Elizabeth'in gücüne hayranlık duyuyordu ama onu delicesine aşık olmasına sebep olan şey onun zaman zaman savunmasız görünmesiydi. Onu dünyadaki her türlü kötülükten korumak, sadece kendisini olmasını istiyordu.
Aradan geçen yıllara ve onca yanlış anlaşılmaya rağmen hisleri değişmemişti.
~~~*~~~
Elizabeth'in korkusuzluğu, cesareti ve sevdikleri için göze aldıkları muhteşemdi.
Marcus'un karakteri, Elizabeth için göze aldıkları ise en az Elizabeth'in yaptıkları kadar güzeldi.
Kitapta bir diğer hoşuma giden satırlar ise, Elizabeth'in ağabeyi William ve eşi oldu. Bir de Marcus'un kardeşleri ve annesi.
Aile ve arkadaş ilişkilerine de dokunulmasını da ayrı bir sevdim.
Kitabın +18 olduğunu söylemeliyim hatta kategorilendirildiğinde kesinlikle erotik romans arasında yer alır. Historical romanslarda bu kadar erotizme aşina değiliz ama yazarın farkı bu bence. Bir de içerisine karıştırdığı o gizem ve heyecan kitabı bir tık daha iyi yapmıştı.
Ben sevdim ve historical romans severler denemeli eğer ki erotizm detaylarını okumaktan rahatsız olmuyorlarsa.
~~~*~~~
Kıskançlık bir çeşit sahiplenme duygusudur aşkım. Bu duyguyu hissetme hakkına sahip olmak için benimle evlenmek zorundasın.
~~~*~~~
~~~*~~~
Elizabeth, Marcus'la tanıştığı günden beri kaçtığı duyguları tarafından köşeye sıkıştırılıp esir alınmıştı ve şimdi bir kez daha koşuyordu. Ama bu defa Marcus'tan kaçmıyor, tersine ona doğru koşuyordu.
~~~*~~~
Georgian Serisi
Orijinal adı : TAsk For It
Yazarı : Sylvia DaySeri Sıralaması : Georgian #1
Çevirmen : Müge Kocaman Özçelik
Yayınevi : Pegasus
Sayfa sayısı : 384
Bitmeyen bir arzu
Kraliyet ajanı Marcus Ashford sayısız düello yapmış, kurşunlardan ve top mermilerinden kurtulmuştur. Ancak hiçbir şey onu eski nişanlısı Elizabeth'e duyduğu açlık kadar etkilememiştir. Elizabeth ise seneler önce Marcus'u, yakışıklı Lord Hawthorne uğruna terk etmiştir.
Koşulsuz teslimiyet…
Fakat Marcus, Elizabeth'in kocasının katillerini bulma ve kadını koruma görevini üstlenerek ona hizmet etmeye yemin eder… hem de her açıdan. Fakat her şeyiyle genç kadına teslim olmaya cesaret edebilecek midir?
"Buram buram tutku kokan, tehlikeli bir oyun."
-Booklist-
"Danielle Steel ve Jackie Collins'i artık bir kenara bırakın, yeni bir çağ başlıyor."
-Amuse-
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın