~~~*~~~
"Aşkın ne demek olduğunu biliyorum. Nasıl hissettirdiğini biliyorum. Ve aşk için, içten gelerek neler yapabileceğimi biliyorum."
~~~*~~~
Bu ayın historical romans kitabı geçen ay başladığım Scandal & Scoundrel Serisi'nin ikinci kitabı Karanlık Kalp oldu. Açıkçası erkek karakterin, Alec'in İskoç olduğunu ilk kitapta görüp de bu kitapta bir İskoç erkeği okuyacağımı düşününce kitaba dair beklentim daha farklıydı ama ne yazık ki beklentim karşılanmadı. Detaylarına yorumumun devamında anlatacağım.
Kitap her ne kadar karakter serisi olsa da karakterleri daha iyi tanıyıp kim olduğunu bilmek için kitapları sıralı okunması gerektiğini düşünüyorum. İlk kitapta okuduğumuz Talbot kardeşlerden birinin kitabı değildi, öyle bir beklenti olmasın. İlk kitapta okuduğumuz Eversley Markisi'nin çok yakın arkadaşının hikayesiydi. Üçüncü kitap Talbot kardeşlerden birinin ve ben o kitabı çok merak ediyorum.
Bu arada seri üç kitaptan oluşuyor ve seri ülkemizde tamamlandı. Serinin her kitabı ülkemizde çıktı, yarım kalır diye korkunuz olmasın.
~~~*~~~
Kadınlar senin gibi adamlara sahip olmayı düşler, sevgilim.
Ama bir geceliğine. Yaşam boyunca değil.
~~~*~~~
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Lillian, anne babası öldükten sonra Warnick Dükü himayesine girmiş ve 24 yaşına geldiğinde, kendisine verilecek miras ile özgürlüğünü kazanacak bir genç kadındır. Üstelik 24 yaşına da sayılı günler kalmıştır. İngiltere'de yaşadığı hayata alışmış bir şekilde, uyum sağlamaya çalışarak devam ederken bir ressam olan Derek Hawkins tarafından kandırılır ve kullanılır. Derek'e aşık olduğunu sanan Lillan, genç ressamla bir ilişki yaşamaya başlar ve evlilik hayalleri de kurmaya başlar. Hatta o kadar ileriye gider ki sevgilisine çıplak bir şekilde poz da verir, Derek'de bunu kullanarak genç kadının resmini çizer. Güzelliğiyle nam salmış olan Lillian'ın bu nü resmiyle genç kadını sosyetenin hedefi haline gelir. Her ne kadar kimse resmi görmese de duyurulan bilgilerle sosyete bunu öğrenir. Bir de bunu öğrendikleri an Lillian'ın Derek tarafından reddedildiğine ve kullanılmış olduğuna da şahit olurlar. İngiltere'den de unvanından da nefret eden ve her şeye rağmen sorumluluklarını yerine getiren bir sürü lakap takılan, herkesin oklarına maruz kalan Warnick Dükü Alec Stuart, himayesinde bir genç kadın olduğunu bu skandaldan sonra öğrenir. Duruma müdahale etmek ve genç kadını kurtarmak için hemen İngiltere'ye gelir. Ancak karşısında hiç beklemediği bir şekilde genç kadın bulur. Lillian bir şekilde bu olaylarla baş etme yolları arayan, güçlü bir kadındır ve onun bu tavırları Alec'in aklını ve kalbini çelmeye başlar. Her ne kadar genç kadını skandaldan kurtarmanın yolunu evlilik olsa da Alec, Lillian'ayı hiçbir şeye zorlamayacaktır. Resim sergilenmeden önce iki haftaları vardır ve bir yol bulmaları gerekmektedir. Ancak bu yolda da birbirlerine karşı filizlenmeye başlayan aşk ile de baş etmeleri gerekiyor. Çünkü Lillian, reddedilmiş bir genç kadın olarak ve skandalın merkezindeyken bir dük olan ve genel olarak dillendirilmese de hor görülen Alec'i karalamak istememektedir. Diğer yanda da Alec, geçmişinden yaralı olmasına ve İngiliz kadınları için asla yeterli olmadığını düşünmesine karşın Lillian'adan hem kendi kalbini hem de genç kadınınkini korumalıdır. Aşk her şekilde kendini gösterirken geçmiş travmaları, sırları ve korkuları ile gireceği savaşı kazanabilecek midir?
Yorumumun başında da dediğim gibi, Alec'in İskoç olmasını ve ilk kitapta onunla ilgili detayları okuduktan sonra bu kitaba dair beklentim çok başkaydı. Ne yazık ki bu beklentimi karşılamadı. Alec'in İskoç hallerini sadece tartan giymesinden değil de daha fazla isterdim. Onun yerini, yurdunu daha fazla okumak isterdim. Okuduğumuz İskoç erkek karakterlerinden daha fazla izler okumak isterdim. Bunu bana vermedi ne yazık ki.
~~~*~~~
"Bu dünya da onların, kendine güvenen bir kadını paramparça etmekten daha çok sevdikleri bir şey yok. Ve dünyada onları o kadını paramparça edememekten daha fazla öfkelendiren bir şey de yok."
~~~*~~~
Alec'in geçmişinde yaşadıkları, sırları, travmaları güzel anlatılmıştı. Çocukluktan kalma izler insanın geleceğini ve yetişkinliğini nasıl etkiliyor bunu çok güzel anlatmıştı. Düklüğü istememesi ise... bence çok saçmaydı. Onun yaşadıklarını yaşayan biri İskoçya'daki kalesine saklanmayıp İngiltere'yi de sosyeteyi de yakıp kavurmasını isterdim açıkçası. Düklük mertebesi için azıcık sönük de kaldı bence.
Lillian'ın hatalarını kabullenmesi, çözüm bulma çabası, kendine yeniden bir yol çizme düşünceleri ve bunu harekete dökmesi çok güzeldi. Lillian gerçekten güçlü bir kadın karakter izlenimi veriyordu tavırlarıyla. Hatta öyle ki aşkının peşinden koşması, pes etmemesi de öyle.
Lillian'ın yalnızlığı, sosyete arasındaki yeri ve daha da önemlisi hiç arkadaşı bile olmadan geçirdiği yıllardan sonra Alec hayatına girdikten sonra hayatının yörüngesinin değişmesi çok güzeldi.
Tablo ve onun yarattığı skandal kitabın en değişik ve güzel detayıydı. Çünkü genelde böylesine bir skandal okuduğumu hatırlamıyorum. Güzel bir değişiklikti ve sevdim. Farklı olunmasını çok sevdim.
Kitapta Talbot Kardeşlerin boy göstermesi çok güzeldi. Bence kitabın en güzel birkaç detayından biriydi.
Diğer detaylardan biri de Alec'in Lillian için bulduğu bir konttu. Genç, bekar, yakışıklı diye tanımlanan ama fakir olan Kont Stanhope'tu. Adamın ilk baştan Alec'in Lillian'a karşı hisleri olduğunu anlaması ve onu teşvik eder halleri çok güzeldi.
Kitabın sonunda tablo ile olan olaylar da çok güzeldi. İki hafta boyunca bulamayıp da son gün onu bulmaları tam ortadan kaldırmaları gerektiğinde Lillian'ın her şey kabullenip tablonun sergilenmesine izin vermesi ve bununla baş edebilmesi, sonuçlarıyla yüzleşme cesareti görmesi çok güzeldi. Hatta öyle ki sergilendiği kısımdaki sahne güzeldi.
~~~*~~~
Beni istediğini söyle bana, demek istedi. Bana bunun... bizim... olabileceğimizi söyle.
~~~*~~~
Derek Hawkins'in de sonu çok güzel geldi. Hep tablomla beni anımsayacaklar, hatırlayacaklar, adım duyulacak dedi ama çok fena faka bastı çünkü tablo evet ses getirdi ama tablonun kime ait olduğu... bir düşese ait olduğu... çünkü Lillian, Alec ile evlenip de düşes olduğunda tablonun kimin yaptığındansa kime ait olduğu daha ses getiren bir detay oldu. Bu durum da hak ettiğini buldu diyebilirim.
Bütün sevip sevmediğim kısımlarına rağmen seriye devam edeceğim çünkü asıl merak ettiğim kitap, üçüncü kitap karakterleri olduğu için seriye devam edeceğim. Yazarı bilmesem bu kitapla devam etmeyeceğim bir yazar olabilirdi ki iyi ki ilk okuduğum kitabı da bu değil. Bence yazarın ve serinin en vasat kitabıydı. Ne yazık ki!
Kitap öncelikle akmıyordu, sıkıyordu ve hep aynı yerde sayıyormuşum gibi hissettiriyordu. Kitaba dair beklentilerim daha farklıydı, özellikle de ilk kitabı okuyup sevdikten sonra bu kitaba dair beklentim de bu şekildeydi ama ne yazık ki karşılayamadı beklentimi.
Okurken sıkılığım nadir historical romanslardan biri oldu. Üzgünüm.
Bir de anlamadığım şey, kitabın sonunda ilk kitaptan birkaç bölüm vardı. Yani 3.kitaptan olsa anlayacağım da ilk kitaptan neden var anlamadım. Saçma geldi...
Kitaba dair puanım 5 üzerinden 3 veriyorum. 🌟🌟🌟
~~~*~~~
Bir önceki gece bir hediye gibiydi. Bu gece ise bir savaş ilanı gibi. Bir istila gibi. Bir sahipleniş gibi. Sanki Londra'daki herkes önünde dikilmiş ve İskoçya'yı kendisinin ilan etmişti.
Alec'i kendisinin ilan etmişti.
~~~*~~~
Scandal & Scoundrel Serisi
- Karanlık Sırlar
- Karanlık Kalp
- Karanlık Dokunuş
Kitabın adı : Karanlık Kalp
Orijinal adı : A Scot in the Dark
Yazarı : Sarah MacLean
Çevirmen : Özgün Çelik
Seri Bilgisi : Scandal & Scoundrel #2
Yayınevi : Nemesis Kitap
Sayfa sayısı : 456
Kitabın tanıtım yazısı:
Yalnız çiçek Lillian Hargrove, yaşamının neredeyse tamamını altın kafesinin parmaklıkları arasında, gerçek bir aşk ve hayat arkadaşı hasretiyle geçirmiştir. Tanıyıp güvendiği bir ressamdan aldığı modellik teklifi karşısında tek bir an bile tereddüt etmez. Uzanarak verdiği iddialı pozun halka açık bir sergide sergileneceğini öğrendiğindeyse dünyası başına yıkılır.
Onu içine düştüğü bu skandaldan sadece bir kişinin yardımı kurtarabilecektir: Kalbi gece kadar karanlık Warnick Dükü’nün yardımı.
Warnick Dükü, aristokrasi dahil İngilizlere özgü her şeyden nefret etmektedir. Birleşik Krallık’ın en saygı duyulan dukalıklarından birine sahip olmasına rağmen hiçbir şey umurunda değildir –özellikle de sahip olduğu unvanın getirdiği çeşitli himaye sorunlarıyla karşı karşıya kaldıktan sonra.
Yine bu himaye sorunlarından biri sebebiyle Londra’ya gitmek zorunda kalan Warnick Dükü’nün tek amacı, hayatta hiç kimsesi olmadığından Warnick ailesinin himayesine bırakılmış Lillian’ı bulmaktır. Onu uygun bir adayla evlendirip artık başkasının problemi olacağına emin olduktan sonra, İskoçya’daki sessiz ve normal hayatına geri dönmek niyetindedir. Ancak âşık olmadan asla evlenmeyeceğini söyleyen Lillian söz konusuyken, işlerin
Warnick Dükü’nün istediği kadar kolay ilerlemeyeceği kesindir.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın