30 Kasım 2012 Cuma

3 Diana Palmer - Büyük Yalan


Yazarın ilk okuduğum kitabıydı ve kalemine hayran kaldım. Aşırı derecede sürükleyici bir kalemi var kitap nasıl bitti anlamadım. Resmen bir içim su gibi kitaptı. Bundan sonra özellikle takip edeceğim bir yazar oldu.

Kitabın konusunu zaten beğenerek almıştım ve aldığıma da hiç pişmanlık duymadım. Her ne kadar Powell'a kızsam da yaptıklarına sinir olsam da Sally'den nefret etsem de aşık bir adamın yaptıklarıydı bir yerde yaptıkları. Ama Sally'den nefret ettim.

Antonia'nın Meggie ile aralarında yaşananlardan sonra Arizona'ya geri gittiğinde Powell'in Bill'in evindeki konuşmalarında ağladım. O kadar duygusaldı ki.... ve o an ki Powell'in durumu o kadar çaresizdi ki... cidden ağlattı beni...

Ama insanın asıl içine dokunan yer ise Meggie'nin Antonia ile barakada buzağının bölmesinde yaptıkları konuşma ve Powell'in kızı ile yaptığı alışveriş macerasıydı... Tamam itiraf ediyorum alışveriş sırasında ikisinin birbirine sarılmaları da ağlattı. Çok duygusal anıma denk geldi ya da çok duygusal sahnelerdi o kadar içime dokundu ki... Yazar gerçekten okuyucuya dokunacak kelimeleri seçmiş resmen.

Meggie'nin güvensizlikleri, Powell ile Antonia'nın evliliklerinden sonraki davranışları o kadar insanın içine işliyordu ki... sanırım henüz küçük bir çocuk olduğu için ya da hiç sevgi görmemiş ve nasıl bir şey olduğunu bilmeyen bir çocuk olduğu için bilmiyorum. Meggie her okuyucunun içine dokunacak bir karakterdi kitapta.

Kitabın tamamı aşkla dokunan kelimelerle doluyordu. O kadar romantik ve sevgi dolu bir kitaptı ki okumak da ayrı bir zevkti. Kitabı çok beğendim ve her satırından zevk alarak okudum. Sizlere de tavsiye ederim, kitabı eminim ki okuyunca çok beğeneceksiniz.


Kitabın konusunu sizlerle paylaşıyorum:

Powell Long bir zamanlar Antonia Hayes’in nişanlısıydı...
Küçük kasabada çıkan dedikodular iki gencin aşkına zarar vermiş, Antonia’yı doğduğu topraklardan kaçmak zorunda bırakmıştı. Yıllar sonra genç kadının annesinin cenazesine Powell da gelmişti. Hem de kızıyla birlikte... Aradan dokuz yıl geçmiş olmasına rağmen o, halen Antonia’ya nefretle bakarken, Antonia onun yanındaki siyah saçlı küçük kıza güçlükle bakabilmişti. Bu çocuk, vaktiyle Powell’ın onu, Sally ile aldattığının nişanesi gibiydi.
Babalık, Powell’ın ne huysuz tabiatını ne de hayatı boyunca istediği kadına olan duygularını değiştirmişti. Antonia ile yüzleşmeyi çok istemesine rağmen, ona olan nefretini bir kenara bırakamıyordu. Dokuz yıl boyunca Antonia'nın hayatında neler olmuştu kim bilir...
Gerçekten masum muydu yoksa suçlu mu? 
Yaşananlardan ötürü pişmanlık duyuyor muydu?
Şimdi bu kadar yorgun, bitkin ve solgun görünmesinin sebebi mutsuzluğu muydu yoksa bilmediği gerçekler miydi?

3 yorum :

  1. Söylemeyim söylemeyim dedim ama dayanamayacağım. Bir içim su diyebileceğin kadar etkileyici olan bir romana bu kapak nedendir? Yani ne kadar güzel yorum okusam da kapak o kadar kötü ve beni o kadar itiyor ki okuma hevesi duyamıyorum...

    YanıtlaSil
  2. Ahaha görselde önemli diyorsun yani :))

    YanıtlaSil
  3. Şahsen beni çok etkiliyor... :)

    YanıtlaSil

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın