Bir Türk yazarının daha kitabını bitirmiş bulunmaktayım. Bu sefer ki yazarımız Tolga Karanlıkoğlu'ydu ve kitabı da Mavi Ayın Altında...
Hep yorumlarımda dediğim gibi önceliği yazarın diline kalemine vereceğim :)
Yazarın kalemini beğendim, oldukça başarılı... Genelde yeni yazarların kitaplarını özellikle de Türk yazarların kitaplarını okumayı pek sevmem ama okuduğum her Türk yazar bu önyargımı kırıyor bu yüzden de yazarlarımızla gurur duyuyorum. Konudan saptım :)) geri dönüyorum ve Tolga Bey'in kaleminden bahsetmeye devam ediyorum. Hafif, akıcı bir kalemi var kurguya bütünlüğü çok iyi kopukluk olmuyor. Geçişler müthiş ve sonunu tahmin ediyor gibi görünüyorsanız da yanılıyorsunuz. Bu da benim en sevdiğim şeydir! Sonunda tahminimde yanılmak... Bu bir okuyucu olarak çok tatmin edici bir duygu.
Öncelikle beğenmediğim kısımlardan başlamak istiyorum :)
Kitapta bölüm yoktu... yani demek istediğim bildiğimiz 1. bölüm veyahut bölüm 1 şeklinde aralar yoktu bu yüzden ben kitabı okurken zorlandım. Yarım bırakmak istemeyen bir okur olarak bölüm araları iyi bir kurtarıcı oluyor bu şekilde sayfa bitirip bırakmak biraz garip geldi ve bundan hoşlanmadım.
Diğer şikayetçi olacağım nokta da kitapta imla hataları vardı... Bunu yazarın kusuru olarak görmüyorum olabilir o an yazar aklına gelenleri yazarken bunları gözden kaçırmış olabilir ama yayınevi daha titiz çalışması gerekirdi. Ancak çok göze batan hatalar değildi ama yine de fark ediliyordu işte keşke olmasaydı dedim :(
Şimdi kitapla ilgili olumlu görüşlerime gelecek olursam :)) en sevdiğim kısım bu işte :)
Kitabın kurgusuna bayıldım! Cidden farklıydı...Yazarın kendine has kalemi olduğunu hissettim. Hatta bir ara sanki polisiye bir dizi izliyormuşum gibiydi. Ülkemizde yayınlanan her bölümü farklı konu işlenen polisiye diziler var ya onlar gibi geldi.
Kitabı okurken itiraf etmek gerekirse aklımdaki tek suçlu John'du neden bilmiyorum ama onu seçmiştim ve sanki okuduğum her satır onun aleyhine gibiydi... Sonu ise... hmm... işte beni bitiren o oldu çünkü cidden şaşırdığım bir kişi katil çıktı ve bu da kitabı benim gözümde bir kademe daha yükseltti.
Biz okurlar artık kitapları okurken üç aşağı beş yukarı kitapların sonlarını tahmin eder ve genelde de yanılmayız. Ben beni yanıltan sonları olan kitapları ayrı bir seviyorum.
Yine çok konuşmaya başladım kendimi iyice kaptırmadan ve kitap içeriğine giren bir yoruma girmeden susmak en iyisi... :))
Ahh bu arada söylemeyi unutuyordum. Sanırım kitap seri olacak çünkü kitabın sonunda 1. kitabın sonu tabiri kullanılmış... ve yazarın facebook sayfasında John'ın (kitabımızın baş karakteri) olduğu 2. ve 3.kitaplarının olduğunu okudum. En azından okuduklarımdan onları algıladım. :) Dilerim yazar bu sefer gelecek kitaplarda bölüm kullanır :)
Her neyse... Kitabı beğendim. Türk yazar okumayan okuduğunda da sadece daha önceden kalemini tatmış olan yazarları tercih eden ben yeni bir yazar tanıdım ve kelamini, kurguya hakimiyetini ve hayal gücünü beğendim. Sizlere de tavsiye ederim. Kitap tam anlamıyla film tadında yumuşak bir kurguyla yazılmıştı.
Bu arada kitap bana yazardan imzalı olarak geldi ve bu yüzden imzalı halini de sizlerle paylaşmak istedim :) İmzalı kitaplar benim için bir tane :)
Bir de kitabın ilk basımı bitmiş olduğundan ikinci basımı yapılmış ve dolayısıyla da kapak değişmiş. Eğer olur da farklı bir kapakla görürseniz kitabı yanılgıya düşmeyin doğru kitaba bakıyorsunuzdur. Yeni kapağı da sizinle aşağıda kitabın konusunu paylaştıktan sonra paylaşıyorum.
New York'ta yaşayanlar nice çetin kışlar görmüşlerdi, ancak o kış her zamankinden zorlu geçecekti! Mavi ayın aydınlattığı sokaklar, gölgelerden süzülen bir seri katilin kurban seçtiği talihsiz kadınların çığlıklarıyla inlemekteydi. Bu katil, yeniden gölgelere karışıp ortadan kayboldukça şehirdeki korku da artıyordu, ama ne polisin elinden bir şey geliyordu ne de bir başkasının...
Başkası demişken, bu cinayeti çözmekte en az polis kadar, hatta daha büyük bir azimle çalışan biri vardı: genç ve güzel muhabir Jena Brown! Yalnızca potansiyel kurbanlardan biri olduğu için değil, aynı zamanda tüm yalnız yaşayan kadınlar adına onu durdurmayı kendine görev edinmişti. Fakat bu kolay olmayacaktı, katil hata yapmıyordu ve her seferinde iz bırakmadan ortadan kayboluyordu. Tam ümitler tükenmek üzereyken biri ortaya çıktı: John Sath. John sıradan biri değildi, doğa üstü güçleriyle cinayet soruşturmasının kaderini değiştirebilirdi. Ancak John'un hayatı zorluklar içinde geçmişti ve Jena'nın ondan beklediği yardımı alması kolay olmayacaktı! Derken bir anda kendilerini bu işin içinde buldular. Tek çıkış yolları bu katili alt etmekti, ama bu işi yaparken pek de tahmin edemedikleri durumların içinde buldular kendilerini...
Son zamanlarda okuma yetimi kaybetmiş gibiyim. Kitaplara odaklanıp da okuyamıyorum nedense. Senin de hızın maşaallah iyice uçtu... Gençliğimi hatırlatıyorsun bana İnci :P :D Türk yazarlardan iyi işler çıkması beni de sevindiriyor.
YanıtlaSilHaha hatun sorma ya bende kendime şaşıyorum, yollarda okuyorum hep ya :))
SilSende yaşlandın be hatun :P
Değerli İnci, eleştirileriniz için çok teşekkür ederim. Olumsuz eleştirileriniz az fakat son derece haklısınız. İkinci baskıda tümü giderildi, ikinci baskıda, ikinci ve üçüncü kitaplarda da bölüm var ve imla kontrolünü pek yayınevine bırakmadan çok daha özenli bir şekilde kendim yaptım. Olumlu eleştirileriniz de doğrusu tam duymak istediğim şeyler oldu. Katili John olarak düşünmeniz çok doğal, çünkü tüm öyke önünüze çeşitli şüphelilerin ardından gizlice John'u sürecek şekilde kurgulandı. Hem üst bilincinize hem de alt bilincinize hitap eden değişik teknikler var yazımda ve kurguda, bu nedenle bazı hislerin sebebini tam olarak anlayamıyorsunuz. Bu güzel yazınız benim için küfelerce altına bedel, bu kitabı yazmak için sarf ettiğim tüm emeğe ve katlandığım tüm yorgunluğa değdi. Gökkuşağı alacası sevgiler...
YanıtlaSilTolga Bey bir okur olarak eleştirdiğim kısımları dikkate almanıza çok sevindiğimi söylemeliyim. İmla hataları konusunda da sizin bizzat ilgilenmeniz de oldukça yerinde olmuş işi sağlama almışsınız :)
Silİlgili bir yazarın kitabını okumuş olmak inanılmaz zevkliydi. Ellerinize, hayal gücünüze sağlık :)
çok iyi olmuş bölüm olması buna bende sevindim açıkçası ,ayrıca imlalar evet biraz sıkıntıydı ama onu sizen kaynaklı düşünmemiştim zaten ayrıca bir çok kitap da basım hataları var ismini sayacğım yayınevleri de adı sanı baya duyulmuş yayınevleri ben es geçiyorum bu tarz şeyleri elbette çok olmamalı huzursuz ediyor insanı ama tek tük 300 sayfalık bir kitapda iki tane hata olur bence.Ayrıca inci hanımın yorumuna bayıldım gerçekten çok güzel değerlendirmişsiniz teşekkürler umarım kitap daha çok okunur daha çok insan bu güzel romandan nasiplenir
YanıtlaSil