30 Ekim 2019 Çarşamba

4 Nadia Hashimi - Kabuğunu Kıran İnci


~~~*~~~
Ne zaman bir yere alışacak olsa büyük bir değişiklik yaşamıştı. Hiçbir yuvaya, aileye ait olmadığı, hiçbir ailenin bir parçası olmadığı gerçeğine artık alışmıştı. Bu çatı altında elleri kanayana dek yerleri ovduğu sürece barınabilecekti. 
Çünkü o Shekiba'ydı, kabul edildiği gibi kolayca verilebilecek bir hediye.
~~~*~~~

Ayın muhteşem bir kitapla kapattım. Kabuğunu Kıran İnci, ilk çıktığında aldığım ve bu zamana kadar ertelediğim bir kitaptı. Nedense salya sümük ağlamama neden olacak bir kitapmış gibi hissediyordum ama yanılmışım. Bir kadının yaşadığı bütün acılara rağmen ayakta duruşunu ve umudunu anlatan bir kitaptı bence. 

Bu tür kitapları sevmemin en büyük sebebi de kurgusunda barındırdığı olayların aslında yaşanıyor ya da yaşanmış olması. Hayatımızın, yaşadığımız dünyanın ya da kendi kararlarımızı kendimizin alabiliyor olmamızın aslında nasıl da büyük bir zenginlik olduğunu bize gösteren kitaplardan biri. 


~~~*~~~
Annemin bildiği şeyi de öğrenmiştim. Erkekler kadınlara istediklerini yapabilirlerdi. 
~~~*~~~

Kabuğunu Kıran İnci, Rahima ve Shekiba adındaki iki küçük kızın, kadınlığa, hayatın zor şartlarına, erkeklerin kölesi olmaya giden hayatlarında nasıl da savaşıp hayatta kaldıklarını ve umutlarını kaybetmeyip savaşmalarını anlatıyor. Yaşanan acılara rağmen nasıl da güçlü ayakta durabildiklerini, yedikleri dayaklara, dışlanmışlıklara rağmen... dışarıda oyun oynaması gereken yaşta, okula gitmesi gereken yaşta kendinden onlarca yaş büyük bir adama eş olarak verilmesine rağmen ayakta kalabilmelerini ve umut edebilmelerinin hikayesi... 

Arkadya'nın ölsem de unutmam dediğim, asla vazgeçmem dediğim kitaplarından biri oldu bu kitap benim için. Hani derler ya bazı kitaplar insanın yüreğinde, zihninde ve ruhunda iz bırakır. Öyle bir kitap! 

Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse, iki kadından biri olan Rahima henüz on üç yaşında başlık parası ile olgun bir adamla, bir savaş ağasıyla dördüncü eş olarak evlenmesini, o evde yaşadıklarını, hamile kalmasını, bebeğini kaybetmesini, acılarını, dayaklarını, dışlanmasını, hor görülmesini, hırpalanmasını, üzüntülerini ve her şeye rağmen umudunu anlatıyor. Yaşadıklarına rağmen umudunu kaybetmeyip yaşadığı düzene baş kaldırıp kaçıp hayatına yeni bir yön vermesini de anlatıyor. Diğer bir kadın ise, aslında Rahima'nın teyzesinin anlattığı büyük büyük ninesi Shekiba'nın hikayesi. O da yüzü yandığı için amcaları ve babaannesi tarafından dışlanırken ailesini kaybedip yalnız kalmasını, başkalarına satılmasını, sonrasında saraya gelişini ve evlendirilmesini, eş olmasını, anne olmasını anlatıyor. Her iki kadının da aslında benzer acıları varken aynı zamanda farklı acıları ve umutları da vardı. Shekiba'nın hayatı, Rahima için umut olup, güç verirken Shekiba da kendi hayatı için değil ama ondan sonrakiler için hep bir umut taşıyordu içinde. 


~~~*~~~
Ölüme yakın yaşayanların kaybedeceği şey yok gibidir. Başkalarının düşünmeyeceği şeyleri düşünür, söyler ve yaparlar. 
~~~*~~~

Böyle kitaplar birkaç satır ya da sayfayla anlatılamıyor çünkü kelimelere dökmek sanki kitabı çok sıradanlaştıracakmış gibi hissettiriyor. O yüzden bence okunması gereken kitaplarda ve yüreğindeki umudu kaybetmişlere umut olabilecek kitaplardan biri! 

Bu tür kitapları okumak herkesin tarzı değildir, çünkü içerisinde yaşanmışlıklar barındırır. Her ne kadar kurgu olsa da bir zamanlar ya da şuan da bir yerlerde yaşananları içerisinde barındırıyor. Bu yüzden okuyabilecek herkes okumalı. 


~~~*~~~
Khala Shaima'nın da hep dediği gibi, herkesin bir kaçış yoluna ihtiyacı vardı.
~~~*~~~


Kitabın adı           : Kabuğunu Kıran İnci
Orijinal adı          : The Pearl Broke Its Shell
Yazarı                   : Nadia Hashimi
Çevirmen             : Mehtap Gül Ayral
Yayınevi                : Arkadya Kitap
Sayfa sayısı           : 520

Kitabın tanıtım yazısı:

Baskıya, eşitsizliğe, hatta kaderlerine karşı savaşan iki genç kadının unutulmaz öyküsü…

Yıl 2007… Taliban’ın hükmettiği, kanayan yaraların sarılamadığı Afganistan’da madde bağımlısı bir babası olan ve hiç erkek kardeşi olmayan Rahima ve ablaları, sokağa bile çıkamaz, okula gidemezler. Tek umutları, oğlu olmayan ailelerin, kızlarından birini, ergenlik çağına gelene kadar erkeğe çevirmesini sağlayan Bacha Posh geleneğidir. Rahima, bu gelenek sayesinde erkek gibi giyinip, öyleymiş gibi davranabilir ve hayal bile edemeyeceği bir özgürlüğe kavuşur.

Öte yandan ailesinde bu sıra dışı geleneği ilk uygulayan kişi Rahima değildir. Yüz yıl önce büyük büyük büyükannesi Shekiba da onunla aynı kaderi paylaşmıştır. Bu değişim onu da ıssız bir köydeki güçlüklerle dolu hayatından alıp, hayal bile edemeyeceği bir dünyaya taşımıştır.

Peki, Shekiba ve Rahima, gerçekten özgür bir hayat yaşayabilecekler midir? Ya aksi olursa hayatlarına nasıl devam edeceklerdir? Kabuğunu Kıran İnci, aralarında yüz yıl olmasına rağmen aynı cesarete sahip olan bu iki kadının olağanüstü öyküsünü her sayfada ilmek ilmek işliyor.

“Dokunaklı bir aile hikâyesi… Şaşırtıcı, gizemli ihtişamıyla bir Afganistan portresi ve Afgan kadınlarının devam eden mücadelelerine tutulmuş bir ayna.”
Khaled Hosseini, Uçurtma Avcısı kitabının yazarı.




4 yorum :

  1. Ben de ilk çıktığında okumak istemiştim ama üzücü geldiği için bırakmıştım. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üzücü bir hikaye ama yine de umut vaad eden bir hikaye, keşke bitirebilseydiniz. Beğeneceğinize eminim :)

      Sil
    2. Yanlış anlattım galiba, kitabı yarım bırakmadım üzücü bir konu olduğunu düşündüğüm için hiç almadım.

      Sil
    3. Ah, ben de yanlış anladım sanırım kusura bakmayım. Üzücü biraz evet, ama ben daha çok kadınların bu kadar hor görülmesine, ezilmesine öfkelenerek okudum. Bence bir deneyin

      Sil

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın