3 Mart 2023 Cuma

0 L. J. Shen - Serseri Prens (All Saint Lisesi #1)



~~~*~~~
Ona bakmak, kenarları yıpranmış bir fotoğrafa bakmak gibi. Arka plandaki her şey bulanıkken o ışıl ışıl parlıyor.
~~~*~~~ 

Çıktığından beri radarımda olan kitaplardan biriydi Serseri Prens, açıkçası okuyanlardan hep genç yaşları konu alan bir kitap olduğu söylendiğinde beklentimi azıcık düşürdüm ama kurgu kesinlikle düşürmemi gerektirmedi çünkü sevdim. İçeriğini özellikle sevdim. 

Kitapta ciddi anlamda +18 olan kısımlar vardı bu yüzden kesinlikle okuyanların bunu dikkate alarak okuması lazım. 

All Saints Lisesi Serisi'nin ilk kitabıydı ama kurgu yarım kalmıyor, her kitap başka bir karakteri anlatıyor bağımsız okunabilinir ama karakterleri daha iyi tanımak adına sıralı okunması da daha iyi. 


~~~*~~~
Aşk çok kirli. Güzel olan her şeyi de kirletiyor, insanın ruhunu bozuyor. Aşk nefretten çok daha çirkin çünkü nefret ettiğinde kafan karışmaz. Ama aşk olduğunda aptallaşırsın.
~~~*~~~ 

Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Daria, henüz 14 yaşındayken annesinin bale eğitimleri sırasında annesinin yardımcı olduğu, göz bebeği haline geldiğini düşündüğü Via'ya karşı içten içe nefret beslemektedir. Çünkü Daria'ya göre Via, ondan annesin çalıyordur. Annesinin sevgisini... tabi Via'da öyle düşünmesine sebep vermektedir. Daria, Via'nın Kraliyet Bale Akademisi'ne kabul mektubu almıştır ve bu durum Daria'nın içindeki kıskanç canavarını tetiklemiştir. O anlarına şahit olan Via'nın erkek ikizi Penn, ne yaptığının farkında olmadan Daria'ya yardımcı olur ve ikisi de kabul mektubunu yırtarak ikisine ait bir sır oluştururlar. Kabul mektubu aldığını bilmeyen Via ise evde yaşadıkları sorundan sonra kaçarak ortadan kaybolur. Bütün bunların üzerinden 4 sene geçmiştir ve Daria her ne kadar içinde bu acıları bastırmış unutmuş olsa da içindeki o kıskanç canavar asla ailesi için yeterince iyi olmadığını, sevilmedin düşünen o canavar genç kızı iyice kapana kıstırarak daha da kendi kurduğu o kusursuz dünyada yaşamaktadır. Ta ki bir gün Penn, evsiz kalıp da Daria'nın annesi olaya el atıp Penn'i evlerine alana kadar. Şimdi Penn ve Daria aynı evde yaşamak zorundadır ve her ne kadar birbirlerine çekilseler de ikisi de geçmişten dolayı birbirlerinden nefret etmektedir. Penn her ne kadar nefretinin altına saklansa da içte içe Daria'ya aşık olmaktadır ve bunu inkar ettiğinin farkında olarak devam etmektedir. Daria ise, kendi duygularını görmezden gelip genç adamın kendisinden nefret etmesinden dolayı yoluna devam eder. Ancak bütün suçlarını, nefret duygularını yazdığı defterine ise gerçek duygularını yazar. Aradan geçen süre Penn ve Daria'yı birbirine yaklaştırıp tek arkadaşları ver gerçekten birbirlerini tek anlayanların kendilerini düşündüğü için aralarındaki ilişki ilerler. Ancak bir gün Via aniden ortaya çıkıp da her şeyi mahvedene kadar. Daria'nın annesi Mel, Via'yı bulup getirmiştir. Via ise geçmişin intikamını almak için Daria'ya hayatı zindan etmeye kararlıdır. Daria ise pes etmeden karşılığını vermeye hevesli olsa da Penn'i üzmemek için daha dikkatli olur. Ama Via'nın attığı adımlar her şeyi karmaşık hale getirirken Daria'yı mahveder... daha da önemlisi bu olaylar Penn'e de dokunur. Sonucunda henüz 18 yaşında olan üç genç Daria, Penn ve Via hayatlarını mahvetmenin çizgisinde ve gelecekleri tehdit altındadır. Onların bu savaşlarını okuyoruz.

Öncelikle şu uyarıyı yapmam lazım. Her ne kadar ilk bölüm 14 yaşlarında başlasa da kitap onların lise son sınıf ve yaşlarının 18 olduğu dönemi konu alıyor. Bu yüzden okurken bunu göz önünde bulundurun. 


~~~*~~~
Ben onun hobisiyken o benim... her şeyim olmaya başladı. Tesellim. İyi tarafım. Hayatla ilgili en sevdiğim şey.
~~~*~~~ 

Kitap gençlerin, zengin-fakir fark etmeksizin lise çağındaki gençlerin geçtiği dönemleri, zorlu psikolojileri konu alırken aslında oldukça değişik kurgulanmıştı. Her ne sadece ergen gençlerin kendi özgüvensizlikleri, korkularını anlatsa da aslında onların aile ilişkileri ve bunun onları nasıl etkilediğini de okuyoruz. 

Daria'nın korkuları, içinde hissettiği duygularla dışına vurduğu duygular çok güzel anlatılmıştı. Aslında zaman zaman onların yaşındaki gençlerin neler yaşadığını ve verdikleri tepkileri okuyunca çevremizdekilerden de benzer durumları gördüğümüzü hissettim. Bu yönde bana aslında oldukça gerçekçi geldi kurgu. Tabi hayat standardı, maddi güç yaşam tarzını ciddi değiştiriyor burada Daria'nın zengin aile kızı olması onun sorunlarına başka detayları da ekliyor ama genel anlamda aslında o yaştaki çocukların neler yaşayabileceklerini çok güzel anlatıyor. 

Daria'nın annesiyle yaşadıkları, içinde bastırdıkları, hissettiği duygusal eksiklik güzel kurgulanmıştı. Annesi Mel'in ise duygularını böylesine görememesi de sinir bozucuydu aslında çok zaman bu senin kızın ya diye düşündüm de. Çünkü bazı tavırları beni bile sinir etti. O umursamazlıkları ve konuları geçiştirme çabaları... 😣 Ona karşılık babasının tavırları.. Daria'nın annesinden çok babasına güveniyor olması.. babacı bir kız çocuğu olduğum düşünülürse oldukça iyi anlatılmıştı. 


~~~*~~~
"Seni gizli gizli sevdim, seni farklı dünyalarımızın önünde açık açık da sevdim. Aramıza bir okyanus koyarak seni sevmeyi bırakacağımı sanıyorsan yanılıyorsun."
~~~*~~~ 


Penn ise... her ne kadar içinde Daria'ya karşı hisler olsa da onun yüzünden kardeşinin kendisini terk etmiş olmasından dolayı öfkeli olsa da her şeye rağmen yoluna devam etmesi, kendince çözümler üretebiliyor olması güzeldi. Aslında her şeye rağmen de Daria'ya inanan, anlayan biri olması da çok hoşuma gitti. 

Penn ve Daria arasındaki ilişki çok güzeldi. Çok sevdim her ikisi de birbirlerini anlıyorlardı ve bunu yaparken bir şekilde birbirlerine destek oluyor olmaları çok güzeldi. 

Via ise... yemin ediyorum okurken çok fazla onu öldürmek istedim. Herkese iyi görünürken saman altından su yürütüp Daria'ya yaptıkları sinir bozucuydu. 😣 herkesin çok kolay bir şekilde Daria'ya kızması ve Via'ya güvenmesi de sinir bozucuydu. 😣 Bence daha fena şekilde tepki verilmeliydi Via için ama çok bağışlayıcı oldular. 

Daria'nın okulunda başlayan o kabus anları genç kız tarafından çok güzel anlatılmıştı. Yaşadığın, kendi kurduğun o dünyanın yıkılması ve bunu senden nefret eden birinin yapması, çevrendeki kimsenin de bunu engellememesi sinir bozucuydu. 

Ama itiraf etmek gerekirse  Knight ve Vaughn, bu iki genç adamın Daria'nın en yakın iki arkadaşı olmanın yanında ona inanmaları ve güvenmeleri de çok güzeldi. Evet kalabalığa ihtiyacın yok sana seni seven ve sana inananlar olursa yol her zaman açık bunu çok güzel göstermişti. 

Aslında kitaba dair çok detaylı bir yorum yapasım var ama ne yazık ki yapamıyorum çünkü henüz yeni bir kitap bu yüzden çok spoiler vermek istemiyorum. 

Ancak ben kitabı cidden sevdim. Serinin diğer kitaplarını da severek okuyacağım. 

Ahh bu arada kitaba dair puanım ise 5 üzerinden 4 oldu. 🌟🌟🌟🌟


~~~*~~~
İyi dostlar ve aileler böyledir işte. 
Düştüğünde seni kaldırır, kendi hatalarından oluşan bataklıktan seni çıkarıp alırlar.
İnsanlıktan çıktığınız zamanlarda bile yanınızda olur, düzelmenizi beklerler. Çünkü sonuçta hepimiz insanız.
~~~*~~~ 


All Saints Lisesi Serisi


Kitabın adı     : Serseri Prens
Orijinal adı     : Pretty Reckless
Yazarı            : L. J. Shen
Çevirmen        : Zehra Uzun
Seri Bilgisi       : All Saints High #1
Yayınevi          : Olimpos
Sayfa sayısı     : 416


Kitabın tanıtım yazısı: 

Penn

İntikamın soğuk yenen bir yemek olduğu söylenir.
Daria Followhill’in bana yaptığı şeyin üzerinden tam dört yıl geçti, kalbim artık buz gibi.
Ben onun ilk öpücüğünü çaldım.
O, sevdiğim tek şeyi elimden aldı.
Ben fakirdim.
O ise zengin.
Koşulların en iyi yanı nedir, bilir misiniz? Değişmeleri. Hem de hızla.
Şimdilerde anne babasının en yeni projesiyim.
Aynı zamanda ev arkadaşı, belalısı ve nefret ettiği rakip futbol takımının kaptanıyım.
Hayatımdaki tek güzel şeyi mahvetmesinin bir bedeli olacaktı elbette, yakında çok gözyaşı dökecek.
Daria Followhill kendini kraliçe sanıyor. Ama ben ona şımarık prensesin tekinden başka bir şey olmadığını göstereceğim.

Daria

Yaptıklarından pişman olmayan serserileri herkes sever.
Peki ya cadalozlar? Onlar her laf sokuşta, her göz devirmede, düşmanlarına taktıkları her çelmede yerden yere vurulurlar.
İnce topukların olayı nedir, bilir misiniz? Size zarar vermeye çalışanları ezip geçtiğinizde üzerlerinde iz bırakırlar.
Penn Scully’ye gelirsek, masmavi bir yaz günü kalbini paramparça ettim ve o parçaları alıp çöpe attım.
Dört yıl önce benden tüm ilklerimi ona saklamamı istemişti.
Şimdi karşımdaki odada kalıyor ve ben onun her şeyi olmaktan başka hiçbir şey istemiyorum.
Bana kalbini bırakıp giderken bu dünyada hiçbir şeyin karşılıksız olmadığını söylemişti.
Şimdi mi? Şimdi bana bedelini ödetiyor.






Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın