21 Ocak 2019 Pazartesi

2 Pınar Gencal - Aşk-ı Gurur


~~~*~~~
Benimle ilgili düşüncelerini, ilk karşılaşmamızdan itibaren üzerinde hiç de iyi duygular uyandırmadığımı biliyorum. Seni sevdiğimi söylediğimdeyse hiç olmadığım kadar ciddiydim. Yaptığın bir şeyden pişmanlık duymak, hiç yapamadığın bir şey için pişman olmaktan iyidir. Geriye dönüp baktığımda belki en büyük hatam gururlu davranmamdı. Gururumdan sana olan aşkımı fark edemedim ve bu durumu inkar ederek daha da derinleştirdim.
~~~*~~~

Roma, Ben Geldim kitabından sonra kalemini bildiğim Pınar Gencal'ın son çıkan kitabı Aşk-ı Gurur'u okudum ve şunu söylemeliyim ki yazarın ilk kitabına göre çok daha iyiydi bence ya da bana öyle geldi.

Çoğu zaman okurken kurgunun gidişatını tahmin edecek olsam da Aşk ve Gurur filmini izliyormuş gibi hissettim kendimi. Ki ben Aşk ve Gurur'un kitabını okumadım sadece filmini izledim ve bu kitapta bana belki bu yüzden çok çok tatlı, sevimli, yüzümde gülümsemeyle okumama neden olacak bir haz verdi.

~~~*~~~
Aşk bu kadar yakıcı mıydı? Sanki damarlarımdan kan değil de asit akıyor, tüm derimi yakıp beni yavaş yavaş eritiyordu. Bunun nesi güzeldi? Nefret etmiştim aşık olmaktan... 
~~~*~~~

Pınar Gencal, zaman zaman romantik zaman zaman eğlenceli olay döngüsünü kaleme olması ve kitabı okurken sıkmadan, gereksiz uzatmadan ve havada herhangi bir şeyin kalmasına izin vermeden su gibi akan bir kitap yazmış. Açıkçası bu tür klasikleri günümüze uyarlamaları yabancı yazarlarda görüyorduk ve şimdi bir Türk yazarın bunu yapmış olması ve altından da bence başarıyla kalmış olması çok çok güzeldi. Kendisini bu yüzden tebrik ediyorum. 

Kitabın detaylı konusuna değinmeyeceğim çünkü hepimiz Aşk ve Gurur kitabını okuduk ya ad filmini izledik o da olmadı kulaktan dolma bir şekilde hikayesini biliyoruz. İşte bu kitap, Aşk-ı Gurur da o hikayenin Türkçe versiyonu gibiydi. Tabi ufak tefek farklılıklarla ve yazarın özgünleştirdiği diyaloglarla... 

Kitaba dair en sevdiğim karakterlerin baş karakterlerden çok Özgür ile Ayşegül olduğunu söylemeliyim. Her ikisinin naifliği ve karakterleri inanılmaz tatlıydı. Muhteşem bir çiftlerdi kesinlikle. 

~~~*~~~
Orhan gülümsediğinde ve bana böyle sevimli davrandığında gerçekten farklı biri oluyordu. Sanki yüzüyle birlikte dünya da aydınlanıyor gibiydi.
~~~*~~~

Orhan... adamı anlatmaya gerek yok bence alın karşınıza Bay Darcy'i bakın Orhan'a... o kadar yani :) Ama bazen adamın cidden hoşuma giden tavırları veya konuşmaları olduğunu da inkar edemem.

Günsel ise... kız başlı başına olay, anlatılmaz yaşanır der susarım... cidden yani. 

Toygar, Faik, Burcu, Yıldız ve diğerleri... kitabın her an, her bir sayfasına renk katan kişilerdi bence -ki çoğu zaman öyle düşündüm- bu kitap ana karakterler bir tane değildi hepsi ana karakter gibiydi. Ben kitaplarda sadece iki karakter üzerine dönen kurgulardansa birçok karaktere değinen kurguları seviyorum. Bu kitapta da bunu görmek beni memnun etti açıkçası.

Kitabın adada geçmesi bence kitabın en güzel detaylarından biriydi, uzun zamandır gitmiyordum ve gitme hevesi doğdurdu içime açıkçası. Özledim o ortamı, manzarayı... 

Oradaki komşuluklar, sohbetler, birbirlerini tanıyan tavırları okumak muhteşemdi. Bana küçüklüğümdeki mahalle ortamını hatırlattı. 

~~~*~~~
"Sen dans etmiyorsun tabii ki," dedi tek kaşı havada bana bakarak.
"Şimdi kalkarsam onları ezer geçerim, en iyisi özgüvenlerini kırmamak."
"Bazı kabilelerde kadınlar erkeklerin dikkatini çekmek için en etkili yol olarak dansa başvururlar."
"Yolum bir kabileye düşerse bunu mutlaka aklımda tutarım."
~~~*~~~

Azıcık spoiler veriyor olabilirim ancak söylemek istediğim bazı şeyler de var. Simge'nin Ayşegül ile Özgür adına verdiği partide Günsel'in Ceylan'ın hakkından gelmesi muhteşemdi. Asaletiyle hakkından geldi valla. :) Simge'yi kitabın başından sonuna kadar hiç sevmedim. Yıldız'ın Orhan'ı adaya çağırıp Günsel ile aralarını yapmasına ise bayıldım :) 

Yorumumu kısa keseyim ben çünkü konusu detaylıca bilinen bir hikayeyi detaylı yorum yapmak bence heves kaçırır. Bu yüzden okuyun diyorum. Ben sevdim ve Bay Darcy hayranlarının kaçırmaması gerektiğini düşünüyorum :) 

~~~*~~~
"Gerçek aşk diye bir şey var. Belki ben ömrümün sonuna kadar aradığım şeyi bulamayacağım ama bu, dünyanın bir uucnda bile olsa, birilerinin aşkı yaşamadığı anlamına gelmiyor. Ve evet, belki salakça ama eğer bir gün aşkın gelip bizi bulacağına inanmaktan vazgeçersek, geriye inanmaya değer ne kalır ki?"
~~~*~~~

Kitabın adı        : Aşk- Gurur
Yazarı                 : Pınar Gencal
Yayınevi              : Ephesus
Sayfa sayısı         : 408

Kitabın tanıtım yazısı: 

Jane Austen’ın yazıldığı günden beri severek okunan ve pek çok dile çevrilen, televizyondan beyaz perdeye sayısız adaptasyonu olan klasik eseri Aşk ve Gurur, Türkiye’de geçse neler olurdu?

İngiltere’nin meşhur çay saatlerini, mini keklerini, şatafatlı elbiselerini ve görkemli balolarını unutun! Bunların yerini Facebook ve Instagram, zeytinyağlı dolmalarla görücü usulü tanışmalar, selfie’ler ve converse’ler alıyor...

Aşk-ı Gurur’da Bay Darcy hiç olmadığı kadar kibirli, Elizabeth Bennett ise bildiğini okumaktan çekinmeyen, asi mi asi bir aktivist. Ama ikisinin de damarlarında Türk kanı akıyor! İsimleri de Günsel ve Orhan… Pınar Gencal’ın satırlarında yeniden hayat bulan hikâye bu sefer Büyükada’da, begonviller içinde, tarihi konakların şahitliğinde geçiyor.

Aşk-ı Gurur hem Jane Austen hayranlarından, hem de romantik komedi sevenlerden tam not alacak, muzip ve tutku dolu bir çalışma.

2 yorum :

  1. Güzel akıcı bir tanıtım yazısı okudum kalemine saglik

    YanıtlaSil
  2. Son günlerde karşıma sürekli çıkan bir roman ve listeme eklemiştim. Yorum için teşekkür ederim:)

    YanıtlaSil

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın